La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Eşkıyalar


Auteur :
Éditeur : Avesta Date & Lieu : 1997, İstanbul
Préface : Pages : 200
Traduction : | ISBN : 975-7112-21-6
Langue : TurcFormat : 125x195 mm
Code FIKP : Liv. Tr.Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Eşkıyalar

Eşkıyalar

"Günümzde toplumsal eşkıyaların yeniden keşfi, entellektüellerin işidir. Eşkıyalar, bu yeniden keşfin bir parçasıdır. Elinizdeki kitap, toplumsal eşkıyalık olgusunu açıklamaya, fakat aynı zamanda kahramanlarını da tanıtmaya çalışıyor: Geyikler kadar hızlı, şahinler kadar asil, tilkier gibi kurnaz nice savaşçı. Birkaçı dışında bu kişiler doğduğu yerin otuz mil ötesinde tanınmazlardı, ama kendi yörelerindeki insanlar için Napolyonlar ya da Bismarklar kadar önemliydiler; kesinlikle gerçek Napolyon ve Bismark'tan daha önemli.

"Eşkıyalar kitaplardaki resmi tarihe değil, hatırlanan tarihe aittir. Olaylar ve onları şekillendirenlerin kayıtlarından ibaret olan tarihin değil, teoride denetlenebilir olsa da fiilen denetlenemeyen ve yoksulların dünyasını belirleyen etkenleri simgeleyenlerin, yani halka adalet getiren kralların ve kahramanların tarihinin parçasıdırlar. Eşkıya efsanesinin bizleri hâlâ harekete geçirebilme gücüne sahip olması bundandır."

 

 


ÖNSÖZ

Eşkıyalar, 1970'li yıllardan itibaren Türkiye'de çeşitli dönemlerde üç ayrı çeviriyle birkaç kez yayımlanmıştı. Ancak, bu baskıların bir kısmının tükenmiş olması ve bizce oldukça ciddi çeviri 'yanlışları' içeriyor olması, bu önemli kitabı hakkettiği özeni göstererek yeniden yayımlama gereğini duymamıza yol açtı.

Kitabı hazırlarken, dikkate aldığımız noktalardan biri özenli bir çeviriyle okuyucuya sunabilmekti. Elinizdeki çeviri, daha önce 1988'den itibaren Folklora Doğru dergisinde bölümler halinde yayımlamıştı. Kitap yine önemli ve 'amatörce' diyebileceğimiz ifade ve üslup yanlışları içeren kendi çevirimizi de gözden geçirme fırsatı verdi. İkinci bir nokta olarak, kitabın orijinalinde yer alan ve eşkiya ikonografisinin örneklerini ve kitapta ele alınan ünlü eşkıyaların yaşamından kesitleri içeren fotoğraflara bu baskıda yer verdik. Üçüncü olarak, kitabın yaklaşık 30 yıl önce yazıldığını gözönüne alarak, konu hakkındaki sonraki tartışmaları (en azından kısmen) ve farklı görüşleri de okuyucuya sunabilmek kaygısıyla, eşkiyalık olgusuna Hobsbawm'dan farklı bir yaklaşım gösteren Karen Barkey'in "Bandist and bureaucrats" adlı kitabının, "Bandist as a social type" adlı bölümünü ekledik. Barkey'ın yazısı ile Hobsbawm'ın görüşlerinin karşılaştırılmasının, konu üzerine yapılacak çalışmalara önemli ipuçları sağlayacağını düşünüyoruz.

Karen Barkey, temelde toplumsal eşkıyalık konusunda Hobsbawm ile aynı fikirleri paylaşıyor. Ancak, Barkey'ın de belirttiği gibi "Hobsbawm'ın çözümlemesi eşkıyalığın, -kendisinin asıl önemli olanı olarak değerlendirdiği- özel bir biçimi, yani toplumsal eşkıyalık üzerinedir." Eşkıyalığın bu "özel bir biçimi"dir ki doğdukları toplumun yararına çalışmış, 'zenginden, yoksula dağıtmak üzere çalmış', 'baskı ve zulüm uygulayanlara isyan etmiş', yer yer de kitlesel devrimci faaliyetlerde yer almış ve tüm bu özellikleriye de halkın gözünde "kahraman" olmuşlardır. Bu açıdan Hobsbawm, incelemesinin temel konusu olan toplumsal eşkıyalığın olumlu yanlarını vurgulamaktadır. Karen Barkey ise eşkıyalığın başka biçimler altında da varolabildiğini ileri sürmekte ve temelde de bizzat devlet ve yerel güç odakları tarafından örgütlenen 'boşta gezerlerin ve paralı askerlerin eşkiyaya dönüşümü süreci' üzerinde durarak bu tür eşkıyaların kollektif köylü hareketindeki olumsuz rollerini tartışmaktadır. Osmanlı dönemindeki bazı örneklere de dayanarak "devletin bu olguyu merkezi ve yerel düzeyde baskı ve denetim yapıları oluşturma girişimlerinin bir yan ürünü olarak yarattığını" iddia etmekte ve eşkıyaların hem "gereğinde kullanılan bir güç" olarak hem de köylülerin sömürüsüne ortak olarak kollektif köylü hareketinin önünde engel oluşturduğunu söylemektedir.

Eşkıya köylü ilişkisine farklı bir boyuttan yaklaşarak Hobsbawm'ın konusunu oluşturan toplumsal eşkıyaların köylülerle pratik ve imgesel ilişkilerinin bu "boştagezer ve paralı askerlerden devşirilen" eşkıyalarınkinden farklı olduğunu ve bu ikinci türün sınıfsal konum ve hizmet ettikleri çıkarlar açısından kesinlikle köylü sayılamayacaklarını söylemektedir.

Yine. yazıda, gerek eşkıyalığı romantize eden 'anonim halk ürünlerinin' ve resmi kayıtların güvenilirliği sorgulanmakta ve bu alanda yapılacak incelemelerde kullanılacak kaynak ve belgelere nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda önemli ipuçları sunulmaktadır.
Kuşkusuz, Hobsbawm ile Barkey'ın yaklaşımları arasında birebir bir karşılaştırma yapma veya tercihte bulunma gibi bir tutum geliştirmek gerekmez, hatta böyle bir tutum, yanlış sonuçlar da doğurabilir. Ancak bu çalışmaların, sözü geçen her iki eşkiyalık biçiminin de sayısız örneklerinin bulunduğu ve köylü ve ulusal kurtuluş hareketlerinde olumlu olumsuz önemli roller oynadığı coğrafyamız hakkında bu konuda yapılacak çalışmalar için büyük bir önem taşıdığı da görmezlikten gelinemez.

Necdet Hasgül

ÖNSÖZ

Kendi yaptığım araştırmalara dayanan 8. bölüm dışında kitabın büyük bölümü, bazılarını elde etmek güç de olsa, yayımlanmış materyale dayanmaktadır. Dillerini bilmediğim veya yayınlarına erişemediğim ülkeler hakkında bana yayın göndererek yardımcı olan arkadaşlarıma ve meslektaşlarıma çok şey borçluyum. Bulgaristan, Yunanistan, Macaristan, Rusya, Türkiye ve Tunus'taki eşkıyalıkla ilgili referanslarımın birçoğunu ve Latin Amerika'nın çeşitli ülkeleri, Hindistan Yarımadası, İtalya ve İspanya'daki eşkıyalıkla ilgili referanslarımın bazılarını bu yolla edindim. Bu kitabın argümanlarını eleştiren ve beni daha fazla kaynak bulmaya sevkeden Britanya ve ABD'deki sayısız seminere ve Robin Hood'un okumuş hayranlarına da çok şey borçluyum. Bir araştırma çalışması için benim gördüğüm en iyi yer olan Harvard Üniversitesi Widener Kütüphanesi'ne de teşekkür ederim. Özel teşekkülerimi mümkün olduğu kadar az yer verdiğim dipnotlarda, bibliyografyada ve önsözün sonunda belirttim. Romalı Enzo Crea'ya, Parisli M. Antoine Tellez'e ve saygı gösterdiği ama görev gereği yakalamaya çalıştığı Corrientes ve Chaco eşkıyalarıyla ilgili anılar kitabımın 3. bölümünün hemen hemen her konudaki tespitlerini doğrulayan, Arjantin'in Chaco vilayetinin Pampa Grande köyünden, daha önceleri kırsal kesim polisliği yapmış çiftçi Sgt Jose Avalos'a da özel olarak teşekkür etmem gerekiyor. Avalos'la bu kitabın metni tamamlanmadan önce tanışmayı isterdim.

Bu çalışmanın metodolojisi üzerine iki kısa notum var. Birincisi; ileride görüleceği üzere, toplumsal eşkıyalığın neden çağlar boyunca ve değişik kıtalarda şaşılacak derecede benzerlik gösteren bir olgu olduğunu açıklamaya çalıştım. Bu açıklama sınanabilir mi? Eğer bugüne kadar üzerine çalışma yapılmamış bölgelerdeki eşkıyaların nasıl hareket edecekleri ve halkın onlar hakkında ne gibi öyküler anlatacağı önceden tahmin edilebilirse bu sorunun cevabı olumludur. Elinizdeki çalışma, Avrupalı —daha çok İspanyol ve İtalyan— kaynaklara dayanarak yaptığım ilkel isyancılar (Primitive rebels - Manchester, 1959) adlı çalışmamda ortaya konan 'modelin' geliştirilmiş halidir. Bu çalışmanın, önceki çalışmayla bir çelişki yaratmayacağını umarım. Ama şunu söylemekte yarar var; genelleştirme ne kadar geniş olursa ayrıntılar o denli gözardı edilir.

İkinci olarak; bu çalışmamda aldatıcı olabilecek bir tarihsel kaynağa; şiirlere ve baladlara başvurdum. Eşkıyalıkla ilgili gerçekler sözkonusu olduğunda halkın belleğinin ve mitlerin dile geldiği şiirler ve baladlar güvenilmez olurlar. Bununla beraber, gerçek olaylara dayanan şiirler ve baladlar, eşkıyalığın toplumsal çevresi hakkında epey bilgi vermektedir. Çarpıtılmış olması için bir neden olmadığı sürece anlatılanları neden doğru saymayalım? Ama bundan farklı olarak daha ciddi bir sorun var. Eşkıyalık 'miti' ne dereceye kadar, eşkıyanın gerçek davranış biçimine ışık tutar? Bir başka deyişle, toplumsal eşkiyalar, köylü hayatının dramında kendilerine atfedilen toplumsal role ne derece bağlı olarak yaşarlar? Aralarında bir bağlantı olduğu açık. Umarım formüle ederken sağduyunun sınırlarını aşmamışımdır.

Yukarıdaki gözlemler eşkıyalarla yakından ilgilenmeye başlamış olan toplumsal tarihçilere ve sosyologlara hitap etmektedir. Ama ben bu kitabın, konu üzerine yazan ilk yazarlardan biri olan Charles MacFarlane'in epigrafı* olarak duran şu sözlerine katılan herkes tarafından zevkle ve yararlanılarak okunabileceğine inanıyorum:

"Bizi, soyguncuların ve banditti'lerin (eşkıyaların) maceraları kadar evrensel olarak ilgilendiren pek az konu vardır."

Resimleri sağlayan ve kimlere ait olduklarını ortaya çıkaran Sofya'dan Prof. B. Cvetkova'ya, School of Oriental and African Studies'den (Doğu ve Afrika Araştırmaları Okulu) C. A. Curwen'e, ayrıca Fei-ling Blackburn'e RichardRogers'a, ve Georgina Brückner'e teşekkürü borç bilirim.

Londra, Haziran 1969
E. J. Hobsbawm

* Epigraf: Bir kitap veya konunun özünü belirtmek için başına konan kısa yazı (ç.n)

1 . Bölüm

Toplumsal eşkıyalık nedir?
"Kederli olduğumuz doğrudur.
Çünkü hep hüküm giydik.
Efendiler kalem kullanır, biz silah;
onlar tarlaların, biz dağların efendisiyiz."
Roccamondolfi'den yaşlı bir eşkiya, (Molise)
F. Molfese, (Storia del brigantaggio dopo l'l Unita,
Milan 1964, s. 131)'den alıntılanmıştır.

Ücretleri dağıtmak üzere götüren mutemedi köşe başında soyanlardan, örgütlü asilere veya gerillalara (ki resmi çevrelerce bu şekilde adlandırılmazlar) kadar, saldıran ve zor kullanarak soygun yapan bir grubun .üyesi olan herkes yasalara göre eşkıyadır. Tarihçiler ve toplumbilimciler böylesine kaba bir tanımı kullanamazlar. Biz bu kitapta, kamuoyu tarafından adi suçlu olarak görülmeyen soyguncuları ele alacağız. Temel olarak, köylü toplumları içerisindeki birey ya da azınlık isyanıyla ilgileneceğiz. Konumuz gereği, köylü - eşkıyanın kentteki karşılığını tartışmayacağız, köken veya bağlılık olarak köylü olmayan, çok sayıdaki yoksullaşmış gentlemen - soyguncular (kır desperadoları*) hakkında ise pek az şey söyleyeceğiz. Kentliler ve kırda yaşayanlar aynı terimlerle tartışılamayacak kadar birbirinden farklı insan topluluklandır ve çoğu köylü gibi, köylü eşkıyalar da, hangi durumda olursa olsun kentlilere güvenmez ve onlardan nefret ederler. Ortaçağ Almanyası'nın son dönemlerinin 'şövalye soyguncusu' olarak tanıdığımız gentry** - eşkıya köylülerle …

* Desperado: İspanyolcada azılı eşkiya (ç.n)

** Gentry: Feodal toplum hiyerarşisinde soyluluğun hemen altındaki sınıf. İngiltere'de orta sınıf. Gentlemen: Bu sınıftan olan kimse (ç.n)




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues