La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Halepçe Jenosidi


Éditeur : Sun Date & Lieu : 1991, İstanbul
Préface : Pages : 336
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 130x185 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Gun. Hal. 3366Thème : Général

Halepçe Jenosidi

Halepçe Jenosidi

Cemil Gündoğan,
İbrahim İncesu,
Ali Rıza Gezici

Sun


"....bir halkın zorla bir devlet çerçevesinde tutulmasının kabul edilmesi akıl almaz bir şeydir. Halkların kendi kaderlerini kendilerinin belirleme hakkını formüle ederek, biz, böylece ulusal baskıya karşı savaşımı, ortak düşmanımız emperyalizme karşı bir savaşım düzeyine yükseltiyoruz. Eğer bunu yapmazsak, kendimizi emperyalistlerin değirmenine su taşıyan kimselerin durumunda bulabiliriz. Eğer biz sosyal-demokratlar, Fin halkının kendi ayrılma isteğini dile getirme ve bu isteği gerçekleştirme hakkını yadsırsak, bunun sonucu, kendimizi çarcı siyasanın sürdürücüleri durumunda buluruz." (Lenin)


İçindekiler

Bölüm: 1
Giriş / 9
İddianame Sakat Bir Mantık Üzerine Oturtulmuştur / 11
Kürtçülük Propagandası Üzerine / 11
Meşruiyet Sahası Resmi ideolojiyle Sınırlandırılabilir mi? / 12
İddianame Niyetleri Yargılamak istiyor / 17

Bölüm: 2
Kürdistan Tarihi / 23
20. YY. Öncesi Kürdlstan Tarihine Kısa Bir Bakış..23
19. YY. Kürt İsyanları / 27
Baban isyanı / 27
Rewanduz isyanı / 28
Han Mahmut isyanı / 29
Bedirhan Bey isyanı / 30
Şeyh Ubaydullah (Nehri) isyanı / 33
20. YY. Başındaki Kürt İsyanları / 34
Meşrutiyet ve Kürt Milliyetçiliği / 36
Dönemin Kürt örgütleri / 38

1. Dünya Savaşı ve Kürdıstanın Dörde Bölünmesi / 46
Güney Kürdlstan Ulusal Hareketine Kısa Bir Bakış / 68
1921-1958 Dönemi / 68
1958-1970 Dönemi / 71
1970-1979 Dönemi / 75

Bölüm: 3
Îran-Irak Savaşı ve Kürdlstan Ulusal Hareketi / 79
Baasçı Diktatörlüğün Savaş İhtiyacı / 79
Güney Kürdlstan'da Katliam Öncesi Durum / 84
Güney Kürdıstan'da Katliam Öncesi Durum / 84
Saddam Hüseyin'in Suç Ortakları / 92

Bölüm: 4
Ağustos Katliamı, Mülteciler ve Türkiye / 99
Ağustos Katliamı İçin Hazırlıklar / 99
T.C. Devleti Güney Kürdıstan Halkının Düşmanıdır / 102
Tarihten Kısa Hatırlatmalar / 102
Bağdat Paktı / 105
Musul ve Kerkük'ü işgal Çabalan / 108
Sınır-ötesi Harekatlar / 113
Türkiye'nin Kimyasal Silah Üretiminde ve Kullanılmasındaki Suç Ortaklığı / 117
Türkiye ağustos jenosidinin suç ortağidir / 148
TRT ve Ağustos Katliamı / 149
Jenosit Kavramının Uluslararası Tanımı / 151
Sınırların Mültecilere Kapatılması / 153
İlk Sığınmacıların Geri İade Edilmesi / 156
Irak'ın TC Sınırları içindeki Saldmlanna izin Verilmesi / 158
Ağustos Katliamında İran'ın Katkısı / 162

Bölüm: 5
mültecilerin türkIye-de karşi karşiya kaldiği
Vahşet / 167
Kendi Ülkesinde Mülteci Olmak / 167
Türkiye'nin Sınırlarını Açması Lütuf Değil Zorunluluktu / 168
Güneyli kürtlerin hukuki statüleri üzerine / 179
Türkiye'nin 51 Sözleşmesine Koyduğu Irkçı Rezerv / 181
Mültecilerin zorla Irana gönderilmesi / 186
Peşmergelerln SİLAHLARININ ZORLA Gaspedumesi / 187
Mültecilerin mallarının Yağmalanması / 189
Mültecilere Yapılan Yardımların Engellenmesi / 195
Mülteci kamplarinin fiziki koşulları / 206
Kampların Kötü Sağlık Koşulları ve Toplu Ölümler / 211
Kamplardaki İşkence, Terör ve Provokasyonlar / 216
Kamplarda Ajan ve Korucu Devşirmeye Yönelik Faaliyetler / 219
Provokasyonlar / 221
Mültecilerin Sözleşmelerden Gelen Bazı Hakları / 225
Serbest Çalışma Hakkı / 225
Seyahat Etme Özgürlüğü / 225
Anadilde Eğitim Özgürlüğü / 226

Bölüm: 6
Cumhuriyet Dönemi Sömürgeciliği / 229
Kürdıstan'da Askeri İșgal ve Siyasal İlhak / 230
Milli Kurtuluş Yılları ve Kürtler / 230
Cumhuriyet Dönemi Kürt Ayaklanmaları / 249
Şeyh Sait İsyanı / 250
Ağrı isyanı / 274
Dersim İsyanı / 279
1940 Sonrası Sessizlik Yılları / 288
12 Eylül Dönemi ve Kürdıstan’da Yeniden Yapılanma / 299
Kürdıstan'da Asimilasyon ve Kültürel İmha / 311
Kürdıstan'da İktisadi Sömürü / 318
Sonuç: Kürdistan'ın Kurtuluşu Sosyalizmdedir / 324


ÖNSÖZ


Güney Kürdistan'lı Kürtlerin, Saddam'ın jenosidinden kaçarak sığındıkları Kuzey'de yaşadıklarının benim ruhsal yapım üzerindeki olumsuz etkileri, aradan 3 yıl geçmesine rağmen geçmiş değil. Bendeki hırçınlığın, tepkiselliğin ve olur olmaz her zaman patlayıveren öfkenin altında yatan tek neden; 26 Ağustos 1988 ile 8 Aralık 1988 tarihleri arasındaki gördüklerim ve yaşadıklarımda. Onlara -gazeteci olarak- ilk ben gittim. Kimyasal katliamdan kaçarak Çukurca'ya kadar gelebilmiş Güneyli Kültlerden ilk gördüğüm Sipindar'lı Safiya'ydı. Kocası ve bir çocuğunu kimyasal saldırıda yitirmiş, ikinci çocuğu Pırjin'le birlikte, sınırı kaçak olarak geçmiş Safiya Kadın'ı kendisiyle söyleştiğimiz gece evi basan Çukurca polisi ile ilçe jandarmaya bağlı askerler yaka-paça, döve-söve, sürükleye sürükleye sınıra götürdüler. İtirazlarım, karşı koyuşlarımın hiçbir anlamı olmamıştı. Bana yapılan hakaretler ve saldırılarla yetinmek zorunda bırakılmıştım.

Yaklaşık dört ay, önce Çukurca, Çığlı, Uludere, sonra da Yüksekova, Diyarbakır ve Mardin hattında "Kürt Mülteciler"le ilgilendim. Çeşitli dergi ve gazetelerde yazdığım yazılar, bu insanları konu alan panellerde yaptığım konuşmaların hiçbiri, ama hiçbiri yaşadıklanmı anlatmama yetmedi. Bu konuda hâlâ kendimde önemli bir çelişki, önemli bir zaaf ve yetmezlik görmekteyim. Belki çok uzun yıllar sonra o günlere yeniden döneceğim. Açıkyüreklilikle söyleyeyim, o günlerden kaçıyorum.

Ve benim açımdan paha biçilmez bir değeri olan, "Halepçe Jenosidi Sonrası Vahşet Yargılanıyor" çalışmasına bir önsöz yazmak bile büyük acı veriyor. Lafı uzatmadan ve kendimi daha fazla dayatmadan, okura bir takım "teknik bilgiler" sunmak istiyorum.

Tarih: 5 Eylül 1988. Güney Kürdistan'dan kaçarak Türkiye'ye sığınmış "Mülteci Kürt" sayısı 114 bin 765. 7 Eylül günü bir açıklama yapan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Sözcüsü'ne göre ise bu rakam 117 bin. Aradan tam 3 ay geçtikten sonra ise Türkiye'de bulunan Kürt Mülteci sayısı 43 bin 540'a indi. Bunun 17 bin 874'ü Kızıltepe Kampına, 12 bin 32'si Muş kampına, 14 bin 634'ü ise Diyarbakır kampına yerleştirilmişti. Peki 3 ay gibi kısa bir süre içerisinde bu sayı nasıl oldu da, 114 bin 765'ten, 43 bin 540'a düştü. Bunun hesabı bugün verilmiş değil. Ancak sorulmuş da değil. Güney Kürdistanlı Kürt örgütlerinin bu ağır sorumluluğun altında bulunduklarını belirtmem gerek. Zira bu güne değin bu konuyu gündeme getirmemişlerdir.

Evet, 71 bin 225 Kürt'ün yaşamından sorumluyuz. Yüksekova'daki Uzunsırt ve Suüstü kamplarından süngü zoruyla sürülen ve Iran sınırındaki dağlarda, kar altında, don altında, aç ve üryan bekletilen 30 bini aşkın Güneyli Kürt’ün binlercesi 1988 yılı Kasım ayında işte böyle öldürüldü. Etrafı askerlerce çevrilen ve İran'a geçmeleri için zorlanan, ancak karşı tarafın da sınırlarını sıkı sıkı kapatması sonucu telef olup giden bu insanların uğradığı akibeti bilmelerine ve görmelerine karşın, Türkiye'deki kamplarda yaşayanların yüzü suyu hürmetine bunu sorun yapmayanlar en az T.C. İran ve Irak'ın soykırımına kolaylık sağladıkları için sorumludurlar.

Yine Mardin ve Diyarbakır kamplarından Irak'a zorla iade edilen ve iade edilir edilmez de kurşuna dizilen binlerce Kürt'ün katledilmesine seyirci kalan başta Kuzeyli Kürt aydınları olmak üzere tüm insanlığın bu vahşetin ortağı olduğunu da bilmek gerek. Kuzeyli Kürt aydınlar, Güney'den gelmiş bu insanlara neredeyse "Uzaylı Mülteciler" gibi yaklaşmış ve en ufak bir duyarlılık göstermemiştir. Tarihte acaba Kürt aydınları kadar kendi ulusuna ve değerlerine yabancılaşmış başka bir aydın tipi var mıdır? Sanmıyorum. Bugün bile insanlıktan yalıtılmış, etrafı tel örgülerle çevrili ve insanlık dışı koşullarda yaşamak zorunda bırakılmış 25 bin 981 Kürtün çektiği acılarda en büyük pay, Kuzeyli Kürt aydınları ile Avrupa'larda mültecileşmiş Kürtlere aittir.

Saddam'ın soykırımından canını kurtaran Kürtler, T.C.'nin kırımından kurtulamadılar. Ancak Saddam'a rahmet okutan bu sinsi kırım -şimdilik- T.C.'nin yanına kâr kaldı! Nasıl kalmasın ki. Geçenlerde Kürt Mültecileri konu alan bir panele topu topu 23 Kürt aydını katıldı. İstanbul'da (BlLSAK) yapılan ve üç gün süreyle gazetelerde ilan edilmesine karşın bu panele katılmayan Kürt aydınlar, Aksaray'daki (İstanbul) Luna Park Gazinosu'ndaki sazlı sözlü bir geceye "tam teşkilat" iştirak ediyorlardı. 3 bin kişilik bir kalabalığın katıldığı "Kürt Gecesi"nde vur patlasın, çal oynasın efkâr dağıtan aydınlarımızı esaslı bir irdelemeden geçirmek ve vakit geçirmeden bu kesime karşı bir tavır belirlemek neredeyse bir insanlık sorunu haline gelmiş bulunuyor.

Güneyli Kürtleri konu alan ve "Vahşetin Hesabını" ilgili tarafından sorma sorumluluğu gösteren Cemil Gündoğan, İbrahim İncesu ve Ali Rıza Gezici arkadaşların bu tavrı önünde saygı ile eğilmek gerek. Kendilerine duyduğum engin saygıyı bir kez daha dile getirirken, dostum Cemil Gündoğan ve kıymetli arkadaşların, kendilerinden beklenilen bir sorumluluktan hareketle büyük bir duyarlılıkla izledikleri bu süreci bize bir kitapla kazandırmaları, dışarıda yaşayan ve her türlü olanaklara sahip ancak ilgisiz, duyarsız ve lakayıt aydınlarımıza ağır bir darbe indirmiştir. Ne var ki, bir yandan Kürt aydınlarına, öte yandan da Kemalist tarih yazıcıları ve resmi sözcülerine indirilen bu devrimci darbeler gözlerimizin önüne acı bir saflaşmayı da getirmektedir.

Halkına, onun özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine karşı duyarsız kalanlar, eninde sonunda karşı taraflarla aynı kaderi paylaşmaktan, aynı platformlarda buluşmaktan kurtulamıyorlar. İşte Güneyli Kürtlerin tirajik konumu bunun en büyük örneği. Onları katledenlerle, bu sürece sessiz kalanlar aynı ağır sorumluluğun altında biraraya geldiler. İnsanın "titre ve kendine dön ey Kürt aydını" diye haykırması geliyor.

Günay Aslan
5 Mart 1991, İstanbul



Devlet Güvenlik Mahkemesine
Malatya

Konu: Savunma Dilekçesidir.
Hazırlık No: 1989 / 29
Esas No: 1989 / 13
İddianame No: 1989 / 13
Savunmayı Yapanlar:
Cemil Gündoğan
İbrahim İncesu
Ali Rıza Gezici

Giriş:


Malatya Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde hakkımızda açılan davada iddia makamı 12 Eylül 1989 tarihli dilekçemizde Kürtçülük propagandası yaptığımız gerekçesiyle TCK'nın 142 / 3 maddesi uyarınca cezalandırılmamızı talep etmektedir. Bu amaçla tanzim edilmiş olan Malatya DGM, 1989 / 29 Nolu Hazırlık ve 1989 / 13 Nolu Esas'a kayıtlı, 1989 / 13 Numaraları iddianame, sözünü ettiğimiz dilekçedeki tespit ve iddiaların hiçbirinin gerçeklerle ilişkisinin olup olmadığına bakmaksızın, tümünü "Kürtçülük propagandası yapmak" gibi genel ve yanlış bir sıfatla nitelendirmiştir. Bu nitelemeyi kabul etmek olanaksızdır. Dilekçelerimizde Kürdistan halkına karşı sömürgeci devletlerin tarihten beri uygulayageldikleri katliam ve vahşetler anlatılmıştır; Kürt ulusunun en temel hak ve özgürlüklerine değinilmiştir; ilerici insanlığın devrimcilerin ve sosyalistlerin bu ...

 


Cemil Gündoğan
İbrahim İncesu,
Ali Rıza Gezici

Halepçe Jenosidi

Sun


Sun Yayıncılık
Halepçe Jenosidi
Öncesi ve Sonrası
Vahşet Yargılanıyor
Cemil Gündoğan
İbrahim İncesu
Ali Rıza Gezici

Sun Yayıncılık
Piyerloti Caddesi Dostluk Yurdu Sk.
Yeşil Apt 1 / 11 Çemberlitaş / İST.
Tel: 516 06 84

Birinci Baskı : Nisan 1991
Dizgi: DTR Ajans
Baskı: Gülşah Matbaası



Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues