La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Türkçe açıklamalı Kürtçe dilbilgisi


Auteur :
Éditeur : Jîna Nû Date & Lieu : 1992-01-01, Bälinge
Préface : Pages : 224
Traduction : ISBN : 9188054-160
Langue : Turc, KurdeFormat : 170x240 mm
Code FIKP : Liv. Ku. 2649Thème : Linguistique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Türkçe açıklamalı Kürtçe dilbilgisi

Türkçe açıklamalı Kürtçe dilbilgisi
(Kurmanc lehçesi)

Boyunduruk altında tutulan, ulusal kurumlaşmaktan, dil, kültür, toplumsal ve tarihsel değerlerini araştırıp geliştirme olanaklarından yoksun bırakılan bir ulusun dili olduğundan, Kürt dili yeterince araştırılıp zenginlikleri ortaya çıkarılamamış , onu geliştirecek bilimsel kurum ve kuruluşlar, özellikle ülkede yaratılamamış, araştırma alanında yeterli yetkin Kürt dilbilimcileri yetişemezken kendi olanak ve çabalarıyla ortaya çıkan tek tük aydınlar da her zaman boyundurukçu devletın tehdidi altında bulunmuşlardır.

Sözkonusu nedenlerle, Kürt dili üzerindeki araştırmalar, Kürtler bakımından Irak Kürdistanı'ndaki istisna durumu saymazsak, bu tek tük aydınların daha çok da yurt dışında yaratmaya çalıştıkları sınırlı olanaklarla yetinmek zorunda kalmıştır. Irak Kürdistanı'ndaki kesintisiz ulusal mücadelenin yarattığı kültürel görece serbestlik ve ardından 1960'lardan sonra gelen sınırlı otonomi olanakları, bu parçada dilimiz üzerinde çalışan aydın sayısının ve araştırma kurumunun bir dereceye kadar daha fazla olmasını beraberinde getirdiğinden, bu parçada göze çarpan değerli çalışmalardan bahsedilebilir. Bunun ötesinde, Kürt dili üzerine yazılanlar, yabancı kimi doğubilimci, dilbilimci, gezgin ve misyonerlerin eserleridir...


ÖNSÖZ

Ankara, İstanbul, İzmir gibi metropol şehirlerinde, Batı Anadolu'nun diğer yerleşim birimlerinde yaşayanları da hesaba katarsak Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırları içinde Kürtlerin nüfusu 15 milyonu aşıyor. 20. yüzyılın son çeyreğini de doldurmakta olduğumuz, insanlığın bilim-teknik ve kültür alanında dev adımlar attığı, uzayın fethinin bir realite haline geldiği günümüzde, böylesine kalabalık bir nüfusu oluşturan bir ulus, kendi diliyle okuyup yazma gibi en basit bir haktan bile yoksun bırakılmıştır. Çok eski bir yazılı ve oldukça zengin bir sözlü edebiyata sahip olmasına rağmen halkımız yasaklama, baskı ve asimilasyonun gazabına uğradığı için, dilimiz yeterli çağdaş gelişmeyi sağlayamamış, yazılı edebiyatta tüm Kürtlerin gereksinimini karşılayacak, tümü tarafından rahatlıkla anlaşılıp kullanılabilecek ortak bir yazı dili oluşmamıştır. Dilde farklı lehçe ve ağızların varolması, bunlar arasında ciddi farkların bulunması kuşkusuz yalnız Kürtçe'ye özgü değil.

Ulusal devlet kurma öncesinde örneğin Almanlarda, Fransızlarda, İngilizlerde ve Türklerde, değişik yöre, aşiret ya da feodal birim içinde kalan topluluklar farklı lehçe ve ağızlar kullanmışlardır. Bu dönemde, farklı lehçe ve ağızları kullananlar günlük yaşamda birbirlerini anlamakta da zorluk çekmişlerdir. Ancak ulusal müeseseleşme sürecinde kapalı feodal ekonomi yerine, geniş kapitalist pazar ekonomisine geçmeye başlanması ve bir feodal bey ya da kralın diğer feodal birim, aşiret ve, yöreleri kendi egemenliği altına almasıyla, ulusun birliğini sağlayarak tek bir siyasal otoritenin içinde birleştirmesiyle tümü için geçerli, anlaşılır ve rahatlıkla kullanılabilir standard bir dilin oluşumunun koşulları doğmuştur. Kimi yerlerde, egemen olan kralın kimi yerlerde de belli bir şehir ya da yörenin konuştuğu lehçe ve ağız, tüm ulusun resmi dili olarak benimsenmiş, ülke çocuklarının eğiliminde, devletin bürokratik işleyişinde, edebiyatta v.s. bu lehçe kullanılmış ve giderek bu, tüm ulusun resmi yazı dili olarak gelişip güçlenmiştir. Tüm ulusa hitabetmek üzere yayınlanan gazeteler bunu kullanmış, sonradan radyo ve televizyonlar bununla yayın yapmışlardır.

Tüm olanak ve gelişmelere rağmen, sözkonusu ülkelerde farklı yörelerde günlük yaşamda insanlar halen farklı lehçeler kullanmaktadırlar. Ancak sürec içinde bu lehçe ve ağızlar, egemen yazı dili haline gelen lehçenin ya da diğer lehçeler "asimilasyonu"na uğradıklarından, birbirlerine daha da yakınlaşmış, aralarındaki farklılıklar önemli oranda kapanmıştır.
Oysa dilimiz Kürtçe, ne böylesi olanakları elde edebilmiş ne de böylesi bir süreci yaşayabilmiştir. Bu nedenle ulusun tüm bireyleri için geçerli olan bir yazı dili oluşamadığı gibi, lehçe ve ağızlar arasındaki ciddi farklılıklar da kendisini koruyagelmiştir. Hatta lehçelerimizin her biri asimilasyon politikası sonucu Arapça, Farsça ve Türkçe'nin zorunlu etkisi altında kaldıkları için birbirlerinden daha da uzaklaşmışlardır. Ulusun ve ekonomik pazarın tümü tek bir siyasal otoritenin egemenliği altında bütünleşmediğinden ve her parçadaki siyasal otorite, dilimizi yasaklayan yabancı otorite olduğundan, her yöre, aşiret ya da köy kendi dar çerçevesinde kalmış, birbirlerinin lehçe ve ağızlarına aşina olamamış, birbirlerini duyamamışlardır. Bunun sonucunda, dil, edebiyat v.s. çalışmalarıyla ilgilenen aydınları saymazsak, sıradan insanlarımız birbirlerinin lehçe ve ağızlarını anlayabilme olanağına kavuşamamışlardır. Sıradan bir Kurmanc, Merkez kürtçesini (Soranca) ve Zaza (Kird, Kirmanc, Dimili) kürtçesini anlamadığı gibi, aynı Kurmanc lehçesini konuşan başka yöredeki bir insanı dahi anlayamayabilmektedir. Bazen iki komşu köyümüz arasındaki ağız farklılıkları dahi büyüktür.

Gerçi tarihte çeşitli dönemlerde, Kürtçe de diğer dillerdeki gelişmelere benzer bir gelişme fırsatı kazanmış ama bu süreç hep yarıda kalmış, tüm ulusa yaygınlaşmadan sona ermiştir. Örneğin 16. ve 17. yüzyıllarda Osmanlı imparatorluğu çerçevesinde, içişlerinde özerk Kürt beylikleri oluştuğunda, Botan beylerinin yarattığı yaygın otorite, Botan kurmanccasının yazılı edebiyat dili olarak gelişmesini getirmiş, Melayê Cizîrî, Feqiyê Teyran, Melayê Bateyî ve Ahmedê Xanî gibi büyük şairler bu dönemde doğmuştur. Hatta onlardan sonra 20. yüzyılın ilk yarısına kadar gelen şair ve ediplerin birçoğu Botan kurmancasını kullanmışlardır. Ardelan beyliği döneminde Goran lehçesi benzer bir gelişme göstermiş, ancak Baban beyliği'nin güçlenmesi Merkez kürtçe lehçesinin (bir şivesi olan Süleymaniye şivesinin) gelişmesini getirmiştir. Bu gelişmeler farklı dönemlerde ortaya çıktıkları gibi sözkonusu bu beylikler tüm ulusu birleştiremeden zorla yıkılmış, böylece lehçelerden hiçbirisi ulusal çapta ortak yazı dili haline gelememiştir.

Bu nedenle günümüzde, Kürtçenin lehçe ve ağızları arasında önemli farklılıklar bulunduğu gibi, ortak bir yazı dili de oluşamamıştır. Yazılı edebiyat, dilbilgisi kuralları v.s. farklı lehçeler temelinde farklı gelişiyor. Ortak yazı dilini ortaya çıkaracak koşullar oluşmadığından, yazılı edebiyat alanında farklı lehçeleri temel alan uzaklaşmalarla yüzyüze geliyoruz.
Kanımızca, günümüzde, yazılı edebiyat dilinde tek bir lehçeyi esas alıp sadece onunla yazmak, diğer lehçelerin yazılmasına karşı çıkmak mümkün değil. Bu dilbirliğini sağlamayacağı gibi, çok ciddi sakıncalar doğurabilir. Kaldı ki bugün üç lehçede yazılıyor ve olanak bulundukça daha da yaygın olarak yazılacaktır.

Ortak bir yazı dilinin oluşmasında izlenecek esas politika tüm lehçelerin yetenek ve zenginliklerini ortaya çıkarmak, her bir lehçenin diğer lehçeler arasında okunup anlaşılmasını sağlamak, dilbiligisi kurallarında, sözcük seçiminde ve terminolojide ortak yanları ön plana çıkarıp bunların tüm lehçelerce kullanılmasını sağlamak, bir kural hangi lehçede daha güçlü, oturmuş, ya da dilin gelişmesini kolaylaştırıyorsa diğerleri için de onu esas almak v.s. gibi bir politikayla tüm lehçelerin ortak ürünü olabilecek ortak bir yazı dili oluşumuna aşamalı olarak gidilebilir. Kuşkusuz bu müdahaleleri zorla ve aceleci bir tutumla yapmamak gerekir. Dilin doğasına uygun adımlarla yürümek zorundayız. Elebetteki ortak yazı dilinin oluşumu uzun bir dönemi alacaktır. Ne olursa olsun, onun ötesinde bir yol da yoktur.

* * *

Bu çalışma, Kürtçe'nin Kuzey kürtçe (Kurmancca) lahçesini esas alıyor. Kurmancca, Kürtler arasında kullanılan en yaygın lehçedir. Türkiye Kürdistanı'nın çoğunluğunda, İran ve Irak Kürdistanı'nın bir bölümünde, Suriye Kürdistanı'nda ve eski Sovyetler Birliği içindeki kimi Kafkas ve Ortaasya cumhuriyetlerinde yaşayan Kürtler bu lehçeyi konuşmakta ve olanakları ölçüsünde yazı dili olarak kullanmaktadırlar.

Çalışma, birinci derecede günlük yaşamda Kürtçe konuşanlar gözönüne alınarak hazırlanmıştır. Büyüklere yönelik bir yöntem izlenmiştir. Türkçe bilen Kürtlere yönelik olduğu için Türkçe açıklamalıdır. Türkçe bilen ya da konuşan başkaları da bundan yararlanabileceklerdir.

* * *

Bu çalışmanın daha az eksikli olmasında değerli katkıları olan dilbilimci, araştırmacı ve yazarlarımızı burada anmayı bir görev sayıyorum: Malmîsanij, Reşo Zîlan, S. Rêving ve Mahmud Lewendî basım öncesinde bu çalışmayı baştan sona büyük bir titizlikle gözden geçirip oldukça yararlandığım görüş ve önerilerde bulundular.
Çalışmanın yararlı olması dileğiyle.

Mûrad Ciwan
20 Haziran 1992




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues