La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page
Revues Revues

Rizgarî, n°9


Éditeur : Rizgarî Date & Lieu : 1979, İstanbul
Préface : Pages : 128
Traduction : ISBN :
Langue : Kurde, TurcFormat : 240x155 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Kur. Ars. Riz. N°9 (Rev. 9)Thème : Politique

Rizgarî, n°9
Versions

Rizgarî, n°2 [Kurdî, Ankara, 1976]

Rizgarî, n°5 [Kurdî, İstanbul, 1978]

Rizgarî, n°9 [Kurdî, İstanbul, 1979]

Rizgarî, n°11 [Kurdî, Duisburg, 1987]

Rizgarî, n°6 [Kurdî, İstanbul, 1978]

Rizgarî, özel ek n°11 [Kurdî, , 1990]

Rizgarî, n°13 [Kurdî, , 1988]

Rizgarî, n°16 [Kurdî, , 1988]

Rizgarî, n°17 [Kurdî, Berlin, 1989]

Rizgarî, n°19 [Kurdî, Berlin, 1989]

Rizgarî, n°20 [Kurdî, Berlin, 1989]


Rizgarî, n°9

Ruşen Arslan
Șefik Dündar

Rizgarî


Bilinir ki, burjuvaziye karşı iktidar mücadelesinde proletaryanın elinde parti örgütünden başka silahı yoktur. Partisiz proletarya hiçbir şeydir, fakat çelik çekirdekli, merkezileşmiş, legal örgütler ağı ile kuşatılmış illegal öncü güçlerden oluşan bir partiye sahip proletarya ise herşey...

Parti sorunu, başından itibaren, marksistlerin en ivedi ve en temel sorunlarından biri olagelmiş ve Lenin'in bitmez bir enerji, yaratıcı bir inat ve kararlılıkla sürdürdüğü pratik ve entellektüel çalışmaları ile öncü, savaşçı parti anlayışı yerliyerine oturmuştur. Bundandır ki biz marksistler genel olarak leninist parti kavramını kullanırız. Lenin’in yirmi yılı aşkın teorik ve pratik faaliyetleri, nihayet, Büyük Ekim Devrimi ile (1917) ölümsüzleşmiştir.

Lenin’in çalışmalarını kronolojik olarak incelemek, bize, leninist ...

İçindekiler

- Dar Grup Çıkarlarını parçalamak ve Devrimci Güçlerin İlkeli Birliğini Gerçekleştirmek İçin Görev Başına! / 3

- Deklerasyon / 9

I - Giriş
1 - Teoride Panik Yaratan Bir Kavram: Faşizm / 17
2 - Türkiye’de Anti-faşist platform Marksist değil, Reformisttir / 19
3 - Dimitrof'un Faşizm Teorisi yetersiz, anti-faşist siyasal strateji ve taktikleri yanlıştır / 25
4 - III. Enternasyonal’in lağvı, İdeolojik yıkım, Emperyalist Burjuvaziye Siyasal ve İdeolojik teslimiyet ve proleterya Enternasyonalizminin kurşuna Dizilmesidir / 30

II - Faşizm
1 - Büyük Ekim Devrimi ve Emperyalist Savaş / 32
2 - Tekelci Burjuvazi ve Küçük Burjuvazi / 35
3 - Faşizmin Temel Karakteristiği: Fanatik anti-komünizm / 40
4 - Bir Kitlesel Çıldırma Olayı Olarak Faşizm / 42
5 - Faşizm ve Burjuva Demokrasisi / 44
6 - Tekelci Burjuvazinin İktidarı Olarak Faşizm / 48
7 - Emperyalizme Bağımlı Devletlerde Faşizm / 49

III - Türkiye’de Faşizm / 53

IV - Anti-Sömürgeci Ulusal Demokratik Mücadelede Anti-Faşist Görevlerimiz / 64

Ek I / Marksist Devlet Teorisi Ve Demokrasi
1 - Devletin ortaya çıkışı / 70
2 - Devletin tipi ve biçimi / 71
3 - İstisnai durumlar (Lui Bonapart-Bismarck) / 72
4 - Devletin ortadan kalkması / 73
5 - Devletin ele geçirilmesi ve sonrası / 74
6 - Burjuvazinin gerçek gücü nerededir / 75
7 - Demkorasi / 76
8 - Burjuva diktatörlüğünün biçimleri / 79

EK II / İtalya’da Faşizm / 82

Ek III / Almanya’da Nazizm / 90

Ek IV / Ispanya’da Falanjizm / 98

Ek V / Kısa Tarihçe / 104

- Olaylar ve Yorumlar / 117


DAR GRUP ÇIKARLARINI PARÇALAMAK VE DEVRİMCİ GÜÇLERİN
İLKELİ BİRLİĞİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN GÖREV BAŞINA!


Bilinir ki, burjuvaziye karşı iktidar mücadelesinde proletaryanın elinde parti örgütünden başka silahı yoktur. Partisiz proletarya hiçbir şeydir, fakat çelik çekirdekli, merkezileşmiş, legal örgütler ağı ile kuşatılmış illegal öncü güçlerden oluşan bir partiye sahip proletarya ise herşey...

Parti sorunu, başından itibaren, marksistlerin en ivedi ve en temel sorunlarından biri olagelmiş ve Lenin'in bitmez bir enerji, yaratıcı bir inat ve kararlılıkla sürdürdüğü pratik ve entellektüel çalışmaları ile öncü, savaşçı parti anlayışı yerliyerine oturmuştur. Bundandır ki biz marksistler genel olarak leninist parti kavramını kullanırız. Lenin’in yirmi yılı aşkın teorik ve pratik faaliyetleri, nihayet, Büyük Ekim Devrimi ile (1917) ölümsüzleşmiştir.

Lenin’in çalışmalarını kronolojik olarak incelemek, bize, leninist partinin inşasının nasıl çetin ve nasıl kararlı bir mücadele pratiğinden geçtiğini öğretmesi açısından son derece büyük bir önem taşır. Leninist öncü savaş örgütü öyle ha deyince oluşmaz. Bunün için olabildiğince titiz ve duyarlı bir teorik mücadeleye ve gene olabildiğince çetin, inatçı ve kararlı bir pratiğe ihtiyaç vardır.

Lenin'in St. Petersburg Mücadele Örgütü'nden (1895), 1917 Ekim Devrimi’ni gerçekleştiren Bolşevizm'in inşasına ulaşan uzun, çetin, sarp ve dolambaçlı mücadele yolu, Leninist örgüt gibi yüce bir kavramı kullanma cesaretine sahip her militan için titiz bir dikkatle incelenmelidir. Çünkü bu acılı ve şanlı yol, sayısız değerli derslerle doludur. Eğer entellektüel gevezeliklerle sefalet gösterisi yapmıyorsak, kullanma cesareti gösterdiğimiz kavramların sürecini ve içeriğini aslına en uygun ve en doğru bir biçimde anlamaya, kavramaya birinci planda yer vermek zorundayız. Bu yapılmadığı için de, bir yığın irili ufaklı ucube gurup ve ucube grupların antika şeflerinin ahmaklıkları ile boğazlaşıp durmaktayız.. Bunların cehalet gösterilerine fanatik saplantılarla sahip çıkan bir yığın genç devrimci ise, kuşkusuz, bizim için başlıbaşına bir sorundur. Dar gurupçuluğun saldırgan dogmatizmi ile yanlışları savunmada gösterilen külhanbeyi tavırlar, yalnızca şaşılacak değil fakat aynı zamanda kahrolacak kadar boyutlanmıştır. Şu bizim serseri güruhu, daha hâlâ, tüm anti-sömürgeci siyasal güçlerin ilkeli birliği gibi zorunlu ve hayati bir kavram üzerinde «teorik» maskaralıklar yapmakta ve hâlâ tüm devrimci gurupların siyasi bir program etrafında ve ideolojik birlik temelinde örgütlenmesine —ki leninist örgüt kavramı doğrudan bu gerçeğin hayata geçmesi demektir— karşı olmadık herzeler ile küfür yağdırmakta, çarpık-çurpuk şeflik bilgileri ile bu leninist temeli dinamitlemektedirler. Bir kez daha heceleyerek okuyalım: işçi sınıfının kurtuluşu adına bir araya gelen sınıf bilincine varmış ileri savaşçıların birliği olan leninist parti; marksizmin genel, temel ve vazgeçilmez ilkeleri doğrultusunda mücadele veren ve fakat çeşitli eğilimler etrafında toplanan devrimci gurupların siyasal bir program etrafında ve ideolojik birlik temelinde örgütlenmesini ifade eder. Bunun kaçı-göçü; aması-fakatı yoktur. Sorun çeşitli eğilimler etrafında yoğunlaşan bu devrimci gurupların faaliyetlerini merkezileştirmek ve tüzük kanalı ile —ya da parti tüzüğünde ifadesini bulmak üzere— örgütsel birlik ile taçlandırmaktır. Bunun için de, dar gurupçu anlayışları parçalayacak ve şeflik saplantılarını yerlebir edeceğiz. Felsefi temelini idealizmde bulan küçükburjuva barikatları —hiç yolu yok— infilak ettireceğiz. Bundan kuşku duyan varsa savaş alanları açıktır, buyursunlar! Fakat bundan kuşku duymayıp, bunlara inanan ve fakat şeflik takkeleri düşecek ve keller görünecek diye bu gerçeklere Donkişot'un paslı silahları ile karşı koymaya yeltenenler varsa —ki var— onlara da devrimci mücadelenin temel ve vazgeçilmez ilkelerini asla pazarlık konusu yapmadan hadlerini bildireceğiz. Bunun için dedikoduculuğun, pislik üreten merkezlerin ve fanatikleşmiş genç insanların ardına gizlenmek yeterli olmayacak? Tarih inatçıdır! Bu açık. Ve açık olan bir şey daha var: siyasal pratik önünde hiçbir gerici barikat uzun süre dayanamaz. Sömürgecilerin polisine kalça kıvırıp, gerdan kıran dernekçi yosmalarla, şapşal muhasebecilerle, miskin küçükburjuva şairleriyle, memur ruhlu, köylü kafalı entelektüellerle hesaplaşmak, emperyalistlerle, sömürgecilerle, faşist çetelerle boğazlaşmaktan daha çetin değildir elbette. Ama çok daha adi bir iştir. Pis bir iştir. Biz işte —tarihsel talihsizliğimizin kaçınılmaz bir öğesi olarak— bu pis işleri de ne yazık ki üstlenmek ve bir yandan emperyalistlerle, sömürgecilerle, soyu bitmiş feodal gericiliğin kertenkeleleriyle ve faşist çetelerle boğazlaşırken, bir de, dernekçi yosmalarla, şapşal muhasebecilerle, duygulu ve kibar küçükburjuva şairleriyle, köleleşmiş memur ruhlu ve köylü kafalı sefil entelektüellerle de boğazlaşacağız. Kuşkusuz köylü kavramını burada bir horlama, aşağılama olarak kullanmıyoruz: köylülüğün siyasal toplumsal fonksiyonu ile ilgili olarak kullanıyoruz. Bilinir ki, köylülüğün devrimci faaliyeti, kendi toprağının sınırlarına kadar sürer. Bilinir ki köylülük durmadan, içinden kapitalizmi ve burjuvaziyi çıkaran küçük mülk sahiplerinin toplumsal temelini teşkil eder. Bilinir ki köylülük aptal entrikalarla kurnazlık gösterilerine pek düşkündür. Bilinir ki köylülük modern toplumun dayattığı dönüşümlere, karşı sefil bir fanatiklikle direnir ve gericiliğin kaynaklarını besler. Ve bilinir ki köylülük, kendi içinde çeşitli sınıf eğilimlerinin ...


Ruşen Arslan
Șefik Dündar

Rizgarî, n°9

Rizgarî

Rizgarî
Kovara rêzan û Çanda Mehî
Aylık Politik Kültürel Dergi
Sahibi: Ruşen Arslan
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Șefik Dündar
Sal / Yıl: 3
Hejmar / Sayı: 9
Sermawez / Kasım 1978

Yönetim Yeri: İhtisapağa Sok. Mini Han, No.: 6 / 8
Aksaray

Basıldığı yer: Bitlis'in sesi Matbaası

Abone: Yıllık 900, 6 aylık 450 TL.



Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues