La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Avrupa Birliği ve Türkiye


Auteur :
Éditeur : Vipaş Date & Lieu : 2001, Bursa
Préface : Pages : 456
Traduction : ISBN : 975-564-117-3
Langue : TurcFormat : 135x195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Boz. Avr. N° 2016Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Avrupa Birliği ve Türkiye

Avrupa Birliği ve Türkiye

Veysel Bozkurt

Vipaş

Günümüzde Avrupa Birliği, bir taraftan genişlerken, diğer taraftan'da bütünleşme sürecinde derinleşme çabası içindedir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Avrupa'nın bütünleşmesinde oldukça önemli bir aşama olan Avrupa Toplulukları’nın kuruluşuna yol açan bazı faktörlerin, bugün yıkılan duvarlarla birlikte ortadan kalkması, Avrupa birliği yolundaki çabalara yeni boyutlar kazandırmıştır.
2000'li yıllarda Avrupa Birliği, Türkiye'nin en çok tartıştığı konulardan birisini oluşturmaktadır. Türkiye'de AB'yi tartışan tarafları, kabaca "yeniden yapılanmacılar", "statükocular" ve "seyirciler" şeklinde üç grup içinde değerlendirebiliriz.
İlk grupta yer alan ve değişim talep eden "yeniden yapılanmacı"lar, dünyada moderniteyle beraber gelen kavram ve kurumların işlevselliğini yitirdiğini, dolayısıyla artık çağımızın temel anlayışının küresel ölçekte düşünmeyi ve bu yeni dünyanın değerlerine göre yeniden yapılanmayı zorunlu kıldığını ifade etmektedirler.
ikinci grupta yer alan "statükocular" da kendi içinde homojen değildirler. Bu grupta çoğunluğu Türkiye'deki iktidar seçkinleri oluşturmaktadır. Ancak statükocular arasında, otoriter sol ve otoriter sağ gibi siyasal gruplarda yer almaktadır. Kendi aralarında tam bir homojenlik olmamakla birlikte, bu grupta yer alanların kaygıları, AB'nin reform (ya da yeniden yapılanma) taleplerinin bizi Yugoslavya örneğinde olduğu şekilde parçalayacağı ve ulus devleti zafiyete uğratacağı konularında yoğunlaşmaktadır.
Üçüncü grupta yer alan "seyirciler"i ise, toplumun geneli oluşturmaktadır. Şimdiye değin yapılan kamuoyu anketlerinde toplumun geneli, AB'ye üyeliğe destek vermiştir. Ancak zaman zaman, AB ülkelerinde yaşanan bazı gelişmeler tepki yaratsa da, "seyircilerin büyük bir bölümü AB'ye üyelikten yanadır.
Bu çalışma, Avrupa'nın bütünleşmesini, ağırlıklı olarak neo-fonksiyonalist teorinin ışığında, siyasal kurumların, çıkar gruplarının ve kamuoyunun tutumu açısından incelemektedir.



ÖNSÖZ

İçinde bulunduğumuz 2000’li yıllarda, Avrupa Birliği (AB) bir taraftan genişlerken, diğer taraftan da bütünleşme sürecinde derinleşme çabası içindedir. ikinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Avrupa’nın bütünleşmesinde oldukça önemli bir aşama olan Avrupa Toplulukları'nın kuruluşuna yol açan bazı faktörlerin, bugün yıkılan duvarlarla birlikte ortadan kalkması, Avrupa birliği yolundaki çabalara yeni boyutlar kazandırmıştır.

Özellikle AB örneğinde görüldüğü şekilde, küreselleşme sürecinin ivme kazanması, onun bir “ara istasyon” gibi işleyen “bölgesel bütünleşme” sürecine de ivme kazandırmıştır. Geçmişte AB’nin ortaya çıkmasında bir tehdit unsuru olarak rol oynayan eski Doğu Avrupa ülkeleri, bugün AB kapısında üyelik için kuyruğa girmişlerdir.

Sıradaki 13 ülke arasında yer alan Türkiye’nin, AB ile ilişkileri diğerlerinden çok önce başlamış ve gümrük birliğini gerçekleştirmiştir. Ancak AB açısından Türkiye, demokrasi, insan hakları gibi konularda tam üyelik kriterlerini gerçekleştirmek bakımından halen en sorunlu aday ülke olarak değerlendirilmektedir.

2000’li yıllarda Türkiye açısından AB ise, en çok tartışılan konuyu oluşturmaktadır. AB’yi tartışan tarafları, kabaca “yeniden yapılanmacılar", “statükocular” ve “seyirciler" şeklinde üç grup içinde değerlendirebiliriz.

İlk grupta yer alan ve değişim talep eden “yeniden yapılanmacı” grup, dünyada moderniteyle beraber gelen kavram ve kurumların işlevselliğini yitirdiğini, dolayısıyla artık çağımızın temel anlayışının küresel ölçekte düşünmeyi ve bu yeni dünyanın değerlerine göre yeniden yapılanmayı zorunlu kıldığını ifade etmektedir. Bu grupta yer alanlara göre, Türkiye yeryüzünün yükselen değerlerine göre yeniden yapılanmazsa, 21. yüzyılda çok daha büyük problemlerle karşı karşıya kalacaktır. Bu grup açısından AB, tarihsel olarak iç dinamiklerle yeniden yapılanmayı gerçekleştiremeyen Türkiye için, çağın gereklerine uygun olarak yeniden yapılanmak yolunda müşevvik unsur olacaktır. Liberal sol ve liberal sağ aydınlar ile AB ile ticari ilişki içinde bulunan iş adamları bu grupta yer almaktadır. Ayrıca Türkiye’de otoriter yönetimden şikayetçi olan bir takım gruplar da, biraz da konjonktürel gerekçelerle bu grup içinde yer almaktadır.

İkinci grupta yer alan “statükocular da kendi içinde homojen değildirler. Bu grupta çoğunluğu Türkiye’deki iktidar seçkinleri oluşturmaktadır. Ancak statükocular arasında, otoriter sol ve otoriter sağ gibi siyasal gruplarda yer almaktadır. Kendi aralarında tam bir homojenlik olmamakla birlikte, bu grupta yer alanların kaygıları, AB’nin reform (ya da yeniden yapılanma) taleplerinin bizi Yugoslavya örneğinde olduğu şekilde parçalayacağı ve ulus devleti zafiyete uğratacağı konularında yoğunlaşmaktadır.

Üçüncü grupta yer alan “seyircileri ise, toplumun geneli oluşturmaktadır. 2000’li yıllara değin yapılan kamuoyu anketlerinde toplumun geneli AB’ye üyeliği destek vermiştir. Ancak son dönemde, AB ülkelerinde yaşanan bazı gelişmeler, bu kitlede de bir tepki yaratmıştır. Nitekim AB Katılım Ortaklığı Belgesi ve Ermeni soykırım yasasından sonra yapılan bazı kamuoyu yoklamalarında tam üyelik sürecine verilen destekte kısmi bir gerileme görülmektedir. Ancak yine de “seyirciler”in büyük bir bölümü AB’ye üyelikten yanadır.

Avrupa'nın bütünleşmesini, neo-fonksiyonalist teorinin ışığında, siyasal kurumların, çıkar gruplarının ve kamuoyunun tutumu açısından inceleyen bu kitap, aslında bir tez çalışmasına dayanmaktadır. Ancak araştırma kitaba dönüşürken, çok büyük ölçüde bir tez çalışmasının sınırları aşılmıştır. Özellikle öğrencilerin ihtiyaçları düşünülerek, kitaba yeni bölümler ilave edilmiştir. Yine kitabın ekleri, bu alanda çalışanlar ile Türkiye-AB ilişkilerini birincil kaynaklardan okumak isteyenler açısından yaralı olabilir.

Ayrıca bu kitabın ilk baskısının yayınlanmasından şonra, Avrupa Birliği'nde oldukça önemli değişikler yaşanmıştır. Bu sebeple çalışmanın daha önceki dokusu (tarihsel açıdan önem taşıdığına inanıldığından) tümüyle değiştirilmeksizin, mevcut bölümler gözden geçirilmiş ve son gelişmeler ışığında yeni bölümler ilave edilmiştir.

Bu çalışmanın hazırlanmasında, çok sayıda değerli insanın katkısı olmuştur. Tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Onların katkılarıyla hazırlanan bu çalışmanın hataları ya da eksiklerinin sorumluluğu şüphesiz sadece hazırlayana aittir.

Veysel Bozkurt
Bursa, Ocak 2001



Giriş

Değişen Paradigma, Çatışan Uygarlıklar ve Bölgesel Bütünleşme

Sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal vb. alanlarda oldukça köklü dönüşümleri yaşıyoruz. Büyük ölçüde II. Dünya Savaşından sonraki sosyo-ekonomik, sosyo-politik ya da kültürel ortam içinde biçimlenen kurumlar, içinde yaşadığımız değişim sürecine adapte olabilmek için yeniden yapılanma sürecine girmişlerdir.

Bu yeniden yapılanma sürecinde, özellikle "bölgesel bütünleşme" kavramı yepyeni anlamlar kazanmaya başlamıştır. Avrupa Birliği (AB) örneğinde görüldüğü gibi, bütünleşmenin geçmişte ihmal edilen kültür/kimlik boyutu, adeta post-modern teorideki gelişmelere paralel olarak öncelik kazanmaya başlamıştır.

Bilindiği şekilde II. Dünya Savaşı sonrasının, iki kutuplu dünya konjonktürü içinde ortaya çıkan, Avrupa Birliği'nin öncü organizasyonlarının mantığı, sosyal teori açısından büyük ölçüde dönemin egemen anlayışı olan modernitenin batı merkezli, "rasyonalizm" ve "evrenselcilik" gibi temel varsayımlarına dayanmıştır. Günümüzde ise gerek bu varsayımların kaynağını oluşturan modern teori, gerekse onun pratik yaşamdaki yansımaları yeniden sorgulanmaya başlanmıştır.

Modernden Post-Moderne...

Modernitenin1 kökleri aydınlanma hareketine dayanır; belirli bir amaçtan yoksun "duygusal" eyleme karşı, "rasyonel" eylemi; ...

1 Modernité konusunda geniş bilgi için Türkçe olarak yayınlanan şu çalışmalara bakınız: A. Touraine, Modernliğin Eleştirisi, Çev. H. Tufan, Yapı Kredi Yay., İstanbul,1994; A. Giddens, Modernliğin Sonuçları, Çev E. Kuşdil, Ayrıntı yay. İstanbul, 1994; C. Taylor, Modernliğin Sıkıntıları, Çev. U. Canbilen, Ayrıntı yay. İstanbul, 1995.




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues