ÖNSÖZ
Xanê çengzêrin (Altın Elli Han) destanının temelinde, bundan yaklaşık üçyüz elli yıl önce İran Kürdistanı'nda meydana gelen bir olay yatıyor. O dönemde Kürtlerin yaşadığı bölgeler, İran ile Osmanlı İmparatorluğu arasında geçen savaşların sürekli bir arenası haline gelmişti. Gene o dönemde İran Kürdistanı'nda yaşayan Kürtler, kaynağını Kızılbaş İran devletinden alan ve zulme, zorla asimilasyona ve Kürtleri fiziksel olarak yok etmeye yönelmiş bir tehditle karşı karşıya kalmışlardı. Kürtler, kendilerini korumak ve savunmak durumundaydılar. Xanê Çengzêrin destanı, işte bu mücadelenin bir yansımasıdır.
Destan, okur kitlesinin geniş bir kesimince bilinmiyor; destana ilişkin filolorik ve tarihsel araştırmalar da mevcut değil.
Kürt halkına yönelik olarak kimi devletlerin yönetim çevrelerince uygulanmakta olan ayrımcı politikaları ve çok eski zamanlardan günümüze değin kendi hegemonlarına özgürlük ve bağımsızlık uğruna başkaldırmakta olan Kürtlerin tarihini tahrife yönelik çabalar dikkate alınırsa, sözkonusu destanın araştırılması özellikle güncel hale geliyor.
Kürt tarihi ve kültürünün özgünlüğüne yönelik olarak zaman zaman dile getirilmekte olan kuşkular da bu epik destanın araştırılmasını önemli kılıyor. Destan dikkatle incelendiğinde, bu tür kuşkuları ve yanılgıları açık bir biçimde çürüttüğü görülür.
Destanın yayımlanmış ve yayımlanmayan (bizim tarafımızdan kaydedilen) bir dizi versiyonu, İranlı ünlü tarihçi İskender Bek Turkman'ın "Tarih-i Alamaray-i Abbasi" adlı çalışması ile Rusça, Ermenice ve diğer dillerde yazılmış birçok tarihsel ve filolojik materyal, bu araştırmaya kaynak olarak hizmet etmiştir. Bu çalışmamız, Xanê Çengzêrin destanının araştırmanın bir anlamda giriş bölümü gibi kabul edilmelidir; bu yüzden birçok soruna değinilemedi. Bu nedenle doğal olarak bizim bu çalışmamız, destanı bütün yönleriyle tahlile yöneldiğini savlamamaktadır. Çalışmamızda hakim yönelim, folklor kuramına ilişkin olmaktan çok, Kürdolojik içerikli olduğundan, destanın kuram ve tipolojisine ilişkin sorunlara değinmeyi gerekli saymadık (başka bir çalışmamız, bu sorunlara ayrıca hasredilecektir).
Bizim öncelikli ödevimiz, destanın yeni versiyonlarını kaydetmek, her biri başlı başına bibliyografik bir değer sayılan metinleri bir araya getirmek, bunların Rusça çevirilerini vermek, filolojik ve tarihsel materyalleri baz alarak destanın Kürt kültürü içindeki yerini ve rolünü göstermek ve Kürt halkının tarihsel geçmişine ait bir kesitin destanda nasıl yansıtıldığını açıklamaktı.
Kitabın ekinde, destanın A. Jaba, E. Prym, A. Socin, ve O. Mann tarafından kaydedilmiş versiyonları ile kaydını ve Rusça çevirisini K. K. Kurdoyev'in yaptığı versiyon ve köken olarak Irak Kürdistanı'ndan gelen bir Kürdün ağzından, bizim tarafımızdan kaydedilmiş versiyonu, Latin harfleriyle yayımlanmaktadır. *
Destanın Rusçaya çevirisi sırasında özgür çeviriden bilerek sakındık ve metnin dizesini ve onun taşıdığı anlamı ölçü alıp aslına bağlı kaldık.** E. Prim, A. Sotsin ve O. Mann'a ait me¬tinlerin transkripsiyonunda birtakım güçlüklerle karşılaştık. Genelde bu güçlükler, metinleri derleyenler tarafından gelişti¬rilen sistemin dolaysız uygulanmasından kaynaklanmış. Bu yüzden aynı metnin farklı yerlerinde yer alan aynı sözcüğü, farklı biçimlerde fikse etmek zorunda kaldık. Özellikle, aynı ünlünün farklı imlerle gösterildiği E. Prym ve A. Socin'e ait metinler, buna örnek olarak gösterilebilir.
Yazar, şimdi aramızda bulunmayan kendi bilim yönetmeni İ. A. Orbeli'ye, SSCB Bilimler Akademisi Asya Halkları Enstitüsü Leningrad Bölümü Kürt Masası çalışanlarına, tavsiye ve yardımları için derin bir minnet duymaktadır.
* "Kurdskiye epiçeskiye pesni-skazı", M., 1962, s. 210-230.
** Destanın Türkçesinde de aynı hassasiyetle gösterilmiştir. Her 6 varyantın da Türkçesi Rusça ve Kürtçeden karşılaştırmalı olarak yazılmıştır. (-ed. n.) |