La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Susurluk Raporu


Auteur :
Éditeur : Radikal Date & Lieu : 1998, İstanbul
Préface : Pages : 96
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 130x195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Sav. Sus. 3930Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Susurluk Raporu

Susurluk Raporu

Kutlu Savaș

Radikal


Bu rapor Sayın Başbakan’m 13.08.1997 tarih, Teftiş. M: 139 sayılı onaylarına istinaden hazırlanmıştır. Mezkur onaydan da anlaşılacağı üzere Sn. Başbakanın konuyla ilgili şifahi talimatları, sonra da yazılı emirleri alınmıştır.

Bu konunun kamuoyunda yarattığı heyecan ve ilginin yanısıra Teftiş Kurulları açısından değerlendirilmesi önem taşıyacaktır. Çünkü kamuoyunda Susurluk kazası/olayı adı altında bilinen ve tartışılan konu hukuken bir trafik kazasından ibarettir. Bu konu da yargıya intikal etmiştir ve yapılacak bir iş veya bürokratik işlem kalmamıştır. Oysa kamuoyu, siyasetçi - Yeraltı Dünyası - Kamu Kuruluşları ilişkisi ve kişisel menfaat etrafında yoğunlaşan ve büyük ölçüde para, menfaat ve güç sağlamaya dönük illegal faaliyetlerden rahatsızdır. Bu faaliyetlerin 'terörle mücadele ve ülke menfaatleri’ olarak gösterilmesi ve bu perdenin arkasına gizlenmesi ayrı bir rahatsızlık konusudur.

Kamuoyunun paylaştığı bu çerçeve, gerçekte “Susurluk Olayı”nın da genel çerçevesini oluşturmaktadır.

Geçtiğimiz aylarda Başbakan Erbakan’ın çalıştırdığı ...



OKURLARIMIZA


Elinizde tuttuğunuz kitap, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanvekili Kutlu Savaş’ın çok tartışılan ve daha tartışılmaya devam edecek olan ünlü “Susurluk Raporu”nun tam metnidir.

Kutlu Savaş, bu raporu 55. Hükümet’in Başbakanı Mesut Yılmaz’dan 1997 yılının ortasında aldığı bir talimatla hazırlamaya başladı, raporun yazımı 1998 Ocak ayı başında tamamlandı. Rapor, kamuoyuna hiçbir zaman “resmen” açıklanmadı, üstündeki “gizlilik kaydı resmen kaldırılmadı ama gayrı resmi yollardan gazetelere ve televizyonlara da gönderildi.
O yüzden, elinizde tuttuğunuz metin, şeklen de olsa “gizli” bir metin. Yasalar, bu çeşit teftiş raporları ya da devlet belgeleri üzerinde “gizli'lik tasarrufunun uygulanmasında yetkiyi başbakanlara veriyor ve geçmişten bugüne başbakanlar ellerindeki “gizliliği belirleyebilme” yetkisini alabildiğine geniş biçimde kullandılar. Bu kural, son raporda da uygulandı, metnin 108 sayfası “sızdı” ama 12 sayfası gizlendi.

Orijinali, bir sayfalık “Önsöz" ve 119 sayfalık rapordan oluşan . bu metnin 12 sayfası basın kuruluşlarına verilmedi. Bu eksik sayfaların yerleri, raporun orijinal sayfa numaraları belirtilerek: elinizdeki kitaba yazıldı. O yüzden, eğer isterseniz “tahmin hakkı”nızı kullanabilir, eksik sayfalarda nelerin yer aldığını bulmaya çalışabilirsiniz.

Cumhuriyet tarihinin belki de en önemli demokratikleşme, şeffaflaşma ve hukuk devleti olma tartışmalarının göbeğine oturan bu raporun kritik önemde bir belge olduğunu düşünüyoruz, o yüzden de resmen açıklanmak yerine basına “sızdırılan” bu sayfaların gazete arşivlerinde unutulup gitmesine gönlümüz razı olmadı.

Radikal



ÖNSÖZ

İlişikteki rapor 'Soruşturma' raporu olmadığı gibi fezleke veya teftiş raporu da değildir.

Giriş bölümünde açıklandığı üzere Başkanlığımızın bir soruşturma raporu hazırlaması için teknik ve hukuki olarak yetkisi de yoktur. Ek: 1 olarak yer alan Başbakanlık Onayı’da bu çerçevede imzaya sunulmuştur.

Rapor sadece Başbakanlık Makamına bilgi sunmak ve önerilerde bulunmak üzere hazırlanmıştır. Doğruluğu, yanlışlığı, eksikliği sadece Başbakanlık Makamınca takdir edilecektir.

Teftiş kurullarının hazırladığı raporlar genellikle 'gizli’ kaydını taşıdığı ve kamunun bilgisine ancak Makamın izni ve uygun görmesi ile sunulabildiği cihetle, bu raporumuz, ilgililerin veya kamunun bilgisine sunulması amacına matuf böylesine bir öneriyi ihtiva etmeksizin doğrudan ve sadece Sayın Başbakan’a arzedilecektir.



Giriş

Bu rapor Sayın Başbakan’m 13.08.1997 tarih, Teftiş. M: 139 sayılı onaylarına istinaden hazırlanmıştır. Mezkur onaydan da anlaşılacağı üzere Sn. Başbakanın konuyla ilgili şifahi talimatları, sonra da yazılı emirleri alınmıştır.

Bu konunun kamuoyunda yarattığı heyecan ve ilginin yanısıra Teftiş Kurulları açısından değerlendirilmesi önem taşıyacaktır.
Çünkü kamuoyunda Susurluk kazası/olayı adı altında bilinen ve tartışılan konu hukuken bir trafik kazasından ibarettir. Bu konu da yargıya intikal etmiştir ve yapılacak bir iş veya bürokratik işlem kalmamıştır. Oysa kamuoyu, siyasetçi - Yeraltı Dünyası - Kamu Kuruluşları ilişkisi ve kişisel menfaat etrafında yoğunlaşan ve büyük ölçüde para, menfaat ve güç sağlamaya dönük illegal faaliyetlerden rahatsızdır. Bu faaliyetlerin 'terörle mücadele ve ülke menfaatleri’ olarak gösterilmesi ve bu perdenin arkasına gizlenmesi ayrı bir rahatsızlık konusudur.

Kamuoyunun paylaştığı bu çerçeve, gerçekte “Susurluk Olayı”nın da genel çerçevesini oluşturmaktadır.

Geçtiğimiz aylarda Başbakan Erbakan’ın çalıştırdığı müfettişler, Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonu da bu çerçevede çalışmış ve raporlarını bu zeminde oluşturmuşlardır. Beklenti de bu yöndedir. Sayın Başbakan’ın temayüllü ve muhtelif konuşmalarda altını çizdiği çerçeve de bu kapsamdadır. Başkanlığımız da görev alanını, bu yaklaşımın belirlediği bir muhteva içnide düşünmüş ve çabalarını bu noktalara teksif etmiştir.

Bu yaklaşım doğru ve genel kabul gören bir çerçeveyi oluşturduğu gibi yeni görevlendirmelerin de hukuki zeminini teşkil etmektedir. Aksi takdirde Susurluk olayı ile irtibatlı konuların hemen tamamının yargıya intikal etmiş olması, Başkanlığımızın yeniden görevlendirilmesini imkânsız kılacak bir mahiyet arzedecekti.

Sadece İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulunca 18, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 16 adet inceleme - soruşturma yapılması. Susurluk kazasının trafik yönü itibariyle bir mahkemede, çete oluşturulması yönüyle DGM’de, Topal cinayetine ilişkin davanın bir başka mahkemede, konuyla ilgili bir çok davanın da değişik yargı mercilerinde yürümekte olması, Maliye, Adalet ve Turizm Bakanlıklarınca kendilerini ilgilendiren konularda inceleme - soruşturma yapılması, dolaylı konuların ilgili kuramlarınca ele alınmış olması gözönünde tutularak, gerçekte Susurluk olayına girmek için maddi konuların tümünün ele alınmış olması sebebiyle, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı, konunun dışında bırakılabilirdi.   

.....

 




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues