La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Studia Kurdica - n°1-3


Éditeur : Compte d'auteur Date & Lieu : 1985, Paris
Préface : Pages : 96
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 165x240 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Oth. Stu. N° 325Thème : Général

Studia Kurdica - n°1-3
Versions

Studia Kurdica - n°1-5 [Français, Paris, 1988]

Studia Kurdica - n°2-6 [Türkçe, Paris, 1990]

Studia Kurdica - n°1-3 [Français, Paris, 1985]


Studia Kurdica - n°1-3

Siyamend Othman

Institut kurde de Paris

Elinizde bulunan bu dergininjran ve Iraklı Kürt aydınları arasında iki yıldan fazla süren bir tartışma/ görüşme sürecinin ürünü olduğunu belirtmek yerinde olur. Değişik görüşleri olan bu aydınlar bağlı bulundukları ülkelerde varolan siyasi yoğunluklardan örgütsel olarak bağımsızdırlar.Amacı Kürt kültürünü muhafaza etmek ve geliştirmek olan Kürt Enstitüsü'nün kuruluşu bunlara seslerini duyurma imkanı sağladı.Bu aydınları biraraya getiren etkenlerin,Kürt sorununun üç boyutunda odaklaştığı söylenebilir.
.....



İçindekiler

Okuyucuya not / 5
Çıkarken / 9

Martin Van Bruinessen, Onyedinci Yüzyılda Kürtler ve Dilleri: Kürt Lehçeleri Üzerine Evliya Çelebi'nin Notları / 13
Daniel Methy, 1. Dünya Savaşı Sonrası, Constantinople'da Kürt Örgütlenmeleri Üzerine Bazı Belirlemeler / 38
Daniel Panzac, Onsekizinci ve Ondokuzuncu Yüzyıllarda Kürdistan'da Veba Salgınları / 49
Siyamend Othman, Kürt Sorunu Karşısında Sovyet Politikası Üzerine Bir Analizin Elemanları 52
Joyce Blau, Kürtçe Dilbilim ve Sözlük Çalışmaları / 60
Malmîsanij, Ondokuzuncu Yüzyılda Kırd (Zaza) Aşiretleri Arasındaki Çatışmalar / 72

Kitaplar
İhsan Aksoy, Onurlu Bir Bilim Adamı ve Tarihe Sunulmuş Bir Savunma / 79
Ali Bucak, Gerçek Gerçek" / 87
La culture kurde en Turquie à l'épreuve du second choc, Kendal Nezan / 7
Les Kurdes et leur langue au XVIIIème siècle :
Notes d'Evliya Çelebi sur les dialectes kurdes, Martin Van Bruinessen / 13
La question kurde et les médias occidentaux, Gerard Chaliand / 35
Regards sur les origines des Kurdes et leur langue, İsmet Cheriff Vanly / 39
İsmail Beşikçi : un homme de Science persecute, Ali Bucak / 59
Etüde des relations armeno-kurdes et leurs problemes, Gerard Liberidian / 63
L'Action des Grandes Puissances dans la région d'Ourmia (Iran) et les Assyro-Chaldeens: 1917-1918, Daniel Methy / 77
Le Kurd Dagh et le mouvement Mouroud, Roger Lescot / 101
Villages et petites villes kurdes dans l'Irak actuel, Leszek Dziegel / 127

Bibliographie, Joyce Blau / 157

Chronologie / 184


ÇIKARKEN

Studia Kurdica, Türk dilinde yayınlanan ilk Kürttoplum-bilimleri dergisidir. Elbette ilk olmanın verdiği bütün avantaj ve sakıncaları taşıyor, ilk olandan hem çok şey beklenilir, hem de çok şey verilemez. Ama önemli olan da bütün güçlükleri göze alarak ilk adımı atmaktır. Sonraki adımlar, birinciden daha iyi olacaktır.

Studia Kurdica'nın Türkçe sayısı, derginin ilk sayısı değfil, daha önce bir Arapça/Farsça sayı ve bir Arapça sayı yayınlandı. Türkçe sayıyı da bir Farsça ve bir İngilizce/Fransızca sayı takip edecek. Böylece heş ayrı dilden, yılda dört dergi yayınlamayı düşünüyoruz. Gelecekte olanaklarımız elverirse, her dilden yılda bir sayı yerine, iki, hatta üç aylık aralarla dörder sayı yayınlamak bizimde en büyük isteğimiz.

Studia Kurdica'nın projesini Iran ve Iraklı Kürt arkadaşlarhazırlamış ve uzun bir zaman üzerinde çalışmışlardı. Projelerinde Arapça, Farsça ve Türkçe dillerinde yayın yapmak vardı ; böylece bütün Ortadoğu'ya hitap edebileceklerdi. Fakat ilk dönem bu mümkün olmadı. Derginin Arapça / Farsça ilk sayısı çıktı. Türkiyeli Kürtler ancak bu ilk sayıdan sonra çalışmalara katılabildiler. ikinci sayı Arapça / Farsça /Türkçe olarak hazırlanmaya başlandı. Ama bu arada derginin her dilde ayrı ayrı
yayınlanmasının okuyucu açısından önemli avantajlar taşıyacağı göz önüne alındığından, ikinci sayı Arapça ve üçüncü sayı da Türkçe olarak hazırlandı.

Studia Kurdica, adından da anlaşılacağı gibi Kürt tarih ve toplumunu inceleyen bir dergi. Kürt toplumu uzun yıllardır tarihsel ve toplumsal bir dönüşüm mücadelesi içinde. Bu dönüşümlerin gerçekleşmesi ise toplumu anlamaya bağlıdır. Toplumsal bilimler tarihi ve toplumu anlama / dönüştürme bağlamı içerisinde ele alındıklarında, ancak o zaman insanlığın elinde onu ileriye götürecek bir araç olabilir. Yalnız bu demek değildir ki bilim insanlara toplumu değiştirme reçeteleri sunar. Bu
bilimin görevi olmadığı gibi bilime aykırıdır da. O zaman bilim olmaktan çıkıp, ideolojiye dönüşür. Bilimin görevi gerçekleri ortaya çıkarmaktır, sürekli gerçeği aramaktır. Gerçekler kitlelerin önüne koyulduğu zaman, onların elinde gelecekleri hakkında karar vermek için yeterli veri olacaktır. Ve nihai karar her zaman kitlelerindir.

İşte bu noktada bilimin iki önemli ilkesinden söz etmek gerekiyor. Bilim nesnel olmalıdır. Tarihe ve topluma tarafsız yaklaşabilen bir gözlemci ancak onu anlayabilir. Fakat toplumsal bilimlerde mutlak nesnellik de mümkün değildir. Çünkü toplumsal olaylar, doğa olayları gibi her defasında kendini tekrarlamadığı gibi, laboratuarlarda da yeniden üretilemez. Bilimcinin geçmiş olayları belgelerden ve yaşananı anında inceleyebilmesi gerekir. Fakat bilimci kendi araştırma nesnesi olan toplumun, aynı zamanda bir öznesi durumundadır. Yani toplumsal olayları o toplumla beraber yaşar, toplumun geçmişi ve geleceği ile ilgili özlem ve kanıları vardır. Toplumsal koşullanmaların dışında değildir. Bir bilim adamı kendini önyargılardan ne kadar arındırırsa arındırsın, araştırmalarında mutlaka bazı ideolojik yansımalar olacaktır.

Buna karşı alınacak tek önlem bilimin demokratik olmasıdır. Yani kanılarda çeşitlilik. Araştırmacılar vardıkları sonuçları özgürce açıklayıp, demokratik bir biçimde tartışabildikleri takdirde, gerçeğin farklı yönlerini daha iyi anlayabileceklerdir. Ne kadar tarafsız olunursa olunsun, tek yanlı gerçek, ancak ideolojik bir "gerçek"tir. O halde araştırmacının vazgeçemeyeceği iki önemli bilim ilkesi vardır: Nesnellik ve demokratiklik.

Bu iki ilke şüphesiz Studia Kurdica'nın da ilkeleri olacaktır. Derginin sayfaları herkese açıktır. Gönderilen araştırmalar ve diğer yazıları seçerken bir tek ölçümüz olacaktır: Yazının düzeyi. Derginin yazıları, üniversiter araştırma düzeyinde olacaktır. Polemik yazıları ya da yazarın dünya görüşünü açıklayacağı herhangi bir yazı dergide yeralmaz. Elbetteki araştırmacının da bir dünya görüşü ve araştırma nesnesini yorumlama yöntemi vardır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bunun aksi düşünülemez. Zaten bunun içindir ki demokratik ve nesnel olmayı savunuyoruz. Yayın Kurulu gönderilen yazılar karşısında tarafsızdır. Yazıları ancak derginin düzeyi açısından değerlendirecektir. Bunun dışında istertek tek Yayın Kurulu'nu oluşturan kişilerin, isterse de bütün Yayın Kurulu'nun paylaşmadığı görüşleri olan bir yazı olsun; eğer bir araştırma ürünüyse ve bilimsel ölçülere uygunsa bu yazı dergide yayınlanır.

Örneğin, elinizdeki sayıda, yazarlarının kanılarını paylaşmayacağınız bazı yazılar olacaktır. Bunlar aynı zamanda Yayın Kurulu'nun da değil, yalnızca yazarların görüşleridir. Gönül ister ki bu yazılara eleştiriler yazılsın ya da karşı görüşleri savunan araştırmalar yapılsın ve bunlar derginin gelecek sayılarında yayınlansın.

Zaten derginin üç Ortadoğu ve iki Batı dilinde yayınlanmasının anlamı da Kürt sorunuyla ilgilenen bütün aydınlara hitap edebilmesi ve onlara sayfalarında yer verebilmesidir. Türkçe sayının işlevi ise Türk ve Türkiyeli Kürt aydınlar arasında bir iletişim sağlayabilmek ve Kürt sorunu açısından hepsine ortak birforum yaratmaktır. Derginin sürekliliği sağlanabilirse, bunun yararları bir kaç yıl sonra çok açık olarak, somut bir şekilde görülecektir. Ayrıca Studia Kurdica projesi yalnız dergi yayınıyla da sınırlı değildir. Kitap yayını ve bilimsel toplantıları da gerçekleştirmeye yönelik bir projedir.

Bugüne kadar Kürt sorununa ilişkin Türk dilinde yapılan özgün araştırmalar çok azdır; bunların da büyük bir kısmı Beşikçi'nin çalışmalarıdır. Geriye kalanlar devletin resmi ideolojisini onaylayan, haklı çıkarmaya yönelik güdümlü "araştırma''lardır. Gerçi Türkiye'de Kürtsorunuüzerinebirçokkitapyayınlandı;fakat bunlar yayıncılarının çok şeyi göze alıp, yayınladıkları çevirilerdi. Araştırmaların bu kadar az olmasında en büyük rol şüphesiz devletin. Devlet Kürt sorunuyla ilgili araştırmalara karşı cezalandırıcı bir tavır alınca, konu araştırmacı için çekici olmaktan çıkıyor. Fakat kanımızca tek neden bu değil. (Çünkü aydınlarımız, yine devletin tavır aldığı birçok konuda çok sayıda çalışmalar yayınladılar). Diğer nedenlerden birincisi ve en önemlisi resmi ideoloji. Tek tük örneklerin dışında ve hiç olmazsa bu konuda Türkiyeli aydınlar resmi gözlüklerle kalmayı tercih ettiler. Burada sakın yalnız Türk aydınlarını suçladığımız zannedilmesin. Aynı eleştiri Kürt kökenli Türkiyeli aydınların büyük bir kısmı içinde geçerlidir. Bugün Türkiye'de Kürt kökenli bilim adamlarının sayısı azımsanmayacak bir düzeydedir. Fakat onlarda bu konuda meslekdaşlarıyla birlikte hareket ettiler.

İkinci neden birincinin bir türevi ve daha çok da son yirmi yıldır görülen bir neden. (Çünkü bu dönemde birçok aydın resmi görüşün dışında olduğunu iddia ediyordu). Bu da Kürt sorununun küçümsenmesi. Birçok aydın, sorunu artık çözülmüş marjinal bir etken olarak görüyor. Bu nedenle de en geniş tarihsel ve toplumsal analizlerde dahi Kürt etkenini bulmak mümkün değildir.
Fakat çok geç kalınmış da değildir. Son onbeş yılda gelişen olaylar, iktidar odaklarının ve toplumun tepkileri, Kürt sorununun boyutlarını ortaya açık bir şekilde çıkardı. Bugün Türkiye'nin yakın tarihinin, toplumsal, siyasal ve ekonomik yapısının ve konjonktürel durumun incelenmesi, Kürt sorunu analize dahil edilmeden yapılamaz, yapılırsa bile bile gözardı edilmiş olur, analiz gerçeği yansıtmaz.

Bu durumda Studia Kurdica'ya önemli birgörev düşüyor. Yalnız dergi olarak değil, bir araştırma merkezi gibi çalışabilirse, belirttiğimiz eksikliğin bir kısmını kapatacak ve bu araştırmaların yayılması, tartışılması için bir alan açmış olacaktır.
Derginin Türkçe birinci sayısı çok büyük zorluklarla gerçekleştirildi. Bu nedenle de gecikmeyle çıkıyor. Birikmiş ya da önceden hazırlanmış yazılar olmadığı için yazı bulma zorluğu çekildi. Dergi için hazırlanan makalelerin bir kısmı yabancı dillerde yazıldı. Görüleceği gibi makalelerin yarısından fazlası çeviridir. Dergide elbette çeviri makale olacaktır. Fakat amaç Türkçe yazabilen araştırmacıların doğrudan hazırlayacağı, Türkçe araştırmaların ağırlıkta olmasıydı. Bu ilk sayıda gerçekleştirilemediği gibi, öngörülmeyen çeviri sorunlarıyla da uzun zaman uğraşıldı. Hatta çeviri açısından derginin başarılı olduğu da söylenemez. Fakat kadromuzun sınırlılığıyla sınırlıyız. Elbette ki bu konuda bizim de hatalarımız var. Daha geniş bir Kürt ve Türk aydın çevreye Studia Kurdica'nın projesini yayamadık, detaylı bir şekilde açıklayamadık. Aksi takdirde şüphesiz ki daha geniş imkânlarla çalışacaktık.

Ayrıca Paris'de Türkçe yayın yapmanın yarattığı matbaa zorluklarıyla da karşılaştık. Bu nedenle de dergi istenen teknik düzeye ulaşamadı.
Bütün bunlardan başka mali zorluklarımız da var. Açık konuşmak gerekirse dergimiz çok kıt mali olanaklarla gerçekleşiyor. Benzeri bütün dergiler gibi, Studia Kurdica da ancak çok az sayıda insanın geceli, gündüzlü, gönüllü çalışmalarıyla gerçekleştiriliyor. Profesyonel kadrolarımız yok. Fakat buna rağmen matbaa, posta ve yazışma masrafları çok yüklü ve diğer benzerleri gibi bir müddet de gelir sağlamayacak. Hele Avrupa'daki amatör dağıtım koşulları göz önüne alınırsa ve düzenli bir satış sağlanamazsa derginin geleceği her zaman tehlikede olacaktır.

Yazının başında da belirttiğimiz gibi bütün bunlar ilk sayıyı gerçekleştirmenin zorlukları. İkinci sayımız için çok daha umutluyuz. Ve bütün Kürt ve Türk aydınlarına sesleniyoruz:
Gelin beraber çalışalım. Dergimizin sayfaları hepinize açıktır. Bize araştırmalarınızı gönderin; eleştirilerinizi, düşüncelerinizi yazın. Mali zorlukları aşmada, derginin yayılmasında, satışında yardımcı olun. Hepinizin desteğine ihtiyacımız var.

Yayın Kurulu

Çikarken*

Elinizde bulunan bu dergininjran ve Iraklı Kürt aydınları arasında iki yıldan fazla süren bir tartışma/ görüşme sürecinin ürünü olduğunu belirtmek yerinde olur. Değişik görüşleri olan bu aydınlar bağlı bulundukları ülkelerde varolan siyasi yoğunluklardan örgütsel olarak bağımsızdırlar.Amacı Kürt kültürünü muhafaza etmek ve geliştirmek olan Kürt Enstitüsü'nün kuruluşu bunlara seslerini duyurma imkanı sağladı.Bu aydınları biraraya getiren etkenlerin,Kürt sorununun üç boyutunda odaklaştığı söylenebilir.

Kürt boyutu
Bir çok nedenden dolayı, Kürt politikası, toplumu, tarih ve kültürü üzerine uydurulmuş çok sayıdaki yanlış görüşleri, bu derginin sayfalarında düzenli olarak sergilemeyi ümit ediyoruz. Bu konuların araştırmasına kürtlerin bizzat kendilerinin,.girişmesinin, bu duruma karşı, akla gelebilecek en makul çare olacağını zannediyoruz. Bununla birlikte böyle bir çözümün karşısına iki doğrudan engel çıkıyor:

a- Nitelikli Kürt araştırmacılarının eksikliği.Bunun büyük ölçüde, 1 923 Lozan Antlaşmasından bu yana, Kürdistan'ı yöneten hükümetlerin takip ettikleri, başarılı kültürel az gelişmişlik politikasının sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bütün açık yürekliliğimizle şunu söylemek gerekir ki, biz kürtler şimdiye kadar araştırıcı kadroların yetişmesine çok az önem verdik, hatta yaygın olan yanlış bir kanının tam tersine, bugün,eğitim görmüş kürtlerin büyük bir çoğunluğu bile kendi tarihlerinin uzun birdönemi konusunda bilgisizdirler.

Kuşkusuz nitelikli bir kürt araştırmacı kuşağının biçimlenmesi yalnızca kültürel, politik ve sosyo-ekonomik etkenlerin biraraya geldiği birtoplumsal-tarihsel sürecin sonucunda mümkün olabilecektir.
Umudumuz ve aynı zamanda dileğimiz, mütevazi olanaklarımızla bu sürecin hızlandırılmasına katkıda bulunabilmektir.
b- Herkesin üzerinde birleşeceği gibi, bilimsel araştırmanın başta gelen şartı işlev görme, düşünme anlayışında özgürlüktür. İnsanların kendi dışındakilere aynı ...

(*) Bu yazı, Studia Kurdica’nın birinci sayısında arapça, farsça, ingilizçe ve fransızca olarak yayınlandı. Çıkış yazısının önemini göz önüne alarak türkçeye çevirip, aynen yayınlıyoruz.


Studia Kurdica - n° 1-3

Siyamend Othman

Paris Kürt Enstitüsü

Paris Kürt Enstitüsü
Studia Kurdica - n° 1/3 - 1985
Siyamend Othman
Ali Bucak,
Hassan Ghazi,
Daniel Methy,
Abas Vali

Comité de parrainage
Abrahaman Ervand / Ahmad İbrahim / Al-Qassem Salim
Alawi Hadi / Batatu Hanna / Blau Joyce
Chaliand Gerard / Chakeri Khosrow / Darwish Mahmoud
Farouk-Sluglett Marion / Galletı Mirella
Güney Yılmaz / Halliday Fred / Hitchins Keith
Djalil Ordikhan / Kurdoev Qanat / Libaridian Gérard
Mac Kenzie / Natigh Homa / Pakdaman Nasser
Pradier Jean-Paul / Rodinson Maxime / Sa'id Gholam-Hussein
Sluglett Peter / Stork Joe / Vanly ismet Chdriff
Van Bruinessen Martin / Vidal-Naquet Pierre / Vielle Paul
Wahby Tawfiq / Zubaida Sami

Yayıncılar:
Siyamend Othman
Ali Bucak,
Hassan Ghazi,
Daniel Methy,
Abas Vali

Türkçe Yayın Yönetmen :
Ali Bucak

Dergi Yönetmeni
Siyamend Othman

Yazışma Adresi :
Studia Kurdica
Institut kurde de Paris
106, rue La Fayette
75010 Paris - France
Tdl.: (1)48 24 64 64

Bütün çekler ve bağışlar "Studia Kurdica” namına gönderilmelidir.

Studia Kurdica'nın yayınından yalnızca yayıncıları sorumludur,
derginin içeriğinden Kürt Enstitüsü sorumlu değildir,
imzalı yazıların içeriği yalnızca yazarlarını bağlar.

Depot lâgal: 2e trimestre 1985

L’lnstitut Kürde de Paris bânâficie de subventions du Fonds d’lnterventions Culturelles.

© Institut Kürde de Paris -Avril 1985

studia_kurdica_n_1_3_1985_s_othman.pdf
Visionneuse n'a pas trouvé le document


Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues