La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Dilekçesi Hüzün


Auteur :
Éditeur : Cadde Yayınları Date & Lieu : 2005, İstanbul
Préface : Pages : 192
Traduction : ISBN : 975-7991-29-5
Langue : TurcFormat : 135x210 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Kap. Dil. N°1006Thème : Général

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Dilekçesi Hüzün

Dilekçesi Hüzün

Hasip Kaplan

Cadde Yayınları

"Ateşi söndürmek için, bir kırlangıcın gagasında taşıdığı bir damla su gibi, her birey kendince kendi gücü oranında sembolik de olsa bir damla katkıda bulunduğu zaman, damlalardan bir göl oluştuğunu; nehir olup denizlere aktığını görecek, bundan da öte, bireyler ne denli büyük bir güç ve çözüm kaynağı olduklarının farkına vararak, eşit ve özgür bir yurttaş olmanın doyumuna erişeceklerdir. Kardeşliğe, barışa, güvenliğe, huzura giden yol, bir kırlangıcın çabası kadar bir katkı ve fedakarlık gerektiriyor."



Hasip Kaplan, 1954 Idil (Şırnak) doğumlu, ilkokulu Idil'de, ortaokulu Cizre'de, liseyi Mardin'de okudu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Faültesi mezunu. Halen İstanbul'da avukatlık yapıyor. Evli, iki çocuk babası. Avrupa Hukukçular Birliği Türkiye üyesi olan Kaplan'ın hukuki, sosyal ve siyasi konularda birçok makalesi yayımlanmıştır. Kaplan, Türkiye'de son yirmi yılın en zor davalarında savunma görevini üstlendi, ulusalüstü hukuk alanında yüzlerce davada görev yaptı. Yazarın "İstanbul'dan Botan'a Olağanüstü Bölge Notları" ve "Bir Onur Kavgası Cizre'den Strasbourg'a Yeşilyurt Davası" ve “Ben Sophia-Anne Çığlığı" adlı kitapları yayımlandı.

 



ÖNSÖZ


Hukuk siyasetinin güzel bir sanat ve duyarlılık olduğunu yaşayarak öğrendim. Adalet, toplum, kültür, eşitlik, öbürlük, insanlığın yüce değerlerine adandığında onurlu anlamlar yüklendiğini gördüm. Yaşamak, yaratmak tek başına yeterli değildi, yaşatmak ve insanlara ulaşmak,yazmak gerekiyordu.

Yoğun koşuşturmanın içinde hukuktan, günlük gazetelere, dergilere, konferanslara, ülkeden ülkeye, ulusal üstü hukuka, yargıya, sivil topluma, kültüre, güncel konulara, her alana dair söylenmiş, yazılmış düşünceler demetinden oluşan bu kitapta, sıkıyönetim askeri mahkeme ve yargılamalarından, Avrupa insan Hakları Mahkemesine, yakılan, yıkılan köylerden, siyasetin zorlu kulvarlarına, kültürden, sanata, duygulara, dokunuşlar bulacaksınız.

İnsan haklarına, hukuka, demokrasiye, eşit ve özgür yurttaş olma çabasına, ayırımcılığa karşı duruşa tanık olan bir avukatın, kimi zaman duygusal, kimi zaman nostaljik, kimi zaman başkaldıran yazıları, çağdaş bir yaşama ve topluma ilişkindir. Eleştiri ve öneriler, tarihe düşülen notlar, bazen de yoksul bir köylü kız çocuğunun kocaman gözlerindeki çaresizliğin, bazen de umudun resmi olarak gözükecek size.

Kim derdi ki idam cezası kalkacak. TRT de Kürtçe ana dilde yayın yapılacak, başta anayasa olmak üzere temel yasalarda değişime gidilecek, DGM'ler kalkacak, gözaltı süreleri kısalacak, Strasbourg'ta Avrupa insan Hakları Mahkemesinin verdiği kararlar iç hukukta uygulanacak. AB aday üyelik süreci ile birlikte, her gün yeni mevzuat değişikliklerine gidilirken, ortaya çıkan uygulama sorunları konuşulacak.

82 yıllık Cumhuriyet tarihinin yetmiş yılını örfi idate, sıkıyönetim ve darbelerle geçiren ülkemizin son on yılı en önemli değişim yıllarıdır. Bu kitapta değişimin kilometre taşları vardır, hukuktur, kültürdür, kimi zaman mizah, kimi zaman uyarı, öneridir. İnsan hakları, demokrasi, hukuk sürecinde haktan, emekten, halktan yana hüzünlü bir sestir.

Mezopotamya toprağının kokusunun, renginin, kimi zaman çığlığının döküldüğü satır aralarında müthiş bir sevdanın ip uçlarını paylaşma sırrı gizlidir. Diyarbakır surları kadar heybetli, Harran ovası kadar uçsuz bucaksız, Cudi dağları kadar vakur, Dicle kadar hırçın duyguların fırtınalarında; eşit özgür, onurlu, insanca bir yaşam için yazılanlar aynı zamanda halkımızın hüzünlü bir dilekçesidir.

Haaip Kaplan
1 Ekim 2005 / İstanbul



Rüya

Ay denizde yakamoz, yıldızlar pırıl pırıl efkârlı bir geceydi. Ezan sesleriyle uyandığımda güneş Çamlıca tepesinden eflatun, turuncu, kırmızı bakıyordu. Bir rüya görmüştüm.

Seçim sonuçları açıklanmış, sağ partilerde şenlik, solda hüzün vardı. Baykal siyaseti bırakmış, Antalya'da balık tutmaya karar vermişti. Güç birliğinin 6 lideri otobüsün üstüne çıkmış, sinerji yaratamadıkları için "biji" ve ' zılgıt” sesleri arasında istifalarını açıklıyordu. TRT de tanıdık bir ses duyuluyordu. "...legal, illegal bütün örgütleri feshediyorum, adam olamadınız, rant kapısına çevirdiniz...”

29 Mart sabahı bilumum solun ve Kürtlerin partileri, büyük erdemlilik göstermiş, müstafiydi. Halk ne şaşkındı, ne de bir şey değişmişti. Zaten varlıkları ve yoklukları hissedilmiyordu. Yine sabah dükkânlar açılıyor, tezgâhlar kuruluyor, yaşam kaldığı yerden devam ediyordu. Sadece efkârlı birkaç entelektüel meyhanede, 'ne olacak bu solun hali...” diye içiyorlardı.

.....

 




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues