Birinci Bölüm
Giriş
I. Kürdistan'da Sosyal ve Ekonomik Gelişmenin Düzeyine ve Niteliğine İlişkin İlk Sözler
Türkiye'de, 1960'lı yıllarda daha da hızlanarak gelişen ve günümüzde tekelci aşamaya varan kapitalizm, gelişme yasasına uygun olarak ülkemizi de adım adım egemenlik alanına çekmiş bulunmaktadır, kapitalizmin pazarını genişletmeden edemiyeceği, bu nedenle siyasal devlet sınırlarını aşarak egemenlik alanlarını genişletmek zorunda olduğu bilinen bir gerçektir. Günden güne gelişen Türk kapitalizmi ise, bu evrensel gerçeğe uygun olarak kendi devletinin siyasal sınırları içinde klasik bir sömürgesi olması nedeniyle Kuzey Kürdistan'da egemenlik kurmayı daha kolay başardı.
Kuzey Kürdistan, Cumhuriyetin ilk yıllannda Türkiye'de kapitalizmin gelişmesi için gerekli sermaye birikiminin sağlanmasında tam anlamıyla bir talan alanı olarak kullanıldı. Bu dönemde, Kürdistan'daki tüm zenginlikler, halkımızın ve diğer üretici güçlerin yıkımı pahasına, çıplak bir ekonomik ve siyasal şiddet yoluyla toplanarak metropole aktarıldı. Ülkemizde gerçekleştirilen bu kaba talanın, Türkiye kapitalizminin sermaye birikiminde önemli bir paya sahip olduğu açıktır. Sömürgeci Türk kapitalizminin bu ilkel sermaye birikimi döneminden sonra artık ayakları üzerinde durması ve yavaş yavaş yürümeye başlamasıyla beraber kapitalist gelişmenin evrensel nitelik ve eğilimine uygun olarak ülkemize yönelik sömürü yöntemleri de farklılaştı. Artık sömürgeciler, ülkemizi talanla birlikte Türkiye'de gelişmekte olan kapitalizm için bir pazar alanı olarak da kullanmaya başladılar. Bu yöntem toplumumuzu, ürettiklerini giderek daha büyük oranda satan ve aynı oranda tüketim ihtiyaçlarını da alan bir topluma, diğer bir ifade ile meta alış-verişinin hakim olduğu bir topluma dönüştürmeyi amaçlıyordu. Böylece Kürdistan'da adım adım gelişmeye başlayan meta ekonomisi, başka bir deyimle pazar için üretim süreci, zamanla Kürdistan kırını da etkisine alarak 1970'li yılların ikinci yarısında, feodalizmin evrimci bir yolla kapitalizme dönüşümünü sağlamıştır. Dönüşüm biçiminin bu evrimci niteliği, Kürdistan'daki kapitalizmin, bünyesinde hala önemli oranda kapitalizm-öncesi ilişkileri barındırmasına neden olmuştur. Ancak bu azgelişmiş, bağımlı ve çarpık kapitalist yapı bile Kürdistan'ı, sömürgeci Türk kapitalizminin ve dolayısıyla kapitalist dünya ekonomisinin girdabına sokmaya yetmiştir.
Ülkemiz'de, 1950’lerde başlayan feodalizmin çözülme sürecine, meta ekonomisinin gelişmesi ve pazarla ilişkilerin yoğunlaşması oranında, köylülüğün farklılaşması da eşlik etmiştir. 1970'li yılların ortalarına gelindiğinde, Kürdistan'da köylülük arasındaki ekonomik ve sosyal ilişkiler sistemi artık tüm meta ekonomilerinin ve kapitalist sistemin barındırdığı çelişkiler yumağını yansıtmakta, anılan sistemin hemen hemen tüm koşullarını yaşamaktadır: Köylülük arasında rekabet ve ekonomik bağımsızlık için mücadele hızla sürmektedir. Kürdistan'daki toprakların yarısına yakını, bir avuç ailenin elinde toplanmıştır. Aynı büyük toprak sahibi aileler, toplam hayvan varlığının da önemli bir kısmına sahiptirler. Geleneksel üretim teknikleri ve ürün çeşitleri, yerlerini büyük çapta modern üretim tekniklerine ve ticari ürünlere bırakmıştır. Tarımsal üretimin ziraat ve hayvancılık alt sektörlerinde, üretim, bir taraftan yoğunlaşırken, diğer taraftan da tamamen pazar için üretim yapan belli bir azınlığın elinde toplanmaktadır.
Köylülüğün çoğunluğu hızla yoksullaşmakta, mülksüzleşmekte ve giderek proleterleşmektedir. Tarımda ücretli işçilik önemli oranda artmaktadır. Kırdan kente nüfus hareketi hızlanmış bulunmakta, kentler hızla büyümektedir. Özet olarak 1970'li yıllarda bağımlı, çarpık, zayıf kapitalizm, egemenliğini kurduğu oranda, Kürdistan'ın en ücra köşesindeki köylülük bile gerek üretim ve gerekse tüketimi açısından ağırlıkla sömürgeci kapitalist pazara bağlanmak suretiyle kapitalizmin pençesine düşmüş bulunmaktadır.
Kürdistan'daki sosyal ve ekonomik yapı için kısaca özetlediğimiz bu saptamayı doğrulayan somut verilerin çözümlemesine geçmeden önce, çözümleme ve iddialarımızı yalandan ilgilendirdiğinden, Kürdistan'ın ve dolayısıyla toplumsal yapının ekonomik niteliği konusunda varolan farklı görüşleri, feodalizmin temel teorik özelliklerini ve köylülüğün farklılaşmasının nedenlerini sırasıyla özetlemek yararlı olacaktır. ..... |