La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Özgürlük İçin Kürt Yazıları


Auteur :
Éditeur : Compte d'auteur Date & Lieu : 1996, Ankara
Préface : Pages : 140
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 135x195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Tur. Ozg. 4527Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Özgürlük İçin Kürt Yazıları


Özgürlük İçin Kürt Yazıları

Vedat Türkali

Emel Matbaası

Değerli dostum Prof.Dr. Sayın Server Tanilli ile birlikte düşündüğümüz, 21 Haziran 1992 tarihli İkibin'e Doğru'da paralı yayınlanan bu duyuru, aynı biçimde basılması için, Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, Sabah gazetelerine gönderildi önce; hiçbiri koymadı. Ne idiğü, bugünki gibi daha iyice ortaya çıkmadığı için, "solcu" Cumhuriyet'in nasıl olsa basacağı umuluyordu; yönetimdeki solcu dostların aracılığıyla indirim bile beklenebilirdi! Konu epeyi tartışma yaratmış gazetede, basılamaz bulunmuş orda da. Yönetimdeki "solcu" da, ilgili arkadaşa son ucu bildirirken, "Kürt milletvekili olmaz!", "Kürt öğretmen olmaz!" diye bas bas bağırmış telefonda.

.....



DUYURU
*

Ülkemizin içinde bulunduğu ağır koşullar, olan bitenler üzerinde titizlikle durup düşünmemizi zorunlu kılıyor.
Ülkelerinde yaşayan halkların hakları konusunda tüm devletlerin sicilleri şu, ya da bu biçimde lekeler taşır. İktidarı elinde tutanlarca devlet, baskı aracı niteliğiyle, bireylere karşı şuç işlemeye yönelik bir kuruma kolayca dönüştürülebilmektedir. Halkların kendi haklarını savunma bilincinde olmaları bu yüzden zorunludur. Bu çatışmada ülke aydınlarının devletin baskıcı tutumuna karşı halklarının yanında yer almaları aydın olmanın ölçütü sayılmıştır.
T.C. devletinin 70 yıllık, tüm ülkeyi kapsayan yasal, yasadışı, açık, örtülü baskı eylemlerinin temelinde, belirleyici çoğu etkenlerin yanısıra, özellikle bir halkı, Kürt halkını, karakol-kışla ağırlıklı devlet terörü ile sindirip ezerek Türk devletinin bütünlüğünü koruma, gelişmesini sağlama gerekçesi yatar. Böylece biz Türkler de, başka bir ulusu baskı altında tutan ulus olarak demokrasiye, özgürlüğe hep özlemle bakakalmışızdır. Denebilir ki Kürt sorunu çözümlenmediği için ülkemizde demokrasi sorunu çözümlenememiştir. Demokrasi sorunu çözümlenmeden de Kürt sorunu çözümlenemez.
Yeryüzünün önemli petrol yörelerinden biri üzerindeki konumlarıyla Kürtler, halklara düşman gizli diplomasinin kirli pazarlıklarla bugün de oyun düzenler oluşturduğu bir bölgede, varlıklarını koruma savaşı vermektedirler. Bu olgu bizi, en geniş kesimiyle aynı çatı altında yaşadığımız Kürt halkının sorunlarını tüm gerçekliği ile kavramaya, tarihsel kardeşliğimizi onların acılı özverilerine dayandırmanın sakıncalarını anlamaya zorlar. Devlet bütünlüğünü koruma köhne gerekçesiyle, Kürt halkını bugün de ezip sindirme yolunu tutanlar, bilmelidirler ki, tam bir aymazlık içindedirler; iki yanlı şoven duyguları azdırarak, yerli yersiz suçlama konusu ettikleri parçalanmanın adımlarını atmaktadırlar. Gençlerimizi yiyip acılarımızı artırmaktan başka sonuç vermeyen vahşi saldırıları, kıyımları, kırımları kışkırtma yoludur bu.

Meclis kürsüsünde konuşan Küt milletvekilene saldırarak halkı adına konuşma fırsatı verilmeyen bir Türkiye'de, Kürt öğretmeni işkenceyle öldüren subaya, acılılarla alay eder gibi, bir yıl hapis cezası uygun görülen bir Türkiye'de,
Af-İnfaz yasalarından Kürtlerin yararlanmaması için yasaların hukuk dışı zorlandığı bir Türkiye'de,
Milletvekillerince yerinde araştırma soruşturmaya dayalı kanlı nevroz raporunun yetkililerce gözardı edildiği bir Türkiye'de,

Varlığı zaten tartışmalı hukuk devletinin iyice askıya alınmasına, basının üç gün göz yumması istenen bir Türkiye'de,
Daha da acısı, istenen üç günün kat katıyla verildiği bir Türkiye'de, ülkenin yazgısı çok kötü çiziliyor demektir.
Böyle bir devlet yönetiminin, hücre evleri basıldığı savıyla doğrulan, yanlışları ne olursa olsun gençlerin, polis timlerince sorgusuz, yargısız öldürülmesine göz yummasında yadırganacak hiç bir yan yoktur. Bu Kıyımların, halkın katılımı süsüyle, çirkin ayinlere dönüştürülmesi durumu daha da ağırlaştırmaktadır.

Çağın çok gerisindeki bu devlet yürütümünü salt arkalamanın değil, olaylar karşısında susmanın da suça katılmak olacağı bilinciyle, hiç kimsenin, hiçbir kurumun dar, siyasal kaygılarının aritmetiğine bağımlı olmadan, hep birlikte şunları söylememizin zorunluğuna inanıyoruz:

Bugün sorumlu yerleri ellerinde tuttanlarca, Türk devleti adına insanlık suçu işlenmektedir. Bizler kendimizi, ulusumuzun tarihine, insanımızın onuruna sürülmek istenen bu lekeye karşı direnmekle yükümlü saymaktayız.

Sorumluları tarih, insanlık ve ulusal kamuoyumuz önünde suçluyor, koşullar elverdiğinde kendilerinden yasalar içinde davacı olma hakkımızı bir yurttaş olarak saklı tuttuğumuzu duyuruyoruz.

Prof.Dr. Server Tanilli
Vedat Türkali

*21 Haziran 1992 2000'e Doğru




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues