La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Geçmişten Günümüze Kürt Kadını


Auteur :
Éditeur : Özge Date & Lieu : 2002-01-01, Ankara
Préface : Pages : 392
Traduction : ISBN : 975-7861-07-3
Langue : TurcFormat : 165x245 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Bay. Gec. N° 2017Thème : Sociologie

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Geçmişten Günümüze Kürt Kadını

Geçmişten Günümüze Kürt Kadını

Mehmet Bayrak


Özge


Bir toplum içindeki bireylerin ve cinslerin ilişkilerini belirleyen asıl etkenler; o toplum düzenini biçimlendiren üretim ilişkileri ile o toplumun kültürel-inançsal yapılanmasıdır.
Kürt toplumu Milattan önce ve sonra, hatta günümüze kadar genellikle hayvancılıkla ve tarımla geçiniyor. Hayvancılık çoğunlukla ortak mülkiyeti ve ortak üretimi de beraberinde getiriyor. Modern anlamdaki hayvan besi çiftliklerinin bulunmadığı Kürdistan'da ve Anadolu'da, zorunlu olarak hayvan besi ve yayılım alanları olan meralar ortak kullanımdadır. Öte yandan, küçük üreticiler biraraya gelerek ortak hayvan sürüleri oluşturur ve birarada üretim yaparlar. Bu iş, doğal olarak kadın ve erkeklerin birlikte çalışmasını getirir. Aynı şey, aşağı yukarı tarımsal üretimde de ge-çerlidir.
Bu üretim ilişkisi zorunlu olarak kadını, çalışma yaşamının içine çeker ve dinin toplumsal yaşam gerçeğine uymayan katı kurallarına uymasını engeller.
.....



ÖNSÖZ

Bir toplum içindeki bireylerin ve cinslerin ilişkilerini belirleyen asıl etkenler; toplum düzenini biçimlendiren üretim ilişkileri ile o toplumun kültürel-inançsal yapılanmasıdır.

Kürt toplumu Milat’tan önce ve sonra, hatta günümüze kadar genellikle hayvancılıkla ve tarımla geçiniyor. Hayvancılık çoğunlukla ortak mülkiyeti ve ortak üretimi de beraberinde getiriyor. Modern anlamdaki hayvan besi çiftliklerinin bulunmadığı Kürt coğrafyasında ve Anadolu’ da, zorunlu olarak hayvan besi yayılım alanları olan meralar ortak kullanımdadır. Öte yandan, küçük üreticiler biraraya gelerek ortak hayvan sürüleri oluşturur ve birarada üretim yaparlar. Bu iş, doğal olarak kadın ve erkeklerin birlikte çalışmasını getirir. Aynı şey, aşağı yukarı tarımsal üretimde de geçerlidir.
Bu üretim ilişkisi zorunlu olarak kadını, çalışma yaşamının içine çeker ve dinin toplumsal yaşam gerçeğine uymayan katı kurallarına uymasını engeller.

İslamiyet' in benimsenmesi ve feodal mîrliklerin oluşmasından sonradır ki, özel mülkiyetin yaygınlaşması ve İslâmî ümmetçi düşüncenin etkisiyle kadın sosyal yaşamdan giderek çekilir ve erkek, yaşamın her alanında başat cins konumuna gelir. Feodal ilişkiler ve onun ideolojisi olan ümmetçi düşünce, bunun en büyük etkenidir. Hamidiye Alayları olgusu da, kadın-erkek ilişkilerini olumsuz yönde etkileyen önemli bir faktör olur.
Bu nedenle İslami öğretilere bağlı Kürt topluluklarıyla, İslamdışı öğretilere bağlı (Alevî, Ahle Haq ve Yezidî gibi) Kürt toplulukları arasında karşı cins yani kadın-erkek ilişkileri açısından belirgin farklar vardır. Bunu, İslamiyet’ten önceki Kürt toplumu ile İslamiyet sonrası Kürt toplumunu karşılaştırdığımızda da rahatlıkla görüyoruz.

Sözgelimi Kürtler’ in geçmişte bağlı bulunduğu Zerdüşt düşüncesi ile onun güçlü ve yenilikçi devamı niteliğindeki Mazdekçilik öğretilerinde, kadın-erkek eşitliğini esas alan bir anlayış vardır. Hatta Mazdek öldürüldükten sonra karısı Hurreme, onun yerine geçerek düşüncelerini yaymaya devam ediyor. Peşine takılanlara Hurremdin adı veriliyor. Hurremdinliler, İran-Kürdistan-Mezapotamya bölgelerinde geniş alanlara dağılarak bu öğretiyi yayıyorlar. Bugünkü Alevilik’ le Ahle Haqlık’a ve Yezidilik’e damgasını vuran birçok düşünce, kaynağını onun kuramcısı ve isim-anası olduğu Hurremilik’ ten alıyor.

Alevî, Ahle Haq ve Yezidî Kürtler’ de dini töre ve törenler kadın ve erkeklerce birlikte yapılır. Alevî ve Ahle Haq gibi« Melek Kültü» ne bağlı topluluklarda, Kürt kadınının önemli bir rolü vardır. Bu öğretilerde toplumu yönettiğine inanılan Kırklar Meclisi’ nin (Çihiltan) 40 üyesinden 17’ si kadındır. Öte yandan, 2O.yüzyıl başlarında faaliyet gösteren dini lider Nimetullah Ceyhunâbâdî’ nin beraberindeki 1145 sûfînin yaklaşık 500’ ü kadın olduğu gibi; Ahle Haq (Yarsanizm) dininin kutsal metinlerinden bazıları da Mama Nergiz Şahrazuri gibi kadınlarca yazılmıştır.

Cem (Cıvvat) ve Sema gibi Alevî törenleri kadın ve erkeklerle ortaklaşa yapıldığı gibi; şiirin ve şairliğin horlandığı İslami öğretilere karşılık Alevî ve Bektaşî topluluklarında birçok kadın şair de yetişmiş ve bunların sayıları Batılılaşma hareketiyle birlikte artmıştır.
İslamiyetin etkisine girmeden Kürt toplumunda kadınların da tıpkı erkekler gibi, ekonomik ilişkilerin yanısıra politikada, dinde ve askerlikte görev aldıklarını görüyoruz.
19.Yüzyılda mîrliklerin çözülmesinden ve Kürt halkının OsmanlI’ya başkaldırmasından sonra, kadının yeniden savaş ve politika sahnesine çıktığı görülüyor. 19.Yüzyıla ilişkin Batılı seyahatnameler; Kürt kadınlarının ustalıklı at biniciliğinden ( süvarilik ) ve savaşçılığından övgüyle söz ederken; onların komşu halkların kadınlarına oranla daha özgür olduklarını vurguluyorlar.

Batıklar, geçmiş yüzyıllarda Kürt kadınına daha çok ekzotik ve romantik bir ba-kışaçısıyla yaklaşmış, Kürtler’ in de içinde yer aldığı Doğulu aydınlar ise kadını adeta esgeçmişlerdir. Bundan dolayı da başta Kürt kadını olmak üzere Doğulu kadın konusunda bir literatür eksikliği ve bellek zayıflığı yaşanmıştır. Bu nedenle, bu çalışma bir bakıma insanların belleklerini yeniden tazelemeyi ve kadın konusunu yeniden bilince çıkarmayı amaçlamaktadır.
Esas olarak «Geçmişte Kürt Kadını» üzerinde yoğunlaşan çalışmaya, Batılı gezgin ve araştırmacıların kimi ilginç makaleleri eşlik etmektedir. Çünkü, Doğulu aydınlarca çoğu kez görmezlikten gelinen «Doğulu kadın» olgusunu da öncelikle Batıklar gündeme getirmiştir.

Konuyu ete-kemiğe büründürmek amacıyla, başta gravürler olmak üzere Kürt kadınına ilişkin birçok eski görsel ürüne de metin içinde yer verilmiştir.
Eserin sonuna ise, Kürt kadınına ilişkin OsmanlI fotoğraf ve kartpostallarından oluşan küçük bir«Albüm» eklenmiştir.
Sözlerimi şöyle noktalamak istiyorum. Batılı gezginlerce de tesbit edildiği üzere; üretim ilişkilerine ve içinde bulunulan etnik ve etik özelliklere göre değişiklik gösteren göreceli bir kadın özgürlüğüne rağmen, kuşkusuz Kürt top-lumunda da kadın «ezilen» bir cinstir ve hâlâ bir kimlik sorunu vardır. Dahası, bu ezilmişlik günümüzde daha da ileri boyutlara varmış ve Kürt kadını bir "töre kıskacı" içine sokulmuştu.

Bu nedenle, baskı altında tutulan ve ezilen bir cins olarak kadının gerçek anlamda özgürleşmesi de, herkesin doğal ve özgül kimliğiyle ve eşitçe yaşadığı bir demokratik toplumun yaratılmasına bağlıdır. Bu ise, her şeyden önce şiddet ve savaş kültürüne karşı mücadele edecek, bağımsız bir demokratik kadın hareketinin oluşturulmasına bağlıdır. Çalışma, bu konuda bir perspektif sunabilirse, amacına ulaşmış demektir.

Mehmet Bayrak

I. Kesim

1. Bölüm

a - Giriş
Bir toplum içindeki bireylerin ve cinslerin ilişkilerini belirleyen asıl etkenler; o toplum düzenini biçimlendiren üretim ilişkileri ile o toplumun kültürel-inançsal yapılanmasıdır.

Kürt toplumu Milattan önce ve sonra, hatta günümüze kadar genellikle hayvancılıkla ve tarımla geçiniyor. Hayvancılık çoğunlukla ortak mülkiyeti ve ortak üretimi de beraberinde getiriyor. Modern anlamdaki hayvan besi çiftliklerinin bulunmadığı Kürdistan'da ve Anadolu'da, zorunlu olarak hayvan besi ve yayılım alanları olan meralar ortak kullanımdadır. Öte yandan, küçük üreticiler biraraya gelerek ortak hayvan sürüleri oluşturur ve birarada üretim yaparlar. Bu iş, doğal olarak kadın ve erkeklerin birlikte çalışmasını getirir. Aynı şey, aşağı yukarı tarımsal üretimde de ge-çerlidir.

Bu üretim ilişkisi zorunlu olarak kadını, çalışma yaşamının içine çeker ve dinin toplumsal yaşam gerçeğine uymayan katı kurallarına uymasını engeller.
Ancak Kürdistan'da İslamiyet'in benimsenmesi ve feodal mirliklerin oluşmasından sonradır ki özel mülkiyetin yaygınlaşması ve islami ümmetçi düşüncenin etkisiyle kadın sosyal yaşamdan giderek çekilir ve erkek, yaşamın hemen her alanında başat cins konumuna gelir. Feodal ilişkiler ve onun ideolojisi olan ümmetçi düşünce, bunun en büyük etkenidir.

Bu nedenle islami öğretilere bağlı Kürt topluluklarıyla, İslam-dışı öğretilere bağlı (Alevi, Ahle Haq ve Yezidi gibi) Kürt toplulukları arasında karşı cins yani kadın-erkek ilişkileri açısından belirgin farklar vardır. Bunu, İslamiyet'ten önceki Kürt toplumu ile İslamiyet sonrası Kürt toplumunu karşılaştırdığımızda da rahatlıkla görüyoruz. Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının varislerinden biri olarak Kürtler'in, bu uygarlık ve kültürlerden etkilenmemesi kuşkusuz mümkün değildi...




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues