ÖNSÖZ
Anadolu; doğusundan batısına her karış toprağı, geçmiş uygarlıkların birer kültür hâzinesi gibidir. Ege kıyılanndaki İonya uygarlıklarına paralel olarak İlkçağ Mezopotamya'sının uygarlık izlerini, Yukarı Mezopotamya denilen Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da görmek olası. Denilebilir ki Anadolu, baştan başa bir açık hava müzesidir.
Urfa'da Halilrahman ve Urfa Kalesi, Adıyaman'da Nemrut kalıntıları, Diyarbakır'da tarihi surlar, Bitlis-'te Bitlis Kalesi, Van ve yöresinde meşhur Toprakkale, Van Kalesi, Varto'da (Hınzor) Ye-şilpınar Köyü'nde açılmış olan Urartu Kalesi, Erzurum'da Hasankale, Çifteminareler, Elazığ'da tarihi Harput kalesi, Diyarbakır, Van, Hakkâri ve Kars'ın Çamuşlu köyündeki mağaralar, Doğubayazıt'taki İshakpaşa Kalesi, kervansaraylar hep geçmiş uygarlıkların Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da görülebilen izleridir. Öyle ki tarih Anadolu'da canlı ve ayaktadır.
Elinizdeki bu yapıtta ilkçağlardan günümüze dek uzun zaman dilimlerindeki Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun geçmişini göreceksiniz. Kuşkusuz bu uzun zaman içindeki uygarlıktan bir kitapçıkta toplamak olası değil. Her uygarlık için ciltler dolusu kitaplar yazılabilir. Yazılmıştır da... Ancak, halkımıza ve okuyucumuza öz fakat topluca bir şeyler verebilmek amacıyla konuları titizlikle seçerek sergileme gereğini duyduk.
Günümüzde Doğu ve Güneydoğu dendi mi, ilk başta Kürtler, Aşiretler, Feodalite, Şeyhlik ve Ağalık göze çarpar. Doğa'nın katı kuralları yanında sosyal yaşantıdaki katılık da Doğu ve Güneydoğu insanının yazgısıdır. Bizim yapmak istediğimiz, bu görüntülere bir açıklık getirebilmek, tarihsel olguları sergileyebilmek ve gizler dolusu kapıyı aralayabilmektir.
Dokuz bölümde sunulan bu yapıtın ilk bölümünde kısa ve öz olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun ilk çağlardan Bizanslılar'a kadar olan geçmişi ele alındı. Bu geçmiş içinde Mitanniler, Urartular, Medler, Persler ve Ararati kavimlerinin günümüzdeki Kürtler'le olan bağlantıları, inançları ve etkileri işlendi.
İkinci bölümde günümüzdeki inanç dünyasına ışık tutması bakımından Türkler'in Müslüman olmaları, değişimler ve Arap dünyasındaki Şiilik ve Sünniliğe kısa ve özlü olarak yer verildikten sonra diğer bölümlerde Anadolu'ya yayılışı, Osmanlılar, Osmanlı-Akkoyunlu, Osmanlı-Safevi ilişkileri, bu dönemlerin büyük olayları, Alevilerin kitle halinde katliamları, Çaldıran Savaşı ve sonrasındaki siyasal değişim belge ve etkileriyle işlendi.
Diğer bölümlerde Gerileme Devri'nden 1. Cihan savaşının sonlarına kadar olan Doğu ve Güneydoğu'daki olaylar, Hamidiye Alayları, belgesel özellikleriyle ele alınarak gözler önüne serildi. Başlangıç bölümlerinde olduğu gibi bu yapıtın son bölümlerinde de Kürtlere, bu konuda araştırma ve inceleme yapmış yazar ve araştırmacıların Kürtler hakkındaki görüşlerine, tarihi bulgulara, Doğu ve Güneydoğu'daki feodal yapıya, aşiret sistemine, yer verildi. Değerlendirme, okuyuculara ait olacaktır.
Binlerce yıldan beri bir arada yaşamış Türkler'le Kürtler'i birbirinden soyutlamak olası değil. Ya da soyutlamaya kalkışmak kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Biz geçmişi sergiledik. Teknoloji çağındaki dünyamız küçülmüştür artık. Geçmiş gerilerde kalmış, gelecek hepimizin ve çocuklanmızındır. Aynı kültürü, tarihi, inancı, gelenek ve göreneği paylaşan ulusların gelecekte de bir arada yaşamaları kaçınılmaz bir olasılıktır. Barışçıl yarınların tüm halkımızın olması dileği ile...
Burhan Kocadağ
1. Bölüm
Doğu Anadolu’da İlk Uygarlık İzleri
"Hititler, Firigyalılar, Farslar, Medler, Gutiler, Araratiler, Romalılar, Bizanslılar, Moğollar, fethetmişler Anadolu'yu. Ne olmuş sonunda? Anadolu onların değil, onlar Anadolu'nun olmuş" Doğan Avcıoğlu
Sarp ve engebeli doğal yapısı, etkin bir karasal iklimi ile yaşama olanakları çok güç olan Doğu Anadolu, Asya kıtasını Anadolu, Mezopotamya, Mısır ve Ege uygarlıklarına bağladığından buralarda tarih öncesi çağlann izleri görülmektedir.
Yontma Taş, Cilalı Taş ve Maden Devirleri'nde bile buralarda insanların yaşadıktan, zamanımızda yer yer var olan ve günümüze dek varlıklannı koruyabilen mağaralardaki oymalı resimlerden, taşlar üzerindeki kabartmalardan ve son zamanlarda yapılan kazılardan anlaşılmaktadır.
"Adıyaman'ın Palanlı köyünde kayalar üzerinde dağ keçisi sürüsü tasviri bulunmuştur. E. Pittard'a göre bu oymalar ve kabartmalar Yontma Taş Devri sonlarına aittir. Hakkâri'nin Gevarük yöresinde Cilalı Taş (Neolitik) Devrine ait çifte boynuzlu dağ keçilerine ve çıplak insan tasvirlerine rastlanılmıştır."
Ergani köylerindeki mağalaralarda taş devrine ait oymalı şekillere ve resimlere, Varto'nun bir kısım köylerindeki mağaralar ile Bingöl yaylalarındaki kayalarda, Adıyaman'ın Nemrut Dağı'nda, Diyarbakır ve Mardin mağaralarında işlenmiş kabartmaların yüzlerce örneğine her zaman rastlamak olası.
"M.Ö.IV. Binin sonlarına doğru Mezopatamya'da yazının bulunuşundan öncelerine ait bilgilerimiz arkeolojik kazılardan çıkan buluntulara, jeolojik ve antropolojik araştırmaların sonuçlarına dayanmaktadır.
..... |