La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Dağların Ardı Kimin Yurdu


Auteur :
Éditeur : Başak Date & Lieu : 1991, Ankara
Préface : Pages : 232
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 130x195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Ger. Dag. N°2423Thème : Général

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Dağların Ardı Kimin Yurdu

Dağların Ardı Kimin Yurdu

Adnan Gerger

Başak

Bu kitap, bir araştırmacının duyarlılığıyla sadece Kürt halkının değil, tüm ulusların kendi kaderlerinin tayin hakkına saygıyla yazıldı. Demek istediğim, dünyadaki tüm ezilen ve sömürülen halkların bağımsızlığını savunmanın "ben insanım" diyen her insanın temel düşüncesinde yer alması gerektiğine inandığım için bu çalışmayı yaptım.



SUNU

Bu kitap, çok yakın bir zaman öncesine kadar içinde bulunduğum yaşantının bilimsel anlatımıdır. Daha doğrusu bu yaşantıyı tanımlayan bilimsel verilerden oluşturduğum derlemeleri, yaşantımla birleştirince bu çalışma ortaya çıktı.
Bu çalışmanın içeriğinden önce size Kürtler'in tarihçesini kısa da olsa yazmak isliyorum. Bu özce anlatıyı hemen sunuda vurgulamamın amacı, Kürtler’in dünden bugüne tarihsel gelişimlerinin gerçeğini hissettirmektir.

Bu araştırmalarda gördüm ki, Kürt ulusunun tek günahı, tarih boyunca çok çeşitli egemen barbar ulusların gözünü diktiği bereketli topraklar ve yeni dünyalara açılan yol kavşağı üzerinde yaşamaları olmuş. Bölgede tarih boyunca baş döndürücü istilalar yaşanmış. Böylesine yoğun saldırılara hedef olmuş topraklar üzerinde yaşayan Kürtler, adeta nefes alamamış.

Örneğin Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin yani Kürtler'in yaşadığı bölgenin önemi, yeryüzünde ilk devletlerin ve uygarlıkların kurulduğu bir tarih yapısı üzerinde olmalarıdır. Yapılan bilimsel araştırmalar, bölgenin tarih öncesi yontma taş, cilalı taş ve maden çağlarını yaşamış olduğunu göstermektedir. Hakkari dağlarında duvar resimlerinde, Kars'ın Çıldır Gölü kıyılarında göl üstünde kurulmuş köy izlerine rastlanması bu tarihsel gerçeğin kanıtları olarak karşımıza çıkar. Peki, böylesine önemli topraklar üzerinde yaşayan bu insanların kimlikleri nelerdi? Bu tezleri de şöyle özetleyelim:

Yalçın Küçük, 'Kürtler Üzerine Tezler’ adlı kitabında, Kürtler'in tarihçesi hakkında "Eski çağlardan beri Kürtler, Türkiye'nin Güneydoğusunda Irak'ın Küzey'ine ve İran'ın Küzeybatısı'na kadar uzanan dağlık bölgelerde Suriye ve Kafkaslar'da küçük yerleşme bölgelerinde yaşamaktadır. Bağımsız Kürt devleti kurmak konusunda başarısızlığa uğramış girişimlere karşın yaklaşık 287 bin kilometre kare alanı kapsayan bu topraklar hiçbir zaman resmi bir varlık kazanmamıştır. Bununla birlikte bu bölge tarihi olarak Kürdistan diye adlandırılmıştır. Bazı küçük Kürt topluluktan da bu ana bölgeden ya ekonomik olarak daha uygun kentsel alanlara göç ederek ya da sınırları içinde bulundukları devletler tarafından yeniden iskan edilerek bölge dışına da taşınmışlar.
Kürtlerin bundan belki de 4 bin yıl önce bugünkü Kürt topraklarına yerleşmiş Hint-Avrupa kabilelerin torunları olduğu düşünülür. Bazı tarihçilerin doğru olmadığını düşünmeleriyle birlikte, Kürtler kendilerinin doğrudan, M.Ö 612 yılında Ninevah'ı fetheden ve 62 yıl sonra da İran'lılar tarafından yenilgiye uğratılan, Med'lerin soyundan geldiklerini ileri sürerler. Dış görünüşleri bakımından, Kürdistan'daki öteki etnik gruplarla karşılaşmaları sonucu, Kürtler farklılıklar gösterirler. Bununla birlikte ayrı ve farklı bir etnik grup olarak kabul edilirler."

Bazıl Nikitin'in 'Kürtler-Sosyalojik ve Tarihi İnceleme adlı kitap da artık herkesin çok iyi bildiği ve kabul ettiği tarihsel tezlerde, " ...Ksenofon'un Onbinler'inin bugünkü Kürdistan boyunca Karadeniz'e kadar ünlü geri çekilişinde (M.Ö 401-402 yıllarında) anlattığı Kardoukhoi'lerin -Karduk'lar- Kürtler’in kesin olarak atalarının olduğu genellikle kabul edildiği" anlatılır.

Minorsky’nin tezinde de Kürtler’in kökeni Med - İskitler'den kaynaklandığı anlatılır, Doğu'dan göç ettikleri tezinin haklılık payı tartışılır. Bir diğer tezde Jafetidologların tezidir. Ulusal ya da daha çok sosyal bir tipin oluşumunu sağlayan özellikler bütününü önemli kılan Marr, Minorsky'in tersine Karduklar ile K'art (Gürcü)'lerin başlangıçta bir olmalarını muhtemel olduğu görüşünü ileri sürmüştür. Ama her iki tarihçide Kürtler'in etnik oluşumunda Med'lere büyük ve kesin pay vermeleri ilgi çekicidir.

Ana Britannica'da da Kürtler'in etnik kökeni hakkında, özetlenen "Kürt adı, Sümer yazılarındaki Kar-da-ka, Asur tarihindeki (M.Ö 1000) Kur-ti-e gibi aşiret adlarıyla ya da Helenistik dönemdeki Korduene, Roma dönemindeki Gordoya gibi bölge adlarıyla ilişkilendirilmiştir.

Bazı tarihçiler, Kürtler'in "M.Ö 401'de Irak'm bugünkü Zaho Kenti yakınında Ksenophon'a ve Onbinler'e saldıran Karduk'lardan geldikleri" görüşünü ısrarla savunurlar.

Emir Şeref Han Bidlis'nin Kürtlerin yaşamlarını detayıyla 1596'da ele aldığı tarihi ve en önemli kaynaklardan bir tanesi olan Şerefname'nin giriş bölümünde yer alan "Kürt toplattıkları ve durumlarının açıklanması hakkındadır başlıklı yazıda belki de ilk kez bir Kürt kendi tarihi kendisi açıklamışur. Şeref Han, Kürtlerin tarihi ile ilişkin olarak mitolojik bir öyküyü dile getirir. Dehaq iki omuzu üzerinde meydana gelen kansere benzer bir çıbana sürülmesi için öldürülmekten, boğazlanmaktan, başları kesilmekten kaçarak dağlara ve engin yerlere dağılıp Demirci Kawa önderliğinde isyanlar başlatan insanların soyundan geldikleri anlatılır.
Peki, ya şimdi? Kimlikleri ve yaşadıktan yer nasıl? Halen toplumsal varlıklan ve yaşamları gözardı edilen bu insanların yaşadığı bölge gerçekten hızlı bir değişim içinde. Ama bu değişim, bölgenin yoklukların diyarı, baskıların alabildiğine yoğunlaştığı bir yer olmasını engelleyemiyor, ne yazık ki...

Türkiye'de de bu gelişmeler hızla büyüyor. Ama bu gelişmelerle birlikte kamuoyunda hep kuşkuyla karşılanan unsurları da beraberinde getirdi. Çünkü hizmetler çoğaldıkça her ne hikmetse baskılar da o derece çoğaldı ve "Hizmetler baskı araçlarının kullanımı mı kolaylaştırıyordu?" sorusunu gündeme getirdi. Bu kitapta bunları tartışmayacağız. Kürt ulusunun yaşamsal olgusu Aşiretler, günümüzde hala geçerli olan olgulardır. Aşiretlerin yaşamsal olgusu çerçevesi içerisinde Kürtler'in toplum gerçeğinin üzerinde nasıl yükseldiğini göreceğiz. Mümkün olduğunca geçmişten bugüne olan evreleri işledimse de ilgi odağım aşiretlerin bugünkü yaşam biçimleri oldu.

Bu kitap, bir bilimsel araştırmacının duyarlılığıyla ve sadece Kürt halkının değil tüm ulusların kendi kaderlerinin tayin hakkına saygıyla yazıldı. Demek istediğim, dünyadaki tüm ezilen ve sömürülen halkların bağımsızlığını savunmanın "ben insanım" diyen her insanın temel düşüncesinde yer alması gerektiğine inandığım için bu çalışmayı yaptım.
Eleştirileriniz başım gözüm üstüne...

Adnan Gerger



Birinci Bölüm

Kürtlerin Günümüze Kadar Süregelen Toplumsal Varlıklarının Maddi Biçimleri Aşiretlerin Anatomik Yapısı

Aşiret Düzeni Ve Bu Olgunun Önemi


Aşiretlerin Genel Tanımı
Aşiret yapılanmasına geçmeden öncelikle söylemek istediğim, ele aldığımız araştırma genel tanımlar dışında bölgesel ifadelerimiz Türkiye'de yaşayan Kürtler'in yaşamsal olgularını kapsamaktadır.
Aşiretler, Kürtler'in günümüze kadar süregelen toplumsal varlıklarının maddi biçimleridir. Burada Kürt ulusunun maddi kökeni olan bu aşiret yapılanmasını ele alıp incelemeye çalışacağız.
Bölgede sosyal örgütlenme çoğu yerde ilkel ve geleneksel bir yaşantı içinde aşiret esasına dayalı bulunur. Ekonomik yaşamın daha çok tarımla sınırlandırılması, şehirleşme ve sanayileşme oranının düşüklüğü, bu arada genellikle bölgenin geri kalmışlığı gibi nedenler bölgenin sosyal yapısını oluşturan başlıca olgularıdır.
Çoğu yerde sosyal örgütlenmenin ve yaşantının göçebe, yan göçebe ve yerleşik de olabilen aşiret esasına dayalı bulunması, reisler, ağalar, beyler ve şeyhlerin kitleye en çok etkin kişiler durumunda olmaları, sosyal yapı üzerinde önemli etkiler bırakır. Bölge nüfusunun, çoğu kaynak değişik rakkamlar kullansa da ortalama olarak üçte ikisini aşiret halkı teşkil etmektedir. Bunların çoğu köylerde ve kasabalarda yerleşmiş olmakla beraber, göçebe ve yarı göçebe halde bulunanlar ve şehirlerde oturup da aşiretlerle bağlılıklarını sürdürenler de vardır.
Aşiretler halkın sosyal örgütlenmesinde ve yaşantısında önemli bir yer işgal etliği gibi geleceklerini etkiler. Bölgede şu anda irili ufaklı 750 kadar aşiretin bulunduğu gerek Türkiye Cumhuriyct'inin İçişleri Bakanlığı kayıtlarında gerekse diğer araştırmalarda saptadık. Ancak bu sayıların oynaklığı, aşiretlerin kendi içlerinde de bölünüp ayrı bir aşiret olarak ayrılması ve aşiretlerle ilgili veri kaynakların ortadan yok edilmesinden ileri gelmektedir.
Varlıkları ve varlıklarını sürdürebilmeleri tarihi, siyasi, sosyal ve ...

 




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues