La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

21. Yüzyıla Girerken Kürtler


Auteur :
Éditeur : Pêrî Date & Lieu : 2002-01-01, İstanbul
Préface : Pages : 592
Traduction : ISBN : 975-8245-69-4
Langue : TurcFormat : 165x235 mm
Code FIKP : Liv. Tr. 2873Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
21. Yüzyıla Girerken Kürtler

21. Yüzyıla girerken Kürtler

Ortadoğu halkları içinde sayıca dördüncü nüfusa sahip olan Kürtlerin konumu, bölgede önemli bir sorun. Yarım yüzyılı aşkın sürede, Kürtlerin yaşadıkları ülkelerde (Türkiye, İran, Irak Suriye ve Kafkasya) Kürt kimlik ve ülkelerdeki moderniyete katılım, Kürt toplumunda özel şekillenmeye neden oldu. Küreselleşme, domokratikleşme ve değişim arzuları Kürtlerin de düşünce dünyasına yansıdı.

Naci Kutlay, Kürt toplumunun sosyal ve tarihi evrelerini incelemek suretiyle, geleceğe ilişkin ipuçlarını yakalamak istiyor. Bunun için de geçmişin ve sorunlarının iyi bilinmesi gerekir. Bu amaçla daha önce "İttihat Terakki ve Kürtler", "Kürt kimlik oluşum süreci" ve "49'lar dosyası"nı yazdı. "21. Yüzyıla girerken Kürtler"le de bu çalışmayı sürdürüyor.

Ortadoğu ve Balkanlar ulusal ve etnik sorunlar yuvasıdır. Kürtlerin kimlik ve farklılıklarını irdelerken pratiğin temelleri, teorisi ve geçmişteki öznelerini bilmemiz gerekiyor. Naci Kutlay bunun gayreti içinde. Kürtlerin siyasi duruşlarında neler etkili oldu? Milliyetçi idolojide Kürtler nasıl yer aldı? Sosyal yapının, sınıf farklarının Kürt kimliğinin oluşumundaki roller nedir? Siyasal düşünce olarak geleceğe ilişkin ne söylenebilir? Aşiret yapısından sivilleşmeye geçerken ne ölçüde yol alındı? Geleceğin yapı, yönelim ve hedefleri ne olabilir? İrdelenen soruları daha da çoğaltabiliriz.

Bu kitapta Naci Kutlay sadece geri ve geç kalmış Kürt toplumunun bazı yanlarına değiniyor. Tartışmayı gerektiren görüş ve tezlerin de var olduğunu söyleyebiliriz.

Kürt kimliğinin sorun olmasının tarihi nedenlerini, Türklüğün, vatandaşlık bağını aşan bir anlayışla, etnik Türklük şeklinde uygulama bulmasının günümüzdeki sorunlarını da inceliyor.


ÖNSÖZ

Ortadoğu, Dünyanın sorunlu bölgelerinden biri. Bu bölgede yaşayan Kürt toplumu sayısal olarak dördüncü topluluk. Üstelik bölge devletlerinin tümünde, ikinci çoğunluğu oluşturan bir halk... Ortadoğu'nun yeni ulus - devletleri sanayileşme ve demokratikleşmede oldukça geri. Böyle olunca çok sorunlu devlet olmaları kaçınılmaz... Sorunların başını da "Kürt Sorunu" çekiyor.

Demokrat olmayan bu otoriter ülkelerde Kürtlere ilişkin tarihsel, sosyal ve kültürel araştırmalar çok sağlıklı olmamış. Çoğu kez inkâr edilen ve zaman zaman, değerlendirmelerde, bilinçli olarak alt sıralara çekilen, Kürtlere ait değerler, genelde karanlıkta kalmış. Bu konuları iğne ile kuyu kazarcasına bulup açığa çıkarmak ve tartışma konusu yapmak gerekiyor. Öyle kolay değil...

Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti arşivlerinden önemli bölümlerin, bu kadar yıl sonra bile, gizli olması büyük sorun. Devletin resmi görüşüne ters düşen görüş ve olguların belirtilmesi tehlike yaratıyor... Böyle bir ortamda Kürtlere ilişkin araştırma yapmak zor.

Bir diğer sorun da, Kürt sorunu son iki yüzyılda boy verip şekillendi. Özellikle 1925 'ten sonra Türkiye, İran ve Irak'taki Kürt Hareketleri'nin büyük aktörlerinin yakınları bugün de bu ülkelerde aktif konumdalar, ya da "Sorun"un çok uzağında değiller. Şeyh Sait, Şeyh Mahmut Berzenci, Molla Mustafa Barzani, Cıbranlı Halit Bey, Seyit Rıza ve Kadı Muhammed'in aile bireyleri ve diğer yakınları gibi...

Son otuz yıldaki Kürt hareketlerinin aktörleri ise, çoğu Ortadoğu, Avrupa ve Amerika gibi ülkelerde yaşıyorlar. Yeni bir biçimde de olsa "Kürt Sorunu"nun içinde yer almış durumdalar. Geri Kürt toplumunun genel karakteri büyük ölçüde değişmedi. Buna bağlı olarak, günümüz ve daha önceki kuşaklar, kritik ve otokritik yöntemlerinde moderleşemediler. Daha doğrusu değişimler o denli olmadı. Bu nedenle araştırma ve yazılanlarda sübjektivite aşılamadı. Bir de, özellikle içinde bulunduğumuz dönem, böylesi karakterdeki çalışmalara denk düşmedi. En azından moral olarak... Bu ve daha başka nedenlerle, son yılları çalışmamın dışında tuttum. Büyük bir eksiklik olduğunun burukluğunu ve bilincini duyarak...

Bir konuda odaklanmadım. Kürt kültür ve edebiyatı, Kürt dilinin geleceği ve sorunları, Kürt toplumunun değişim evreleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtleri asimile çaba ve yöntemleri yer yer ele alındı. Türkiye'de tartışılmayan ve açığa çıkmayan bazı yanların ipuçlarını yakalamağa çalıştım. Bu yönüyle alışılmadık bir çalışma oldu.

Yapısal ve toplumsal değişim sancıları yaşayan Türkiye, bu yolda mesafe aldıkça, Kürt toplumu da kaçınılmaz olarak değişecektir. Yeni kadrolar, kuşaklar ve anlayışlar, daha kapsamlı ve derinlikli çalışmalar yaratacaklar diye düşünüyorum. Bölgesel ve küresel değişimlerin Kürt  sorununda içeriksel değişimler yaratması doğaldır. Çalışmamda bunun ipuçlarını yakalamada güçlük çekmedim.

İtiraf etmeliyim; Kürt toplumunda kültürel, sosyal ve ekonomik değişimlere denk düşen entelektüel birikim yaratılamadı. Ya da henüz cılızdır. Var olanlar da yan yana gelip akademik ve düşünsel oluşumlar ve yapılanmalar oluşturamadı. Kürt kökenli olmayan aydınların ortaya koyduğu bireysel, değerli çalışmalar oldu; ancak, bunlar da konjonktürel nedenlerle gereken etkiyi yaptılar denemez. Üstelik yine itiraf etmeliyim, Türk ve Kürt kökenli aydınlar, bir ölçüde de mesafeli oldular. Bu tür çalışmalarda gereken dayanışmayı gösteremediler. Örneklemeleri sunduğumda bu eksikleri hep hissettim. Kürt toplumu bilgi açlığı çekiyor. Gereken gıdaya kolayca kavuşamıyor. Bu konuda yararlı olmaya çalıştım. Hepimizin bilgiye çok gereksinim duyduğu gerçeği karşısında, yapabileceklerimin ve yazabileceklerimin sınırlı olması doğaldır.

Çalışmam süresince, şimdi isimlerini tek tek sayamıyacağım kadar çok dost ve arkadaşın yardımları oldu. Şükranlarımı sunarım. Diğer çalışmalarımda olduğu gibi, bu yapıtın hazırlanmasında eşim Azime Kutlay'ın emeği ve özendirmesi bana güç verdi. Onun payı büyüktür.

26 Ekim 1999 Ankara
Naci Kutlay


21. Yüzyıla girerken Kürtler

I - Uzak tarihimiz:
Uzak kürt tarihinden bazı tespitler

Benim araştırdığım ve ilgi duyduğum alan, daha çok son yüzyıllardaki tarihi, sosyal ve kültürel konulardır. Kürtlerin ve Osmanlıların bu dönemini izlemeye çalıştım. Kendimi böylesi çalışmalara daha yakın buldum. Kürtlere ilişkin incelemelerime dikkat ettiğinizde bu dönemi bulacaksınız. Ancak ister istemez daha eskilere uzanan tarihi, sosyal ve kültürel olay ve değişimler de konu oluyor. Böyle olunca yaşamakta olduğumuz dönemin iki önemli araştırmacısı olan Mehrdad R.İzady ve David Mc. Dowall'ın yazdıklarından yararlanarak kısa bir şekilde "eski"lere değinmem zorunlu oldu. Amerika'da Harvard Üniversitesi'nde, Yakın Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Bölümü'nde çalışan İzady, "The Kurds. A Concise Handbook"u 1992'de ve David Mc. Dowall ise "A Modern History of The Kurds"ü 1997'de Londra'da yayınladı. Son yılların güvenilir iki yazarı ve kitabı olarak başvurulan kaynaklardır. Ortadoğu konusunda uzman olan David Mc. Dowall, Kürtlere ve Filistinlilere ilişkin yazdıkları ilgi topladı.

İzady'nin görüşlerinde özetlenecek önemli gördüğüm nokta: Ortadoğu'da yaşayan halkların tarihleri genelde egemen konumda olan devlet tarihçileri tarafından yazıldı: Son yüzyılda ise bölgede kurulan ulus-devletler bu görevi üstlendiler. Bu modern devletler, tarihi kendi işlerine gelecek bir şekilde yazdılar. Kürtlerin tarihe ve uygarlığa yaptıktarı katkılar gözardı edildi. Kürtler 800 yıldır açık bir egemenlik kuramadıkları için, tarih yazımı da açıklanan şekilde oldu. Oysa Erbil yakınındaki Shanidar Caves -mağaraları- yerleşim birimlerinde yapılan araştırmalar, 50 bin yıldan beri burada insanların yaşadığını göstermektedir. Bu nedenle tarih uzmanları Kürtler üzerindeki araştırmalarına önem verdiler. Kürt tarihinin antikliğine ve canlı bir kültüre sahip olmalarına karşın yeteri kadar tanınmıyorlar. Ortadoğu'da egemenliklerine sahip olmayan Kürtler, kollektif milli kimliklerini ve farklılıklarını bilmelerine karşın, bunu hukuksal düzeye kavuşturamadılar. Övünç duydukları kimliklerini uluslaştırmada geri kaldılar. Bölgedeki ulus-devletler Kürt kimliğinin gelişmesini engelledi. Kürtlerin zengin ve orijinal olan kültürleri inkar edildi. Bölge devletleri, Kürtlerin tarihi gelişmelerini öngören eylemlerde anlaşabiliyorlardı. Kürtlere sahte kimlikleri uygun gördüler. Türkiye'de "Dağlı Türkler", Suriye'de ve Irak'ta ise Yezidi Kürtlere "Arap Ummiler" dedikleri gibi. Ancak İran, Sovyet Azerbaycanı ve Türkmenistan'da "silikleştirilen" bir Kürt kimliği var.(1)

Kürtlerin M.Ö. 3000 - 4000 yıllarındaki tarihlerine değinmek gerektiğinde; bu dönemde ticari ve gelişkin bir teknolojinin varlığı ve Mezopotamya kültürünün Kürdistan'ı etkilediği görülür. Politik ve ekonomik egemenlik için bu zengin bölgede, yani dağlık Kürdistan'da askeri güç kullanmak gerekiyordu. Başarılı ve başarısız dönemler birbirini izledi ve böylece günümüze dek gelindi...

(1) İzady Mehrdad R. The Kurdes, 1992, Washington. Önsöz.

 




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues