La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Türkiye’de Gençlik Hareketleri Tarihi (1960-68) - I


Auteur :
Éditeur : Belge Date & Lieu : 1993, İstanbul
Préface : Pages : 720
Traduction : ISBN : 975-344-051-0
Langue : TurcFormat : 155x235 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Fey. Tur. 2684Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Türkiye’de Gençlik Hareketleri Tarihi (1960-68) - I

Türkiye’de Gençlik Hareketleri Tarihi (1960-68) - I

Turan Feyizoğlu

Belge Yayınları

Türkiye devrimci gençlik hareketlerinin tarihini, kendi doğal akışı, dönüşümü ve söylemi içinde vermeyi amaçlayan bu kitap; tarihi, içinde bulunduğumuz konumdan yargılamıyor, yeniden şekillendirme çabası içine de girmiyor. Malzemesi ise kendi döneminin haber, bildiri, makale, açıklama, tebliğ vb. gibi metinleri zaman sıralanışı içinde, sanki bir macera romanı tadı içinde okuyabileceğiniz tarihten bir kesit.



Turan Feyizoğlu
- 1958'de Ispir’de doğdu.
- İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu’nda okudu. (1980-83)
- Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Fransızca Öğretmenliği Bölümü'nde okudu. (1983-87)
- “Yarın” adlı sanat ve edebiyat dergisinde çalıştı. (1984-87)
- “Deniz, Bir isyancının İzleri” adlı yayınlanmış bir eseri bulunmaktadır. (1991)



ÖNSÖZ


Genel olarak tarih, içinde olduğumuz konumdan, bugün ulaşılmış çerçeve içinde okunuyor. Ama içinde yaşanılan momentte tarihin konumu çok daha farklı. Olgunlaşmamış ön biçimler içinde, geçmiştekilerden günlük akış içinde dönüşerek şekilleniyor tarihin yürüyüşü.

Turan Feyizoğlu’nun çalışması, tarihi, birnehirin akışı gibi, ama aynı zamanda sürekli dönüşümü içinde yakalamamıza olanak sağlıyor. Türkiye gençlik hareketlerinin tarihini, kendi dönemlerinin bilinci, zihniyeti ve söylemi içinde yakalamamıza olanak sağlıyor. Ve bu tarihin adım adım, kendi kopuşlannı yaşamaya nasıl yöneldiğini bir serüven tadı içinde izletiyor.

Türkiye gençlik 'hareketi "uzun bir yürüyüştü". 1960 başlannda başlayan bu süreç, çalkantılı gelişmelerle 1980 sonlarında son bulur. 20 yıl boyunca ülkenin siyasal dönüm momentlerinde en önemli toplumsal etkenlerden biri olur gençlik hareketi. 80’li yıllarda ise, artık böylesine yığınsal bir güç sözkonusu değildir.

1960’da gençlik hareketi ülkedeki muhalefetin koçbaşı konumundadır. Kemalist geleneğin medarı iftiharıdır. Onun rönesansını yaşatma iddiasıdır. 1960’lar dünyasında antiemperyalizm ve sosyalist düşüncelerin dayanılmaz cazibesi süreç içinde gençlik hareketinin kemalizmden kopuşunu getirir. Ama düşünce ve eylem tarzı olarak onun güçlü etkisinin izlerini her zaman taşır.

Turan Feyizoğlu’nun çalışmasının birinci cildinde 1960-1968 yıllannın olayları yeralıyor. Bu ciltte sadece gençlik hareketinin öğrenci hareketi bağlamındaki belgeleri toplandı. 1965 sonrası yükselen sosyalist gençlik hareketinin belgeleri ise ikinci ciltte yeralacak.

Batıda belgesel-sözel tarih yaklaşımının örneklerinin hayli zengin olmasına karşın, bu yöntem bizde hâlâ uygulanamıyor. Bu yaklaşımın amacı, bir dönemin tarihini kendi zihniyeti, kendi söylemi, kendi yaklaşımları içinde, yoruma girmeden, bugün açısından yargılamadan, vermeye, ya da yeniden üretmeye çalışmak.

Böylece hem bugünkü konumumuza geçmişten dayanaklar aramak, ve bu doğmltudan tarihi yeniden inşa etmekten kaçınılmakta, hem de o dönemin ikinci plana itilen olgularını yakalama olanağı doğmakta. "Tarihin mantığı", "tarihsel haklılık", vb. gibi kavramları inşa etmeye de gerek kalmamakta.

Böylesi bir tarz çalışma bir yandan "resmi tarihleri" sorgulamaya olanak tanırken, öte yandan da ele alınan dönemde egemen olan resmi tarih ve söylemlerin yakalanmasına da olanak tanımaktadır.

Bir çokları bu kitabı dikkatli bir biçimde okuduklarında, mistifiye edilen birçok olayın, başkaldırının ne ölçüde naif olduğunu, ne ölçüde egemen değerlerden etkilendiklerini görünce şaşıracaklardır. Kullanılan dilin özelliği, atılan sloganların darlığı ve basitliği, karşı çıkış altında düzenin varolan değerlerinin savunulduğunu görünce de bu hayretleri devam edecektir.

1960 öncesi gençlik hareketi ana kitlesi itibariyle ana muhalefet hareketinin bir yan destek gücüdür. 27 Mayıs’ta ise öğrenci hareketi, aydınlar bürokrasi ve ordu ittifak halindedir. Adeta Osmanlının medrese, ulema, askeriye ittifakı canlanmış gibidir. Ama burada ana itifak konusu, Kemalizm değerlerinin yeniden yükseltilmesidir. Güçlü milliyetçi bir vurgu vardır.

27 Mayıs hareketinden sonra yol ayrımı gelir. Gençlik hareketine göre, 27 Mayıs ihanete uğramış, hedeflerine ulaşamamıştır. Deney daha "radikal" bir programla tekrarlanmalıdır. "Zinde güçler", ülkenin bağımsızlığını her alanda tesis etmek için "güçbirliğine" girmelidir.

Böylece "daha bilinçli" biçimde gerçekleştirilecek "ikinci 27 Mayıs"ın en önemli potansiyel güçlerinden biri olarak gençlik görülür. Öte yandan 27 Mayıs sonrası 61 Anayasasının sağladığı olanaklar ve gelenek olarak sosyalizmin dünyada artan itibarı nedeniyle, sol cuntacı akımlara "rakip bir güç" olarak yükselmeğe başlar. 1968 önemli bir "kopuş" anı olur. Ve gençlik kitlesel olarak sol bir konuma kayar.

Hem 27 Mayıs’ı hazırlayan önemli güçlerden biri olması, hem de varolan "61 Anayasası" düzenin bekçiliğini yapması nedeniyle, darbeyle iktidardan uzaklaştırılan ama 1965’te tekrar iktidar olan DP-AP güçlerinin ana hedeflerinden biri de, bu gençlik kitlesinin dağıtılması, örgütsüzleştirilmesi olur. Gençlik muhtemel, yeni bir darbenin "ana destek gücü" olarak görülür. Bu güce karşı sağ tabanda başka bir gençlik hareketi oluşturulmağa, öğrenci dernekleri düzmece kongrelerle iki başlı hale getirilmeğe, ya da ele geçirilmeğe çalışılır. Gençlik içinde "sağ-sol çatışmasının" tohumlannı 60’ların ortasından itibaren Demirel iktidarları tarafından atılır. Sonuç olarak 27 Mayıs’ın intikamı, öldürülen öğrenciler, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı ile alınır. Ama bu 70-80 yılları arasındaki çok daha büyük bir fırtınanın hazırlayıcısı olur.
Feyizoğlu’nun bir kronik gibi, olayları günlük akışı içinde ve doğal oluşumu çerçevesinde verişi, bunların gelecekteki politikacıların belleklerinde, bilinç altlarında ne gibi tortular bıraktığını anlamamıza da olanak tanıyor.

Deniz, 27 Mayıs olayları sırasında ortaokuldadır, ama faturayı ödemek ona düşer.

Gençlik 62 yılında Demokratların affına karşıdır. Buna karşı kitlesel gösteriler düzenler. 71 sonrasında ise, Demirel ve AP’liler affa karşıdır. 62’de Demirel gençlerin Yeni İstanbul gazetesini basması sırasında, zor kaçar. Ama kafaya karşı gençliğin örgütlenmesini koyar. İslamcı ve Turancılara olanak tanır. 80 yılında ise yaşanan artık bir iç savaştır. 12 Eylül sonrasında ise, gençliğin işinin tamamen bitirilmesi ve "cezalandırılması"yanında. Demirel’in "demokratlaşmasına" da olanak doğar.

Türkiye’de tek parti rejimi, kendine bağlı bir gençlik hareketinin oluşmasını sağlamıştı. Temel biraraya gelme dürtüsü ise milliyetçilik idi. Aynı zamanda Kemalist devletin geleceği de "gençliğe" emanet edilmişti.

Tek parti rejimi 1945 Aralığında zamanın sol basınını, üniversite gençliğinin baskını ile susturur, tasfiye eder.
1950’li yıllarda ise, gençlik artık "iktidarın" değil, "muhalefetin"yan gücüdür. "Siyasal iktidara" karşı "devlet'e sahip çıkmaktadır. Bir süre sonra üniversiteler, muhalif kamplar haline gelir. DP tarafından "şiddet" uygulanarak tasfiye edilmeye çalışılır. Bu 27 Mayıs’ın ana gerekçelerinden biridir. Ve sonunda gençlik '"hürriyet kahramanı" olur, nisbi bir hareket serbestisi, bir çeşit dokunulmazlık kazanır.

Böylesine "kemalist" ideolojiye bağlı bir gençlik hareketinden Kürt gençlerin uzak kalması anlaşılabilir bir şeydi. Ama 1959 yılıyla birlikte onlarda da hareketlenme başlamış ve bu bir tevkifat ile son bulmuştu. Gençlik hareketi Kemalist gelenekten kopup, sola kaydığı oranda, gençlik hareketine Kürt gençlerinin katılımı da olanaklı hale geldi. Bir süre sonra Kürt kökenli gençler, Türkiye solunun ana insan kaynaklarından biri konumuna geldi.

60’lı yılların ortalarında gençlik hareketindeki yığınsallık kaybolur. Gençlik örgütlerinin sola açılışı, yeniden yığınsallaşmayı getirecektir. Bu olay 1968 yılında doruk noktasına ulaşır. Öncülük kesin olarak sosyalist gençlerin eline geçer, talebe cemiyeti seçimleri peşpeşe alınır.

68 olayı bir doruktur ama, 60’tan beri devam etmekte olan bir sürecin parçasıdır aynı zamanda. Bu bakımdan 68, Türkiye’de olağan bir olay olarak karşılanır. Batıda klasik soldan bir kopuş yaşanırken, Türkiye’de bu olay, ortodoks eğilimlerin güçlenişinin bir başlangıcıdır.

Bugün eski biçimleri ile gençlik hareketleri Türkiye’de tüm gelişme potansiyellerini yitirmiştir. Toplumla birlikte o da dönüşmüştür. Ama gençliğin hâlâ etkin bir kategori olduğunu, geçtiğimiz yıllarda Fransa’da patlak veren yığınsal gençlik hareketlilikleri göstermiştir. Yeni toplumsal hareketler, geçmişten çok daha farklı mekanizmalar ile harekete geçmektedir. Bunun bizde de gerçekleşmemesi için bir neden yoktur.

Türkiye benzer konumda olan bir çok ülke gibi, "genç" bir ülkedir. Genç nüfusun oranı önemlidir. Ama artık tek başına "gençlik" kategorisi bir toplumsal hareket olabilmek için yeterli gelmemektedir. Çünkü girişi ve çıkışı ile sürekli bir akışkanlık ve dönüşüm içindedir.

Bugün Türkiye’de 60’ların gençlik hareketleri içinden gelenler, her kademede "iktidar" başındadır. Bu gün inşa ettikleri dünya, geçmişteki tasarımlarından da izler taşımaktadır. Sonuç ise ya tasarımlarının son derece dar, ufuksuz ve tutarsız olduğudur. Ya herhangi bir tasarımları olmadığı, sadece iktidara oynadıklarıdır ya da varolan tasarımlarına "ihanet" ettikleridir. Ve ya hepsinde bir doğruluk payı vardır.

Feyizoğlu’na böylesine yorumcu bir çalışmayı yaparak, "geçmişimizi" makyajsız, süslemesiz getirip önümüze koyduğu için teşekkür ederiz.

Ragıp Zarakolu



1. Bölüm

1960

18 Nisan 1960 Pazartesi

Yurtta Siyasi Çalışma Durduruldu

Cumhuriyet Halk Partisi ile bir kısım basının çalışmalarım soruşturmakla görevli Türkiye Büyük Millet Meclisi Soruşturma Komisyonu, bugün toplanarak üç bildiri hazırlamıştır. Bu bildiriler sırası ile şunlardır:

1 Numaralı Bildiri

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 18.4.1960 pazartesi günkü toplantısında oluşturulan ve Balıkesir milletvekili Vacit Asena, Çorum milletvekili Kemal Biberoğ-lu, Denizli milletvekili Haimdi Sancar, Gaziantep milletvekili Bahadır Dülger, İsparta milletvekili Sait Bilgiç, Kastamonu milletvekili Hilmi Dura, Kayseri milletvekili Osman Kavuncu, Konya milletvekili Himmet Ölçmen, Kütahya milletvekili Kemal Özer, Nevşehir milletvekili Necmettin Önder, Sakarya milletvekili Seiami Dinçer, Sakarya milletvekili Nusret Kirişçioğlu, Samsun milletvekili Ekrem Anıt, Samsun milletvekili Nüzhet Uluso/dan oluşma Meclis Soruşturma Komisyonu ilk toplantısını yaparak görev bölüşümü yapmış, başkanlığa Denizli milletvekili Hamdi Sancar’ı, tutanak yazıcılığına Sakarya milletvekili Nusret Kirişçioğlu’nu ve katipliğe Samsun milletvekili Nüzhet Uluso/u seçmek suretiyle görevine başlamıştır. 18.4.1960

Soruşturma Komisyonu Başkam Denizli milletvekili
Ahmet Hamdi Sancar

2 Numaralı Bildiri

Soruşturmanın iyi yürümesini sağlamak amacı ile bütün siyasi partilerin ve bunlara bağlı kuruluş ve kolların her türlü kongreleri ve kademelerin bünyeleri içinde ...






Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues