Doğu Anadolu ve Urartular
Afif Erzen
Türk Tarih Kurumu Yayınları
Doğu Anadolu’nun en büyük kapalı havzasını Van Gölü teşkil eden Van Gölü 3.764 km2 yüzölçümü ile yurdumuzdaki göllerin en büyüğüdür. Doğudan Batıya Bend-î-Mahî ile Tuğ arasındaki uzaklık 125 km. dir. Van ile Tatvan arasındaki uzaklık ise 90 km. dir. Güney-Kuzey istikametinde azamî genişlik 75 km. dir. En son yayınlanan Harita Genel Müdürlüğünün 1:25.000 ölçekli topografya haritasına göre gölün deniz seviyesinden yüksekliği 1.646 m. olarak gösterilmektedir. Van Gölü tektonik menşeli bir deprasyonun, Batıda Nemrut volkanından yayılmış olan lavların bir set teşkil etmesi sonucunda meydana gelmiştir. Gölün bugünkü derinliği 500 metre civarındadır. Dip seviyesi Muş Ovasından yüksektir. Nemrut volkan lâvlarının bir set teşkil etmesiyle Muş Ovası alüvyonla dolmuş, buna karşılık kapalı bir havza haline gelen Van deprasyonundan sular toplanarak bir göl teşekkül etmiştir. Van gölüne Kuzeydoğuda Bend-î-Mahî, Al-tındere Çayları ve Doğudan Karasu, Güneydoğudan Hoşap (Micinger) suyu dökülür. Bu akarsuların getirdiği alüvyonlarla kıyı ovaları teşekkül etmiştir. Erciş Ovası, Muradiye Ovası, Gevaş Ovası, Gürpınar Ovası ve nihayet Van Ovası bu kıyı ...
İçindekiler
I. Doğu Anadolu’nun genel coğrafi durumu / 1
II. Doğu Anadolu Bölgesinin tarih öncesi kültürleri / 7
A. Mağara boyalı resimleri ve kayaüstü gravürleri / 7
B. Doğu Anadolu Bölgesinin M.Ö. IV. Binyıllarından
II. bin başına kadar olan kültürel durumu / 15
M.Ö. 2. binde Hurrilerin Yakın Şark tarihinde oynadığı rol / 21
Urartu Devletinin kuruluşu ve Hurri-Urartu ilişkileri / 24
Contents
I. The geographical background / 51
II. Pre-historic cultures of eastern Anatolia / 57
A. Coloured cave paintings and rock carvings / 57
B. The cultural conditions of eastern Anatolia from
4th millenium B.C. until 2nd millenium B.C / 64
The role played by the Hurrians in the history of Near East in 2000 B.C / 70
The establishment of the Urartian state and Hurrian-Urartian relations / 73
Bibliyografya / 97
I. DOĞU ANADOLU’NUN GENEL COĞRAFİ DURUMU
Doğu Anadolu, sıra dağların birbirine çok fazla yaklaşıp sıklaştığı ve aynı zamanda doğuya gidildikçe yüksekliklerin arttığı arızalı bir yüksek ülkedir. Şekil itibariyle kaidesini âdeta doğu sınırlarının teşkil ettiği ve Güney kenar dağlarının çevirdiği, zirvesi İç Anadolu’ya doğru ilerleyen bir üçgeni andırır. Bu itibarla kendine mahsus özellikleri ile yurdumuzun diğer yerlerinden ayrılan bir çoğrafi bölge meydana getirmektedir. Doğu Anadolu Bölgesinin coğrafi sınırları, Güneyde Maraş civarında Güneydoğu Torosları Kavsinin dış etekleri, Batıda Kızılırmak ile Fırat arasındaki su bölümü çizgisi, Kuzeyde Karadeniz Dağlarının Güney eteklerini takip ederek Bayburt ovasını içine aldıktan sonra, Güneye dönen bir çizgi teşkil eder. Doğu sınırları gerçekte morfoloji bakımından bir yandan Rion-Kura, öte yandan Urmiye Gölü platosunun Doğu kenarına kadar uzanır. Böylece bugünkü sınırlarımızın dışında coğrafi bakımdan daha geniş manada bir Doğu Anadolu Bölgesini kabul etmek lâzımdır.
Doğu Anadolu’nun en belirli özelliklerinden birisi ve diğer Anadolu Bölgelerinden ayıran özelliği genellikle burasının bir yüksek ülke oluşudur. Doğu Anadolu’nun en büyük kısmı çoğunlukla denizden 2.000 metrenin üstünde uzanan geniş düzlüklerle kaplıdır. Bu düzlükler yer, yer dar çöküntü alanları veya yüksek dağlarla bozulur. Bölgenin en alçak yeri 875 m. yükseklikte olan İğdır Ovasıdır. 2.300 metre olan Başkale, 1.750 - 1.800 metre olan Erzurum Ovası iskân ve ziraat sahaları olup, bu yükseklikler İç Anadolu ve Batı Anadolu’da birçok dağların zirvelerini teşkil eder.
Doğu Anadolu’nun ortalama yüksekliği 2.000, îç Anadolu’nun ise 1.000 metredir. Doğu Anadolu büyük düzlüklerle kaplı bir yüksek ülkedir. Batı ve Orta Anadolu’da birçok dağların eriştiği büyük yükseltilerde, yahut ormanların üst sınırlarının yukarısında uzanan boş sahalarla aynı seviyede bulunan Doğu Anadolu platolarında tarım yapılmakta, hayvan yetiştirilmekte ve insan toplulukları birleşik bir halde yaşamaktadır.
Diğer bir özellik, Alp sistemine bağlı silsilelerin yurdumuzun bu bölgesinde çok sıkışık sıralar meydana getirmiş olmasıdır. Doğu Anadolu’nun orta kısmı dağların birbirine girmesinden meydana gelen tabiî bir kale manzarası gösterir. Buradan itibaren Orta Anadolu ve İran platolarına doğru geniş çöküntü alanları girmeye başlamaktadır.
Doğu Anadolu Engebesinin Ana Çizgileri Şunlardır
1. Bölgenin Güney kenarında geniş bir yay teşkil ederek gayet belirli bir duvar halinde uzanan Güneydoğu Torosları. Yükseklikler bilhassa Batıda ve Doğuda fazladır. Güneydoğu’da Cilo Dağları 4.168 metre yükseklik gösterir.
2. Güneybatı Torosları Kuzey kenarında Elbistan Havzasından başlayarak Malatya, Genç, Muş ve Van Gölü Havzasına uzanan deprasyon şeridi. Van Gölü doğusunda birkaç deprasyon ve Van Dağları yer almıştır.
3. Sözü edilen çukur sahanın Kuzeyinde Munzur Dağlarından başlayarak Doğuya doğru Mercan (3.452 m.), Bağırpaşa (3.282 m.), Palandöken (3.124 m.) Topçu, Sankum, Aşağıdağ (3.270 m.) den devam eden silsileler uzanır. Kuzeyde Karasu ve Güneyde Araş arasında kalan sıra dağlar ve bu silsilenin doğu ucu üzerinde Büyük Ağrı Dağı ve Volkanı vardır. Bu silsilenin Doğu kısmı ile Muş ve Van havzaları arasındaki geniş platolar ve bunların üzerinde belli çizgiler boyunca. Doğu Anadolu’nun genç ve muazzam volkan konileri birer tabiat abidesi gibi yükselirler ki, bunlar Büyük Ağrı (5.137 m.) Tendürek (3.660 m.), Aladağ (3.138 m.), Süphan (4.058 m.) ve Nemrut (3.000 m.) dağlarıdır. Buna karşılık Karasu-Aras silsilesinin Batı kısmı ile Malatya-Capakçur çöküntü alanının teşkil ettiği çukur saha arasında karışık manzaralı Tunceli Dağları bulunur.
4. Karasu-Aras Dağlarının kuzeyinde Erzincan, Tercan, Erzurum ve Araş boyu deprasyonlar zinciri uzanır. Bu çukur sahanın kuzey kenarı batıda Karga-pazar (3.282), Gâvur Dağı (3.109 m.), Kop Dağı (2.600 m.), Coşan (2.900 m.), Keşiş Dağı (3.537 m.) gibi yüksek dağlarla çevrilmiştir.
Van gölü
Doğu Anadolu’nun en büyük kapalı havzasını Van Gölü teşkil eden Van Gölü 3.764 km2 yüzölçümü ile yurdumuzdaki göllerin en büyüğüdür. Doğudan Batıya Bend-î-Mahî ile Tuğ arasındaki uzaklık 125 km. dir. Van ile Tatvan arasındaki uzaklık ise 90 km. dir. Güney-Kuzey istikametinde azamî genişlik 75 km. dir. En son yayınlanan Harita Genel Müdürlüğünün 1:25.000 ölçekli topografya haritasına göre gölün deniz seviyesinden yüksekliği 1.646 m. olarak gösterilmektedir. Van Gölü tektonik menşeli bir deprasyonun, Batıda Nemrut volkanından yayılmış olan lavların bir set teşkil etmesi sonucunda meydana gelmiştir. Gölün bugünkü derinliği 500 metre civarındadır. Dip seviyesi Muş Ovasından yüksektir. Nemrut volkan lâvlarının bir set teşkil etmesiyle Muş Ovası alüvyonla dolmuş, buna karşılık kapalı bir havza haline gelen Van deprasyonundan sular toplanarak bir göl teşekkül etmiştir. Van gölüne Kuzeydoğuda Bend-î-Mahî, Al-tındere Çayları ve Doğudan Karasu, Güneydoğudan Hoşap (Micinger) suyu dökülür. Bu akarsuların getirdiği alüvyonlarla kıyı ovaları teşekkül etmiştir. Erciş Ovası, Muradiye Ovası, Gevaş Ovası, Gürpınar Ovası ve nihayet Van Ovası bu kıyı ovalarının en büyüğüdür.
Su Şebekesi
Kıyıdan fazla uzakta olmayan dört küçük ada vardır. Toklu Adası, Adir Adası, Akdamar Adası ve Çarpanak Adası.
Doğu Anadolu’nun kuzeydoğusunda bulunan oldukça geniş bir saha sularını Kura ve Araş Nehirleri vasıtasıyla Hazer Denizine gönderir. Bölgenin Güneydoğusunda ise Türkiye’nin ikinci önemli kapalı havzasını teşkil eden Van Gölü Havzası yer alır. Bunun dışında kalan sahaların sularını Basra Körfezine dökülen Dicle-Fırat ve bunların kolları toplar. Bu nehirler yüzyıllar boyunca Doğu Anadolu’nun verimli ham maddelerini Mezopotamya’ya taşımış ve Mezopotamya ülkesini hem su ve hem de toprak bakımından besliyerek, büyük kültürlerin meydana gelmesinde birinci derecede rol oynamıştır.
İklim
Doğu Anadolu’nun iklimi esas itibariyle kara iklimidir. Bu karakter bölgenin mihveri boyunca doğuya doğru ilerledikçe, yani civardaki denizlerin tesir sahalarından uzaklaştıkça, kendini daha fazla gösterir. Bölgede kışlar çok uzun, şiddetli ve karlıdır. Buna karşılık, yaz mevsimi çok kısa olmakla beraber, bölgenin kuzeyindeki yüksek platolarda bile oldukça sıcak geçer. Bunun neticesinde yıllık sıcaklık farkları umumiyetle 25 dereceden fazladır. Yıllık yağış miktarı genellikle 400 mm. nin üstündedir. Orta Anadolu’dan iyi bir durum gösterir.
Bitki Örtüsü
Doğu Anadolu, İç Anadolu ile İran arasında büyük bir kısmı ile tabiî orman sahasına dahil bir ada gibi yükselir. Bu durum Doğu Anadolu’nun adı geçen sahalara nisbetle daha nemli olmasının bir neticesidir. Zira ormanların tabiî alt sınırı herşeyden önce nemlilik derecesine bağlıdır. Güney kısımda alt sınır 1.100 m., Kuzey kenar dağların iç yamaçlarında 1.400 m. dir. 1.800-1.900 metreye yükselen yerler de vardır. Doğu Anadolu’nun en önemli özelliklerinden biri de ormanların tabiî üst sınırlarının çok yüksek olmasıdır. Batı kısmında 2.400, doğuda ise 2.800 metrede tabiî olarak ormanlar sona ererler. Yurdumuzun hiç bir yerinde ormanlar bu kadar yükseğe çıkmazlar. Diğer bölgelerimizde üst sınır 2.000-2.200 metredir. Doğu Anadolu’nun büyük bir kısmı tabiî orman sahasına dahildir. Uzun kışlara ve soğuğa dayanıklı seyrek ormanlar vardır. Sarıçam, meşe, ardıç, huş ve titrek kavak ağaçları en fazla görülen ağaç türleridir. Bölgenin büyük kısmı bugün yüzyıllardan beri sürüp giden tahrip neticesinde ormandan mahrumdur. Eskiden çok daha geniş sahaları ormanların kapladığı şüphesizdir. M.Ö. 8. asırda Hakkâri-Van bölgesinde yapılan Asur İstilâlarına ait çivi yazılı kaynaklarda, sazlık kadar sık ormanların kestirildiğinden bahsediliyor. M.Ö. 5. yüzyılın sonunda bu bölgeden geçen Ksenofon Muş, Bitlis civarının hakikî ormanlarla kaplı olduğunu bildiriyor.
Ortaçağ’da Ağrı bölgesini tasvir eden Arap coğrafyacıları burasının gür ormanlarından bahsetmektedirler. Diğer taraftan Süphan, Başkale, Gâvur Dağ ve Palandöken civarında orman kalıntıları ve eski ormanlara şahadet eden yer adları, ormanlık sahanın çok geniş olduğunu gösteriyor. Van bölgesinde Urartu devrine ait yapılan arkeolojik kazılarda çoğunlukla yapı malzemesi olarak ardıç ağacının kullanıldığı tesbit edilmiştir. Ayrıca 80 sene önce, Van Bölgesinin meşe ormanları ile kaplı olduğu anlaşılmaktadır. Fakat bütün bu sahalar tahrip neticesinde çıplak kalmıştır. Van Gölü bölgesinde ancak Bitliş Dağlarında meşe ormanları vardır ve gittikçe bu ormanlar da eksilmektedir.
Beşeri Coğrafya
Fazla yükseklik büyük engebeler ve özellikle Beşerî ziraatı sınırlandıran iklimi, hayat şartları bakımından Coğrafya Doğu Anadolu’yu çeiin bir bölge haline getirmiştir. Bu özellikler insanın yaşama sahasını daraltmış ve onu nisbeten daha elverişli, fakat dağınık ve sınırlı yerlerde toplanmaya sevketmiştir. Düzlüklerde ve çukur yerlerde ekseriya buğday ziraatı yapılmaktadır. Ancak 2.400 metre yüksekliğindeki ovalarda da ziraat yapılmaktadır. Buna karşılık, mer’a ve çayırların geniş şekilde bulunması tarla ziraatından, çok daha üstün derecede hayvancılığın gelişmesinde rol oynamıştır. Nüfusun azlığı, iklim ve ziraata müsait arazinin darlığı, insanları ayrıca hayvancılığa teşvik eden âmildir. Bugün Türkiye’de hayvan sayısının üçte biri Doğu Anadolu’da bulunmaktadır. İnsan başına ortalama 5-6 hayvan düşmektedir. Şiddetli avarız, kuvvetli meyiller, uzun süren kışlar ve zemini kaplayan sürekli kar örtüsü ulaşımın bütün sene boyunca yapılmasına engel teşkil etmiştir. Ancak tabiatın gösterdiği mecburi ulaşım hatlarından uzun yıllardan beri istifade edilebilmiştir. Tabiî yollar büyük nehirlerin vadisinden geçmektedir. Sivas - Erzincan - Erzurum - Pasinler - Horasın; Malatya - Elazığ - Muş - Van - Hoşap - Başkale -Yüksekova - Hakkâri - Van - Bitlis - Diyarbakır gibi. Buna rağmen memleketin tabiî zenginlikleri, jeopolitik durumu, Doğu Anadolu’nun, tarihin en eski çağlardan bugüne kadar iskân edilmesine yol açmıştır. Bunu arkeolojik buluntular da gösteriyor. Türkler de ilk defa Anadolu’da, burada vatan tutmuşlar; Alp Arslan ve Yavuz Sultan Selim’den beri bugüne kadar bu bölgenin müdafaası için savaşmışlardır. Bugün Doğu Anadolu, stratejik önemi, yeraltı ve yerüstü tarih ve arkeolojik eserleri, hayvan ve maden zenginliği ve petrol kaynaklan bakımından Türkiye’nin en kıymetli bir bölgesi olduğu gibi, Türk tarihindeki 900 senelik mazisi bakımından da Devletimizin ayrılmaz bir parçasıdır.
II. Doğu Anadolu Bölgesinin Tarih Öncesi Kültürleri
A. Mağara Boyalı Resimleri ve Kayaüstü Gravürleri
Coğrafî konumu itibariyle Doğu Anadolu Bölgesi, Güneyde Mezopotamya, Doğuda İran, Kuzeydoğuda Kafkasya ve Batıda da Orta Anadolu bozkırları arasında bir orta bölge teşkil etmiştir. Bu sebeple Doğu Anadolu yüksek yaylası, sözünü ettiğimiz bölgeler arasında binlerce yıl önce parlayıp sönen eski medeniyetlerin bir kavşak yeri olduğu gibi, insanlık tarihinin en eski çağlarından beri eşi az görülür medeniyetlere sahne olmuştur. Bundan 30 yıl öncesine kadar Doğu Anadolu yüksek yaylasındaki tarih öncesi medeniyetleri hakkında çok az bilgi sahibiydik. Batı Avrupa’daki mağaralarda keşfedilen boyalı kaya resimleri yüzünden, insanlık tarihinin en eski sanat kalıntı merkezlerinin buraları olduğu sanılıyordu. Ayrıca Asya bozkırları, Afrika ve hatta Avustralya kıtalarında keşfedilen mağara ve kaya üstü resimleri, tarih öncesi çağlarda yaşayan Taş Devri insanlarının sanat varlıklarını açıkça ispat ediyordu. Buna karşılık Anadolu ve özellikle bir kavşak yeri olan Doğu Anadolu yüksek yaylasında ise, neredeyse tarih öncesi çağlarda yaşayan Taş Devri insanının olmadığı ortaya çıkıyordu. Oysa Türk bilim adamlarının son yıllarda gerçekleştirdiği sistemli araştırmalar sonucunda, Doğu Anadolu yüksek yaylasında tarih öncesi çağların en eskisinden başlamak üzere, yoğun bir iskân geçirdiği bugün artık kesinlikle açıklığa kavuşmuştur.
Doğu Anadolu yüksek yaylası, tarih öncesi çağlarda yaşayan insanların ihtiyaçlarını karşılayacak elverişli bütün özelliklere sahipti. Su kaynaklarının çokluğu, tabiî...
Afif Erzen
Doğu Anadolu ve Urartular
TTK
Türk Tarih Kurumu Yayınları
Doğu Anadolu ve Urartular
Prof. Dr. Afif Erzen
2. Baskı
T.C. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
Türk Tarih Kurumu Yayınları XX. Dizi —Sa. 8a
Türk Tarih Kurumu Basımevi
Ankara 1986
Publications of the Turkish Historical Society
Serial: XX, No. 8a
Eastern Anatolia and Urartians
Prof. Dr. Afif Erzen