YAZARIN ÖNSÖZÜ
Kürdistan ve Kürtler -yakın zamanlara kadar bu tabirler bilinmiyordu- bütün dünyada son zamanlarda tartışılmaya başlanmış bulunuyor. Bu eserin amacı okura bu kavramları çok daha tanıdık kılmaktır.
Elinizdeki bu kitap siyasi ve iktisadi bir çalışmadır. Buna rağmen giriş kısmını coğrafyaya ve tarihe ayırmak kaçınılmaz oldu. Amacım Kürdistan’ın tarihini ya da coğrafyasını anlatmak değildi, tersine sadece okuru Kürt halkının yaşamının farklı yönleri konusunda bilgilendirmekti. Ekonomik ve siyasi sorunların idrak edilmesi için bu elzemdir. Kitabın İkinci Kısmının odak noktası Kürdistan’daki tarımsal ilişkilerdir. Bazı bölümler oldukça ayrıntılı olabilir ama kırsal ekonominin baş dalı olarak Kürdistan’daki tarımın ayrıntılı olarak analiz edilmesinin birçok iktisadi sorunun yanı sıra diğer birçok sorunu da açıklayacağını düşünüyorum.
Üçüncü kısımda şu iki sorun açıklanmaya çalışılıyor: Birincisi, Marksist-Leninist öğretinin ışığında Kürt sorunun ulusal ve siyasal yönlerini açıklamak ve bir çözüm önermek. İkincisi, ekonomik olarak azgelişmiş ülkelerin karşı karşıya kaldığı hangi gelişme yönünün, kapitalist yönün mü yoksa kapitalizm olmaksızın sosyalist gelişmenin mi, üretici güçlerin tam ve hızlı bir biçimde büyümesini sağlayacağını kıyaslamak.
Kürt ulusunun bir mensubu olduğum için, değişik kaynaklardan yoğun özgün materyali toplama şansım oldu. Bununla birlikte ciddi sorunlarla karşılaşmam da bu noktadan kaynaklandı. Ekonomiyle ilgili materyal, özellikle de Kürdistan’la ilgili istatistik veriler ya hiç yoktu ya doğru değildi ya da çarpıtılmıştı. Tarımın ele alındığı bölümlerde eğer kaynak gösterilmemişse, veriler ya benim ya da olay yerindeki yardımcılarım tarafından toplatılmıştır.
Şu sözü de ekleme de bir sakınca görmüyorum: Kendi ulusu, onun yaşamı ve mücadelesi hakkında yazan hiç kimse önyargısız kalamaz. Gene de incelemekte olduğum olgulara nesnel yaklaşmanın ilkelerine ihanet etmemeye çalıştım. Amacım okura, Kürtleri ve Kürdistan’ı tüm çıplaklığıyla ne az ne çok bütün gerçekleriyle tanıtmaktır.
Niyetim ilk bakışta öyle görünse de tartışılan bütün sorunlara bir çözüm önermek değildi. Tersine şu Kürt atasözünü izledim: "Bilimi izlemek iğneyle kuyu kazmaya benzer." Amacımı başarıp başarmadığıma okur karar verecektir.
İzninizle bu kitabın oluşumunda ve yayımlanmasında payı olan herkese en işten teşekkürlerimi belirtmek istiyorum. Bu kitabın yayımlanma sürecinde gösterdikleri dikkat ve özen için Çekoslovakya Bilimsel Yayınlar Akademisi’nin personeline son derece minnettarım.
Mart 1965
Bîrîncî Kısım Coğrafya ve Tarih
Kürdistan ve Kürt Ulusu
1. Coğrafî özet Kürdistan,1 yani Kürtlerin ülkesi, Ortadoğu’da Asya’nın batı bölgelerinde yer alıyor. Bir devleti yoktur. Kûrdistan olarak bilinen topraklar ise İran, Türkiye, Irak ve Suriye arasında bölünmüştür. Hiçbir hukuki ve uluslararası tanınma koşulu olmadığı için Kûrdistan tabiri haritalarda ve coğrafi atlaslarda yer almıyor. Resmi olarak yalnızca İran’da kullanılıyor. Burada yalnızca Sıne eyaletine ...
I Kûrdistan kelimesi ilk kez 14. yüzyılda Selçuklu döneminde kullanılmıştır. 1335-1340 yıllannda Hamdullah Mustoufi tarafından yazılmış Nuzhet el Qulub adlı kitapta görülebilir. ” 16 eyaletten oluşan Kürdistan’ın ılımlı bir iklimi var ve sınırlar ise Araplara ait Irak. Huzistan ve Irana ait Arak, Azerbaycan ve Diyarbakır eyaletleridir.’1 H. Mustoufi, Nuzhet el Qulub, Tahran 1957, s. 127. Bu alıntıdan o dönemlerde Diyarbakır'ın resmi olarak Kürdistan’ın bir parçası sayılmadıgı, tersine bağımsız bir eyalet olarak görüldüğü sonucu çıkıyor (y.). 17. yüzyılın ünlü Türk seyyahı Evliya Çelebi bütün Kürdistan'ı dolaştıktan sonra şunlan yazar "Erzurum, Van, Hakkari, Diyarbakır, Cizire, Amediye, Musul, Şehrizor ve Erde- lan eyaletleri Kürdistan’ı oluşturur. Ve buralardan geçmek 17 günü bulur.” Aktaran, M. Fany, La Nation Kürde et son evolution sociale, Paris 1933, s. 129.
|