Rızgari’nin birinci sayısı çıktığı gün, yani 21 Mart 1976’da, dergi matbaada iken yasaklama kararı verilerek toplatıldı. Bu nedenle yazı işleri müdürü Mehmet Uzun da o gün tutuklandı.
Kürtlere sövüp - sayan, Kürt halkının varlığını inkâr eden, bir yığın ırkçı - şoven, gerici fikirler serbestçe pazarlanırken, Rızgari’nin kamuoyuna ulaşmasına neden engel olunmuştur? Bu sorunun cevabı araştırılmaya değer.
Bab-ı Ali’nin Kemalist yazarları; «Türkiye’nin en önemli üç sorunundan biri bölücülüktür», «Doğu halkı üzerinde dış kışkırtmalar var», diyerek, militarist burjuvaziye, onun en yüksek düzeydeki örgütlerine, Millî Güvenlik Kurulu’na, hergün, akıl öğretmeye, yol göstermeye çalışırlarken ...
İçindekiler / Naverok
Rızgari Neden Toplatıldı? Ezen Ulus Milliyetçiliğinin Irkçı Şoven Gerici Karakteri Üzerine — II — 2 / 32 Kapitalizmin İnsanlık Tarihine Vurduğu Yüz Karası: Sömürgecilik / 33 - 51 Dıyan Bıyan Fû / Cegerxwin / 37 - 38 Eritre / 52 - 53 Eritre Kurtuluş Mücadelesi / 53 - 59 Eritre Devriminin 14. Yıldönümü / 59 - 63 Mehabad Şehitlerini Anıyoruz / 64 Şeyh Said 1925 - Silâhlı Miting / 65 - 79 Dogmatizm / 79 - 80
Zimanê Kurdî / 81 Rêziman: Dersa Yekemin / 82 - 89 Ferheng: Sözlük / 82 - 90 Berkêşan: Üretim Pergalen Berkêşanê: Üretim Araçları Hêzên Berkêşanê: Üretim Güçleri Tevlaya Berkêşanê: Üretim İlişkileri Cura Berkêşanê: Üretim Tarzı Bingeh: Alt Yapı Sergeh: Üst Yapı / 91 - 98
Ayın Olayları Yorumları / 98 - 110
Şorişim Azadîxazim - Cegerxwîn / 110 - 111
Daxûyanî: Açıklama / 112
RIZGARİ NEDEN TOPLATILDI
EZEN ULUS MİLLİYETÇİLİĞİNİN IRKÇI-ŞÖVEN GERİCİ KARAKTERİ ÜZERİNE — II
Rızgari’nin birinci sayısı çıktığı gün, yani 21 Mart 1976’da, dergi matbaada iken yasaklama kararı verilerek toplatıldı. Bu nedenle yazı işleri müdürü Mehmet Uzun da o gün tutuklandı.
Kürtlere sövüp - sayan, Kürt halkının varlığını inkâr eden, bir yığın ırkçı - şoven, gerici fikirler serbestçe pazarlanırken, Rızgari’nin kamuoyuna ulaşmasına neden engel olunmuştur? Bu sorunun cevabı araştırılmaya değer. Bab-ı Ali’nin Kemalist yazarları; «Türkiye’nin en önemli üç sorunundan biri bölücülüktür», «Doğu halkı üzerinde dış kışkırtmalar var», diyerek, militarist burjuvaziye, onun en yüksek düzeydeki örgütlerine, Millî Güvenlik Kurulu’na, hergün, akıl öğretmeye, yol göstermeye çalışırlarken Rızgari’nin yığınlara ulaşmasına neden ambargo konulmuştur? Nedeni gayet açık.
Militarist burjuvazi ve egemen güçler, kendi egemenliklerini sürdürecek görüşlere, düşüncelere sonsuz bir serbesti tanırlar. Ve bu düşüncelerin yaygınlaşmasını teşvik eder, desteklerler. Çünkü onun, emekçi yığınlar ve sömürge halkları üzerindeki egemenliğini sürdürebilmesi için yalana ve baskıya ihtiyacı vardır. Militarist burjuvazi; işçi sınıfı, diğer emekçi yığınlar ve sömürgeleştirdiği halklar üzerindeki egemenliğini sürdürebilmesi için nesnel bir gerçeği her zaman baskı altında tutar. Baskı altında tutmaya, gizlemeye gücü yetmediği zaman ise olayları çarpıtmaya çalışır. Bu bakımdan militarist burjuvazi, ve onun akıl hocası olan yazarlar, üniversiteler, siyasal partiler her zaman ve her vesile ile nesnel gerçeği gizlemeye, baskı altında tutmaya ve çarpıtmaya çalışırlar. Sömürge halkların ve emekçi sınıf ve tabakaların ise gerçeğe ihtiyaçları vardır. Bilimsel bilgiye ihtiyaçları vardır. Militarist burjuvazinin ve onun desteğindeki yazarların, bilimcilerin ve siyasal partilerin tersine emekçi sınıf ve tabakaların ve sömürge halkların gizleyecekleri hiçbir şeyleri yoktur. İşte bu nedenle Rızgari’nin, kamuoyuna nesnel gerçeği bildirdiği için birinci sayısı yasaklanmıştır. Militarist burjuvazinin ve onun desteğindeki Kemalist yazarların, çirkin ve sömürgeci yüzlerini, halkların özgürlüğüne düşman olan tutumlarını, şoven - ırkçı tavırlarını deşifre ettiği için Rızgari yasaklanmış ve toplatılmıştır. Militarist burjuvazinin en çok korktuğu şey nesnel gerçeklerin anlatılması olduğundan daima yalana ihtiyacı vardır. Nesnel gerçeğin bilinmesi ise giderek, emekçi sınıf ve tabakalar üzerindeki sömürüsünün ve sömürge halkları boyunduruk altında tutmasının, hergün kırılması sonucunu doğuracağından militarist burjuvazi büyük bir panik içindedir.
Tarih bu tür olguların örnekleriyle doludur, örneğin; birinci emperyalist dünya savaşında, Alman sosyal demokrasisinin Karl Kautsky gibi dönek liderleri, Alman şovenizmini yayan yazıları rahatça yazabildikleri halde, savaşa karşı çıktıkları için Karl Liebncth gibi devrimciler de tutuklanıp zindanlara atılmışlardır.
Yine bunun gibi Rusya’da bolşevikler birinci emperyalist dünya savaşına karşı çıktıkları için tutuklanarak Sibirya’ya gönderilmişlerdir. Rus şovenizmini kamçılayanlar ise yazılarını serbestçe yazmışlar ve bu tür düşüncelerini serbestçe pazarlayabilmeleri için ise önemli teşvik görmüşlerdir. Lenin, «Sosyalizm ve Savaş» adlı kitabında Çarlık savcısının savaşa karşı çıkan ve savaş harcamalarına oy vermeyen, bolşevik işçi milletvekillerine ağır cezalar isterken, savaş çığırtkanlığı yapan Alman ve Rus sosyal demokratlarından övgü ile söz ettiğini yazmaktadır (1).
Toplumsal yaşantımızda düşünceler son derece önemlidir. Fakat, düşünceler ilerici, doğayı, toplumu ve insanı değiştirici olabildiği gibi gerici de olabilirler. Militarist burjuvazi her zaman gerici düşüncelerin yaygınlaşmasını ister ve bunu teşvik eder. İlerici düşünceleri ise mümkün olduğu kadar baskı altında tutmaya, çarpıtmaya gayret sarfeder. Toplumu ve insanı değiştirici, bilinçlendirici ve Örgütlendirici ve böylece harekete geçirici düşüncelere ise müsaade etmemesi ve dolayısıyla bu tür düşüncelerin kamuoyuna ulaşmasını engellemesi, böylesine düşünceler üzerine ambargo koyması militarist burjuvazi bakımından doğal ve kaçınılmazdır. Bunun tersine olarak, toplumu ve insanı değiştiren, bilinçlendiren ve örgütlendiren ve dolayısıyla harekete geçiren düşünceler burjuvazinin tüm baskılarına karşılık her zaman savunulmalı ve kamçılanmalıdır.
Bir örnek: Nadir Nadi, Nazım Hikmet’in ölümü üzerine şunları yazmaktadır: «Ölümü dünya basınında geniş yankılar uyandırdı. En ağırbaşlı batı gazeteleri, O’nun kişiliği, düşünce ve sanat değeri hakkında sütunlar dolusu yazı yazdılar. Bizde ise, Orhan Seyfi Orhon’la, Ulunay’dan başka bir yazarın ölümü ile ilgili olarak Nazım’a ait bir fıkra bile kaleme aldıklarını hatırlamıyorum.. Nazım Hikmet’in hayatı, düşünceleri ve eserleri üzerine “birşeyler” söyleyebilecek kimse yok mu idi aramızda? Herhalde vardı. Ama ne yaparsınız ki, 1934 yılında şehir tiyatrosunda eserleri oynanan “Sapık” şairden rahat rahat söz açmak 1964 yılının çok partili Türkiye’sinde suç sayılabilirdi.» (2)
Doğru, 10 -12 yıl önceleri Türkiye’de Nazım Hikmet hakkında nesnel değerlendirmeler yapmak suç sayılırdı. Burjuvazi ...
1) Lenin, Savaş ve Sosyalizm, Sol Yayınları, Sayfa : 37.
2) Nadir Nadi, Perde Aralığından, 2. Basım İstanbul 1965, Sayfa : 272.
Ruşen Arslan Mehmet Uzun
Rizgarî, n°2
Rizgarî
Rizgarî Kovara rêzanî û çandî ya Mehane Aylık Politik ve Kültürel Dergi Sahibi: Ruşen Arslan Yazı İşleri Müdürü: Mehmet Uzun Sal / Yıl: 1 Hejmar / Sayı: 2 21 Cotan 1976 / 21 Nisan 1976 Teknivk Sekreter: Rüstem Özgür
Yönetim Yeri: Sezenler Sok. 3/11 Sıhhiye - Ankara
Yıllık Abone: 100, Altı Aylık: 50 lira, Dış ülkeler İçin İki Katı
Dizilip Basıldığı Yer: Murat Matbaacılık İstanbul Tel: 27 45 71
Kapak: Haziran 1925, Diyarbakır’da İdam Sehpaları (Birinci sayının kapağı': 1938 Dersim)
Genel Dağıtım : Sezenler Sok. 3/11 Sıhhiye / Ankara