Koleksiyonun doğuşu
Bir Türk-Alman askeri heyetinin tercümanı olarak, 1916 yazında Kürdistan'da bulunan Süleymaniye şehrine geldim. Buradan Pers Kürdistanı'na keşif gezilerine çıkılırdı. Ayrıca 1918'de Musul’un kuzeyinde bulunan Zaho'da yaşayan Kürtleri de ziyaret etme fırsatım oldu.
Konumum gereği yerli halkla yoğun temas içindeydim. Çarşının daimi misafiri haline gelmiştim. Beni en fazla gümüşçüler cezbederdi. Atölyelerinde çok saatler geçirdim. Birkaç ay içinde hepsiyle candan dost olmuştum. İcra ettikleri sanatı büyük bir gurur içinde sergilerlerdi. Birer birer satın aldığımı görünce, evden ellerindeki eski iyi işleri getirmeye başladılar.
Zaten atalarıda gümüşçüydü. Getirdikleri parçaların yaşını büyük bir doğrulukla saptayabiliyorlardı. Bunu yaparkenki heyecanları şaşırtıcıydı. Parçaların yeni mi, yoksa çok eski mi olduğunu genellikle bilirlerdi. Artık eskiler kadar iyi işler çıkaracak durumda olmadıklarını: üzüntü içinde açıkça söylüyorlardı.
Bu sınır bölgesinde savaşın ve açlığın hüküm sürmesi, işimi kolaylaştırmıştı. Zengin Kürt aileler eski aile mücevherlerini gümüş para karşılığında elden çıkarmaya mecbur kalmıştı. Asya'da mücevher genellikle kuşaktan kuşağa miras yoluyla geçer. Bu sayede gerçekten eski parçalara rastlamak mümkündür.
Eski mücevherlerin bir bölümü yeniden eritiliyordu. Hatırı sayılır miktarda parçayı ise son anda potadan kurtarmayı başardım. Fiyat miskal (4.6 gr) başına gümüşün kalitesine ve işçiliğe göre 11/4 ila 2 kuruş arasında değişiyordu.
Savaş sırasında Almanya'da basılan İran parası, eski Türk gümüş parası kadar kabul görmüyordu, çünkü gümüşçüler alaşımın kötüsünü görür görmez tanıyorlardı. Tabii bu durum, İran paralarını yeni takı yaparken kullanmalarını engellemiyordu.
Parçaları toplarken bir bezemenin gelişme basamaklarını bir araya getirmeye çalışıyordum. Bir yandan süslemelerin nasıl bir değişim geçirdiğini görmek, öte yandan da son dönem işlerde tekniğin ne kadar bozulduğunu izlemek çok ilginç. Kimi zaman Perslerin, kimi zaman da Türklerin egemenliği altına giren bu sınır bölgesinde, gümüşçüler çoğunlukla İran, Kürt ya da Mezopotamya Yahudilerinden. Buna yerli Kürt nüfusun kültürünün bir hayli ilkel olduğu da eklenirse, Kürt takılarının çeşitli kültürlerden ögeler içermesi kolayca anlaşılır hale geliyor.
Bağdat'tan geri çekilirken bazı parçaları kaybettim. 1918 Ekiminde Konstantinopolis'te İtilaf devletleri tarafından koleksiyona ... |