La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Diyarbakır Salnâmeleri - II


Auteurs : | | |
Éditeur : Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Date & Lieu : 1999, Diyarbakır
Préface : Pages : 380
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 210x295 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Tel. Diy. (2) N° 4947Thème : Histoire

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Diyarbakır Salnâmeleri - II

Versions


Ömer Tellioğlu

Diyarbakır Salnâmeleri - II

Diyarbakır Büyük Șehir Belediyesi

Salnâme, bir sene zarfında meydana gelen olayları, gelişmeleri tesbit etmek için hazırlanan eserlere verilen addır. Salnâme kelimesi, Farsça “yıl” anlamındaki “sâl” kelimesi ile “mektup, kitap” anlamına gelen “nâme” kelimelerinden terkip edilmiş olup Türkçe karşılığı “yıllık”tır. Salnâmeler, devlet tarafından resmî olarak yayınlandığı gibi, özel kuruluşlarca da neşredilmiştir.
Osmanlı Devleti’nde ilk resmî salnâme, 1847 yılında Sadrazam Reşid Paşa tarafından hazırlattırıldı. Sözkonusu salnâme, Hayrullah Efendi, Ahmet Vefik Paşa ve Ahmed Cevdet Pa-şa’nın müşterek çalışmaları ile neşredildi. Birkaç yıl sonra bu iş için Meclis-i Maarif Başkâtibi Behçet Efendi ile Meclis azalarından Rüştü Bey görevlendirildi. Daha sonra bu görev bir irade-i seniyye ile Maarif Nezâreti Mektubî Kalemi Heyeti’ne, 1888 yılından itibaren de Memurîn-i Mülkiye Komisyonu’na bağlı Sicill-i Ahvâl İdaresi’ne havale edildi ve resmî salnâmeler, Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar bu idare tarafından hazırlandı. Vilayetler için hazırlanan salnâmelerin ilki, 1283 (1866) tarihinde Trabzon’da neşredildi. Ancak Şemseddin Sami’nin Kamusu’l-A’lâm ‘da verdiği bilgiye göre, daha önce Halep Vilayeti Mektupçusu İbrahim Halet Bey, Fihrist-i Vilayeti-i Haleb adı ile ilk salnâmeyi tertip etmiş ve içindeki istatistikî ve İktisadî bilgilerden dolayı Bâbiâli’nin dikkatini çekmesi üzerine bütün vilayetlere bu salnâmeden birer nüsha gönderilerek, aynı tarzda salnâmeler tertip edilmesi emredilmiştir.
Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda İdarî, askerî ve İktisadî açıdan büyük bir çöküntünün içerisinde ...


SUNUŞ

İnsanoğlunun birtakım sebepler sonucunda yerleşik hayata geçmesi, tarımı öğrenmesi ve zaman içinde yapıp ettiklerini kayıt altına alır hale gelmesi, onun medeniyet tarihinde vu-kubulmuş en önemli sıçrama noktalarından biridir. Bu açıdan bakıldığında yerleşik mekanlar üzerinde kurulan medeniyetlerin “yazı” ile irtibatlandınlması boşuna değildir. İktisadi hayatın temel faaliyeti olan üretim, sosyal hayatın tanzimi, idari yapıda meydana gelen değişiklikler ve geleceğe ilişkin atılan bütün adımlar sosyal ve iktisadi hayatın iyi tanzim edilmiş dökümü sayesinde mümkün olabilmektedir. Genel kültürel hayat şifahi (sözlü) bir karakter arzetse bile, bütün büyük medeniyetlerde ve imparatorluklarda devlet ve toplum işleri yazılı belgelerle kayıt altına alınmıştır.

Biz bu bölgede yaşayan insanlar da, tarihte büyük medeniyetler, asırlar boyu ayakta duran devletler kurduk. Üç kıta üzerinde; Kuzey Afrika’dan Balkanlar’a kadar hala geçmiş medeniyetimizin müşahhas izleri var. Bir imparatorluğu diğer küçük devletçiklerden veya kabile hayatından ayıran en önemli özelliği onun çok yönlü karmaşık yapısıdır. İdareden iktisada, sosyal hayattan hukuka, edebiyattan diğer güzel sanatlara kadar bütün büyük devletler, görünür karmaşıklığın gerisinde belli bir uyum, düzen ve ahenk kurarlar. Aksi halde hiçbir devlet sadece kılıç kuvveti veya zorbalıkla uzun asırlar ayakta duramaz.

Çoğu zaman geçmiş medeniyetimizin hiçbir bilgi temeline dayanmadığı, herşeyin şifahi olarak yürütüldüğü yönünde yaygın bir kanaat var. Hatta bazılarına göre bütçe kavramı dahi yoktu. Bunun hiçbir tarihi gerçekliğe dayanmadığı açıktır. Nitekim geçmişle ilgili araştırmalar derinleşip yaygınlaştıkça OsmanlI’nın üç kıta üzerinde yayılan siyasi, iktisadi ve idari organizasyonunun belli bir perspektif ve hatta tam merkezi olmayan bir planlama temeline dayandığı görülür. Savaşlar, merkezi kararlar, hukuki davalar, arazi ölçümleri, planlar sürekli kayıt altına alınmakta ve arşivlenmektedir.

Salnameler işte bu bağlamda hazırlanmış önemli tarihi yazılı belgelerdir. Salname, farsça bir terkip olup “yıllık/senelik” tutanak demektir ve Ruznameler’den çok daha geniş kapsamlıdırlar. Bir yıl içinde bir coğrafi veya idari bölgenin, şehir veya başka özelliklere sahip bir yerleşme biriminin genel dökümü Salnâme adı verilen defterlere kaydedilir; yetkili organlar ve şahıslar tarafından tetkik edilir ve eldeki maddi ve sosyal veriler ışığında bir sonraki sene için gerekli tedbirler alınırdı.

Geçmişle ilgili sağlıklı bir bilgiye ve doğru bir fikre sahip olabilmek için bu kayıtların gün yüzüne çıkarılması, araştırmacıların ve bilim adamlarının istifadesine sunulması gerekir. Çünkü tarihte olduğu gibi devlet idaresinde de bir süreklilik vardır.

Bizim, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi olarak basımına karar verdiğimiz Diyarbakır Sal-nâmesi (Salnâme-i Diyarbekir) de kendi alanında son derece önemli, zengin ve açıklayıcı bilgilere sahip bir tarihi hazine hükmündedir. Sadece Diyarbakır iliyle sınırlı olmayıp çevre il ve ilçelerin de topografik, demografik, iktisadi, ticari, sosyal, siyasi, hukuki ve kültürel tarihi hakkında önemli ve sağlıklı bilgiler ihtiva etmektedir. Bir yerel yönetim birimi olarak Belediye’nin böyle bir teşebbüse önayak olmasının amacı, bugüne ve geleceğe ışık tutmak ve bundan sonraki adımlann daha sağlam atılmasına yardımcı olmaktır. Diğer kültürel faaliyetlerimiz yanında bu Salnâme’yi yayınlamakla önemli ve faydalı bir hizmet yaptığımıza inanıyoruz.

Doç. Dr. Ahmet Bilgin
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı



Önsöz

Salnâme, bir sene zarfında meydana gelen olayları, gelişmeleri tesbit etmek için hazırlanan eserlere verilen addır. Salnâme kelimesi, Farsça “yıl” anlamındaki “sâl” kelimesi ile “mektup, kitap” anlamına gelen “nâme” kelimelerinden terkip edilmiş olup Türkçe karşılığı “yıllık”tır. Salnâmeler, devlet tarafından resmî olarak yayınlandığı gibi, özel kuruluşlarca da neşredilmiştir.

Osmanlı Devleti’nde ilk resmî salnâme, 1847 yılında Sadrazam Reşid Paşa tarafından hazırlattırıldı. Sözkonusu salnâme, Hayrullah Efendi, Ahmet Vefik Paşa ve Ahmed Cevdet Pa-şa’nın müşterek çalışmaları ile neşredildi. Birkaç yıl sonra bu iş için Meclis-i Maarif Başkâtibi Behçet Efendi ile Meclis azalarından Rüştü Bey görevlendirildi. Daha sonra bu görev bir irade-i seniyye ile Maarif Nezâreti Mektubî Kalemi Heyeti’ne, 1888 yılından itibaren de Memurîn-i Mülkiye Komisyonu’na bağlı Sicill-i Ahvâl İdaresi’ne havale edildi ve resmî salnâmeler, Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar bu idare tarafından hazırlandı. Vilayetler için hazırlanan salnâmelerin ilki, 1283 (1866) tarihinde Trabzon’da neşredildi. Ancak Şemseddin Sami’nin Kamusu’l-A’lâm ‘da verdiği bilgiye göre, daha önce Halep Vilayeti Mektupçusu İbrahim Halet Bey, Fihrist-i Vilayeti-i Haleb adı ile ilk salnâmeyi tertip etmiş ve içindeki istatistikî ve İktisadî bilgilerden dolayı Bâbiâli’nin dikkatini çekmesi üzerine bütün vilayetlere bu salnâmeden birer nüsha gönderilerek, aynı tarzda salnâmeler tertip edilmesi emredilmiştir.

Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda İdarî, askerî ve İktisadî açıdan büyük bir çöküntünün içerisinde bulunmaktaydı. Çöküşün önüne geçmenin yollarını arayan devlet ricali, devleti dış tehditlere karşı savunmak için yoğun önlemler alırken, ülkeyi imar etmek ve sefalet içerisinde bulunan halkın ekonomik refah seviyesini yükseltmek için projeler hazırlayarak, bunları gerçekleştirmek konusunda da yoğun çalışmalar başlattılar.

Bu çerçevede, Osmanlı Devleti’nin sahip olduğu topraklarda bulunan zenginlik ve imkânları tesbit etmek için bütün vilayetlerde çalışmalar başlatıldı. Vilayet dahilinde bulunan tabiî kaynaklar, ziraat, hayvancılık, üretim, nüfus, hizmet birimlerinin durumu, okullar, hastaneler, yollar, ormanlar vb. hiçbir konu ihmal edilmeden tesbit edilen bilgiler yayınlanan vilayet salnâmelerinde bir araya getirildi.

Vilayet salnâmeleri her yıl yeniden yayınlanarak, ait olduğu vilayette bir sene zarfında meydana gelen gelişme ve değişikliklerin izlenmesi mümkün hale geldi. Bu şekilde Ye-mert’den Kafkaslar’a, Kafkaslar’dan Balkanlar’a kadar ülkenin içinde bulunduğu durum bütün ayrıntılarıyla tesbit edildi.

Diyarbakır vilayeti için hazırlanan ve 1286-1323 (1869-1905) yıllarını içine alan 20 adet sal-nâmede, vilayetin coğrafî durumu, siyasî olaylar, ekonomi, sağlık, kültür, folklor gibi sosyal hayatın bütün yönlerini ilgilendiren konularda teferruatlı bilgiler verilmektedir.

Salnâmelerde verilen bilgilerin ışığında, ziraattan hayvancılığa, imar faaliyetlerinden eğitime bölgenin ekonomik ve sosyal haritasını çıkarmak mümkündür. Vilayet dahilinde mevcut yol ve köprülerin durumu hakkında bilgiler verilirken, yapılan iyileştirme ve yeni yatırımlar da ayrıntılarıyla işlenmektedir. Her yıllıkta, ziraî ve sınaî mahsullerin çeşitleri ve miktarlarının cetveller halinde dökümleri yapılmaktadır. Ayrıca, eğitim kurumlan ile öğrenci sayıları ayrıntılı bir şekilde gözler önüne serilmektedir.

Diyarbakır Salnamelerinin muhtevalarım şu başlıklar altında özetlemek mümkündür:
Takvim, kronoloji (Hz. Adem’den'yayınlandığı tarihe kadar); Osmanlı padişahlarının kısa biyografileri; devlet görevlilerinin elkabi; valiler, il meclisi üyeleri, devlet daireleri ve bu dairelerin yöneticileri, belediye başkanları ve belediye meclisi üyeleri; vilayete bağlı kaza
ve nahiyeler ile bu kaza ve nahiyelerde bulunan askerî ve mülkî erkân; vilayette bulunan ordu birliklerinin durumu; arkeolojik kalıntılar ve tarihî eserler, türbeler ve bunların durumları hakkında genel bilgiler; resmî daire, okul, mescid, evliya kabirleri, tekke, kilise, köprü, kahve vb. yerlerin sayıları (cetveller halinde); vilayetin tarihî ve coğrafî konumu; akarsular, göller, madenler, maden suları, ormanlar, genel gelirler ve giderler, ticaret, dokumacılık, hayvancılık, ziraî durum bağ ve bahçeler; devlet dairelerinin bütçeleri, gelir ve giderleri (cetveller halinde); genel, nüfus: müslüman, gayr-i müslim (vilayet merkezi ve bütün kazalar)...

Diyarbakır Salnâmeleri'nden okuyucunun rahat bir şekilde istifade edebilmesi için, hazırlanış safhasında takip edilen usul ve hareket noktası şu esaslardan meydana gelmiştir:
a) Geçmişte ve günümüzde sıkça kullanılan “Türkçe kelimeler”, günümüz aksânıyla yazılmıştır. Sözgelimi; edüp: edip, oldıği: olduğu, kangi: hangi, içün: için gibi...
b) Geçmişte ve günümüzde sıkça kullanılan “Arapça ve Farsça kelimeler”de yoğun bir transkripsiyon yapılmayarak, günümüzde kullanıldığı şekliyle yazılıp zorunlu uzatmalar belirtilmiştir. Örneğin, hey’et: heyet, ma‘den: maden, pençşenbih: perşembe, yigirmi: yirmi vb.
c) Geçmişte kullanılan, günümüzde ise kullanımdan düşen kelimelerde tam transkribe uygulanmıştır. Mesela, ta‘rîb, ma‘âdin, Teşrîn-i Sânî, Nâfi'a vb.
d) Salnâmelerde mükerrer olan kronoloji, padişah isimleri, evliya kabirleri, geçmiş dönemlerle ilgili tarih ve coğrafya bilgileri gibi sene içinde değişiklik göstermeyen konulara yer verilmemiştir. Mümkün olduğu ölçülerde tekrardan kaçınılmıştır.

Diyarbakır Sâlnâmeleri’nin yayınlanmasının kültürümüz için büyük yararlar getireceği şüphesizdir. Burada, eserin basım-yayınının gerçekleşmesi konusundaki kararından dolayı Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Doç. Dr. Ahmet Bilgin Bey’e; trankrip-siyon konusunda gösterdiği ilmi ve titiz çalışmasından ötürü Osmanlı Arşivi Personeli Dr. Ahmet Zeki İzgöer’e, Redaksiyon konusundaki başarılı hizmetlerinden dolayı araştırmacı-yazar Sıbğatullah Kaya’ya; bölgedeki yer isimlerinin doğru okunuşu konusundaki değerli katkılan sebebiyle M. Zeki Bilgin Hocaefendi’ye ve yayımı üstlenen Sina Ajans’a takdir ve teşekkürlerimizi sunar, eserin faydalı olmasını dileriz.

Ömer Tellioğlu



Defa 6
Salnâmei Diyarbekir
Sene 1291 [1874-1875]

Mukaddime
Saye-i maârif-vâye-i hazret-i mülûkânede işbu doksan bir senesi salnâmesi tertib ve tanzim ve bazı malumat-ı müfide dahi dere ve ilave kılınmıştır.

Takvim
Yortu Günlerinin Rumuzu

E Ermeni
L Latin
R Rum
Y Yahudi
K Katolik




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues