La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Avrupa Birliği, Türkiye ve Kürtler


Auteur :
Éditeur : Pro Humanitate Date & Lieu : 1984-01-01, Köln
Préface : Pages : 1400
Traduction : ISBN : 2-85802-429-1
Langue : TurcFormat : 135x215
Code FIKP : Liv. Fre. Ins. Tur. 4106Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Avrupa Birliği, Türkiye ve Kürtler

Avrupa Birliği, Türkiye ve Kürtler

Mehmet Şahin

Pro Humanitate

“Uluslaşma bilincine varmış, özgürlük ateşiyle yanıp tutuşmuş hangi ulusun devletleşmesi, haklarına kavuşması engelenebildi ki Kürtler engelenebilsin. Bunu anlamak içinse Balkanlara, Kafkaslarla Ortadoğu’ya veya dünyanın herhângi bir köşesine bakmak yeterli...”
Kürt halkının özgürlük, barış ve demokrasi yönündeki kararlılık ve ısrarını tersten de okumakta yarar var. Barışa bu kadar ısrarla sahip çıkan halk, iki asır boyunca onlarca kez olduğu gibi yarın yeri geldiğinde, deniz tükendiğinde dünden daha güçlü bir şekilde canını dişine takarak kendini savunmasını, hakları için mücadele etrrtesini, bu uğurda bedelse bedel, cansa can vermesini bilecektir...”
Türkiye’nin kendisi federal bir yapı olan Avrupa Birliği’ne girmeyi amaçlıyor. Türkiye egemenlik haklarının önemli bir bölümünü Büreksel’e devre hazır. Yarın işler yolunda gider ve Türkiye AB’ye üye olursa, Atatürk resimli TL-Banknot’ların yerini Avrupalı “gavurların” resimleriyle donatılmış Euro’lar alacak. Ankara’nın göbeğinde 12 yıldızlı AB bayrağı dalgalanacak. Ekonomik düzenleme ve vergilendirmede, dış ilişki ve güvenlikte, eğitim ve öğrenim de dahil bir dizi alanda egemenlik Brüksel’e geçecek. Tuvaletteki klozetin ölçülerinden, yenecek ekmek ve etin kalite ve standartlarına, tarladaki patatesin üretim miktarından, pazardaki salatalığa kadar Ankara değil, AB karar verecek. Ankara, öyle zırt-pırt binlerce askerle başka devletlerin sınırlarından içeriye giremeyecek, Kıbrıs’taki işgal ordusunu geri çekmek zorunda kalacak. Hatta “hiristiyan” AB, resmi dinini müslümanlık olarak kayda geçmiş olan TC’de kesilecek kurbanlara dahi müdahele edebilecek; kurbanın salt islami değil, aynı zamanda insani kurallara göre kesimini dayatabilecek, yeri geldiğinde sağlık sorununu gerekçe göstererek müslüman Türklerin hacca gitmelerine bile sınırlama getirebilecek...”



GİRİŞ

Helsinki’den Brüksel’e: Avrupa Birliği, Türkiye ve Kürtler” başlıklı bu çalışmanın ilk basamaklarında bulunuyorsunuz. Başlık ilk bakışta biraz iddialı gibi görünse de, peşinen söylemek gerekir ki çalışmanın kendisi böylesi bir iddiadan uzak.

Bu çalışmayla yakın zamanın yaşamsal önemdeki gelişmelerine ışık tutulmaya, böylelikle de 1997’nin Aralık ayında Lüksemburg’tan kapı dışarı edilen Türkiye’nin hangi gelişmelerden sonra Helsinki’de AB limanına yanaştığı aydınlatılmaya çalışıldı. Bu yapılırken de soruna, olay ve gelişmelere Kürt halkı ile Türkiye’deki demokratik güçlerin penceresinden bakıldı. Zira olayın diğer boyutu, cici-tv ve emireri renkli basın tarafından hergün döne döne işleniyor.

Bu çalışmada bu çevrelerin de verileri aracılığıyla olay ve gelişmelere eleştirel bir yaklaşım sergilendi ve işin, olayın perde arkasına mercek tutulmaya çalışıldı. Çalışma ilerledikçe ve farklı olay ve gelişmeler yanyana getirilip değerlendirildikçe, hamasi nutukların aksine, PKK, silahlı mücadeleyi durdurmamış, gerilla güçlerini geri çekmemiş ve barışçı bir çözüm yönünde irade beyanında bulunmamış olsaydı, AB kapısının Lüksemburg’ta olduğu gibi Helsinki’de de kapalı kalacağı gerçeğinin ortaya çıktığı görülecektir. Ortaya çıkan diğer bir sonuç ise Türkiye’nin AB üyeliğinin Kürt sorununun çözümünden geçtiğidir.

Çalışma, 'mutlu son’a ulaşmak için ise „Kürtlerin Katılım Ortaklığı Belgesi veya Türkiye’ye bir Ulusal Program Önerisi" ile son buluyor. Türkiye ya yapılması gerekeni yapıp Brüksel’e daha da yakınlaşacak, ya da statükoda, eskide direterek yönünü Şark’a dönecek, zor ve şiddet batağında debelendikçe daha da batacak, dibe vuracaktır.

Bu çalışmada ayrıca AB serüvenine kısa bir göz gezdiriliyor, Avrupali politikacıların Avrupa Birliği’nin geleceğine ilişkin yaklaşımları öz olarak işleniyor ve AB Kronolojisi ile kimi önemli belgeler yer alıyor.

Kürtlerle demokrasi ve insan hakları savunucuları, kendisini değiştirip dönüştürecek, demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla yaşama geçirecek, insan haklarını tam anlamıyla uygulayacak ve farklı renklerle eşitlik temelinde barışık yaşamaya hazır, Kürt sorununu adil bir çözüme kavuşturmaya istekli bir Tükiye'nin AB’ye üye olmasından yanalar. Karşılıklı çıkar ilişkilerinden hareketle ilke ve prensiplerin ayaklar altına alındığı, değerlerin sulandırıldığı bir ilişkiyi ise red ediyorlar. Bunun ne Türk ve Kürt halklarına, ne de AB’ye bir yararının olacağını düşünüyorlar.

Sonuç olarak, burada yer alan belge ve materyallerden beş kişi yararlanabilirse, çalışma işlevini görmüş demektir.

Haziran 2001



I. Avrupa Birliği seyir defteri

Avrupa’da yüzlerce yıl oluk oluk kan aktı. İnsanlık tarihinin en kanlı boğazlaşmaları yaşandı. Sonra herkes tarla ve bahçesinin etrafını çitlerle çevirdi. Ortasına saraylar, konaklar inşa etti. Bunlara göz kulak olsunlar diye bekçiler tuttu.

Herkes tatmin oldu, yaralar sarıldı, düşmanlıklar son buldu, artık sırtı pek, karnı tok yaşama zamanı geldi derken, Avrupa öncekilerinden çok daha kanlı boğazlaşmalara sahne oldu. Ulus-devlet olarak örgütlenen, tarla, bağ ve bahçesinin etrafını çitlerle çeviren, bekçilerle koruyan Avrupa, 20. Yüzyıl’ın başında insanlık tarihinin o zamana kadarki en büyük ve kapsamlı vahşetini yaşadı. Akıllandı, yaşanan felaketler, çekilen acı ve sıkıntılardan ders çıkardı, bir daha savaşlar yaşanmaz derken, bu kez de 20. Yüzyılın ortasında bir önceki felaketi, dünya savaşını kat be kat aşan, taş üstünde taşın kalmadığı, koskoca bir kıtanın, onlarca ülkenin yerlebir edildiği, on milyonlarca insanın yaşamına mal olan 2. Dünya Savaşı yaşandı.

Önceki bir çok savaştan sonra olduğu gibi, özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında da “Bir daha savaşlar yaşanmasın, ülkeler harap edilmesin, insanlar yaşamlarını yitirmesin” yaklaşımından hareketle arayışlara yönelindi, mekanizmalar oluşturulmaya çalışıldı.

Bu arayışlar sonucunda kimi ortak noktalara varıldı. İşte Avrupa Birliği de geride bıraktığımız yüzyılın ortasında 50 milyon insanın hayatına malolan bir çılgınlık ve felaketin ardından gündeme geldi. Birçok uluslararası örgüt ve kuruluş gibi Avrupa Birliği’nin (AB) de temelleri 2. Dünya Savaşı akabinde atıldı.

Yıkım ve felakete yol açan savaşlardan sonra oluşan uluslararası birçok örgüt ve yapı gibi AB’de "savaşlar bir daha yaşanmasın, insanlık bir daha böylesi bir yıkımla karşı karşıya kalmasın” talep ve arzusuyla, yüce emellerle oluşturuldu.

.....




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues