SUNUŞ
Hukuk, en azından görünüşte, bir eşitlik demektir; hukuk ilkeleri eşit olarak uygulanmak durumundadır. Bunun anlamı şudur; Eğer "Kürt" sözcüğünü telaffuz etmek suç ise, bunu telaffuz eden herkesin sanık sandalyesine oturtulması gerekiyor. Hukuk, şekilci mantığı ile bunun dışına çıkamıyor.
Eskidendi; şimdi çıkıyor. Tekelci devlet her alanda bir ikiyüzlülüğü anlatıyor; şekilci mantığı nedeniyle hukuk uygulamalarında bu en çok göze batıyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinde suç tanımı telaffuz edilene değil, edene göre değişme gösteriyor; Türkiye şimdi iki hukuk sistemini geçerli kılma çabası içine girmiş görünüyor.
Bizim mücadelemizin bir yönü bunu kabul etmeme çerçevesinde gelişiyor. "Bizler" ikinci sınıf konuşmacı ve yazıcı olmayı kabul etmiyoruz. Bunun için üzerimize geliyorlar.
Eğer "Kürt" ya da "Kürdistan" sözcüklerinde suç aranacaksa, bu sözcükleri telaffuz eden veya daktilosunun tuşlarından çıkaran herkes için olmalıdır, devletin Bab-ı Ali'deki sevgili kulları için suç olmayanların bizim için suç olarak dayatılmasını kabul etmiyoruz. Bu, işin bir yanıdır ve burada bir hukuk mücadelesi verdiğimizi düşünüyoruz.
Bir başka yanı daha var, Ankara'nın ünlü Dal'ında ve yüksek ışık altında bizi sorguya çekenlerin şaşkın sorusunu hatırlıyorum. "Ama Aptullah Öcalan ile Behice Hanım'ı aynı mı sayıyorsunuz?" Bir polis şefinin ağzına hiç yakışmayan bu sözler kulaklarımızda çınlıyor. Mümkün değil: bizlerden bir bölümü, ben ve İlhan Akalın, uzun yıllar Behice Hanım'la beraber olduk. Abdullah Bey ile hiç tanışmadık. Birbirinden ayrı olduklarını biliyoruz ve bir saymıyoruz.
Ancak hukuk önünde birdirler. Öcalan da, Boran da, Yağcı da, Kaçmaz da, hukuk açısından yasak bir siyasal örgütlenmenin başında bulunuyorlar. Hukuk açısından hiç kimse PKK Genel Sekreteri ile TKP Genel Sekreteri veya TİP Genel Başkanı ile TSİP Genel Başkanı arasında bir ayrım düşünmemelidir; yasaların açık saymadıkları partileri'yönetiyorlar. Bu durumda TKP Genel Sekreteri Nabi Yağcı'nın görüşlerinin legal basında ...
I. BÖLÜM İDDİANAME TC Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığı Sayı Hazırlık No: 1988/98 Esas No: 1988/48 İddianame No: 1988/41 Karar No: 1988/45
İddianame ve Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Başkanlığı’na
Davacı: K.H.
Suç: Yayın yoluyla suç işlenmesini alenen tahrik. Bölücülük propagandası yapmak. Sanık: 1- Hüsnü Öndül: Hüsnü oğlu, 1953 doğumlu, Feride’den olma, Samsun-Havza Pmarçay köyü nüfusuna kayıtlı, Ankara Küçük-esat Büklüm Sok. 56/15'te oturur. Ankara Barosuna kayıtlı Avukat. Halen müsnet suçtan Tutuklu. Suç Tarihi: Haziran 1988 öncesi.
Sevk Maddesi: TCK’nun 142/3-6, 311/2-son Yakalama Tarihi: 13.6.1988 Tutuklama Tarihi: 23.6.1988
Suç: Kanunun cürüm saydığı fiili açıkça yayın yoluyla övmek, halkı kanuna itaatsizliğe tahrik etmek. Sanık: 2- Bilgesu Erenus: Hüseyin Avni kızı, 1943 doğumlu, Aliye Duru’ dan olma, Istanbul-Kadıköy Rasimpaşa Mah. nüfusuna kayıtlı, İstanbul Gümüşsüyü Ayazpaşa Cami Sok. Saray Apt. No: 10 Daire 12'de oturur. Suç Tarihi: Haziran 1988 öncesi.
Sevk mades: TCK'nun 312/1-3 maddeleri. .....
|