ÖNSÖZ
1978’den bu yana değişik dergilerde yayınlanan greve ilişkin yazılarımı bir yapıtta toplama önerisini Murat Tunçer’den alınca, daha geniş kitlelere ulaşma olanağını ve daha kalıcı olacağını düşünerek öneriyi benimsedim. Yazılarımı yeniden gözden geçirdim ve belli bir düzen içinde onlara bir bütünlük kazandırmak amacı ile bazı ekler yaptım, bazı yinelemeleri çıkardım. Böy-lece kısa bir girişten sonra iki bölüm ve bir ekten oluşan, kendi içinde düzenli ve uyumlu olduğunu sandığım bir çalışma ortaya çıktı, ilk bölümde grevin tanımını, öğelerini ve türlerini inceledikten sonra; ikinci bölümde, Osmanlı imparatorluğundan günümüze dek çıkarılan greve ilişkin iki özel yasaya yer verdim. Grev incelemede Yöntemi, ek olarak sundum. Ancak, yapıtın oluşumundan da ileri gelen bir takım yinelemeler ve eksikler olduğunu sanıyorum. Bu konuda okuyucunun iyi niyetine sığınıyor ve bağışlanacağımı umuyorum.
Değişik aşamalarda yazılarımın «redaction»una, daktiloya çekilmesine, eleştirileri ile eksik ve yanlışlarımın düzeltilmesine yardımcı olan dost ve arkadaşlarıma, bu yapıtı yayına hazırlayanlara en içten teşekkürlerimi sunarım.
M. Şehmus Güzel 17 Nisan 1980 Cebeci / Ankara
GİRİŞ
Grev(1), işçi sınıfının, hak ve çıkarlarını korumak, çalışma ve yaşam koşullarını daha insanca ve hakça bir yapıya kavuşturmak, başka bir deyişle, sömürüyü sınırlandırmak amacı ile kullandığı önemli bir silah ve araçtır.
Üretim ilişkilerinin henüz kapitalistleşmediği, çağdaş anlamda işçi sınıfının oluşmadığı dönemlerde de, çalışanların, isteklerini şu ya da bu nedenle çalıştıranlara ...
(1) Grev sözcüğü dilimize Fransızcadan geçmiştir; ilk sözlük anlamı «kumsal» olan bu sözcüğün işbırakımı anlamında kullanılması 1800’lere rastlamaktadır. O yıllarda, işçiler, yüzyıllardan beri emekçilerin toplandığı, iş beklediği, göster: ve toplantılarını düzenlediği Paris’in «Grev Meydanı»nın adına izafeten, işbırakımı eylemlerine «grev» demeye başlamışlardır. George Lefranc’ın belirttiğine göre, Fransa’da daha önceleri işbırakımı eylemlerine değişik dönem ve bölgelerde «taquehan, trie, cabale, coalition, cloque, hérelle, monopole» gibi değişik isimler verilirken, 1805’e doğru «grev» sözcüğü kullanılmaya başlanmıştır («Grèves d’Hier et d’Aujourd’hui» Aubier, Paris, 1970, s. 10, 11). Grev sözcüğünün işbırakımı anlamında kullanılması bu denli yeni olmasına karşın, işbırakımı eylemlerine yüzyıllardan beri rastlanmıştır. En üstün emek ürünlerinden olan Mısır firavunları mezarlarının yapımında çalışanların —kölelerin değil— işbırakımı eylemleri bilinmektedir. (Bu konuda bakınız, örneğin: Turhan Esener: «îş Hukuku» A.Ü. Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1973, s. 547). |