La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Bir Dil Yaratmak


Auteur :
Éditeur : Belge Date & Lieu : 1997, İstanbul
Préface : Pages : 152
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 135x195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Uzu. Bir. N° 4056Thème : Littérature

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Bir Dil Yaratmak

Bir Dil Yaratmak

Mehmed Uzun

Belge

“Mehmed Uzun bir büyücü...
Yeni, usta bir roman dili
yaratıyor. Yarattığı bu dille
yeni yalın betimlemeler
yapıyor... Mehmed, Kürt dili
için bir talihtir...”



KÜRT EDEBİYATININ BİR KÖŞE TAŞI
MEHMED UZUN

"Hiçhir ozanın, biçhir sanatçının tek başına tam bir anlamı yoktur. Onun anlamı, degerlendirilmesi, ölmüş ozan ve sanatçılarla olan hağın değerlendirilimesidir" (T.S.Eliot). Kuşkusuz bu doğru bir tanımdır;· eğer bir topluluk (halk) varsa, begenelim ya da heğenmeyelim mutlaka bir tarihi kültürü vardır. Bzı topluluğun kültürünü oluşturan yazar ve sanatçıların hangisini ele alırsak alalım onu sıfır noktosında başlatmanın olanağı yoktur. Buna rağmen birçok halkın sanatı ve edebiyatı bazı yazar ve sanatçıların adları ile simgeleşir. Sanki hu sanatçı ve yazarlar olmasa o halkın sanatı ve edebiyatı diye bir değer olmayacakmış gibi bir duygu uyandırır insmıda. Burada sanatçı ve yazarın daha çok kendi alanında “öncü” ve ''ilk'' olması önem kazanıyor.

Her halkın çagdaş-ulusal edebiyatına damgasını vuran bir "ilk" ya da "ilkler" vardır. Ruslar'ın Gogol'u. Puşkin'i: İngilizler'in Shakespeare'i, Dickens'i: İspanyollar'ın Cervantes'i; İtalyanlar’ın Dante'si; Fransızlar'ın Hugo'su, Balzac'ı ve çagdaş Güney Amerika Edebiyatı’nın Marquez'in, lsabel Allende'nin öncüleri·Neruda’sı...

Kürt ulusal edebiyatının ilk üç büyüğü sayılsa Ehmedê Xanî ve Cigerxun’dan sonra M. Uzun’un adı anılır. E. Xani’nin şiirinde güçlü ulusal damarlar olmasına karşın klasik feodal sölem ve sufist içerik daha ağirlıktadır. Cigerxun, klasik feodal kültürle günümüz kültürü arasinda tam bir köprüdür; çağdaş kültüre geçişi hazırlamıştır. M. Uzun ise kelimenin tam anlamıyla çağdaş bir yazardır. M. Uzun, uğraşını geleneksel Kürt Edebiyatı’nın kısmen güçlü olduğu şiir alanında değil romanda vermiştir.

M. Uzun, tarihi, dili, kültürü zorla yaoketmeye çalışılan halkın bu gidişatına kültür cephesinde “dur” demeye uğraşan bir kalem savaşçısıdır. Roman yazmak tüm dillerde zordur. Hele roman yazma geleneği yok denecek kadar az olan bir dilde yazmak ise iğne ile kuyu kazmaktan beterdir. Bu çetin ve çetrefilli uğmştaki ustalığı ile M. Uzun gelişmekte olan Kürt Kiiltürü'nün, roman ve deneme yazarlığının ilk öncüsü olmuştur.

M. Uzun bir söyleşisinde "Kürtlerin üzerinde yaşadığı topraklar çok dilli, çok kültürlü ve çok dillidir" der. Bu çok dilli, çok kültürlü ve çok dinli coğrafya elbetteki kendi kültürünün yaratıcı bireylerinde yankısını bulacaktır. Bunun en tipik temsilcisi M. Uzun’un 11111 kendisidir. O. Fylingsnes çok haklı olarak M. Uzun için şöle der: "Bir dil, bir modern edebiyat yaratan bir çok kültürlü Kürt, Türkiyeli, Anadolulu, Mezopotamyalı, İsveçli ve dünyalı.” Semra Somersan ise, “üç dilli, üç kültürlü bir Kürt yazar” der.

M. Uzun, Kürt dilinin (farklı lebçelerini), dini inançlarını ve kültürünü var etmekte ve yüceltmekten çok bunların yok edilişine korşı çıkıyor; farklılıkları ile beraber bir arada yaşama ve kendilerini ve birbirlerini geliştirme imkanının bulunduğunu romanları, denemeleri ve söyleşileriyle göstermeye ve yerleştirmeye çalışıyor. Tolstoy: ''Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür. Ama hiç kimse önce kendisini değiştirmey'i düşünmez" der. Bu M. Uzun için geçerli değil. Uzun, gerek politik, gerek dinsel, dilsel, gerekse de etik ve estetik değerlerdeki çetin yolculuğuna önce kendini değiştirerek başlamış... Bugünkü edebi başarısnın kaynaklarından biri kuşkusuz bu çağdaş birey olma özelliğidir.

M. Uzun'dan önce de, çok az bile olsa Kürtçe ile yazılmış romanlar vardı. Ama bu romanları yazan yazarların çoğu süreklilik gösteremedi. Hemen hemen hiçhiri (Ereb Şemo'dan başka) ikiden fazla romanı yozamamıştır. Var olan romanlarında ne derece çağdaş romon özellikleri taşıdığı tartışılabilinir. Çok açıktır ki iyi roman yazmanın yolu bir anlamda sayısız kötü romanların yazılmış olması ile olanaklıdır. Bu durum roman yazma geleneğinin varlığını gösterir. M. Uzun, bırakalım iyi romanları, yazdığı dilde kötü romanların bile doğru dürüst olmadığı bir ortamda, hem romanı hem de iyi romanı yazmak gibi hir sorumlulukla yüzyüze kalmıştır. Bu açıdan, Kürtçe ile roman yazmakta süreklilik sağlıyan ilk yazar M. Uzun’dur. On yıllık gibi bir kısa zoman dilimi içinde beş roman yazabilmiştir. Bu sadece ülkemiz
açısından değil dünya edebiyatı açısmdmı da önemli bir olaydır. "Yirmi yüzyılın ikinci yarısında roman sanatının öldüğü yargısını" taşıyanlara da hir yanıttır.

Kürt yazarların hemen hemen hepsi sürgündür. Ancak sürgün koşullarında Kürtçe ile yaratıcılıklarını ortaya çıkarabilme imkanını bulayorlar. M. Uzun da sürgün bir yazardır. "Normal

olarak zorunlu sürgün koşulları, kültürel pasifliği; gerilemeyi ve yok oluşu yaratıyor. Fakat Kürtler için sürgünlük tam tersi bir etkiye sahip Kürtler de tıpkı Yahudiler gibi sürgünde yeni özellikler elde ediyor çok dilli olmak, sınırları aşabilmek, evrensel hale gelebilmek... " Bu tnımı Per Jonsson M. Uzunu dayanak alarak yapıyor. Genel olarak sürgün yaşamında yazarların kısır döngüye düşhikleri ve bir iki küçük çabadan sonra tükendikleri doğnıdur. Bu da sürgündeki yazarların genellikle ne gittikleri ülkerin insanı (ki bu oldnkça zor bir olaydır) olabilmekte ne de hala kendi ülkesinin "eski" kmilği ile yaşama ve yaratma olanağını bulmaktan kaynaklamyor. P. Neruda'nın dediği gibi, "Nereye gitsem, ulusumu da birlikte götürüyorum, ah o çok uzak yerlerde bile yurdumun özlü ruhu her zaman benimle yaşıyor ... " Belli bir yaştan sonra ülkesini terk etmek zorunda kalan biçhir yazar bu duygudan kurtulamaz. M. Uzun, yurdumun özlu ruhu ile gittiği ülkenin özlü ruhunu birleştiren ve yaratıcılığını bunun üzerine şekillendiren nadir yazarlardan biridir. Bu yönü ile de sürgündeki Kürt yazar ve sanatçılarına önemli mesajlar veriyor, örnek oluşturuyor.

M. Uzun, yazdığı beş romanın yanısıra "Kısa Kürt Edebiyatı Tarihi", "Kürt Edebiyat Antolojisi", "Dil ve Roman" (Görüşmeler), "Bütün Dünya lsveç'te" (Antoloji) ve "Nar Çiçekleri" (Deneme) gibi çalışmaları da sözkonusu. Bu çalışmalarmda da gözükeceği gibi M. Uzun, sadece bir rommıcı değil, aynı zamanda farklı ürünlerin ortaya çıkmasına, estetik bilimin gelişmesine de katkısı olan bir yazardır.

M. Uzun, Kürt edebiyatı Tarihi ve Kültüru ile ilgili düşüncelerin öncemli bir böhlümü söyleşileinde dile getirmiştir. Tam bir söyleşi ustasıdır. Romanları ve denemeleri kadar söyleşileri de okuyucuların yoğun ilgisini çekmiştir. Bu çalışmayla Uzun'un şimdiye kadar yerli ve yabancı gazete ve dergilerde çıkan söyleşilerinin bir bölümünü birarada okunma imkanı yaratılmış bulunuyor. M. Uzun'la yapılmış olan söyleşilerin önemli bir bölümü bu kitapta toplmıdı. Kitap dışı kalan kimi söyleşiler ise daha çok yahancı gazete ve dergilerde yayınlananları kapsıyor. Bunların arasında önemli olanlardan bazıları da kitapta bulunuyor.

Bu kitabın okuru, ''Kürt Kültürü", "Kürt Edebiyatı ve Romanı", "Kürt Dili", Aydınlanma ve Kürtler" ve daha birçok önemli konuda M. Uzun'un birikimli açıklamaları ve çözümlemeleri ile buluşma olanağı bulacaktır.

28 Haziran 1997, Bern
Ali Biçer

Sürgün çoğu zaman karanlık, bir kayboluşla biten, bir labirenttir*

I. Ali Biçer: Bugün Kürt sanatçılarının önemli bir hölümü sürgünde bulunmaktadır. Bu durumun sanatsal yaratıcılık üzermde oluşturduğu artı ve eksileri anlatabilir mismiz?
Mehmed Uzun: Sorunuzun cevabına şunu söyleyerek başlıyayım; Türkiye’de sözü edilmemekle birlikte, Kürtlerin çok acılı, hasretle dolu, uzun bir sürgünlük gelenekleri vardır. Neredeyse 150 yıldan bu yana sürgün yaşıyorlar ve sürgün merkezleri, İstanbul, Şam, Tahran, Paris, Londra ve son dönemde de Stockholm, Kürtlerin entelektüel, kültürel çalışmalarının merkezi olmuştur. Klasik dönemi bir yana bırakırsak, bu 150 yıllık uzun dönemde, kayda değer, önemli, çalışma ve ürünlerin neredeyse tümü sürgün merkezlerinde yaratılmıştır. Sürgün, neredeyse, Kürt kültürel, entellektüel çalışmalarının anayurdu olmuştur. Bugünde, ne yazık ki, Kürtlerin içinde yaşadıkları dayanılması çok zor ve çok ağır koşullardan dolayı, bu gelenek devam ediyor. Yoğun baskılar ve terör Kürtleri. Kürt aydınlarını yurtdışına itiyor...
Sürgün koşullarının sanatsal yaratıcılık üzerinde oluşturduğu "aıtı ve eksilerde", kuşkusuz. eksiler daha fazladır. Sürgünün kendisi büyük bir eksidir. İnsanın yurdundan, dilinden, kültüründen, sevdiği insanlardan, alışık olduğu dünyadan zorla koparılması kadar zor bir şey yoktur. Sürgün, hoşgörü ve insani sıcaklığın olmadığı, karanlık koşulların yarattığı bir felakettir. Herkes anayurdunu, anadilini, içinde doğup büyüdüğü kültürel miljöyü sever. Hiç kimse tüm bunlardan uzaklaşmak, sökülüp atılmak istemez. Fakat tüm tarih boyunca, totaliter ve hoşgörüsüz mentalite ...




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues