ÖNSÖZ
Stefan Andersson, görüşlerinden ödün vermeyen ve inancı uğruna gerektiğinde mücadeleyi göze alan bir gazetecidir. 1980’li yılların başlarında İsveç makamları ve medya, Asurlara karşı çeşitli düzeylerde karalama kampanyası başlatmıştı. Bu güçlü mekanizma çok sayıda Asur’un düşlerini kırdı. İsveç'teki Asurlar arasında ortaya çıkan güçsüzlük, İsveç devletine karşı kuşku ve hoşnutsuzluğa dönüştü. Demokratik bir toplumun temel taşlarından biri olan düşünce özgürlüğünün boğulması çoğumuz için sürpriz oldu.
Stefan Andersson bu olayların gelişimini ilk aşamalarında yakaladı. Suçlamaları ve iddiaları dikkatle araştırdı ve zamanının çoğunu bu çalışmaya ayırdı. Asurların politik ve kültürel durumlarını, yerinde inceleyebilmek için sınırlı olanaklarıyla Ortadoğu'nun birçok ülkesine gitti. Andersson'un Asurlar kitabı, İsveç resmi makamlarının göçmenlere karşı tavrının bir protestosudur. Medya ve resmi kurumların tersine çevirdiği ya da susturmayı denediği yerde, özenli bir inceleme cesaretle öne çıkarılmaktadır. Kitabın içeriği, bu nedenle İsveç resmi kuramları tarafından beğenilmemiştir. Olayla ilişkisi olanlar, kitabın geniş bir okur kesimine ulaşmasını engellemek ve kitabı susturmak istediler. Örneğin, Asurlar, Devlet Göçmen Dairesi tarafından istenmeyen kitaplar listesine alındı.
Stefan, İsveç'te yaşayan halkımız için çok değerli olan az sayıdaki isveçliden biridir ve bu çalışmasıyla bize yeniden umut vermiştir. Bu kitabın buradaki Asurlar kadar, Türkiyeliler tarafından da okunmasını diliyoruz.
Kitabın Türkiye'de yayımlanmasında büyük payı olan Kaynak yayınlarına ve Asur Federasyonu'na teşekkürlerimi sunarım.
Gabriel Aframi Stockholm
Giriş
"Länstidningen gazetesinin Okur Mektupları bölümüne.
Göçmenler Melek Değildir!
Salı günü (1.12) gelen okur mektubuyla, buraya göç edenlerin beyaz kanatlı melekler olduğu görüntüsü verilmek istenmişti. Aslında olay hiç de öyle değil.
İsveç'teki uyuşturucu ticareti göçmenlerin elinde. Huddinge'de yakalanan 25 kişiden 20’si göçmendi. Bir ailenin bütün üyeleri eroin ticareti yaparak yüksekokulları bitirdiler. İsveç'te uyuşturucudan kazanılan paralarla, Türkiye’de lüks oteller inşa ediliyordu. Büfeler yakılıp yıkıldı. Çeteler geceleri ortalığa dehşet saçtı. Fahişelik, yasadışı kumar, katmadeğer vergisi ve restaurant dolandırıcılıkları... Göçmen mafyaları arasında çıkan çatışmalar ve sokak ortasında adam öldürmeler. Din savaşı bile ortaya çıkmıştı. Cezaevleri ise ağzına kadar dolu.
Göçmenlere acımıyorum. İsveçlilerin çoğunluğu da öyle. Böyle düşünmek demokratik bir tavır. Ceza gerektirecek en küçük bir suç işleyen veya adam gibi çalışıp para kazandıklarını kanıtlayamayan bütün yabancıların sınır dışı edilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu arada haksız yere srnır dışı edilenler olabilir; ama uyuşturucu ve yasadışı göçün de önüne geçilir. Cezaevlerinde de kendi haydutlarımız için gerekli yer açılmış olur.
Böyle bir mektup şöyle bir sloganla son bulabilir: "Uyuşturucuya daha az, savunmaya daha çok para."
Södertelje’deki Länstidningen'e gelen bu okur mektubu da, aynı üsluptaki ötekilerin kaderini paylaştı. Çöp sepetine atıldı.
.....
|