La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Musul Kerkük Sorunu ve Kürdistan'in Paylaşımı


Auteur :
Éditeur : Med Date & Lieu : 1991, İstanbul
Préface : Pages : 246
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 155x230 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Sdn. Mus. 3103Thème : Histoire

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Musul Kerkük Sorunu ve Kürdistan'in Paylaşımı

Musul Kerkük Sorunu ve Kürdistan'in Paylaşımı

Milletler Cemiyeti

Med

Milletler Cemiyeti’nin Meclisi, otuzuncu oturumunda, 30 Eylül 1924 Şalı günü Cenevre’de, Irak’ın sınırları meselesini incelemeye ayırdığı, toplantısında, “Lozan Anlaşması II. paragraf III. maddesine göre kendisine verilen görevi yerine getirmek için gerekli olan, değerlendirme yapmasına yarayacak unsurlan ve gerçeklerle ilgili verileri toplamak üzere”, üç üyelik özel bir komisyonun oluşturulmasına karar verdi.

Kabul edilen öneriye göre bu Komisyon,
"... Meclisin karar almasında yarayacak tüm bilgileri ve uygun tüm önerileri Meclise getirecektir. Halihazırda mevcut dökümanlan ve ister prosedürle ilgili olsun isterse meselenin özüyle ilgili olsun, ilgili taraflarca ifade edilmiş görüşleri dikkate alacaktır. Tarafların kendisine iletmek istediği tüm bilgileri kabul edecektir. Bölgede araştırmaya girişebilecek ve bu durumda, iki hükümetin herbiri tarafından atanacak takdir yetkisi olan kişilerce desteklenebilecektir.

.....



ÖNSÖZ


I. Dünya Savaşı, iki emperyalist devletler grubunun pazarları yeniden paylaşmak için çıkmıştı.
İngilizler ve Fransızlar savaş başlamadan önce yaptıkları gizli antlaşmalar sonucuna göre hareket ederler. Plânlarını 1917 Ekim Devrimi bozar. Çünkü, devrimin etkisi kendi geleceklerini de ilgilendirdiğinden yeni değerlerdirmeler söz konusu olur. Aralarındaki antlaşmazlıklara bir yenisi eklenir. Rusyanın boşaltığı alanların geleceği en çok üzerinde durdukları konulardan biri olur.

M. Kemal, hem sosyalizmle-kapitalizm hem de emperyalistlerin kendi aralarındaki ve hem de bölgedeki çelişkilerden ustaca yaralanır. Sevr Antlaşmasının pratikte uygulanmasını engeller.

Elbette ki emperyalistler isteselerdi yani çıkarlarına uygun görselerdi Sevr’i uygulamaktan geri kalmazlardı. Onlar, Doğu’da bir Ermenistan ve Kürdistan kurulmasını kısa bir müddet öncesine göre uygun bulmazlar. Özellikle yeni bir Ermeni Devletinin Sovyet Ermenistanı ile birleşmesinden çekinirler.

Kürtlerin durumu o yıllarda daha farklıdır.'Kendi aşiret yapıları içinde, kendi din kardeşlerine karşı sessiz kalan, birliktelikten, önderlikten hatta dış güçlerin sözde Araplara sahip çıkıldığı gibi bile olsa sahiplenilmekten yoksun, “ortada” kalmış bir haldeydiler. İşte bu koşullarda Türkler sözde onlara sahip çıkar göründüler. Onların hamiliğini, koruyuculuğunu üstlenir göründüler. Hatta Güney Kürdistan’da Şeyh Mahmut Berzenci’ye destek verdiler. Bütün bunlar Kürt topraklarını ellerinde tutmak içindi.

Kürtler o yıllarda Ermeniler gibi çeşitli partiler biçiminde örgütlüde değildiler. Tam tersine dağınık ve bölünmüş haldeydiler.

İşte Lozan Antlaşması bu koşullarda yapılır. Konferansa, İsmet İnönü Başkanlığında ki Türk Heyetine iki Kürt kökenli milletvekili de dahil edilir.

Türk Heyeti, Kürtlerle kardeş ve haklarına saygılı olduklarını, biribirlerinden ayırmanın mümkün olmadığını v.s ileri sürerek, Mondros Ateşkesi sırasında ki (Kasım 1918) sınırları Misak-ı Milli olarak kabul ettiklerinden Musul ve

Kerkük’üde İngilizlerden isterler.
İngilizler bu zengin petrol yataklarını Türklere bırakmak istemezler. Bu konuda ki görüşmeler tıkanınca sorun kurulacak bir komisyona havale edilir.

Bir müddet sonrada komisyon oluşturulur. Oluşturulan bu komisyon o yıllarda dünyanın jandarması olan İngiltere’nin yani Güneşi batmayan devletin, sonsuzluklar ülkesinin çıkarlarını gözetecek şekilde taraflı ve peşin hükümlü çalışmasına başlar.

İngilizler ve Fransızlar, Arap topraklarını, çeşitli bölgelerdeki emirlerin etkinliklerine göre manda (koruyuculuk) adı altında sözde bağımsız özünde %90 kendilerine bağımlı devletler kurdutmuşlardı. Katar, Bahreyn, Umman, Ürdün, Kuveyt, Irak gibi Arap Devletleri tamda bu anlayışın ürünüdüyler.

Kuşkusuz ki Osmanlı işgalinden bu toprakların kurtulması ne kadar güzelse aynı şekilde bir başka devletin işgaline veya egemenliğine girmesi o derecede kötüdür. Arap ulusu kendi geleceğini, kaderini, yine kendisi çizememişti.
Emperyalistler, Araplara verdikleri desteği Kürtlere vermez. Tam aksine Kürtleri, devletsiz bir topluluk olarak dörde bölerek paylaştırdılar. «Siz köle olarak kalın» dediler. Daha yeni işgalden kurtulan Araplara Kürt topraklarının bir kısmını sundular.

Komisyon, İngiliz çıkarlarına uygun hareket eder. Okuyucu bu kitapta bunu hemen gözlemleyecektir. Onların Kürt Gerçeğini görmezden geldiklerini fark edecektir. Sorun, Kürt kimliğini kabul etmek veya onu tahlil etmek yanlızca değildir. Önemli olan onun geleceğidir. Komisyon tam da bu nokta da, Kürtlerin Türkiye Cumhuriyetine mi yoksa Irak Devletine mi bağlanması konusunda onlar İngiltereye bağlanmalıdır anlayışından hareket etmiştir. Peki, Kürtlerin, ilgili tüm devletlerin dışında kendi geleceklerini tayin etme istemi nerede kalıyor?

Komisyon, Kürtleri muhattap almaz. Kürt önde gelenleriyle görüşmez. Fakat buna rağmen bölgedeki Kürt toplumu incelemeye tabi tutulur. Ama bir çök Batılı araştırmacı, gezginci, misyonerinde yaptığı gibi bilinçli veya bilinçsiz hatalarda yaparlar. Basit dış gözlemlerle sonuca gitmeye çalışırlar. Bu da anlaşılır bir konu. Çünkü kendileri İngiliz çıkarlarını savunduklarından böyledir.

Kitabın bazı yerlerinde konuya ilişkin haritalardan bahsedilmektedir. İngilizce ve Fransızca orjinallerinde bu haritalar yok. Bu nedenle sadece bahsi geçmektedir.
Komisyonun hazırladığı bu rapor içinde tartışılacak ve-rededilecek birçok noktanın olmasına karşın bir belge niteliğinde olması, emperyalistlerin ve bölge devletlerinin entrikalarını açığa çıkarması açısından önemlidir.

Körfez krizinin devam ettiği ve edeceği koşullarda göz önünde tutulursa, bu raporun tarihe ,ve geleceğimize ışık tutacağı inancıyla saygılar sunarım.Haziran 1991

Haşan Hüseyin Yıldırım



Komisyonun Çalışmaları Üzerine Rapor

Milletler Cemiyeti’nin Meclisi, otuzuncu oturumunda, 30 Eylül 1924 Şalı günü Cenevre’de, Irak’ın sınırları meselesini incelemeye ayırdığı, toplantısında, “Lozan Anlaşması II. paragraf III. maddesine göre kendisine verilen görevi yerine getirmek için gerekli olan, değerlendirme yapmasına yarayacak unsurlan ve gerçeklerle ilgili verileri toplamak üzere”, üç üyelik özel bir komisyonun oluşturulmasına karar verdi.

Kabul edilen öneriye göre bu Komisyon,

"... Meclisin karar almasında yarayacak tüm bilgileri ve uygun tüm önerileri Meclise getirecektir. Halihazırda mevcut dökümanlan ve ister prosedürle ilgili olsun isterse meselenin özüyle ilgili olsun, ilgili taraflarca ifade edilmiş görüşleri dikkate alacaktır. Tarafların kendisine iletmek istediği tüm bilgileri kabul edecektir. Bölgede araştırmaya girişebilecek ve bu durumda, iki hükümetin herbiri tarafından atanacak takdir yetkisi olan kişilerce desteklenebilecektir.

“Komisyon kendi prosedürünü kendisi düzenleyecektir.

“Meclis, adı geçen Komisyonun üyelerini atama görevini halihazırdaki başkanının ve konuyla ilgili rapoftörün mutabakatına bırakmıştır.”

Halihazırdaki Meclis Başkanı ve konuyla ilgili raportör, Macaristan’ın eski başbakanı Kont Teleki’ye, İsveç’in tam yetkili diplomatı, bakan M. Af Wirsen’e ve Belçikalı albay Paulis’e çağnda bulundu. Bu şahıslar bu misyonu kabul etti ve 13 Kasım 1924’te Cenevre’de, Komisyonu oluşturmak üzere toplandı. Bu tarihten beri Komisyon faaliyetlerinin kısa bir özetini veriyoruz.

Türkiye ile Irak arasındaki sımr hattı meselesi üzerine Milletler Cemiyeti Sekreterliği tarafından hazırlanmış dokümanlar hakkında bilgilendik.

Lozan Konferansı tutanaklarını, meclis oturumlarının tutanaklarım ve de Britanya Hükümetinin ve Türk Hükümetinin muhtıralarını inceledikten...

 

 




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues