La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Batılı Eski Seyyahların Gözüyle Kürtler ve Kürdistan


Auteur : Multimedia
Éditeur : Avesta Date & Lieu : 1997-01-01, İstanbul
Préface : MultimediaPages : 88
Traduction : ISBN : 975-7112-25-9
Langue : TurcFormat : 125x195 mm
Code FIKP : Liv. Tr. 4012Thème : Histoire

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Batılı Eski Seyyahların Gözüyle Kürtler ve Kürdistan

Batılı eski seyyahların gözüyle Kürtler ve Kürdistan

Doğu ülkelerine geziler düzenleyen batılı eski seyyahlardan çoğu, Kürdistan’dan geçtiler ve Kürtler ve onların ülkesi hakında önemli bilgiler bıraktılar. İsmet Şerif Vanlı, bu kısa ama özlü çalışmasında bu seyyahlardan birkaçının yazdıkları üzerinde duruyor: 16. yüzyılda  ″Bitlis’in güzel sarayı″nı tasvir eden Venedikli Adsız Satıcı’dan , 18 yüzyılda Danimarka Karallığı tarafından Doğu halklarının durumunu, yaşama biçimlerini sadece politik açıdan değil, bilimsel açıdan da incelemek için görevlendirilen Carsten Niebuhr’a, sekiz Batılı eski seyyahla bizi yüzyıllar önceki Kürt ülkesine tarihsel bir yolculuğa çıkarıyor.

“…öyle ki doğa bu ülkeyi eskiden Romanlılar ve Partlar arasında olduğu gibi bugün de Türk ve İran imparatorlukları arasında bir sur gibi şekillendirmekten zevk almıştır sanki … Kürdistan’ın başkaca bir adla anılıp anılmadığını bilmiyorum. Fakat bu genel adıdır ve hep böyle bilinmiştir ”
Pietro Della Valle (17.yüzyıl)

“Burası, Doğu’nun en eski gelenek ve hikayelerinin anıldığı ve birçok mitolojik olayın geçtiği yerdir.”
Constantin-François Volney (18. yüzyıl)

 


ÖNSÖZ

Doğu ülkelerini gezen eski seyyahlardan çoğu Kürdistan'dan geçtiler ve bize Kürtlerle onların ülkesi hakkında önemli bilgiler bıraktılar. Anlattıklarının, yanlışlıklar ve belki bazı ayrıntılar hariç, hemen hemen hepsi bugünkü Kürtler tarafından bilinmektedir.

İşte, bu seyyahlardan birkaçının anlattıklarını yurttaşlarıma ve Kürtlerle ilgili araştırmalar yapan yabancı dostlarıma sunuyorum.

Önce yurttaşlarımı, bu seyyahların atalarımız hakkındaki notlarından bazılarının açık ve anlaşılabilir olmadığı, gerçekliği şüphe götürür ve gönülkırıcı olduğu konusunda uyarmak isterim. Bizler için zayıf da olsa bir teselli; Doğu'nun diğer halklarının da bundan payını aldığı, seyyahların onlarla ilgili sert yargılardan kaçınmadıklarıdır. Ama bu; onları öğrenmemek ve yazdıklarını reddetmek için haklı bir neden değildir. Ayrıca bu şekildeki sert ve katı değerlendirmeler bazı yönleri ile hak edilmiş, doğru da olabilir.

Bunları yalnızca tarihi ve ilmi veya meraktan doğan bir ilgi ile veya o zamanın Doğu'yu görmüş Avrupalılarının atalarımızı nasıl görüp değerlendirdiklerini öğrenmek için değil; fakat bir an derince düşünebilmek ve bu geçmişin ışığı altında geleceğimizi daha iyi kurmak için öğrenmeliyiz.

Şunu da özellikle eklemeliyim; bu seyyahlardan birkaçı, Kürtler için Della Valle, Araplar için Fransız Volney, her iki halk için bazı kayıtlarla Niebuhr gibileri, ortaya tarafsız ve yerinde hükümler koydular.

Nasıl olursa olsunlar bu notları metin olarak değiştirmeksizin vereceğim, ama yalın olarak değil. Konudan uzaklaşmak pahasına da olsa onları daha iyi anlamak, gerçek değerlerini bazı açıklamalarla donatmak için yer yer yorumlar yapmak zorundayım. Bu şekilde yapılmak istenen, o devirlerin tarihi ve sosyal özelliklerini belirtecek parantezler açmak ve ekler yapmaktır.

(Kürt Tarihi üzerine yeni bir yapıt hazırlamaktayım.)

Lozan, Nisan 1973
İsmet Şerif Vanli


Giriş

Doğu ile Batı arasındaki ilişkiler çok eskidir ve milattan önceye uzanır. Bu kısa araştırmada Kürtler üzerine yalnız Antik Çağ ve Ortaçağda yazılanlara değineceğim. Çok daha eski metinler zaten azdır.

En eski ve tanınmış yapıt MÖ 402 yılında onbin askerin başında Büyük Zap ve Bohtan'ın (Botan'ın, -ed. n.) yüksek vadileri üzerinden Kardukların ülkesine giden Yunan Ksenefon'un Anabasis'idir.

Şunu hatırlatmak gerekir ki, Alman Weissbach, Hartmann ve Reinach tarafından ileri sürülen ve Rus V. Minorsky tarafından geliştirilen Kürtlerin kökenine ilişkin modern teoriye göre Ksenefon'un sözünü ettiği Kardu(h)ların Kürtler değil, Géorgie'den (Gürcistan) sonradan göç eden Kartu (Veli) Géorgienlerinin (Gürcülerinin) ataları olması gerekir.

Aynı varsayıma göre Kürtlerin ataları Kirtiler (Kyrtiens) ve onların kardeş çocukları Mardlardır. Yine Minorsky'ye göre Kurmanci adı şu üçlü birleşimden ortaya çıkmıştır: Kirt +Mard veya Mand ve +köken soneki olan "ci". Bohtan Vadisinde Ksenefon'un rastladğı Med (İranlı) asıllı bu iki halktır. Reinach'ın Kürt olarak tanımladığı Kirtiler, Antik Çağda mimar ve askeri mühendis olarak tanınmıştılar ve komşu hükümdarlara ücretli olarak hizmet ediyorlardı.

Doğu-Batı arasında başlıca ilişkiler Ortaçağda Haçlı Seferleri ile başladı. Silahların; uygarlık, din (İslama karşı Hıristiyanlık) ve kültürlerin çarpıştığı bu bir dizi kanlı savaşta değiş-tokuş ve ticaret yoktu. Hıristiyan ve feodal Batı, Müslümanlardan kutsal Filistin topraklarını ve Suriye'yi istiyordu. Askeri planda Araplar artık 7. yüzyılın İslam fütühatını yaratan o parlak askerler değildiler. Çöküntü çağının…

 




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues