La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Söylev - II


Auteur : Atatürk
Éditeur : TDK Date & Lieu : 1964, Ankara
Préface : Pages : 328
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 160x235 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Ata. Soy. 371Thème : Général

Söylev - II
Versions

Söylev - I [Türkçe, Ankara, 1963]

Söylev - II [Türkçe, Ankara, 1964]


Söylev (Nutuk) - II

Atatürk

TDK

Şimdiye dek bilginize sunduklarım, kişisel olarak ve Temsilciler Kurulu adına değindiğim olayların açıklanmasına ilişkin idi. Bundan sonra söyleyeceklerim, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldıktan ve yöntemine göre Hükümet kurulduktan bugüne değin meydana gelmiş olayları ve devrimleri kapsıyacaktır. Bu söyleyeceklerim aslında herkesçe apaçık bilinen ya da kolaylıkla öğrenilebilecek olan olaylarla ilgilidir. Gerçekten, Meclis tutanaklarında, Bakanlık dosyalarında, basın koleksiyonlarında bu olayların belgeleri saptanmış ve saklanmış bulunmaktadır. Bunun için ben, bütün bu olayların genel gidişini göstermek ve saptamakla yetineceğim. Amacım, devrimimizin incelenmesinde tarihe kolaylık sağlamaktır. Bütün bu olayların oluşum ve gelişiminde Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümeti Başkam, Başkomutan ve Cumhurbaşkanı olarak bulunmuş olmaktan daha çok, örgütümüzün1 genel başkanı olarak bu görevi yapmaya kendimi ödevli sayarım.
Baylar, Meclisin açıldığı ilk günlerde, Meclise, içinde bulunduğumuz durumu ve koşulları açıklıyarak izlenmesini ve uygulanmasını

Kemal Atatürk

Söylev (Nutuk)

TDK

Türk Dil Kurumu Yayınları
Türk Dîl Kurumu Yayınları: 220 / 2
Söylev (Nutuk)
İkinci Cilt
Kemal Atatürk

Ankara Üniversitesi Basımevi — 1964

Bugünkü dile çevrilmesinde çalışanlar:
Dr. Mehmet Tuğrul
Salâh Birsel
Cahit Öztelli
Hamdi Olcay

SÖYLEV

Sayın baylar,
Şimdiye dek bilginize sunduklarım, kişisel olarak ve Temsilciler Kurulu adına değindiğim olayların açıklanmasına ilişkin idi. Bundan sonra söyleyeceklerim, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldıktan ve yöntemine göre Hükümet kurulduktan bugüne değin meydana gelmiş olayları ve devrimleri kapsıyacaktır. Bu söyleyeceklerim aslında herkesçe apaçık bilinen ya da kolaylıkla öğrenilebilecek olan olaylarla ilgilidir. Gerçekten, Meclis tutanaklarında, Bakanlık dosyalarında, basın koleksiyonlarında bu olayların belgeleri saptanmış ve saklanmış bulunmaktadır. Bunun için ben, bütün bu olayların genel gidişini göstermek ve saptamakla yetineceğim. Amacım, devrimimizin incelenmesinde tarihe kolaylık sağlamaktır. Bütün bu olayların oluşum ve gelişiminde Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümeti Başkam, Başkomutan ve Cumhurbaşkanı olarak bulunmuş olmaktan daha çok, örgütümüzün1 genel başkanı olarak bu görevi yapmaya kendimi ödevli sayarım.
Baylar, Meclisin açıldığı ilk günlerde, Meclise, içinde bulunduğumuz durumu ve koşulları açıklıyarak izlenmesini ve uygulanmasını doğru bulduğum düşüncelerimi bildirdim. Bu düşüncelerin başlıcası, Türkiyenin, Türk ulusunun izlemesi gereken siyasal ilke ile ilgili idi.
Bilirsiniz ki, Osmanlılar zamanında çeşitli siyasal yöntemler tutulmuştu ve tutuluyordu. Ben, bu siyasal yöntemlerden hiçbirinin, yeni Türkiye devletinin yöntemi olamıyacağı kanısına varmıştım. Bunu, Meclise anlatmaya çalıştım. Bu konu üzerinde, daha sonra da çalışılmıştır. Bu konu ile ilgili olarak önceden ve sonraları, söylediklerimin temel noktalarını, burada hep birlikte hatırlamayı yararlı bulurum.
Baylar, bilirsiniz ki hayat demek, savaş ve çarpışma demektir. Hayatta başarı, yüzdeyüz savaşta başarı kazanmakla elde edilebilir. Bu da maddesel ve tinsel güce dayanır. Bir de, insanların uğraştığı bütün sorunlar, karşılaştığı bütün tehlikeler, elde ettiği başarılar, toplumca yapılan, genel bir savaşın dalgaları içinden doğagelmiştir. Doğu uluslarının Batı uluslarına saldırısı tarihin belli başlı bir evresidir. Doğu ulusları arasında Türklerin başta ve en güçlü olduğu biliniyor. Gerçekten Türkler, Müslümanlıktan önce ve sonra, saldırılar yapmışlar ve Avrupa içerisine girmişlerdir,  Batıya saldıran ve İspanyaya girip Fransa sınırlarına değin yayılan Araplar da vardır. Ama baylar, her saldırıya, her zaman, bir karşı saldırı düşünmek gerektir. Karşı saldırıya uğranılabileceğini düşünmeden ve ona karşı güvenilir tedbir bulmadan saldırıya geçenlerin sonu, yenilgi ve bozgundur, yok olmaktır.
Batının Araplara karşı saldırısı, Endülüste acı ve ders alınmaya değer bir tarihsel yıkım ile başladı. Ama, orada bitmedi.
Kovalama, Afrika kuzeyinde sürüp gitti.
Attilânın, Fransa ve Batı Roma topraklarına dek genişletilmiş olan imparatorluğunu hatırladıktan sonra, Selçuk Devletinin yıkıntısı üzerinde kurulan Osmanlı Devletinin, İstanbulda Doğu Roma İmparatorluğunun yerine geçtiği çağlara gözlerimizi çevirelim. Osmanlı padişahları içinde Almanyayı, Batı Romayı ele geçirerek çok büyük bir imparatorluk kurmaya girişmiş bulunanlar vardı. Yine, bu padişahlardan biri, bütün İslâm dünyasını bir merkeze bağlıyarak yönetmeyi düşündü. Bu amaçla Suriyeyi, Mısırı ele geçirdi. “Halife” samm takındı. Başka bir padişah da hem Avrupayı ele geçirmek, hem İslâm dünyasını buyruğu ve yönetimi altına almak amacım güttü. Batının sürüp giden karşı saldırısı, İslâm dünyasının tedirginliği ve ayaklanması ve böyle bütün dünyayı ele geçirme istek ve tasarılarının tek sınır içine aldığı çeşitli soydan insanların geçimsizlikleri, en sonunda Osmanlı İmparatorluğunu da, benzerleri gibi, tarihin bağrına gömdü.
Baylar, dış siyasanın en çok ilgili bulunduğu ve dayandığı temel, devletin iç örgütüdür. Dış siyasa, iç örgütle uyarlı olmak gerekir. Batıda ve Doğuda, yaratılışı, kültürü ve ülküsü başka başka olan ve birbirleriyle bağdaşamıyan toplulukları tek sınır içine almış bir devletin iç örgütü, elbette temelsiz ve çürük olur. Bu durumda dış siyasası da köklü ve sağlam olamaz. Böyle bir devletin, özellikle iç örgütü ulusal olmaktan uzak olduğu gibi, siyasal yöntemi de ulusal olamaz. Buna göre Osmanlı Devletinin siyasası ulusal değil; ancak, kişisel, bulanık ve kararsız idi.
Değişik ulusları ortak ve genel bir ad altında toplamak ve bu değişik ulus toplulukların eşit haklar ve koşullar altında bulundurarak güçlü bir devlet kurmak, parlak ve çekici bir siyasal görüştür. Ama, aldatıcıdır. Dahası, hiçbir sınır tanımayarak, ...

1 Söz konusu örgüt, Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti ve söylevin verildiği tarihte Halk Partisidir.



Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues