Birinci öykü
1
Salim Ahmet uyandığında güneş göğün ortasındaydı. Hava nemliydi ve sabah serinliği yerine şiddetli bir sıcak tavandaki rüzgarlıktan odaya giriyordu. Salim Ahmet uyanıp lengutesini1 duvardan aldı ve başına sardı, banyoya girdi, kovaları alıp eyvana çıktı. Öğle vaktinin göz kamaştırıcı aydınlığına alışana kadar bir süre bekledi, sonra kovaları yere bırakıp sedir ağacına dayadığı bisikletini gölgeye çekti. Bisiklet terkisinin iplerini çözdü ve kovaları terkiye bağladı, takunyalarını ayağına geçirdi ve bisikleti yanında sürükleyerek eyvandan dışarı doğru gitmeye başladı. Yürürken kışlık odaların karanlık camlarında yeleğine, bisiklete ve kendi ayaklarına bakıyordu.
Bahçe kapısına yaklaştığında tanımadık bir öksürük sesi yükseldi. Salim Ahmet durup kulak kabarttı. Öksürük sesi yinelendi, ardından da suyu yaran bir maşuenin2 kırık küreğini andıran bir yabancının sesi.
..... |