|
İ. BEŞİKÇİ VE YENİDEN TUTUKLANMASI ÜZERİNE
"Bilimde mutlak anlamda bir objektiflik olamayacağı doğrudur...
Burada objektiflik kavramı ile 'tarafsızlık' durumunun anlatıldığı dikkatten uzak değildir. Bu,nesnel gerçeklerin,gerçek somut olguların istenildiği gibi değil,oldukları gibi aksettirilmelerini şart koşar. Somut olgu ve şeyler, nesnel gerçek yok sayılamaz, görmemezlikten gelinemez. Bilim yöntemini kullanan kişiler, kişisel istek ve arzularını, zihinsel tasarruflarını nesnel gerçeğin, yani somut olguların ve şeylerin yerine koyamazlar. Nesnel gerçeğin bazı yönlerine mübalağalı bir ağırlık verip, bazı yönlerini gözden uzak tutamazlar. Bilimsel faaliyet karmaşık olan ve rastgele gibi görünen olguların gerisindeki nesnel kanunları bulmaya çalışır. O halde, bilim yöntemini kullanan kişiler, nesnel gerçeğin bütün yönlerini çözümlemelerine dahil etmek zorundadırlar. Bunlardan hangilerinin önemli ve belirleme gücüne sahip olduğu, temelde durduğu, bilimsel faaliyetin sonunda ortaya çıkar.1 (İ. Beşikçi, Bilim Yöntemi, Sh:41, Komal Yayınları, Ankara, 1976)
Sunuş
Başından beri KUKM'ni imha planlarının ağırlıklı biçimde kabul gördüğü, sömürgeci TC'nin Demokrasi biçimselliği içine hapsolmuş parlamentosuna askerlerin de onayı ile yeni bir "çeşni" daha katıldı. TB"K"P'ye yasallaşma olanağı tanınmasından sonra, artık inkar götürmeyecek biçimde Kürt Sorunu da gündemin birinci maddesini oluşturmaya başladı.
Sömürgeci TC'nin önereceği çözümü kabul edeceklerinden zerrece kuşkumuz olmayan sosyal-şöven Türk "Solcunun, çeşitli varyasyonlarından,tescilli Kürt düşmanlarına; şaibeli Kürt "dostlarından, günün geçici çıkarları uğruna KUKM'nin temel ve vazgeçilmez hayati tezlerini, tanınmaz hale getirerek, kasaba esnafı zihniyetiyle metropol varoşlarındaki konferanslar içinde ve karanlık pazarlıklarla pazarlayıp satan seçkin Kürt şahsiyetlerine varana değin genişleyen bir yelpazede; beş yıllık "silahlı mücadele" pratiğine rağmen kurşunlarına doğru rota veremeyenlerin de katıldıkları timsah gözyaşlarıyla, Dr.İ. Beşikçi'yi anma ve övme temel bir siyaset haline geldi..
Daha öncede çeşitli defalar tutuklanıp cezaevine konulan ve yargılanarak yıllarca hapis yatan Beşikçi'nin adını anmayanların bir kez olsun ondan sözetmeyenlerin; daha da önemlisi kuşkuyla baktıkları Beşikçi'ye makyavelist ölçütler içinde "sahip çıkma"ların belki de ahlaki bir ölçüsü vardır. Fakat, biz henüz böyle bir ölçüye rastlamadık. Bu bağlamda ...
| 
