La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Kürt Sorunu için Barış İnisyatifi


Auteurs : |
Éditeur : Helsinki Citizens Assembly Date & Lieu : 1992-01-01, İstanbul
Préface : Pages : 140
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 155x235 mm
Code FIKP : Liv. Tr. 2247Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Kürt Sorunu için Barış İnisyatifi

Kürt sorunu, için barış inisyatifi
Helsinki yurttaşlar meclisi

Türkiye'de demokrasiyi destekleyenler önemli bir güç oluştursa da, politik ve toplumsal hayatta her türlü şiddetin üstesinden gelinmesi için yurttaşların daha etkin katılımına ihtiyaç vardır. Osmanlı-Cumhuriyet siyasal geleneği, toplumu, bağımsız yurttaşları, ordu, polis önünde güçsüz bırakmış, parlamentoyu, Milli Güvenlik Kurulu gibi organlarda ifadesini bulan devlet otoritesine bağımlı kılmıştır. Bizzat seçilmiş hükümetin çalışabilmesi için dahi yasaların üstünlügünün sağlanması gereklidir. Günümüzde demokratikleşme, Evrensel İnsan Hakları Bildirisi ve çeşitli başka uluslararası antlaşmalarla teminat altına alınan uluslararası insan haklarına uyulmasıyla ölçülüyor. Türkiye'de bu alanda bazı olumlu adımlar atıldı. İnsan Hakları Vakfı'nın, insan Hakları Derneği'nin çalışmaları, bir İnsan Hakları Devlet Bakanlığı'nın kuruluşu, Türkiye'de İnsan Haklarını savunmaya gönüllü insanların hem varlığının kanıtı hem de elde ettikleri başarılardır. Bu potansiyel, insanların sorunları şiddetle değil, diyalogla çözme isteğinin de göstergesidir. Demokrasinin niteliğini belirleyen, devlete karşı hükümet otoritesi, yasaların üstünlüğü ve uluslararası hukukla bağdaşması, sivil toplumun demokratikleşme girişimlerinin olumlu karşılanması ve şiddetin devlet ve muhalefet tarafından reddedilmesidir. Kürt sorunu açısından bugün gelinen aşamada Türkiye karanlık bir bulutun gölgesi altındadır. Bu sorunun şiddetle mi diyalogla mı çözüleceği konusunda bir hassas denge oluşmuştur. Şu hayati soruyla karşı karşıyayız: Demokrasi mi ağır basacak demokrasi karşıtı güçler mi? Ağırlığımızı demokrasiden yana koymalıyız.


Helsinki Yurttaşlar Meclisi, Avrupa'nın Doğu'su ve Batı'sında oluşmuş, sivil girişimlerin, barış ve insan hakları savunucularının, çevreci grupların bir koalisyonudur 1980'lerde Batı Avrupa sivil girişimleri ile Doğu Avrupa rejim muhaliflerinin diyalogu sonucu oluşan HYM, aşağıdan yukarıya bir süreçtir ve hükümetlere fobi yapmaktan çok, sivil toplum eylemleri üzerinde yoğunlaşarak bir demokratik kültür yaratılmasını amaçlar. HYM politikası, askerden arındırma ve silahsızlanma, demokratikleşme ve insan hakları konularını birleştirmektir.


SUNUŞ

Elinizdeki kitap 8 Şubat 1992 günü, Helsinki Yurttaşlar Meclisi (HYM) Türkiye Girişimciler Komitesi'nin Kürt Sorunu İçin Barış İnisyatifi'ni yaygınlaştırmak üzere başlattığı bir dizi etkinliğin bir parçası. Kitap, HYM'nin tanıtımı, etkinlikleri, uluslararası delegasyonun raporu ve basın bildirisi ile konferansta yeralan konuşmaların metinlerinden oluşuyor.

Temmuz 1992'de Vedat Aydın'ın öldürülmesi ve bunu izleyen olaylardan sonra, HYM Türkiye Milliyetler Komitesi, Murat Belge'nin yazdığı "Diyarbakır olaylarının düşündürdükleri" başlıklı metni imzaya açtı ve bir basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu.

8 Şubat günü, HYM'nin oluşturduğu uluslararası bir delegasyon, ülkemizde gerginleşen durumu gözlemlemek ve çatışmanın yumuşamasına, bir diyalog zemini yaratılmasına katkıda bulunmak amacıyla Türkiye'yi ziyaret ederek İstanbul, Diyarbakır ve Ankara'da çeşitli temaslarda bulundu. Bu izleme gezisinin sonunda delegasyon bir rapor ve basın bildirisi yayımladı. Ve HYM Türkiye Milliyetler Komitesi 15 Şubat 1992 günü Etap Pullman'da geniş katılımlı bir konferans düzenledi.

Bu etkinlikler dizisi, ülkemizde ortamın gerginleşmesinin yarattığı endişe ve kaygıyla başladı. Perspektifimiz, Türk ve Kürt halkının bugüne kadar kardeşçe beraber yaşadığı gerçeğinden hareketle, Balkanlar'da ve dağılan SSCB'de süregiden milliyetçi iç savaşlara rağmen, bu batağa saplanmadan, Kürt sorununun çözümlenmesidir. Türkiye bölge içinde model bir ülke olacaksa bu görevi başarmalıdır.

Etkinliklerimizin bir amacı da, bireyleri olduğu kadar, basın, parlamento ve ülkemizin bütün demokratik kurumlarını, yeni dünya koşullarında, Türkiye'nin barış ve demokrasi potansiyelini yükseltme yönünde etkilemek ve harekete geçmeye; demokrasiyi engelleyen güçler karşısında demokrasiyi sahiplenenleri, barış ve diyalog için çaba göstermeye çağırmaktır. Bu nedenle, çözüm paketleri ve önerileri oluşturabilmek, konuyu bütün toplumun katılabileceği bir ölçekte ve geniş boyutlarda tartışabilmek için elinize ulaştırdığımız bu kitabı hazırladık.

Kitap, ağırlıkla, 15 Mart 1992 günü Etap Pullman'da, milletvekillerinden, İnsan Hakları savunucularına, Diyarbakır, Şırnak, İstanbul, Ankara gibi illerden gelen katılımcılarla, değişik çevrelerin görüşlerini biraraya getiren konferansın bant çözümlerinden oluşuyor. Çok kısa bir süreye sığdırdığımız bu yoğun çalışmaların kusursuz olmadığının bilincindeyiz, bütün aksaklıklar için hoşgörünüze sığınıyoruz.

Diyarbakır olaylarının düşündürdükleri

Dünya yirmi birinci yüzyıla, şimdiye kadar olduğundan daha güzel bir çehreyle girmeye hazırlanıyor. Bu tarih, önemli bir sembolik anlam taşıdığı içini bir yıldan öbürüne normal geçişlerin ötesinde bir değer kazanmış durumda. İnsan haklarının sağlam temellere oturduğu ve garanti altına alındığı, demokratik kurumların güçlendiği, katılımcı demokrasinin yaygınlaştığı bir dünya kurma çabası içinde insanlık.

Türkiye'de de insanlar yirmi birinci yüzyıla, şimdiye kadar olduğundan daha demokratik bir toplumsal yapıyla girmeyi hakediyor. Türkiye'nin durumunda, yalnız yüzyıl dönüşümü sözkonusu değil. İki yüz yıllık bir Batalılaşma çabasından sonra, Avrupa Topluluğu'nun üyesi olmak gibi bir meydan okumayla da karşı karşıyayız. Bu bir toplumsal olgunluk' gerektiriyor. İnsanların mutlu, huzurlu, her bakımdan güvenli olduğu, şiddeti geride bırakmış, demokrasinin temel ilkelerinde fikir birliğine varmış bir toplum olmak zorundayız.

Dünyanın bizim bulunduğumuz bölgesi bu olgunluk düzeyine varmayı güçleştiren sorunlarla dolu. Siyasi rejim farklarından ötürü ikikutuplu bir hale gelmiş dünya yapılanması doksanlara girerken çöktü ve bunu, yazık ki kısa süren bir iyimserlik dalgası izledi. Ama Körfez'deki kriz ve savaş, Balkanlar'da ve Ortadoğu'da şiddetin tırmanması ve. Sovyetler Birliği'nde olabilecekler, bu iyimserliği kısa zamanda geçersizleştirdi.

Bizim de yaşadığımız bu bölgede, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başına kadar, çokuluslu imparatorluklar egemendi: Habsburg, Romanov ve Osmanlı …




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues