La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Avrupa’da Yezidilik


Auteur :
Éditeur : Avesta Date & Lieu : 2011, İstanbul
Préface : Pages : 310
Traduction : ISBN : 978-605-5585-68-6
Langue : TurcFormat : 135x215 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Kre. Avr. N° 3278Thème : Religion

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Avrupa’da Yezidilik

Versions

Avrupa’da Yezidilik

Philip G. Kreyenbroek

Avesta

Diasporadaki Yezidiler hakkında kapsamlı bir kitap olan "Avrupa'da Yezidilik", Zekiye Kartal, Xanna Omerxali ve Xelil Reşow'un yardımlarıyla Philip G. Kreyenbroek tarafından yazıldı.
Yezidilik, yazılı metinlerden ziyade geleneğe dayalı bir azınlık dinidir. Anayurtlardaki -Türkiye, Irak, Suriye ve Trans-Kafkasya'da- dünya görüşü yerel kültürle yakından alakalıdır ve en iyi bu bağlamda anlaşılır. 1960'lardan günümüze Türkiye, Irak ve Suriye'deki Yezidiler sayıları artacak şekilde Batı Avrupa'ya göç etmeye zorlandılar. Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından sonra Ermenistan ve Gürcistan'da yaşayan birçok Yezidi Rusya ve Ukrayna'ya taşındı.
Bu çalışma, memlekette yetişen göçmenler ile esas olarak diasporada sosyalleşen göçmenlerin din algısındaki farklılıklarını ele almaktadır. Çalışma, Almanya ve Rusya'daki farklı nesillerden Yezidilerin kapsamlı niteliksel araştırmasına dayanmaktadır.


Phılıp G. Kreyenbroek - 1948 yılında doğan Philip G. Kreyenbroek, Amsterdam, Utrect ve Londra'da eğitim gördü. Utrecht ve Londra üniversitelerinde Iran çalışmaları dersleri verdi. 1996'dan beri Georg-August University Göttingen’de Iran çalışmaları profesörüdür. Kariyerinin başlarında İslam öncesi Iran kültürü ve dinine yoğunlaştı. Hakkında birçok makale yayımladığı Zerdüştlük üzerine çalışmaktadır. Kreyenbroek, Zerdüşt geleneğine olan ilgisinin neticesinde dikkatini sözlü tarih çalışmalanna çevirdi. Bu da onu "Irani" dilleri konuşan çağdaş Kürt ve Peştu gibi topluluklar üzerinde araştırma yapmaya sevk etti. Kürt kültürüne olan ilgisi, haklarında çok az bilgi olan, antik Irani kökenleri incelenmemiş Yezidiler ve Yaraşanlarla (Ehl-i Haqq) temas kurmasına yol açtı. Yezidilik hakkında yazdığı ve yayımlanmış birçok kitabı ve makalesi bulunan yazar, halihazırda Yarasan geleneği hakkındaki çalışmalarına devam etmektedir.



ÖNSÖZ

Yezidiler ortak dilleri Kurmanci Kürtçesi olan Ortadoğu kökenli dini bir azınlıktır. Günümüzde Yezidiler Kuzey Irak, Doğu Türkiye, Suriye, Ermenistan, Gürcistan’da ve diaspora toplulukları olarak Batı Avrupa’da -özellikle Almanya’da- Rusya, Ukrayna ve daha önce Sovyetler Birliği içerisinde yer alan ülkelerde yaşamaktadırlar. Yezidiler, kendilerini İslamın bir parçası olarak değil ayrı bir dinin mensupları olarak görürler. Hatalı bir biçimde, komşularının birçoğu onların Şeytana taptıklarını düşünmekte bu yüzden de Yezidilere kuşkuyla yaklaşmaktadırlar. Bunun neticesinde, Yezidiler memleketlerinde kendilerini diğer toplulukların dışında tutmaktadırlar.
Bu tür eziyetlerden dolayı Türkiye’deki bazı Yezidi aşiretleri Kafkasya’daki Hıristiyan ülkelerden -günümüz Gürcistan ve Ermenis-tanı’ndan-19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başında iltica hakkı kazanmaya çalıştı. Doğu Anadolu’yu kendilerinin gerçek vatanı olarak görmeye devam eden ve müşterek kimliklerini korumaya çalışan, yerel kültür içinde asimile olmayan bu grupların ilk Yezidi diasporasını oluşturdukları söylenebilir. Yezidiler, 20. yüzyılın ikinci yarısından sonraki zaman diliminde, ‘misafir işçi’ olarak toplanan büyük göçmen gruplarının bir parçası olarak Türkiye’den Batı Avrupa’ya göç ettiler. Almanya tarafından bireysel değil grup halinde iltica talepleri kabul edilen Yezidiler için Türkiye’nin 1980’lerin ilk yıllarındaki politik ve sosyal koşulları çok zorlaştı. Bu sebeplerin hepsi daha sonrasında Irak ve Suriye’deki iltica hakkı peşindeki Yezidilerin takip etmesiyle Türkiye’den büyük bir Yezidi göçüyle sonuçlandı. Bu yüzden de dünyadaki Yezidi diasporasının büyük bir yüzdesi burada, Batı Avrupa’dadır. 1991’de Sovyetler Birliğinin dağılması, önceki bazı Sovyet cumhuriyetlerinin ekonomisinde kaosa yol açtı; birçok Yezidi, Ermenistan ve Gürcistan’da yaşayanlar başta olmak üzere, Rusya’ya ve Ukrayna’ya göç etti ve bu da ikinci aşama diasporayı yarattı. Bütün dini sorunları için Gürcistan ve Ermenistan’ı rehberleri gibi gören bu diaspora yine de Roma Reş’e (Siyah Rum, yani Türkiye’ye) köken memleketleri olarak gördükleri için büyük saygı duyuyorlar.

Bu gelişmeler doğal olarak Yezidi dini ya da daha ziyadesiyle, günümüz Almanya’sı ve önceki Sovyetler Birliğinin gerçeklerine uyum sağlayan bu dinin takipçilerinin algı ve pratikleri hakkında bazı sorular sorulmasına yol açtı. Diasporadaki Yezidilerle anayurtlarında yaşayanlar arasındakilerin çok sık temasları açısından bu tür gelişmelerin köken ülkelerdeki algı ve davranışları etkilemesi de beklenebilir. Daha iyi tanımlanmış, görece daha küçük olan diaspora Yezidileri, araştırmalar için iyi fırsatlar sunmakta ve sosyal bilim alanlarının bir çalışma alanı olmakta veya olmaya başlamaktadır. Bu, genel olarak diaspora toplulukları ve özellikle Yezidiler hakkındaki bilgimizi hatırı sayılır ölçüde arttırmaktadır. Bununla birlikte, çok az araştırma projesi, anayurttaki kültürden çok farklı olan, çevreleyen, baskın kültürle karşı karşıya kaldığında topluluğun dine dair algısına ne olduğuna odaklanmıştır. ‘Dinin ne olduğuna ilişkin baskın kültür içerisindeki yeni bir mefhumun, birçok insanın inanç anlayışını etkilediği görülmektedir (Kreyenbroek 2001). Kısacası, topluluğun din konuları üzerine olan söylemi; yeni ve baskın bir kültürün etkisi altında derin ve temel değişiklikler göstermeye yatkındır.
Bu tür soruları cevaplandırmak için Georg-August University of Göttingen merkezli bir araştırma projesi başlatıldı. Bu projede, memleketlerinin dışında yaşayan Yezidilerle yapılan niteleyici röportajlarla iki grubun din hakkındaki söylemi üzerine çalışılması ve bunların karşılaştırılması amaçlanmaktadır. Röportaj yapılan bu iki grup: 1) dünya ve din görüşleri daha fazla memleketlerinin kültürüyle şekillenenler 2) esasen diasporada sosyalleşen veya bulundukları yere ulaştıktan sonra Batı dünya görüşünü benimseyenlerdir. Bu gruplar -bir ölçüde- diaspora Yezidilerinin genç ve yaşlı kuşakları olarak da adlandırılabilir. Esas amacımız, Almanya’da yaşayan Yezidilere yoğunlaşmaktır. Ömrünün çoğunu St. Peters-burg’ta geçirmiş Ermenistanlı bir Yezidi Piri olan Xanna Omerxali’nin (Usoyan) Göttingen’e gelişi Almanya’daki gelişmeleri diğer diaspora topluklarındaki gelişmelerle karşılaştırmamızı sağladı.

Benimsenen metot, röportajı sabitlemekten ziyade röportajı yapana kılavuzluk etmesi amaçlanan bir dizi sorudan oluşan soru listesine dayanan, çoğunlukla direkt olmayan niteliksel görüşmelerdir. İlgisine ve gönüllülüğüne bağlı olarak, röportaj yapılan kişiden sorulan sorulara uzun, kısa cevap vermesi veya hiç cevap vermemesi istenmiştir. Daha rahat bir atmosfer yaratmanın yanında, bu prosedürle röportaj yapılan kişi için az öneme sahip olan sorulara gelişigüzel verilmesi riskini azaltmak amaçlanmıştır. Sorular her iki grubun dünya görüşleri hakkında bilgi sunacak şekilde seçilmiştir: ‘Din’ mefhumu hakkındaki anlayışları, din sorunlarıyla ilgili söylemleri. Bu projenin önemli hedeflerinden biri, bu grupların Yezidi dini hakkındaki algıları arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri ortaya koymaktır. Bununla birlikte deneysel olarak, bu tür bulguları eski Sovyetler Birliğinde Yezidiler hakkında yapılan benzer araştırmayla karşılaştırma fırsatı yapma alanını hayli genişletti. Şunun altı çizilmelidir ki, proje, topluluk söylemine yani tamamen özel algılardan ziyade kamusal alanda Yezidiler arasında az ya da konuşulabilecek şeylere odaklanmaktadır. Mülakatlar (Türkiye, Irak, Suriye, Ermenistan ve Gürcistan gelen) Almanya’da yaşayan toplam 121 Yezidi ile eski Sovyetler Birliğinden olan 24 insanla yapılmıştır. Kadın ve erkeklerin sayısı birbirinden çok da farklı değildir (69 kadın, 76 erkek); yaş gruplan (15 ila 83 arasında değişmektedir) ve kast’lar eşit bir biçimde temsil edilmiştir. Eğitim seviyesi okuryazar olmayandan doktora derecesi olan kişiye kadar değişmektedir (aşağıya bakınız); sosyal konum itibariyle işsiz de profesyonel bir mesleğe sahip olanlar da vardır. Burada sunulan materyalin Yezidi diaspora topluluklarının düşüncelerinin istatistiksel kesin bir temsili olmadığı unutulmamalıdır. Bununla beraber, bu bulguların Yezidilerin kendi dinlerini kamusal alanda tartışırken dile getirdikleri düşüncelerinin önemli bir seçimi olduğu iddia edilebilir.

Röportajların özellikleriyle ilgili ek bir açıklama usulüne uygun olabilir. Kızılhan (2006:39) Kürt toplumu için tipik olan iki söylem ayrımı yapmaktadır: Hafif ya da uçarı konulardan sakınan resmi ve temsili’ (kadın ve cinsellik gibi) olan söylem ile dedikodu ve çene çalmak için kullanılan ‘gayri-resmi’ söylem. Bir yere kadar, bu ayırımın röportajlarda bulunan iki farklı konuşma biçimine tekabül ettiği söylenebilir: Röportaj yapılanlar ya aslında topluluğun görüşlerinin ve davranışlarının temsilcisi olarak konuştu ya da kişisel görüşünü ifade etmeye meyletti. İlkin ‘resmi’ ton çok az vakada benimsendi fakat görüşme devam ettikçe düşünceler daha kişisel olmaya başladı. Bu topluluğun mensuplarının kendileri bu ayırımın farkında ve ima etmeye kabiliyetli oldukları sayın Kartal ile SMS32 arasında yapılan konuşmadaki değişiklikte gösterilebilir1:

Bu konuda (dış evlilik konusunda) sizin şahsi düşüncenizi öğrenmek istiyorum, bir bütün olarak Yezidi topluluğu hakkında konuşmanızı değil. Yezidiler kişisel bilgi vermekten çoğu kez korkarlar.
SEŞ32: Eğer kişisel fikrimi size ifade eder ve bunun kabul edilmesi gerektiğini söylersem insanlar “Vallahi Y Şeyhinin oğlu X delirmiş, insanlara bazı tuhaf düşüncelerini aktarıyor” derler.
Anayurtta yetişen ve çoğunlukla yaşlı nesilden olan kişiler tarafından dillendirilen I. Kısımdaki ile temel olarak diasporada sos-yalleşenlere ait II. Kısım arasındaki çarpıcı ses tonu farkı, bu iki üslup arasındaki çelişkiyi açıkça ortaya koymaktadır: Daha yaşlı insanlar topluluk adına konuşmaya eğilimli iken diaspora çocukları gayri-resmi ve kişisel cevaplar vermektedir. Tabii ki, röportaj yapılan kişinin kişiliğinin de önemli rol oynaması muhtemeldir.

Bu tür doğal çarpıtmaları en aza indirmek için araştırıcılar ağırlıklı olarak kendileriyle benzer bir özgeçmişe sahip olanlarla görüştüler: Orta yaşlı, topluluk içerisinde saygın bir yere sahip Irak’tan olan Dr. Xelil Cindi Reşow daha yaşlılara yoğunlaşırken; daha genç Mirîd ve Türkiye’den olan Zekiye Kartal Almanya’daki “diaspora jenerasyonu" ve Ermenistan ve Rusya’dan olan yirmili yaşların ortasında olan Dr. Xanna Omerxali eski Sovyetler Birliğindeki Yezidiler üzerine yoğunlaştı.

Kişilerin bireysel dini tecrübelerinden ziyade Yezidilikle ilgili çeşitli düşünceler hakkındaki topluluk söylemi üzerine çalışmayı amaçlayan bu araştırmada, mülakatlardan yapılan seçimler, konuya göre düzenlenmiştir. Birçok mülakat yapılan kişi isimlerinin açıklanmasına karşı çıkmayacaklarını söylemelerine rağmen gelecekteki etkileri tahmin edilemez olduğu, böyle bir prosedür uygun olmadığı için konuşmacılar köken ülke, cinsiyet, kast ve yaşlarıyla gösterildiler. E=Ermenistan; G=Gürcistan; l=Irak; S=Suriye; T=Türkiye. Sonraki harf konuşmacının cinsiyetini (E=Erkek; K=Kadın); üçüncü harf kast’ını veya sosyal grubunu(Ş=Şeyh; Pi=Pir; Pism=Pismîr; Mi=Mirîd) göstermektedir. Örneğin; EKPİ28 28 yaşında olan Ermenistanlı kadın Pir bir konuşmacıyı göstermektedir.

Diasporada kalma süresi, eğitimsel arka plan, sosyal pozisyon gibi faktörler bazı durumlar için fayda sağlasa da bunlar çalışmanın daha da uzamasına yol açabilirdi. İstatistiki olmayan bu çalışmanın hedefinden dolayı eğitimsel arka planın referans olarak gösterilmesinin gereksiz olduğu düşünüldü. Konuşmacının dini konulardaki bilgisi, ki memleketlerin çoğunda eğitime ulaşmanın zorluğundan dolayı bu, resmi eğitimden daha çok konuyla ilgili görülmektedir. Zaten bu durum röportajların içerisinde kendini ortaya koymaktadır. Diasporada geçirilen zaman, bir ölçüde, bilgilerin verildiği bölümlerde gösterildi: İkinci Bölüm, esas olarak diasporada sosyal leşen Yezidilerin görüşlerini yansıtırken Birinci Bölüm ‘geleneksel’ Yezidiliğin karakteristik özelliklerini içermektedir. Bazı istisnai vakalarda bir grubun üyeleri diğer bölümle çok ilgili olan ve orada bulunan ifadeleri benzer şekilde dile getirmişlerdir.

Görüşmeler sonucu ortaya çıkan malzeme bu kitap için oldukça fazla bir miktardaydı. Bu yüzden bu malzeme arasında bir seçiciliğe gidilmiştir. Bu malzemeyle ilişki kurduktan sonra, ilgili konuların bir listesi düzenlenmiş ve her bir söylem hakkında en bilgilendirici ve aydınlatıcı parçalar seçilmiştir. Malzeme seçiminin sorumluluğu tamamen adı geçen yazara aittir. Her ne kadar mevcut olan materyalin ve Yezidi meslektaşlarla yapılan tartışmaların karşılaştırılması esasına dayansa da böyle bir süreç kaçınılmaz olarak az ya da çok keyfi bir karar vermeyi içermektedir.

Görüşmeler Kürtçe, Almanca ya da Rusça dillerinde yapılmış, bu konuşmalar röportajı yapan kişiler tarafından esas dile uyarlanmıştır.2 Parçalar arası geçişler üç nokta ile belirtilmiştir.
Araştırmaya fon sağladığı ve bizim öngörülen periyodun ötesine geçmemizi sağladığı için yazar, Deutsche Forschungs Gemeinsc-haft’a minnettardır. Üç iş arkadaşıma -Dr. Xelil Cindi Reşovv, Sayın Zekiye Kartal ve Xanna Omerxali’ye- şükranlarımı sunarım. Onların projeyle ilgili muazzam taahhütleri olmasaydı bu kitap yazılamazdı. Profesör Christine Allison, Profesör AndreasAckermann ve Dr. Sarah Stewart yardımsever bir şekilde kitabın birkaç bölümünü okudular ve çok değerli tavsiyelerini sunarak ihtiyaç duyduğum cesareti kazanmamı sağladılar. Yezidi toplumunu anlamak için Dr. İlhan Kızılhan’ın sunduğu katkıların değeri paha biçilmezdir. Ayrıca çalışmanın düzenlenmesinden sorumlu olan Sayın Arezu Tawafi'ye ve birçok konuda yardımlarını esirgemeyen Sayın İlyas İsa’ya, Dr. Mamo Osman’a, PirXidir Sileman’a, Sayın Luqman Turgut’a ve Sayın Perwin Mahmoudweyssi’ye içten teşekkürlerimi sunarım.

Ocak 2008
Philip G. Kreyenbroek

1 Daha fazlası için bkz. s. 213.
2 Kitapta Kürtçe sözcükler İngilizce yazılışlarıyla karşılanmıştır. Örneğin Şex kelimesi Sheikh şeklinde yazılmıştır. Ancak bu çeviride Kürtçe sözcükler Latin harflerine dayalı Kürt alfabesiyle yazılmıştır, (-ç.n.)



Giriş

Yezidi Dini Üstüne

Yezidilik küçük, dini yayılmayı hedeflemeyen, sadece doğuştan mensup olunabilen bir dindir. Normalde, sözlü olarak ve nadiren yazıya geçirilmiş ya da hiç geçirilmemiş kutsal metinler aracılığıyla aktarılmaktadır. Bu sistem büyük bit şeffaflık anlaşmasını ve adapte olabilirliği kabul ederken bu, birleşik bir din sisteminin ya da belirgin bir teolojinin gelişmesine yardımcı olmamaktadır. Verilen bir emrin, yapılan bir hareketin ve yasağın ‘dine’ mi yoksa ‘kültüre’ mi dayalı olduğunu söylemek çoğu kez imkansız olduğu için dini ve seldiler alan arasında kesin bir çizginin olmadığım gördük. Öte yandan, geleneksel Yezidi toplulukları şüphesiz -kısmen hasım çevre içindeki belirsiz konumlarına dayanan (metnin ilerleyen kısımlarına bakınız)- derine kök salmış ortak dünya görüşü unsurlarının birçoğunu paylaşmakta. Dahası bu ortaklık, birçok üye tarafından bilinen ortak dünya görüşünde, müşterek ayin silsilesinde görülebilir. Batı tarafından iyi bilinen dinlerin aksine geleneksel Yezidilik, ortodoksi olarak bilinen yazılı emirlere sadakatten ziyade orthopraxy (inançtan ziyade özel hareket ve ayinlere dayalı sistem (-ç.n.)) talep etmektedir.

.....




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues