ÖNSÖZ
Bu kitap, "Bilimsel yöntem, üniversite özerkliği ve demokratik toplum ilkeleri açısından İsmail Beşikçi davası" isimli dizinin beşinci kitabıdır.
Bu kitapta, Askeri Yargıtay Başsavcılığı tarafından verilmiş iki ayrı tebliğname vardır. Bu tebliğnamelerden ilki hükmün bozulmasını, ikincisi ise onaylanmasını istemektedir. İkincisi birincisiniden iki ay kadar sonra verilmiştir. İkinci tebliğnameyi veren başka bir başsavcıdır. Bu zaman süresi içinde, Askeri Yargıtay Başsavcılığı'nda bir değişiklik olduğu anlaşılmaktadır... Birinci tebliğname hazırlandıktan sonra, dosya, Üçüncü Daire'ye veriliyor. Dosya üçüncü Daire'de incelenmekteyken, Başsavcılık, dosyayı geri istiyor, İkinci tebliğnameyi hazırlıyor. Dosyayı Üçüncü Daire'ye tekrar gönderiyor. Birbiri ardına gelen ve zıt istekler ileri süren iki tebliğname hazırlanması bu davanın önemli yönlerinden biridir.
Bu kitapta yer alan üçüncü önemli belge Askeri Yargıtay'ın Onama Kararı'dır. Burada Kürtlerin ve Kürt dilinin inkârına yönelik iddialar, Kürtlerin Türklüğünü, Kürtçe'nin Türkçe'nin bir şubesi olduğunu ispatlama çabaları dikkatle ve sabırla üzerinde durulması gereken konulardır.
Tashih-i Karar (Kararın düzeltilmesi) istemi bu kitapta yer alan dördüncü) belgedir. Beşinci belgeyse, tashih-i karar isteminin reddine ilişkindir.
Kararın düzeltilmesi istemini içeren dilekçe el yazısıyla yazılmıştır. Kitabın son tarafına konulan Ek 1, 2, 3 ve 4'de, dilekçelerin yazıldığı ortama, sıkıyönetim tutukevlerinin genel durumuna... ilişkin küçük bazı açıklamalar ve ipuçları vardır.
Bu kitabın yayına hazırlanmasında Yurt kitap-yayın'ın çok büyük emeği geçti. Sevgiyle anıyorum...
Ankara, Haziran 1992 İsmaİl Beşikçi
YAYINCININ NOTU
5 cilt halinde yayınlamaya başladığımız İsmail Beşikçi davası dizisinin üst başlığı "Bilimsel yöntem, üniversite özerkliği ve demokratik toplum ilkeleri açısından"dır. Bu üst başlığın her kelimesine dikkat etmek, her kelimesi üzerinde titizce düşünmek gerekmektedir. Okur, yayınladığımız bu diziyi burjuva demokratik hak ve özgürlüklerin yaygınlaşması ve kalıcılaşması bakış açısından dikkatlice izlemeli, kavramaya çalışmalıdır.
İsmail Beşikçi verdiği derslerden, imtihanlarda sorduğu sorulardan, bazı gazete ve dergilerde yayınladığı yazılardan, imtihan kağıtlarına verdiği notlardan yargılanmıştır. Yıllarca cezaevlerinde kalmıştır. İhbarcı profesörlerin, asistanların, öğrencilerin "aleni duruşma" dedikleri duruşmalarda neler söylediklerini okur ibretle okuyacaktır.
Elinizdeki kitap bu dizinin beşinci kitabıdır. Özelliği yargılamada en üst kurumlardan biri olan Askeri Yargıtay'ın Tebliğinamelerinin yer almasıdır. Düzenin tümden çürüklüğünü, demokratik hak ve özgürlüklerin kırıntısının bile olmadığını; üniversitelerde bilimin üretilmediğini, özerklikten asla bahsedilemeyeceğini adım adım izlemekteyiz bu kitapta...
Türk Devletinin bilime, gerçeğe yaklaşmaya çalışan düşünceye tahammülü yoktur. Ona saldırır. Yok etmeye çalışır. Bunu öyle yöntemlerle gerçekleştirir ki insanın kanı donar.
Bilimle ilgilenmeye çalışan bir kişi eğer devlet yanlısı değilse, resmi ideolojiden kopuş içindeyse görevine son verilir, polis baskınlarına uğrar, gözaltına alınır, işkence görür, hakkında uyduruk davalar açılır. imha etmeye çalışılır. Defteri, kağıdı, daktilosu gazete küpürleri suç aletleri olarak gösterilir. MIT her yerde onu izler, duruşmalara bile ses cihazı yerleştirilir.
İsmail Beşikçi davalarında bu kara tablo, ilk duruşmadan Askeri Yargıtay safhasına kadar açıkça görülmektedir.
İsmail Beşikçi cezanın onaylandığını hücrede öğrenmiştir. 40'a yakın ilericiyle hücrelere atılmışlardır. Ellerinden her şeyleri alınmıştır. Gasp edilen eşyalarının ve dökümanlarının geri verilmesi için defalarca dilekçe yazmıştır. Bu girişimler sonucu bir-iki belge iade edilmiştir. Sonraki yazılan dilekçeye ise verilen yanıt "353 sayılı kanuna göre savunmaların daktilo ile yazılması mecburiyeti yoktur. Aramalar sırasında suç unsuru matbualar, el yazıları, daktilo edilmiş yazılar bulunmuştur. Daktilolar suç unsuru bir matbuayı çoğaltmakta kullanıldıkları için müsadere edilmiştir" olmuştur.
İşte Türk Devletinin bilim düşmanı, düşünce düşmanı olduğunun belgesi. Aramalarda suç unsuru matbualar, el yazıları bulunmuş! Bu yüzden de daktiloya, matbuaya, el yazılarına el konmuş. Tabii karbon kağıtlarına da...
Yukarıda anlattıklarımız son yıllarda Türkiye'de ve Kürdistan'da milyonlarca insanın başına gelmiştir. Yargılamalar utanç verici boyutlarda sürdürülmüştür.
İsmail Beşikçi Davaları ayrı bir inceleme konusu yapılabilir. "Bilim yöntemi, üniversite özerkliği ve demokratik toplum ilkeleri açısından" bir değerlendirmeye tabi tutulabilir. Ve bu yapılmalıdır da. Araştırmacılar, bilimle ilgilenenler, özellikle üniversite özerkliğini savunan örgütler bu davaları kendilerine konu yapabilirler.
Biz bu davaları yayınlamakla önemli bir görevi yerine gitirmekteyiz. Düşünce özgürlüğüne, basın özgürlüğüne, el yazılarına düşman bir silsileyi deşifre ediyoruz. İhbarcı profesörleri; inkârcı, bilim düşmanı profesörleri deşifre ediyoruz... Beşikçiye saygı, okura dostlukla...
Ankara, Haziran 1992 Yurt kitap-yayın |