La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Evliya Çelebi Seyahatnamesi - V


Auteur :
Éditeur : Zuhuri Danışman Yayınevi Date & Lieu : 1970, İstanbul
Préface : Pages : 336
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 145 x 210 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Cel. Sey. (5) N° 5405Thème : Général

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Evliya Çelebi Seyahatnamesi - V

Versions

Evliya Çelebi Seyahatnamesi - V

Evliya Çelebi

Zuhuri Danışman Yayınevi

Âdenı Aleyhisselanı makamını ziyaret: Hazret-i Âdem Safi atamız, Şam yakınında Havran sahralarında çift sürerken birkaç kere bu Akkâ’ya gelmiştir. Hâlâ Havran nâhiye-sinde bizim şimdi adımlarımızla, Akkâ şehri altı konaklık bir yerdir. Hazret-i Âdem’in bu Akkâ’da ibâdet ettiği yerde çimenlik sofa üzerinde kayaya oyulmuş yüksek makamı vardır.
Aynulbakar ziyaret yeri: Akkâ kalesinin dışında ve doğu tarafında, bin adım uzak bir çimenlik yerde kırk basamak taş merdiven ile inilir bir âb-ı zülâldir. Nice peygamberler bu pınara girip yıkandıklarından, hasta bir adam gelip yıkansa şifa bulur. Buka’ ve Akkâ ahalisi ...



BEŞİNCİ KİTAP

Evliyâ Çelebi. 1059 Senesinde Şam Askeriyle Birlikte
Cebele-i Dürüz’de Maan Oğulları Üzerine Gider.

— Akkâ şehri ziyaret yerleri

Âdenı Aleyhisselanı makamını ziyaret: Hazret-i Âdem Safi atamız, Şam yakınında Havran sahralarında çift sürerken birkaç kere bu Akkâ’ya gelmiştir. Hâlâ Havran nâhiye-sinde bizim şimdi adımlarımızla, Akkâ şehri altı konaklık bir yerdir. Hazret-i Âdem’in bu Akkâ’da ibâdet ettiği yerde çimenlik sofa üzerinde kayaya oyulmuş yüksek makamı vardır.

Aynulbakar ziyaret yeri: Akkâ kalesinin dışında ve doğu tarafında, bin adım uzak bir çimenlik yerde kırk basamak taş merdiven ile inilir bir âb-ı zülâldir. Nice peygamberler bu pınara girip yıkandıklarından, hasta bir adam gelip yıkansa şifa bulur. Buka’ ve Akkâ ahalisi Hazret-i Peygamber ile, Hazret-i Ali geldi zannmda bulunurlar.

Bu pınardan, kuvvetten düşmüş bir sığıra yedi gün su verseler, ölüm derecesinde bile olsa kurtulup yağlı ve iri yarı olur. Arap dilinde yağlı ve ağır hareketli olanlar için (Akkâ öküzü) darbımesel olmuştur.

Nimeti büyük iki pınar: Aynulbakar’a ynkıri iki pınardır. Kaynadığı yerde kaybolur. Allahın emriyle biri süt lezzetinde, biri başka bir kokudadır. Cenab-ı Haldun ezelî âdeti olduğu üzere her suyun bir tadı vardır, fakat suda koku bulunmaz. Fakat burada bir koku vardır ki Allah bilir, katresi-ni içenin ebedî hayat bulmuş gibi damağı kokulanır. Hakimlerin dediğine göre bu suda yetmiş hassa vardır. îçine girip yıkanan adam, bütün hastalıklardan muhafaza edilmiş olur. Hattâ hakir şifa niyetine girip yıkanınca, binek taşı olmadan ata binmeğe başlayıp, o derece zinde oldum ki, gençler kolumu bükemez oldular.

Nimeteyn-i Sagîreyn: Bu da ona yakın, geniş bir şekilde merdiven ile inilir bir hayat pınarıdır. Tadında, Kudüs şerif deki Selva suyunun lezzeti vardır. Ekseriya (bu pmarda Hazret-i İsa yıkanmıştır) diye Hıristiyanlar ile, frenk milletleri yıkanırlar. Yahudiler de (Hazret-i Mûsâ burada yıkanmıştır) diye ziyaret edip içerler. Ama çok kullanılmış hale getirmişler.

Bu iki pınarın neden (iki nimet) denildiğini (Manzara-ı enhar ve uyun ve bi'r-i kermab) (Nehirlerin, pınarlar ve sıcak su kuyularının manzarası) adlı tarih şöyle yazıyor:
«Bizzat Hazret-i Peygambere sihirbazlar sihir yapınca Cenab-ı Hakkın ilhamı ile Cenab-ı Peygamber Şam yakınında Busra eşhrine ticarete geldi. Orada Bahîra adlı bir rahip vardı. Dedi ki (Yâ Muhammed, sende sihir eseri var. Durma var git, Akkâ’da (Nime-teyn) denilen iki pınar var. Birine Hazret-i Mûsâ girip Firavunların sihrinden emin oldu ve Benî İsrail’i Mısır’dan kurtardı. Birine Hazret-i İsa girip İsraillilerin elinden kurtularak göğe çıktı. Sen de o pınarlara girip yıkan ki, Kureyş’in sihrinden emin olasın. Yâ Muhammed! Akkâ’da pınarlar çoktur.

Herhangi pınar sana (Ene Nime-teynil Huld) derse, ona girip yıkan) dedi. Hazret-i Peygamber tarif veçhile besmele ile girip yıkandı. Hazret-i Peygamber bu pınarda temizlendikten sonra kaya üzerine çıkıp ibadet etti. Orada mübârek başını kayaya koyduğu yer bellidir.»
Nahleteynin medhi: Bunlar, Akkâ’mn doğusunda göğe baş uzatmış, herbiri üçer kere. Gök yüzüne doğru yücelmiş, aşağı sarkmış, deve gerdanı gibi eğri bükrü hurma ağaçlandır. Akkâ ihtiyarlarının anlattıklarına göre bu eğri büğrü-lük, ağacın, kendine selâm veren büyük peygamberlere baş eğmesinden ileri gelmiştir.

Diğer bir anlatışa göre, Hazret-i Meryem babasız bir erkek çocuk doğurunca, halktan utanıp Nablus şehrinden İsa ile o zaman kuru olan bu iki nahl (hurma ağacı) yeşerüb altında otururlar. Esteîzübillah:
(Ruteben cenniyyâ fekıilî veşrebî ve karri aynen)
Âyeti kerimesi, hikâye yoluyla bu iki hurma ağacı hakkında nâzil olmuştur.

Bazı Akkâ bilginleri, o büklümler, hurma ağaçlarının Cenab-ı Hakka secde ettiğine alâmettir derler. Biri erkek, biri dişidir. Yirmi salkım hurma verirler. Bir tanesini frenk-ler bulsa, uğur sayarak pek pahalı satın alırlar. Bir adam hasta olarak bunun altında üç gün yatsa iyileşir.
Hazret-i İsâ, hurma ağacının gölgesinde sırtı üzerine yatarken, mübârek ayağının ökçesiyle taşı vurmuş olup, ayağının yeri hâlâ görünür. O çukurlara gülsuyu doldurup yüzlerine gözlerine sürerler. Ve hıristiyanlar, kumkumalara doldurup frenk diyârına götürürler.

Akkâ, eski şehir olduğundan daha birçok ziyaret yerleri vardır. Ama, seyahatimizin çokluğundan ve meşguliyetimizden hepsini yazmağa fırsat bulamayıp, bu kadarla yetindik.
Bu Akkâ’da tam iki ayda 1600 kese tahsil edip oradan askerle kalkıp doğu tarafa yöneldik. Dört saat zeytinli dağlar ve (Ken’an ili) içinde gidip (Benî vâme) köyüne geldik. Sa-fed sancağı toprağında yüz evli, câmi, han ve hamamlı, zeytin ve dut ağaçlı, mâmur Timânî köyüdür ve zeamettir.

Oradan yine doğu tarafa dağlar ve bağlar aşarak (Vâdi-i Limon) köyüne geldik. Bütün asker ile limonlu bir sahrada çadır kurup eğlendik. Bakaya tahsili ile uğraşırken:
«Kaleye yeniden müsellim geldi, siz azlolundunuz!»

.....

 




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues