|
Ahmet Karataş
Newroz, Kürt Halkı ve Ortadoğu Halkları'nın kölelikten kurtuluş ve özgürlüğe ulaşma günüdür.
Her halkın tarihinde önemli bir yer vardır. Kürt Halkı açısından da yüzlerce yıllık zulme ve baskıya karşı direnişin, yeniden doğuşun sembolü olan Nevvroz bu yıl kana bulandı.
21 Mart günü bir düğün havası içerisinde ve coşkuyla onbinler alanlara aktılar. Ateşler yaktılar, halaylar çekip türküler söylediler. Her şey güzeldi. Ancak bu coşkunun azametinden paniğe kapılan devlet halka saldırmakta gecikmedi. Onbinlerin üzerine mermi yağdırdılar, yetmedi evlerin üzerine bomba yağdırdılar, yetmedi helikopterlerle taradılar, yetmedi insanları panzerler altında ezdiler.
Halkımızın Nevvroz coşkusunu insanları katlederek kursağında bırakacaklarını sananlar büyük bir yanılgı içerisindedirler. Yaşananlar ülkemiz açısından yeni değildir. Geçmişte de yaşandı. Koçgri'yi, Ağrı'yı, Dersim'i kana buladılar. Onbinleri katlettiler. Sonuç olarak bu mücadeleyi durduramadılar. Durduramayacaklar. Çünkü, bu mücadele bir halkın varoluş mücadelesidir. Öyle bir varoluş ki her Nevvroz'da yeniden filizlenip kök salan ve salacak olan.
Günümüzde Nevvroz, çağdaş direnişin baskı ve zulme başkaldırışın, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin açık ifadesidir. Kürt Halkı'nın özgürlük ve demokrasi mücadelesi artık her günüyle bir Nevvroz'dur. Kürt Halkı tarih boyunca kendisine dayatılan, baskı ve katliamlarla, yokedilme sürecini geride bırakarak, tarihin en onurlu ve örgütlü sürecini yakalamıştır. Bu yüzden, hiçbir baskı ve katliamın, bu süreci geriye çevirmesi mümkün değildir.
Ahmet KARATAŞ
Halkın Emek Partisi
Genel Sekreter
Irkçı Hukukun Tipik Vahşeti
Nevvroz süreci çok yönlü gerçekleri çarpıcı biçimde birkez daha ortaya çıkardı. Ne varki hala kör ve sağır rolünü bilinçli olarak devam ettirmek isteyenler hayli çok. Hamasi, yapay, şoven nutuklarla artık nesnel realitelerin üzerinin örtülmesi mümkün değil. Newroz sürecini bizzat gözlemleyen birisi olarak şu hususların üzerini çizerek görmek gerekiyor inancındayım;
- Olağanüstü hal idaresine yıllardır mahkum edilen Kürtler asırlık politikalar neticesi yoksulluk, sefalet ve zulme terkedilmişler. Yüzeysel bir bakış dahi bu panaromayı hemen algılar.
- İktidarlar değişsede, buralarda uygulamaya konan reaksiyoner devlet-suskun, itaatkar toplum politikası asla kesintiye uğramamış en masum ulusal haklar ve demokratik istemler kanla bastırılmış.
- Tüm toplum aygıtları, sosyal kurumlar demokratik istemlerin köreltilmesi işlevini yerine getirmek için düzenlenmiş, örgütlenmiş. Güney Afrika'daki egemenlerin ırkçı politikasıyla, ABD ırkçılığının zenci politikasıyla burada sahneye konan uygulamalar açısından önemli benzerlikler var.
Göstermelik demokrasi oyunları dahi buraya çok görülmüş. Sivil otoritenin yerini esas olarak her süreçte askeri otorite almış.
Temel insan hakları resmen ve fiilen askıda.
- Bu acı gerçekliğin yanısıra bir başka gerçeklite varki, artık bu insanlar gerçek kardeşliğin özgürlük ve eşitlik temelinde gerçekleşeceğinin bilincine varmışlar. Bunu 6 yaşındaki çocuklardan, kucağında 7-8 aylık çocuğunu emziren kadınlara, bir tarih yaşamış 79-80 yaşındaki ihtiyarlara kadar görmek mümkün. Bu insanlar yukardan aşağıya körüklenen depolitize zincirlerini artık kırmışlar. Metropollerde yaşayan insanlardan daha çok dünya sorunlarına, tarih sorunlarına, özgürlük uğraşlarına duyarlılar ve ilgililer. Demokrasinin yukardan armağan edilmeyeceğinin, kendi uğraşlarıyla gerçekleşeceğini bilincindeler.
Keza bu insanlar, ilericisiyle, aydınıyla, demokratıyla metropolerdeki insanların çifte standartlı davranışlarının-da, öz sorunlarına duyarsızlıklarınında bilicindeler ve bu noktada eleştirirler.
Nevvroz'da yaşananları dürüstlük ve objektiflik temelinde tahlil etmek gerek. Devletin farklı iki ayrı hukuk anlayışı bu Nevvroz'da bu gösteri yürüşüyleri yasası kapsamında tartışılacak davranışların bedeli burada kan ve ölüm oldu. Reaksiyoner toplum istiyoruz diyenlerin sorumluğundaki güvenlik güçleri, halkın öz istemlerini ateşle bastırdı. Barışçıl etkinliklere, silahsız halka rastgele ateş açıldı. Medya devlete teslim oldu. Gerçekleri kitlelerden sakladı. İnsanların doğruları öğrenme hakkı gasp edildi.
Devlet özel savaş politikasına uygun olarak, bilinçli bir politikayla Nevvroz’un kanlı geçmesini özellikle istedi, köktenci muhalifleri tasfiye etmek için süreci kobay olarak kullandı.
Bunlar yaşanan gözlemlenen gerçeklikler. Türk "aydın, demokratları" başka ülkelerdeki insan hakları ihlallerine karşı gösterdikleri duyarlılığın birazını hiç olmazsa çaba gösterip, olağanüstü hal idaresinde yaşayanlara taşısalar belkide yıllardır düşündükleri ve söylediklerinin ne kadar güdümlü olduğunu görecekler. Bura insanının acılarını, özlemlerini öğrenerek, yerinde saptayarak halkaların kardeşliği için gerekli çifte satndartsız kimliğe kavuşabileceklerdir.
Bu Nevvroz’da herşeye rağmen ırkçılığt gerileten bir çığlık olmuştur ve yarınlar ergeç hertürlü ırkçılığın yenilgiye uğradığı özgürlük günleri olacaktır.
İstanbul Şubesi İnsan Hakları Derneği Başkanı
Av. Ercan Kanar | 
