
Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Kürdistan ve Ermeni Soykırımı
Kemal Mazhar Ahmed
Kürdistan Yayınevi
Dr. K.M.Ahmed, 1937’de Süleymaniye’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Tarihle ilgili konulara duyduğu ilgi nedeniyle 195 5’de Yüksek Öğretmen Okulu’nun tarih bölümüne girdi ve 1959’da buradan mezun oldu. 1960’da doktora öğrencisi olarak Baku’ya gönderildi. 1963’de, Kürt tarihçisi Rahim Gazi’nin gözetiminde, Irak Kürdistam’nda Kürt Ulusal Kurtuluş Savaşımı (1918-1932) konulu doktora tezini, Sovyet Bilim Akademisi’nin kriterlerine göre, en yüksek dereceyle başardı. Burada çalışmalarına devam ederek, Kürt tarihi üzerindeki araştırmalarına 1958’e kadar olan dönemi de katarak genişletip geliştirdi. Burada bulunduğu sürede, çok sayıda bilimsel makale ve inceleme yazıları yazdı. O’nun bilim doktoru olmada elde ettiği başarıyı, Irak Ajansı(İNA) şu sözlerle dile getirdi: Dr. Kemal Mazhar Ahmed, bu dereceyi almayı başaran ilk Ortadoğulu öğrencidir.Yine Dr. Kemal Mazhar Ahmed’den sonra bu yüksek dereceyi alabilen ikinci kişi Dr. İzeddin Mustafa Resul da bir Kürttür ve tezini Ehmede Xanî üzerine yapmıştır.
Dr. K. M. Ahmed, Irak’a döndükten sonra Bağdat Üniversitesi Edebiyat Bölümü’nde görevlendirildi. Kürt Bilim Akademisi’nin kuruluşundan itibaren buranın genel sekreterliğine seçildi. Bu kurumun çalışmalarının yetkinleşmesinde büyük bir rol oynadı. Yazar, 1973’de Paris’te toplanan Dünya Doğu Bilimcileri Kongresi’ne delege olarak davet edildi. Yazarımız, Ortadoğu ve Kürt tarihi alanında profesörlük ünvanı olan yegane Kürt olarak Bağdat Üniversitesi’ndeki öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir.
İçindekiler
Türkçe Çeviriye Önsöz / 7
Yazarın Önsözü / 11
1. Bölüm
Kürdistan’ın Önemi ve Büyük Devletlerin Rolü / 6
2. Bölüm
Savaş Arefesinde Kürdistan’ın Genel Durumu / 27
3. Bölüm
Kürdistan Savaşın Ortasında / 36
4. Bölüm
Kürt Halkının Savaşımı ve Uğradığı Kayıplar / 44
5. Bölüm
Kürtler ve Ermeni Soykırımı / 51
6. Bölüm
Büyük Devletlerin Planlarında Kürtlerin Geleceği / 79
Sonuç / 83
Notlar / 89
Yararlanılan Kaynaklar / 116
TÜRKÇE ÇEVİRİYE ÖNSÖZ
Tarihsel bir araştırmaya önsöz yazmanın güç bir iş olduğunu biliyorum. Hele kişi tarihçi değil ve yazar henüz hayatta ise. Başlangıçta bu kitabın Türkçe çevirisine, bizzat yazarı tarafından önsöz yazılmasının daha doğru olacağı düşünüldü. Bu amaçla Dr. Kemal Mazhar Ahmed’e mektup yazıldı. Ancak bugüne kadar kendisinden herhangi bir yanıt alınamadı. Bunun, yazarın ve çevirmenin dışında bir takım başka güçlüklerden kaynaklandığı kanısındayım. İşte bu durumdan sonra söz konusu görev bana verildi ve elden geldiğince bunu yapmaya çalışacağım.
Elinizde bulunan bu kitap, 1975’de Bağdat’da Kürt Bilim Akademisi(1) tarafından yayınlandı. Kısa bir süre sonra ünlü Kürt yazarı Mehmet Mela Kerim tarafından arapçaya çevrildi (1977). Eserin Türkçeye çevirisi, ilk baskıyı, yani Kürtçe aslını sunuyor okurlara.
Dr. Kemal Mazhar Ahmed, Arapça basıma yazdığı önsözde şöyle söyler:
Her nekadar bu son dönemde araştırmacılar, Kürt tarihinin bazı evreleri üzerine yoğunlaşmışlarsa da, Kürdistan kitaplığının henüz yoksul olduğu bir gerçektir. Söz konusu tarihin bir çok sayfaları hala gün yüzüne çıkarılmış değil. Salt Kürdistan’la ilgili komşu ülkeler bakımından değil, bizzat bu tarihin çocukları için de bu böyle.
Yazar, Arapça basımda yaptığı değişiklikler ve kattığı yeni bilgi ve belgeler konusunda da devamla şunları belirtir:
Arap okurları aydınlatmak amacıyla kitaba epeyce yeni şeyler katma gereğini duydum... Arapçasında yeni bilgi ve kaynaklar sundum okurlarıma. Özellikle Sovyet Azerbaycanı’nda ünlü Doğu bilimci Dr. Ahmed Aliev’in ittihatçılar Döneminde Türkiye adlı araştırmasında ortaya çıkardığı yeni belgeleri bu çeviriye ekledim. Söz konusu bilgileri kitabın ilgili bölümlerine serpiştirerek bazı değişiklikler yaptım.
Elinizdeki bu çeviri, 1.Dünya Savaşı yıllarında Kürdistan’ın durumunu, buraya yönelik çeşitli hesap ve gelişmeleri içeren değerli bilgi ve belgeler içeriyor, sorunları bilimsel bir anlayışla irdeliyor.
Türkiye ve Kürdistan’lı okurların, ünlü bilim adamı Dr. Kemal Mazhar Ahmed’i kısaca da olsa tanımalarında yarar görüyoruz.
Dr. K. M. Ahmed, 1937’de Süleymaniye’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Tarihle ilgili konulara duyduğu ilgi nedeniyle 1955’de Yüksek Öğretmen Okulu’nun tarih bölümüne girdi ve 1959’da buradan mezun oldu. 1960’da doktora öğrencisi olarak Baku’ya gönderildi. 1963’de, Kürt tarihçisi Rahim Gazi’nin gözetiminde, Irak Kürdistanı’nda Kürt Ulusal Kurtuluş Savaşımı (1918-1932) konulu doktora tezini, Sovyet Bilim Akademisi’nin kriterlerine göre, en yüksek dereceyle başardı. Burada çalışmalarına devam ederek, Kürt tarihi üzerindeki araştırmalarına 1958’e kadar olan dönemi de katarak genişletip geliştirdi. Burada bulunduğu sürede, çok sayıda bilimsel makale ve inceleme yazıları yazdı. O’nun bilim doktoru olmada elde ettiği başarıyı, Irak Ajansı(İNA) şu sözlerle dile getirdi: Dr. Kemal Mazhar Ahmed, bu dereceyi almayı başaran ilk Ortadoğu’lu öğrencidir. Yine Dr. Kemal Mazhar Ahmed’den sonra bu yüksek dereceyi alabilen ikinci kişi Dr. İzeddin Mustafa Resul da, bir Kürttür ve tezini Ehmede Xanî üzerine yapmıştır.
Dr. K. M. Ahmed, Irak’a döndükten sonra Bağdat Üniversitesi Edebiyat Bölümü’nde görevlendirildi. Kürt Bilim Akademisi’nin kuruluşundan itibaren buranın genel sekreterliğine seçildi. Bu kurumun çalışmalarının yetkinleşmesinde büyük bir rol oynadı. Yazar, 1973’de Paris’te toplanan Dünya Doğu Bilimcileri Kongresi’ne delege olarak davet edildi. Yazarımız, Ortadoğu ve Kürt tarihi alanında profesörlük ünvanı olan yegane Kürt olarak Bağdat Üniversitesi’ndeki öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir.
Dr. K. M. Ahmed , Kürdistan kitaplığının zenginleşmesine çok büyük katkılarda bulundu ve bu yoldaki uğraşını yoğun bir şekilde sürdürüyor. O’nun son 25 yılda ortaya koyduğu ürünler, kendisinden önceki 50 yılda bu alanda yapılanlardan kat kat fazla olmuştur. Bunu söylerken, büyük Kürt tarihçisi M. E. Zeki’nin (1880-1948) Kısaca Kürdistan ve Kürt Tarihi adlı eserinin sahip olduğu değeri elbette gözardı etmiyoruz. Yazarın çalışmalarının en önemli yanlarından biri, Kürt tarihinin bilinmiyen sayfalarını gün yüzüne çıkarması, bir kısım yazarlarca kasıtlı olarak çarpıtılan tarihsel gerçekleri, güvenilir kaynak ve belgelere dayanarak bilimsel anlayışla ele alıp incelemesidir. Denilebilir ki bu yönüyle Dr. K. M. Ahmed, Kürt tarihini rayına oturtmuş ve adeta yeniden yazmıştır. Böylece, 20.yüzyılda Kürtlerin durumunu, tarihin gidişinde oynadıkları rolü, Kürdistan’la bağlantısı olan ve buraya şu ya da bu amaçla ilgi duyan devletler bakımından taşıdığı önemi, açıklıkla ortaya koymuştur ve bu yöndeki çalışmaları sürüyor.
Bilinen nedenler yüzünden, Kürdistan’ın parçaları arasındaki kültürel etkileşim de henüz istenilen ölçülerde gerçekleştirilmiş değil. Bunun yanısıra, ülkemizi aralarında bölüşen devletlerin komuoyu da çeşitli etkinliklerimizden yeterince haberdar edilm iyor. Kanımca bu tür çevirilerin ve benzeri çalışmaların, bu bakım¬dan sağlayacağı yararların önemi büyüktür. Örneğin elinizdeki bu eserin Türkçe olarak basımı, Türkiye’li okurların doğru olarak bilgilenmeleri, çarpıtılagelen tarihsel gerçekleri yakından görme¬leri bakımından önemi küçümsenemez.
Dr. K. M. Ahmed, onlarca makale ve inceleme yazıları bir yana bırakılırsa, çeşitli alanlara ilişkin çok sayıda eserin sahibidir. Bun¬ların başlıcaları şunlardır:
1. Irak Kürdistam’nda Ulusal Kurtuluş Hareketi 1918-1932, Bakü 1967 (Rusça).
2. Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Kürdistan, Bağdat 1975 (Kürtçe).
3. Sovyet Doğu Bilimi’nde 1920 Irak Devrimi, Bağdat 1977 (Arapça).
4. Gerçeğin Kavranması (Tegehiştinî Rastî) Üzerine, Bağdat 1978 (Kürtçe). (Bu, 1918’de Kürtçe ve 67 sayı yayınlanmış olan bir der¬gi üzerine yapılan incelemedir.)
5. Kiirtlerde Feodalizm Üzerine, Bağdat 1977 (Arapça).
6. Ortadoğu’da Uluslararası İttifaklar, Bağdat 1978 (Arapça).
7.1920 Irak Devrimi’nde Kürtlerin Rolü, Bağdat 1979 (Arapça).
8. Rönesans, Bağdat 1979 (Arapça). (Bu eser, Bağdat’da yayın¬lanan Küçük Ansiklopedi adlı yayının Rönesans maddesi için yazıl¬mıştır).
9. Irak İşçi Sınıfı Tarihi, Bağdat 1981 (Arapça).
10. Tarih Kuramı ve Kürt Tarihi, Bağdat 1983 (Kürtçe).
11. Kürt Tarihinden Birkaç Sayfa, Bağdat 1985 (Kürtçe).
Dr. Cemşid Heyderi
1. Bilim Akademisi, Irak’da 1970’de 183 saydı kanunla kurul¬du ve l Kasım 1978’de hükümetin buyruğu ile kapatıldı.
Önsöz
Ne yazık ki Kürt tarihinin hiç bir dönemi, derinliğine, derli toplu ve bilimsel bir anlayışla henüz incelenmiş değil. Sadece yakın geçmişi, özelikle 19.yüzyılı ve bir kaç ulusal ayaklanmayı, kısmen bu yargının dışında tutabiliriz(l). Açıktır ki Kürdistan ve Kürtlerle ilgili kapsamlı araştırmalar yapılmadan, Ortadoğu tarihinin farklı dönemleri arasında bağ kurmak güçtür ve bu nedenle bir çok bilimsel soru da cevapsız kalacaktır.
1.Dünya Savaşı yılları, Kürt tarihi bakımından böylesine önemli bir evre sayılır ve henüz köklü bir araştırma zorunluluğu ile karşı karşıya bulunuyor. Söz konusu önemi gözöniinde tutan Sovyetler Birliği’nin Ortadoğu Bilimcileri, sorunu incelemeyi kararlaştırdılar. Bu arada, diğer bazı konuların yanısıra, Kürdistan’ın 1.Dünya Savaşı yılları sürecini araştırma görevi bana verildi. Bu, konuya verilen önem açısından bir başlangıç sayılır.
1. Dünya Savaşı (1914-1918), pekçok ulusun yaşamında çok büyük bir olaydır. Bunun ortaya çıkardığı sorunlar ve sonuçları tüm dünyayı etkiledi ve bir çoklarının tarihsel gelişiminde derin değşikliklere yol açtı. Savaşın alevleri bütün dünyayı sarmakla birlikte, en çok da Avrupa, Yakın ve Ortadoğu’yu etkisi altına aldı. Kısmen de, savaş alanına giren Kuzey Afrika ülkelerini...
Ortadoğu’nun önemli bir kısmını meydana getiren Kürdistan’ın da, bu savaşta belirli bir yere sahip olduğu açıktır. Savaş olayı ve doğurduğu sonuçlar, Kürt halkının yaşamını ve geleceğini derin-den etkiledi. Bütün bu önemine rağmen, Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Kürdistan Tarihi, şimdi de tam olarak aydınlığa kavuş¬turulmuş, özel bir evre olarak bağımsız bir tarzda incelenip ortaya konulmuş değil. Bu alanda Kürtçe olarak yeterli bir şey yazılmamıştır. Mehmed Emin Zeki, Refik Hilmi,Hüseyin Mukriyani gibi (özellikle ilki) Kürt tarihçileri, genellikle Kürt halkının savaş yıllarında karşılaştığı eziyet ve sıkıntılardan söz etmişler. Bununla birlikte yalnız okuma-yazma bilmeyen Kürtler değil, aydınları da bu oldukça önemli tarihsel dönem hakkında yeterli bilgiye sahip değiller. Sözgelimi Avrupa ve diğer ülkelerde konuyla ilgili onlarca eser yayınlandığı halde, Kürtlerin, Ermeni kırımlarındaki rolü hakkında bilgisi olanların sayısı çok azdır. Biz kendi açımızdan, bilimsel nedenlerle söz konusu savaş yıllarında, Kürt halkı ile ilgili olaylara, çeşitli gelişmelere ve bunlardan çıkan derslere özel bir önem vermekteyiz.
1.Dünya Savaşı’nda Rus ordusu Kürdistan’ın her yöresine gir-di, buralarda Osmanlı ordusu ile savaştı. Bu yüzden Sovyetler Birliği arşivleri, o dönemin Kürdistan’ı ile ilgili değerli bilgi ve belgelerle doludur. Biz de, Sovyet kürdoloğu M.S. Lazarev’in yardımı ile 1. Savaş sürecini içeren Kürt tarihini bazı yönleriyle incelemeye çalışacağız. Bunun yanısıra, savaş öncesinde ve savaş yıllarında, Kürdistan ve Ermenistan’ın birçok yörelerini gezmiş ve değerli bilgiler yayınlamış olan Akadami Gordlevski’nin de çalışmalarından yararlanacağız. Bu iki bilgin ve diğer bir kısım Sovyet Doğu bilimcilerinin araştırmaları, belirtilen dönemle ilgili Kürdistan tarihinin aydınlatılması bakımından, bu kitabın yazarına büyük yarar sağladı.
Bazı konuların açıklığa kavuşturulmasında İngiliz kaynakları da önemli bir değere sahiptir. Özellikle Irak Kürdistanı ile ilgili olanları... Çünkü İngilizler buraya çok önem verdiler. Bunlarla birlikte İngiliz ordusu, ancak savaşın bitimine doğru Kürdistan’ın bir parçasının bir kesimine ulaşabildi. Bunun için İngiliz belgelerinin çoğu Irak Kürdistanı ile ilgili bilgilere yer vermekte, diğer parçalara ilişkin olanlarına ise nadiren rastlanmaktadır. Buna karşın Arnold Wilson, Edmonds, Mason ve diğer bazı İngiliz yazarlarının eserlerinden yararlanılabilir(2). İngiliz kaynakları, gerek savaş öncesinde gerek savaş süresince olsun, büyük devletlerin Kürdistan’a verdikleri önemi ortaya koyan belgelerle doludur.
Arapça olanlardan da yararlanılabilir. Ama bunlar daha çok Irak Kürdistanı’ndan bahs ederler. Örneğin Şükrü Mahmud Nedim, kitabında Türk ve Rus orduları arasında Süleymaniye, Hanekin ve Revanduz cephelerinde yapılan savaşlara yer veriyor. Yine de Arapça kaynakların orasında burasında rastlanılan Kürdistan’la ilgili bilgilerden yararlanılabilir.
Kürdistan’ın 1.Dünya Savaşı yıllarındaki durumunu dile geti-ren güvenilir nitelikte kaynakların yokluğu, bu dönemi incelemek isteyen araştırmacıların önünde ciddi engellerden biridir. Tarihin bu kesiminde yaşanan büyük olaylarda, konumuzla ilgili pek az bilgilere raslanılır. Kaldı ki bazı yazarlar, Kürt hareketinin savaş nedeniyle bir duraklama sürecine girdiği kamsındadırlar.
Başlangıçta da belirtildiği gibi Kürt tarihi yeterince araştırılma-mış: yazılanların bir kısmı da, bilimsel olmaktan çok gerçekleri çarpıtma amacına yönelik olmuştur. Öyle ki bir tarih bilimcisi, tarafsız bir gözle bunlara baktığında, Kürtler karşısında kendisini savunma konumunda bulur ve gerçekleri açığa çıkarma sorumluluğuyla çalışmaya koyulur. Bu sakatlıkların en önemlilirinden birisi, gerek Sultan Abdulhamid zamanında ve gerekse 1.Dünya Savaşı yıllarında yapılan Ermeni katliamlarında Kürtlerin rolünün çarpıtılması ve bunların Kürtlere mal edilmesidir. Paule Emile hiç bir ayrıma gerek duymadan, 1915’de yapılan kıyımla ilgili olarak ,Asker, jandarma, Kürt çete ve eşkiya, Türkiye’de bütün herkes Ermenilerin kanını akıttılar, demektedir(3). Loqa Zado, Abdulhamid döneminde yapılanla ilgili daha ağır şeyler öne sürüyor: ...Abdulhamid, Ermenileri ve Asurileri ortadan kaldırmak istiyordu. Bu niyetini gerçekleştirmek için de Kürtlerden başkasını aramadı. Bu, onların doğal eğilimleri gereği kandökücü olmalarından ileri geliyordu. Aralarında dini savaş başlatıldı. Öylesine büyük bir katliam yapıldı ki, hala bugün de torunlarının (yani Kürtlerin- yaz.) vicdanlarında çınlamaya devam ediyor(4).
Kürt-Ermeni ilişkileri konusunda, Batı’lı tarihçilerin büyük bir kısmının yazılarında bu tür saçmalıklara sorumsuzca yer verildiği bilinen birşeydir. İngiliz yazarı Keeling, 1924’de Londra’da yayınlanan Türkiye ve Rusya Maceraları adlı kitabında Kürtlerin, kaçak Ermenileri nasıl koruduklarını, çocuklarını ölümden nasıl kurtardıklarını, Abdulhamid’in Kürt-Ermeni dayanışmasından nasıl korktuğunu ve bu nedenle Hamidiye Alaylarını kurduğunu anlat-makla birlikte şunları yazıyor: Bu, (yani Ermenileri ortadan kaldırmak amacıyla Hamidiye Alaylarının oluşturulması -yaz.) işe uygun bir girişimdi. Çünkü Kürtler, olalı beri zalim, çete ve yolkesiciler gibi sorumsuz ve başıboş davranışlarıyla ün almışlardı(5).
Keeling, bu yargısını kafasına ve gönüllerine oturtmak için bu sözlerin hemen ardından bir Fars efsanesini anlatmaktan da kendini alamıyor. Güya Süleyman (peygamber) kendi zamanında, güzel kızlardan oluşan 400 kişilik bir kafileyi Ortadoğu’dan yola çıkarır ve bunlar Yukarı Mezepotamya’dan geçerken devler ve vahşiler tarafından esir alınırlar. Çete Kürtler bunların torunlarından türemişlermiş...
Bu tür saçmalıklarla daha önceleri de karşılaşmıştım ve dikka-timi çekmişti. Bu nedenle konuya özel bir önem verdim: birinci ve ikinci katliamlarda Kürtlerin rolünü incelemye koyuldum. Bu çabanın ürünleri, bu kitabın 5. Bölüm’ünde, Kürtler ve Ermeni Soykırımı başlığı altında sergileniyor. 1.Dünya Savaşı yıllarını içeren Kürdistan tarihinin aydınlatılması yönünden büyük bir önem taşıyan, ayrıca çokça çarpıtılan bu konuya burada gereken yeri vermeyi uygun bulduk.
Kürtler ve Ermeni Soykırımı sorununun incelenmesinde bir hayli kaynak ve belge işlendi. Ancak, Prof. Nersisyana’nın denetiminde 1966’da Rusça olarak yayınlanmış olan Osmanlı Döneminde Ermeni Kırımları adlı eseri özellikle anmak isteriz. Olayla ilgili çok az bilinen önemli belgeler, özel arşivler ve özel kaynaklardan sağlanmış çeşitli bilgleri içeriyor. Ayrıca, söz konusu kırımlarda Kürtlerin rolünü ve yerini ortaya koyan çok sayıda belgeye de yer verilmiştir(ö).
Elinizdeki bu kitabın 5. Bölüm’ünde yazar, birçok hedef gözetmektedir. Herşeyden önce Ermeni kırımlarında Kürtlerin rolü gerçeğe uygun bir biçimde ortaya konulmalıdır. Açıktır ki gerçekleri bu biçimde ve yalnız bu yolla ortaya koymak yetmez, aynı zamanda geçmişten dersler de çıkarmamız gerekir.
Kuşkusuz 1.Dünya Savaşı yıllarıyla ilgili Kürt tarihinin bütün yönleriyle araştırılması, bu kitapta değerlendirilenlerin yanısıra Osmanlı ve müttefiki Avrupa’lı devletlerin resmi belgelerinin incelenmesini de zorunlu kılmaktadır. Bu kitabım değerli okurlar ve konu ile ilgilenen kişilerde bu bakımdan başlangıç olarak değerlendirilirse, kendimi başarılı sayacağım. Kürt kitaplığındaki boşluklardan birini doldurulmuş olması daha gelişkin ürünlere yol açacaktır. Kitabın ilk dört bölümünün, Bilim Komitesi Dergisi’nde yayınlandığını belirtmekte yarar görmekteyim(7). Ayrıca Önsöz, 5. Bölüm, 6. Bölüm ve Sonuç da ilk defa burada yayınlanıyor. İlk dört bölümü ile diğer bölümler arasında az da olsa farklı bir yazım biçimi göze çarpar. Bu da Kürt Bilim Akademisi’nin Kürtçe yazımla ilgili olarak aldığı yeni kararın bir sonucudur. Burada, bu kitabın yayınlanmasında katkılarını esirgemiyen Mehmed Mela Kerim, Hüseyin Caf ve Enver Kadir Mehmed kardeşlerime teşekkürlerimi belirtmek isterim. Basım evinin sorumlularına ve işçilerine de kitabın bu biçimi ile basımını gerçekleştirdikleri için candan teşekkürler.
Dr. Kemal Mazhar Ahmed
1. Bölüm
Kürdistan’ın Önemi Ve Büyük Devletlerin Tutumu
1. Dünya Savaşı, insanlığın tarihsel sorunlarıyla yüklü en büyük olaylarından biridir. Bu savaşın ateşi ve neden olduğu sorunlar, dünyayı derinden etkiledi. Savaşa 75 milyon asker ve subay katıldı; bunun 10 milyonu öldürüldü, 20 miljondan fazlası yaralandı ya da sakatlanıp çalışamaz duruma düştü. Yaklaşık 10 milyon kişi de açlık ve hastalıklar sonucu can verdi. 6.000’e yakın yüklü tica¬ret gemisi denizlerde batırıldı(l).
Batı’lı kapitalist büyük devletler arasındaki güç dengesinin bozulması, bu savaşa yol açan başlıca neden oldu. Önceleri geri bir konumda bulunan Amerika ve Almanya gibi devletlerin, 19.yüzyılın sonlarında sanayi üretimi alanında ileri bir düzeye ulaşmaları ve birbirlerinin yerlerine göz dikmeleri, dünya pazarlarının büyük bir bölümünü sömürge olarak elde tutan Britanya ve Fransa ile rekabete girmeleri buna yolaçtı. Almanya diğerlerinden daha çok çaba gösteriyordu, çünkü Alman sanayi ürünleri iç-pazar gereksinmelerini aşıyor ve komşusu bazı ülkelerin üretimlerini geride bırakıyordu. Bu nedenle Almanya, geçen yüzyılın sonlarından itibaren büyük bir iştahla dünyanın çeşitli yerlerine sarkmaya başladı. Ancak her yerde Fransa ve özellikle Britanya ile karşı karşıya geldi.
.....