La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Uluslararası Demokrasi, Hukuk ve İnsan Konferansı


Auteurs : | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | |
Éditeur : Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Date & Lieu : 1997, Diyarbakır
Préface : Pages : 424
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 160x235 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Diy. Ulu. N° 460Thème : Général

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Uluslararası Demokrasi, Hukuk ve İnsan Konferansı

Uluslararası Demokrasi, Hukuk ve İnsan Konferansı

Ahmet Bilgin

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi

"Demokrasi, Hukuk ve İnsan" geride bırakmakta olduğumuz 20. yüzyılın en önemli konuları arasında yer aldı. Öyle anlaşılıyor ki, 21. yüzyılda da en çok konuşulacak, tartışılacak konular yine bunlar olacaktır. Çünkü, insanoğlu sahip olduğu bunca maddi zenginlik ve teknolojik üstünlüğe rağmen hala bir arada yaşama, başkalarının hak ve hürriyetlerini koruma ve daha adil bir toplum düzeni kurma yönünde büyük zaaflar içinde bulunmaktadır.
Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne saygılı bir yönetim idealinin en çok konuşulduğu Batı'da bile bu alanda ciddi problemlerin yaşandığı bilinen bir gerçektir. Batı'nın, demokrasinin rafa kaldırıldığı, baskıcı rejimler tarafından insan haklarının ihlal edildiği ülkelere karşı sürdürdüğü kayıtsızlık ve çift-standart tutum bir yana, kendi içinde de yıllardır yaşamakta olan göçmen gruplara karşı izlediği tutum bunun göstergesi sayılır.
İşte biz de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi olarak hem bölgemizi, hem ülkemizi ve dünyayı yakından ilgilendiren bu konuyu uluslararası bir sempozyumla ele almayı ve tartışmaya açmayı uygun gördük. Bu sempozyumla herkesi yakından ilgilendiren önemli bir konunun tartışılmasını sağlamak amacındayız. Ülkemizde sosyal barış, birlik ve beraberlik hiç şüphesiz tam demokrasi ve herkes için demokrasi ile sağlanabilir.



SUNUŞ

“Demokrasi, Hukuk ve İnsan” geride bırakmakta olduğumuz 20. yüzyılın en önemli konuları arasında yer aldı. Öyle anlaşılıyor ki, 21. yüzyılda da en çok konuşulacak, tartışılacak konular yine bunlar olacaktır. Çünkü, insanoğlu sahip olduğu bunca maddi zenginlik ve teknolojik üstünlüğe rağmen hala bir arada yaşama, başkalarının hak ve hürriyetlerini koruma ve daha adil bir toplum düzeni kurma yönünde büyük zaaflar içinde bulunmaktadır.

Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne saygılı bir yönetim idealinin en çok konuşulduğu Batı’da bile bu alanda ciddi problemlerin yaşandığı bilinen bir gerçektir. Batı’nın, demokrasinin rafa kaldırıldığı, baskıcı rejimler tarafından insan haklarının ihlal edildiği ülkelere karşı sürdürdüğü kayıtsızlık ve çifte-standart tutumu bir yana, kendi içinde de yıllardır yaşamakta olan göçmen gruplara karşı izlediği tutum bunun göstergesi sayılır.

Buna rağmen gerek ülkemizde, gerekse bütün dünyada demokrasi ve insan haklarının çokça konuşuluyor olmasını; sadece aydınların ve yazarların değil, toplumun gündemine girmesini büyük bir kazanç saymak lazım. Bilindiği üzere başka ülkelerde olduğu gibi, bizim ülkemizde de demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla doğru dürüst işlemesi, insan haklarının herkesi kucaklayacak şekilde korunması yönünde ciddi problemler var. Bu problemlerin ele alınması, deyim yerindeyse uzman eller tarafından teşrih masasına yatırılması, doğru teşhislerin konulup gerekli tedaviye başlanması bu alanda atılacak en önemli adımdır.

İşte biz de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi olarak hem bölgemizi, hem ülkemizi ve dünyayı yakından ilgilendiren bu konuyu uluslararası bir sempozyumla ele almayı ve tartışmaya açmayı uygun gördük. Tabii ki bir kamu hizmeti olan belediyeciliği sadece altyapı yatırımlarından ve şehrin fiziki varlığını teknik ve rutin faaliyetlerle düzenlemekten ibaret saymak yanlıştır. Hiç şüphesiz bunlar önemlidir ve hatta önceliklidir; ancak bunların yanında bir şehirde yaşayan insanların kültürel ve sosyal ihtiyaçları da bir o kadar önemlidir. Şehir hayatı, şehir kültürünün yaygınlaşması, o şehirde yaşayan sosyal gruplar tarafından benimsenmesiyle yakından ilgili olduğundan, şehrin kültürel ve sosyal yapısının doğru ve sağlıklı yönde gelişmesi kolaylaştırılmadıkça ideal şehircilik ve şehirli kültür mümkün olmaz. Bu da kolaylıkla anlaşılacağı gibi kamu hizmetleri arasında yer almaktadır.

Daha önce düzenlediğimiz uluslararası sempozyumlar, şehrin kültürel ve sosyal yapışma ne gibi önemli katkılar sağladığını gösterdi. Bu sempozyumla da herkesi yakından ilgilendiren önemli bir konunun tartışılmasını sağlamak amacındayız. Ülkemizde sosyal barış, birlik ve beraberlik hiç şüphesiz tam demokrasi ve herkes için demokrasi ile sağlanabilir.

Doç. Dr. Ahmet Bilgin
Diyarbakır Büşükşehir Belediye Başkanı



Açılış
26 Eylül ’97

Ahmet Bilgin

Mehmet Özaydın
Salim Uslu
Abdülkadir Aksu

Ahmet Bilgin*

Sayın Başkanım, sayın rektörüm, sayın vali yardımcım, sayın başsavcım, Hak-İş Konfederasyonunun çok değerli başkanı, siyasi partilerimizin çok değerli il başkanları, değerli bürokratlar, araştırmacı, yazar ve bilim adamları ve çok değerli konuklar; hepinizi sözlerimin başında en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyor, hoşgeldiniz diyor, bizi şereflendirmeniz dolayısıyla sizlere teşekkür ediyorum.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyemizin kültürel faaliyetleri çerçevesinde düzenlediği sempozyum-panel türü toplantılar serisinin bir halkasını daha idrak etmiş bulunuyoruz. Böylesine önemli bir konuda, uluslararası çapta, böyle bir toplantının Diyarbakır’da düzenleniyor olmasının bir çok yönden anlamı vardır. Evet, 21. yy.’a adım atarken insanlığın karşı karşıya bulunduğu birçok sıkıntıların reçetesi belki de bugün Diyarbakır’da belirlenmiş olacaktır. Bu yönüyle bu toplantının önemini belirtmek istiyorum. Değerli bili-madamlarımız, araştırmacılarımız, yazarlarımız bu üç gün boyunca konuyu enine boyuna tartışacaklar, çok değerli fikirler sarfedecekler ve sanıyorum çok güzel sonuçlar ortaya çıkaracaklar; o nedenle bu konuda tereciye tere satmak istemiyorum. Ancak bir-iki cümleyi de sarfetmeden geçemeyeceğim.

Demokrasi şu veya bu şekilde tanımlanadursun, ama onun en önemli türevi insan hakları ve yükümlülükleridir. İnsanlık bu konuda çok mücadele verdi. Tarihini nereye yükseltirseniz yükseltin ama insanlık negatif statü hakları, pozitif statü hakları, aktif statü haklarını elde edinceye kadar çok zorlanmış ve birçok cenderelerden geçmiştir. Demokrasinin gereği gibi tatbik edilmesi ise bana göre çok daha ayrı bir zaviyeden değerlendirilmelidir. Çünkü teoriyle pratiğin uyum sağlamadığını herkes görebilmektedir. Eski çağlarda yaşanan zulümler ... İnsan kellesini üstüste koyarak diktiği piramitler... Amerikan yerlilerinin maruz kaldığı cinayetler... Ortaçağ Avrupasında uygulanan zulüm beyinlerimizde nasıl yer etmiş ise bugün yaşananların onlardan farklı olmadığını, ama farklı bir versiyonunu temsil ettiğini düşünmemiz gerek.
Keşmir ve daha nice yerlerde insanlığın maruz kaldığı birçok uygulamalar gerçekten demokrasinin ruhuyla bağdaşmadığı gibi insan denen varlığın kendi hemcinslerine karşı ne kadar gaddar olduğunun da bir kanıtıdır diye düşünüyorum.

Her ülkede sıkıntılar var. Türkiye’de demokrasi açısından bir sıkıntının olmadığını söylemek abes olur. Ama hemen şunu söylemek gerekir ki, bugün demokrasi havarisi kesilenlerin, bugün başkasına bu konuda ders vermeye kalkışanların çok daha aşağı derecede olduklarını gördüğümüzde bir paradoksal durumu daha yaşamış oluyoruz. Bugün en kutsal hak olan insanın yaşama hakkına taarruz eden uygulamalar bizleri derin derin düşündürmektedir.
Demokrasi ve insan haklarını sakız gibi çiğneyenler bugün daha ne kadar insan cinsini öldürebilirim diye bir yarış içerisine girmişler. Bütün dünya ülkelerinin hukuk sistemlerinde işkence yasağı varken işkenceyi yapan, işkenceyi yapan aletleri icat edenlerin demokrasiden en çok dem vuranlar olmaları ayrı bir paradoksal durumdur.

Aramızda Fransa Cumhurbaşkanı adaylarından büyük düşünür Roger Garaudy var. 13-14 yıl önce bir yazısını okumuştum. O yazıda şöyle diyordu: 1980 rakamlarına göre bütün dünya silahlara 450 milyar dolar ayırmış. Ve Hiroşimanın 120 katı kadar tahribat yapan bombalar var insanlığın elinde; yani bir patladığı zaman 100 milyar insanı birden öldürecek kuvvette silahlar var insanlığın elinde. Ve herbir insanın başına 5 ton ağırlığında bomba düşüyor. İşte 1980’in rakamları. O günden bugüne Körfez krizini, Bosna-Hersek katliamını ve daha nicelerini gözönünde bulundurursak 1980’den bu yana bu rakamın 5-10 katına çıktığını görüyoruz. İşte bu çelişkiyi ve hele hele kendi ülkeleri için demokrasiyi elzem görüp başkaları için bunu istemeyen bir çarpık anlayışı inşaallah bizim toplantıya katılan değerli araştırmacılar, yazarlar çok daha iyi analiz edeceklerdir. Bu toplantıyı düzenlemenin kastı bütün insanlığa hizmet etmektir. Hele hele ülkemizin birliğini; beraberliğini pekiştirmek, ülke bütünlüğünü sağlamak amacıyla aziz vatanımızın bu mübarek köşesinde böyle bir haykırışa meydan vermek hem insani bir görev hem evrensel ve hem de milli bir misyondur diye düşünüyorum. O nedenle bu toplantının düzenlenmesinde emeği geçen arkadaşlarıma, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan elemanlarıma ve ayrıca bu konuda gerçekten olağanüstü gayret sarfeden İstanbul Organizasyon’a ve özelikle hem bilimsel hem de maddi katkı sağlamak bakımından Dicle Üniversitesi’nin sayın rektörüne çok teşekkür ediyorum. Bu toplantının bölgemiz için, ülkemiz için ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum. Hepinize en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

.....

(*) Türkiye, Doç. Dr., Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues