Éditeur : Yılmaz Güney Kültür ve Sanat Vakfı | Date & Lieu : , İstanbul |
Préface : | Pages : 88 |
Traduction : | ISBN : 975-7956-09-0 |
Langue : Turc | Format : 135x195 mm |
Code FIKP : Liv. Tur. Gun. Ogl. 01 | Thème : Littérature |
Présentation
|
Table des Matières | Introduction | Identité | ||
Versions
Oğluma Hikâyeler |
Angut kazı ile çocuk Bu İsmail çocuk yemeden içmeden kesildi kaç zamandır. İçin için büyüyen bir özlemle gökyüzüne bakıyor bütün gün. Anası babası nergis toplamak için ortalık ışırken çıkıyorlar evden, kararırken dönüyorlar. Komşular göz kulak oluyorlar İsmail'e; ama, İsmail'in yüreğinde oluşan, büyüyen, taşan, her şeye yayılan sevgisini bilmiyorlar. Sadece «Lan İsmail, ne var lan gökyüzünde, bok mu var?» diyorlar. Anası da soruyor: «Ne bekliyorsun babam!» İsmail sırrını söylemiyor kimseye. Bir gün İsmail, yüreğini saran sevincin, içine sığmadığını duyuyor. Yüzüne taşıyor sevinci, yüzü gözü gülüyor. Dünyanın bütün renklerini kanatlarında, tüylerinde taşıyan kazı görüyor; Angut kazını. Çocuk sevincini; büyüklerin anlayamayacağı o sıcak sevinci yaşıyor İsmail. Kazın uçtuğu yöne koşuyor suları sıçratarak. Angut kazı, kış sularının çekilmediği tarlaya konuyor. Sarı, beyaz çiçeklerin arasına. İsmail görmüştür kazın konduğu yeri. Ürkütmeden yaklaşabileceği kadar yaklaşıyor. Elinde, tüfek niyetine taşıdığı değneği vardır. Angut kazı hissediyor, ürküyor, kanatlarını suları saçarak çırpıyor, uçuyor ve İsmail'i tartılmaz acılara boğuyor. Gözleri onu kovalıyor, tüfeğini omuzlayıp bütün gücüyle bağırıyor: «Bom! Bom!» Ve mavi gökyüzünde bir nokta oluyor Angut kazı. İsmail'in dünyaya bakışının tadı oluyor. Çerçiler, berber, deveciler geliyor köye; avcılar geliyor köye, avcılar geliyor bir gün de. İsmail'i heyecanlandıran, sevindiren şeyler görüyor; tüfekler ve bir dürbünün uzağı yakınlaştırdığını ilk defa o gün öğreniyor. Avcılar gösteri yaparken İsmail dürbünü çalıyor. Kimseye sezdirmeden saklıyor bir yere. Avcılar dürbünün kaybolması üzerine kızıyorlar. Köylüler utanıyorlar. Şaşırıyorlar, arıyorlar, düşünüyorlar. «Kim çalabilir?» Sorgu sual başlıyor. Sonuç yok. Suçlamalar, savunmalar, tartışmalar, kavgalar... |