La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Peygamberler Şehri: Urfa


Auteur :
Éditeur : Arkeoloji ve Sanat Date & Lieu : 1988, İstanbul
Préface : Pages : 146
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 135x195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Aya. Urf. N° 2198Thème : Général

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Peygamberler Şehri: Urfa

Peygamberler Şehri: Urfa

Mustafa Ayataç


Arkeoloji ve Sanat


Şehr-i Ruha’dır bu

Bilâ-dı hâyr-ı Halkillâh Şehr’i Ruha’dır bu
Zülâl-i müciz-i cari makam-ül Enbiyadır bu
Hicaz-ı Kudsiden gayri makamlardan ulâdır bu
Letafette zerafette müzeyyen dilküşadır bu
Bu mevlüd-ü Halilallah bu cedd-ül Enbiya’dır bu
Halil-e ateşi berden selâm eden RUHA’dır bu

Nâbi



EFSANELER DİYARI URFA VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ


Nezih Başgelen


1836-1839 yılları arasında askeri uzman ve danışman olarak Osmanlı imparatorluğu’nda yüzbaşı olarak görev yapan Prusyalı ünlü Feldmareşal H. von Moltke, Toros Ordusunda bulunduğu bir yılı aşkın süre içinde Fırat ve Dicle havzasının en ücra yerlerine kadar gezme ve inceleme fırsatı bulmuştur. Bu yöreden yazdığı Nisan 1838 ve Ocak 1839 tarihli mektuplarında verdiği bilgiler (1), Urfa’nın 19. yüzyılın ilk yansında bile Batı kaynaklannca ne denli iyi tanındığını göstermektedir.

Özellikle 1850’lerden başlayarak sayıları hızla artan Urfa ile ilgili yabancı dillerdeki makale ve kitaplar; bugün zengin bir kitaplık oluşturacak bir sayıya ulaşmıştır.

Bu denli önemli geçmişine ve anıtlarına karşın Urfa’nın bugüne kadar yurdumuzdaki yazılı kaynaklar çerçevesinde yeterince ele alınmadığı görülür. 1967 ve 1973 il yıllıkları ve tarihi konusunda Işıltan (1960) ve Demirkent’in (1974) önemli incelemeleri dışında kenti tüm özellikleri ile ele alan monografik toplu bir çalışmanın yapılmadığı dikkati çekmektedir.

Örneğin M. ö. 132 ile M. S. 216 yılları arasında bölge tarihinde etkin rol oynayan, Urfa’da kurulmuş Osrhoene Krallığı ile ilgili kapsamlı çalışmanın yayınlanması üzerinden yüzyıl geçmeşine rağmen Türkçe’de, bu krallık ve Urfa bölgesindeki anıtları ile ilgili herhangi bir çalışma yapılmamıştır (2).

Dinler tarihi açısından da Urfa’nın Yakındoğu’daki en önemli merkezlerden biri olduğu görülmektedir. Hz. İbrahim ile Nemrut, Halilürrahman ve Aynızeliha Gölleri, Hz. Eyüp, İsa’nın Kutsal Mendili ve Mektubu hakkındaki efsaneler yüzyıllar boyu dilden dile söylenmiş ve yurdumuzda halk arasında da oldukça yayılmıştır. Fakat ne yazık ki bu efsaneler ve bunlarla ilgili Urfa’daki eserler de bizde bir esere konu olmamışlardır. Oysa yalnızca Abgar Efsanesi üzerine cilt cilt kitaplar ve incelemeler yayınladığı dikkati çekmektedir. İsa’nın Abgar’a yazdığına inanılan ve Batı’da uğur getirici muska olarak kabul edilen mektubun metni, Urfa yakınlarında Kırk Mağara denilen yerde bulunmaktadır (3). Bugün adeta Urfa’nın simgelerinden biri haline gelen, halk arasında mancınık olarak anılan kaledeki çift sütun hakkında bile sağlıklı ve doğru bilgilerin yayınlanmadığı görülmektedir.

Bu durum yurdumuzdaki pek çok tarihi yerleşimler için de söz konusudur. Bu açıdan insanımızın sık sık dile getirdiği bir gerçek de yurdumuzun pek çok yöresinin, eski eserlerinin ve anıtlarının bizden çok yabancılar tarafından, çok daha iyi bilindiğidir. Bu gerçeklerden yola çıkarak beşinci yılını dolduran Arkeoloji ve Sanat Yayınları’nın bir dizisini de «Bölge, Şehir ve Semt Monografileri»ne ayırmayı uygun bulduk.

Dizimizin ilk eseri ressam Mustafa Ayataç’ın doğup büyüdüğü Urfa ile ilgili eseridir. Eser, bilimsel açıdan bazı yetersizlikleri ve eksikleri olmasına karşın Urfa ile ilgili geniş kapsamlı bir monografi denemesidir. Ayataç, ressam olarak eserlerinde Urfa’nın yerel özelliklerini, tarihi, mitolojik ve etnografik değerlerini yansıtmaya özen gösteren bir sanatçıdır. Bunun yanı sıraya çağlar boyu Urfa’yı Urfa yapan tarihi çevre değerlerinin yitip gitmemesi için çabalar göstermiş ve bu konuda iki kitapçık da yayınlamıştır. Bu konuda hepimizin, yaşadığımız yörelerin geçmişine göstermemiz gereken duyarlılığı eserin bütününde izleyebilirsiniz.

80’lerin Türkiye’sinde yerel yönetimlerdeki gelişmeler, tarihi ve doğal çevrelerin korunmasında ortaya çıkan sorunlar, yerel monografilerin önemini ve gerekliliğini bir kat daha ortaya koymaktadır. Özellikle bu durum, Güneydoğu Anadolu Projesi içinde Urfa’yı daha da yakından ilgilendirmektedir.

Bugün dahi Urfa’da pekçok yıkıma ve yozlaşmaya neden olan sınırlı nüfus artışı, GAP projesinin tümüyle uygulanmaya başladığında bir patlamaya dönüşecek ve bunun etkileri Urfa’ yı oldukça etkileyecektir. Bu durumdan hiç olmazsa ayaktaki eserlerin kurtarılması için bugünden önlem almak gerekmektedir. 1980 sonrasındaki imar çalışmalarında şehir pek çok karakteristik özelliklerini yitirmiştir. Örneğin Ulucami’den Ha-şimiye Meydanı arasında açılan 12 Eylül Caddesi, 1. grup çok sayıda sivil mimarlık eserlerinin yok olmasına neden olmuştur. Buna koşut Divanyolu Caddesi’nin genişletilmesi sırasında da koruma altındaki pek çok yapının yıkılması üzüntü vericidir. Bu tip yıkımların sayısı ise gün geçtikçe artmaktadır.

Şehr-i Ruha’dır bu

Bilâ-dı hâyr-ı Halkillâh Şehr’i Ruha’dır bu
Zülâl-i müciz-i cari makam-ül Enbiyadır bu
Hicaz-ı Kudsiden gayri makamlardan ulâdır bu
Letafette zerafette müzeyyen dilküşadır bu
Bu mevlüd-ü Halilallah bu cedd-ül Enbiya’dır bu
Halil-e ateşi berden selâm eden RUHA’dır bu

Nâbi

Urfa Şehri'dir bu

Allah’ın yarattığı hayırlı belde URFA Şehridir bu
Olagelen mucizenin yüce sahibi Peygamber makamıdır bu.
Kutsal Hicaz’dan başka makamlardan yücedir bu
Güzellikte incelikte süslü gönül açandır bu.
Bu Allah Sevgilisinin doğduğu yer Peygamber atasıdır bu.
Halil’e soğuk ateşten selâm eden URFA’dır bu.

Nâbi

.....




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues