Éditeur : Avesta | Date & Lieu : 1998, İstanbul |
Préface : | Pages : 240 |
Traduction : | ISBN : 975-7112-40-2 |
Langue : Turc | Format : 125x195 mm |
Code FIKP : Liv. Tr. | Thème : Mémoire |
Présentation
|
Table des Matières | Introduction | Identité | ||
Anılarım |
Çocukluğum Lise yıllarım Genellikle tarih, edebiyat ve sosyal yaşamda etkili olmuş kişilerin anılarını hep zevkle okudum. Bu anılarda insanların ruhsal ve sosyal konumlarını yakalamaya çalışırken, dönemi de onlarla birlikte yaşıyordum sanki. Bunları okudukça, önemli anıların gelecek kuşaklara aktarılmasının gereğini daha iyi anlıyor ve bu geleneğin Kürtlerde yerleşmediğine de, bir o kadar üzülüyordum. Zaman zaman, arkadaşlarla tartışırken, ileri gelen Kürtlerin, son yüzyıldaki olayların karanlıkta kalmasında sorumlulukları olduğunu düşündüm. Buna üzüldüm hep. Bu nedenle, bazen de onları kınadım ve kızdım. Kamuran Bedirhan Bey aydınlatıcı anılar bırakabilirdi. Son yıllarda, Mustafa Barzani'nin oğlu Mesut Barzani, babasına ait anıların bir bölümünü yayınladı. Kürt tarihinin son elli yılına damgasını vuran Mustafa Barzani'nin anıları bir ölçüde Güney Kürdistan'ın bu döneminin tarihiydi. Türkiye Kürtlerinde de, o dönem önderlerinin bizlere aktaracakları çok şeyler vardı. Hoybun'u yeterince bilmiyoruz, Şeyh Said ve Dersim başkaldırılarının ve Koçgiri Hareketi'nin karanlıkta kalan yanlarına ulaşamıyoruz. Kadri Cemilpaşa, Mehmed Nuri Dersimi ve İhsan Nuri'nin anıları, bir ölçüde bu boşluğu dolduruyor. Bunların beklentilere yanıt verdiği söylenemez. Kuşaklar arasındaki kopukluk İttihat - Terakki önderlerinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna katılan birçok kişinin anılarını okurken, Kürtlerdeki bu eksikliği hep duydum. Hatta son dönemlere kadar yaşayan ve "ağabey" dediğimiz kişilerin peşpeşe ve genç kuşaklara 30 - 40 yıl öncelerine ilişkin bilgiler bırakmadan ölmeleri, kuşaklar arasındaki kopuklukları daha da derinleştirdi. Bunlar 1950'ler öncesini, yaşayarak ya da duyarak, bizden iyi biliyorlardı. ..... |