ÖNSÖZ
Şeyh Said İsyanı'nın farkına ilk kez, 1965-1973 yılları arasında Indiana Üniversitesinde Wadie Jwaideh'le Ortadoğu ve İslam Tarihi üzerinde çalışırken vardım. Profesör Jwaideh, Kürt ulusal hareketinin kapsamlı bir tarihini yazan ilk tarihçiydi ve öğrencileri de bu çalışmadan ilk yararlananlar olmuştu. Birlikte öğrenim gördüğüm dostum Bili Tucker, isyan hakkında ilkin bir master makalesi hazırladı. Ben Türkçe biliyordum, fakat Bili bilmiyordu; dolayısıyla Bili kendisiyle birlikte çalışmamı önerdi. Die Welt des Islams'da yayınlanan bir makaleyi böylece birlikte yazdık. Bu makale, Martin van Bruinessen Ağa, Şeyh ve Devlet’i yayınlamadan önce çıktı.
1979-1980 arasında izinli olarak Ingiltere'de bulunduğum sırada, Şeyh Sait İsyanı ile birlikte 1921-1925 döneminde Ingiltere'nin Kürtler'e karşı izlediği politika hakkında belge olup olmadığını araştırmaya karar verdim. Büyük bir sürprizle karşılaşarak özellikle Hava Bakanlığı arşivlerinde tam anlamıyla binlerce belge buldum. İsyan hakkındaki Hava Bakanlığı arşivleri daha önce kullanılmamıştı. Hava Bakanlığının 23 / 236, 237, 238 ve 239 sayılı arşivlerinde "Şeyh Said İsyanı" başlığı altında dört klasör saklanmaktaydı. Yalnız bu dört klasörde, 26 Şubat 1926'dan Ocak 1927'ye kadarki dönemi kapsayan 304 dosya bulunmaktaydı. Notlarda belirtildiği üzere, bu belgeler, Hava Bakanlığı arşivlerinde isyana ilişkin büyük sayıdaki belge ve malzemenin yalnızca özünü oluşturmaktaydı.
Sömürgeler Bakanlığı (Colonial Office) kayıtları da hayli zengindi. Sömürgeler Bürosu'ndaki isyanla doğrudan ilgili belge ve malzemenin de çoğunlukla Hava Bakanlığı kaynaklı olduğunu belirtmeliyim. Irak'taki hava istihbaratı, 1922'den 1925'teki isyana değin, Kürtler, Irak ve Doğu Anadolu konusundaki bilgilerin ana kaynağıydı. Dışişleri Bakanlığındaki isyanla ilgili kayıtların çoğu da, kendi kaynakları Hava Bakanlığı kayıtlarına dayalı olan Sömürgeler Bakanlığı raporlarına dayanıyordu.
Bu kayıtlar, isyana doğrudan tanıklık etmiş olan kaynaklara dayanılarak yazılmış ilk değerlendirme olan, bu kitabın temelini oluşturmaktadır. Irak'taki Ingiliz istihbaratı ile Suriye ve Lübnan'daki Fransız istihbaratının isyan konusunda düzenli olarak bilgi mübadelesinde bulunmuş olması nedeniyle Hava Bakanlığı arşivleri daha da zenginleşmiştir. Hava Bakanlığı arşivlerinde saklanan çok sayıda Fransız İstihbaratı raporları da vardır. Bu, fon yokluğu ve üniversite yükümlülüklerim nedeniyle Fransız arşivlerinde çalışma imkânı bulamamış olmamı telâfi etmektedir; ki, kuşkusuz bu arşivler, Ingiliz arşivlerinde bulunanların dışında isyanla ilgili hayli zengin veri içermektedir kuşkusuz. Eminim ki; Alman ve Sovyet arşivlerinde de isyana ilişkin hayli bilgi bulunmaktadır. Umarım, kitabım diğer bilimadamlarını bu arşivlerde çalışmaya teşvik eder. Bir gün bilimadamlarına açılabilirse, Türkiye'deki arşivler de hayli zengin bilgi sağlayacaktır. Umarım bu kitap, bu arada Şeyh Sait İsyanı ve Birinci Dünya Savaşı sonrası Orta Doğu tarihini anlamaya yönelik çabalara bir katkıda bulunacaktır.
Robert Olson Lexington, Kentucky
Giriş
Avrupalılar ve Avrupalı olmayan halklar arasındaki ilişkiler üzerine ustaca çalışmasında (Avrupa Ve Tarihi Olmayan Halk), Eric Wolf, Batıkların sözde ilkel halkları tanımlamakta kullandıkları kavramları inceler: "Tarihi olmayan", yani dış dünyadan ve birbirlerinden yalıtılmış halklar. Bu, kendisinin de kanıtlamış olduğu gibi, yanıltıcı bir görüştür. "Tarihleri inkâr edilmiş" halklardan da söz edilebilir. Filistinli Araplar, Ermeniler ve özellikle Kürtler'in son yüzyılı düşünülürse, böylesi bir terim ve tasarımın Batı Asya halklarına uygulanması oldukça anlamlıdır. Bu sonuncu grubun modern tarihi ve siyasi mücadeleleri, bu kitabın konusunu teşkil etmektedir.
Ortadoğu uzmanlarının pekâla farkında oldukları gibi, Kürtler, sürgünler dışında Kürdistan olarak adlandırılan bölgede yaşamakta olan ayrı ve farklı bir milliyettir. Kürtler'in çoğunluğu oluşturduğu bu bölge, Doğu Anadolu, Kuzeydoğu Suriye'nin uç bölgeleri, Kuzey Irak, Kuzeybatı Iran ve Sovyet Ermenistanı'nın (bugün Ermenistan Cumhuriyeti) güney ve güney-doğu bölgelerinden ibarettir. Yüzyıllardır bu bölgeye yerleşmiş olmanın dışında, Kürtler, modern Farsça ile ilişkili olmakla birlikte ayrı bir Hint-Avrupa dili olan ortak bir dili de paylaşmaktadırlar. Kürtçe konuşanların çoğunluğu üç lehçe (diyalekt) kullanmaktadır: Kurmanci, Sorani ve Kürdi. Az sayıda Kürt ise Zazaca olarak bilinen diğer bir lehçeyi de kullanmaktadır. Hangi lehçe olursa olsun, Kürt dili, gramer, sentaks ve lügat açısından farklı bir lisandır. Dahası, Kürtler kendilerine özgü bir folklora, vekayiname, şiir ve ondokuzuncu asırdan beri gazeteciliği de içeren kıdemli bir edebiyata da sahip bulunmaktadırlar.
|