La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Üçgendeki Tezgah


Auteur :
Éditeur : Kiyap Date & Lieu : 1993, Ankara
Préface : Pages : 232
Traduction : ISBN : 975-566-001.1
Langue : TurcFormat : 130x195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Ers. Ucg N°2777Thème : Général

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Üçgendeki Tezgah

Üçgendeki Tezgah

Ahmet Cem Ersever

Kiyap

...Bu kargaşadan, bu kan deryasından menfaat uman leş kargaları da piyasaya çıkmışlardı. Kimisi maddi çıkarı için, kimisi cüceliğini kamufle etmek için, kimisi de siyasi ve sosyal kazanımlar elde etmek için "Çaresiz Kürdü" Apo'nun çöp makinesine doğru itmeye çalışıyorlardı. A. Öcalan da, birer süprüntü olarak değerlendirdiği insanları makinenin dişlileri arasında ezmeye devam ediyordu.

Leş kargaları, durmadan kan dökücüleri perdelemeye çalışıyorlardı. Bunu, hem belirttiğimiz nedenlerden dolayı menfaat sağlamak, hem de Apo'dan korktuklarından, O'nun gazabına uğramamak için yapıyorlardı. Aslında bir bataklığa itildiklerini farkedenler az değildi. Geçici menfaatler ve yine geçici duygu tatminleri, giderek yerini çıplak gerçeklere bırakmaya başlıyordu. Çünkü; dünyada herşeyin bir bedeli vardır. Bu bedel, mutlaka ama mutlaka şu ya da bu biçimde ödenir. Bugün bu bedeli, hem Apo, hem de Apo'nun gölgesinde vurgun vuranlar, çaresiz kürdün kanıyla ödeyebiliyorlar. Ama gün gelecek ve o kan artık akmaz olacaktır. İşte o zaman, bu bedeller başka türlü istenecektir. Bazıları kendileri için o günlerin uzak olmadığını biliyorlar ve ürperiyorlar. Fakat buna rağmen, kendilerini kaptırdıkları girdaptan kurtulmak için, çırpınmaya cesaret edemiyorlar. Hayvanlar bile tehlikeleri sezdiklerinde içgüdüsel olarak çırpınırken, bunlar; ruhlarını, bedenlerini Apo canisine terkettiklerinden, ruhsuz ve halsiz birer nesne gibi kendilerini akıntıya bırakmışlardır...



Ahmet Cem Ersever
, 1950. yılında Erzurum'da Üsteğmen İzzet Ersever'in oğlu olarak dünyaya geldi. Subay olan babasının görevi dolayısıyla çok yer dolaşan Ahmet Cem Ersever ilk ve orta öğrenimini yurdun çeşitli bölgelerinde sürdürdükten sonra 1967 yılında Ankara TED kolejinjinden mezun oldu. Orta öğreniminden sonra Kara Harb Okulu'na giren Ersever, 1972 yılında mezun olarak Teğmen rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri saflarına katıldı. 1973 yılında Piyade Okulu’nu, 1974 yılında da Jandarma Subay Okulu'nu bitiren Ahmet Cem Ersever Jandarma Genel Komutanlığının çeşitli kademelerinde sırasıyla Takım, Bölük ve Tabur komutanlıkları yaptı.

Son sekiz yıldır Güneydoğu Anadolu'da ülkenin bütünlüğünü hedef alan bölüeü teröre "karşı mücadele eden Ahmet Cem Ersever Mart 1993 yılında Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı görevinden binbaşı rütbesiyle kendi isteği ile emekli oldu.

Milletin bekası ve birliği için herkese örnek gösterilebilecek nitelikte, varlığını ortaya koyabilecek feragat ve fedakârlık sahibi olan Ahmet Cem Ersever, 5 Kasım 1993 tarihinde Türk Milleti'nin düşmanlarınca şehit edildi.

Evli ve üç çocuk sahibi olan ve dört yabancı dil bilen Ersever'in çeşitli makalelerinin yanı sıra, yayınlanmıș: Kürtler PKK ve A. Ocalan ve Üçgendeki Tezgâh isimli kitabı bulunuyor.

 



YAYINCININ ÖNSÖZÜ


Emekli Binbaşı Ahmet Cem Ersever 5 kasım 1993 tarihinde Ankara'da ölü olarak bulundu. Gerek önceden yaptığı görevlerin nitelikleri, gerekse sahip olduğu vizyon, bazı çevrelerin de gayretiyle Ersever'in ölümünü kamuoyunun gündemine sansasyonel bir boyutla getirdi. Ersever ve sahip olduğu vizyon hakkında, gerekli ve yeterli "bilgilere sahip olmayan çevreler, olayı "casus filmleri" gibi lanse etmeye çalışarak, yarattıkları sis perdesinin aralanarak, gerçeklerin bütün boyutlarıyla anlaşılmasına engel oldular.

Ersever kimdi? Ersever neden öldürüldü?
Bu iki soru, birisine verilecek cevapla bütün boyutlarıyla aydınlanabilecektir.
O halde Ersever'in kim olduğu üzerinde durmak lazım.
Ahmet Cem Ersever, son 10 yıldır Türkiye'nin bir numaralı meselesi olan bölücü terörle, aşağı yukarı aynı süredir mücadele eden bir subaydı.

Bölgede terör konusuyla ilgili olarak 13 yıldır görev yapıyordu. Görevi esnasında gösterdiği üstün başarıları nedeniyle Komutanları tarafından sözlü ve yazılı olarak pek çok kez takdir edilmişti. Terörün doğuşundan, tırmanışına ve ülke gündeminin en önemli maddesi olma niteliğini kazanma sıfatına kadar bütün süreçleri yaşayan, hataları, aksaklıklara çıkmazları, bilgisizlikleri ve en önemlisi çıkış yolunu keşfeden Ersever, emekliliğinden sonra da bu meseleyi kendisi için "hayati bir misyon" olarak kabul etmişti.

İşte bu aşamadan sonra kendi tabiriyle "psikolojik mücadele" evresine giren Ahmet Cem Ersever, bunu gerçekleştirebilmek için bölücü terör konusunda kamuoyunun aydınlatılması ve hatalarla birlikte çözüm yollarının da tartışılması amacıyla bir dizi yayın faaliyeti planlamıştı. Yayınlanmış kitapları bu faaliyet planının sacede küçük bir parçasıdır.

Ersever'in "kim olduğu" konusundaki en önemli ip uçları halihazırda yayınlanmış iki kitabından temin edilebilir. Burada, Ersever'in kişiliğinin yanı sıra, bilgi birikimi, metodu ve amacı hakkında "anlayabilenler'1 gerekli bilgileri bulabilirler. Ayrıca bu kitaplar Türkiye'nin son 10 yılı hakkında, afaki değerlendirmeler yapmak yerine, belirli bir tutarlılığı olan tahliller yapmak isteyenler için çok değerli bilgiler içermektedir.

Kaldı kı Ersever in bu kitapları kaleme almaktaki en büyük amacı konuyla ilgili olarak kamuoyunaaki kronik bilgisizlikti. Her türlü temel bilgiden uzak değerlendirmelerin konuyla ilgili gündemi belirlediği bir ortamda, meselenin gerçekte "ne olduğu" ve "ne olmadığı" konusunda yine "anlayabilecekler" için oldukça yalın bilgiler ihtiva eden kitaplarla kamuoyundaki bilgisizliği gidermeyi amaçlayan Ersever'in ölümü de aynı bilgisizlik olgusunun değerlendirmelerine maruz kkldı.

Gerçekte Ersever'in en çok yakındığı konu bilgisizlikti. Özellikle bölücü terör konusunda yazıp çizenlerin ya da bazı yetkililerin bilgisizliklerinden yakınıyordu. Zaten bu yakınma kitaplar okunduğunda açık bir şekilde anlaşılacaktır. Terör konusunda bilgisizlikten yakınan Ersever in ölümüyle ortaya çıkan değerlendirmelerin temelinde de aynı dinamik; yani bilgisizlik belirleyici oldu.

Kamuoyunun bilgisizliği bölücü PKK terör örgütüyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin yaptığı takdire şayan mücadelede bir takım sıkıntıların ortaya çıkmasına sebep oluyordu. Bölücü terör örgütü PKK ile yapılan, mücadelede harekatın psikolojik ve siyasi boyutunu yapmakla görevli olan diğer kuruluşlar psikolojik ve siyasi mücadeleyi yetirince yapmıyorlardı. Bu durumda Türk Silahlı Kuvvetleriyle Güvenlik kuvvetlenilin yapmış olduğu silahlı mücadele yeterince desteklenmiyordu. Bu eksiği fazlasıyla hisseden ve gören Bnb. Ahmet Cem Ersever dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'e dururnu aktararak onun bilgisi ve izniyle psikolojik harekata katkıda bulunmak maksadıyla emekliliğini istedi. Rahmetli Orgeneral Eşref Bitlis'in emekliliği onay yazısını imzalamasıyla emekli oldu.

Emekli Binbaşı Ahmet Cem Ersever, ilgilendiği konuya, yani bölücü terör meselesine oldukça hakimdi. Başta da belirtildiği gibi şon 10 yıldır Türkiye'nin gündemini işgal eden terörün bütün süreçlerine şahit olmuştu. Burada salt bir "pratik"in yanında, iç ve dış tutarlılığı olan "teorik" bir birikime de sahip olmuştu. Fakat bu niteliklerden daha önemlisi kendi varlığını, bu ülkeyi "kendi başına bırakmak istemeyen" güçlerle mücadeleye adamıştı. Hayatının tek misyonu olarak da buniı görüyordu.

Stratejik ve taktik bir vizyonun yanı sıra, teorik-polıtik bir vizyona da sahip olan Ersever, Türkiye'nin uzunca bir süredir''başını ağrıtan" bölücü terörün, neden sona erdirelemediği ve nasıl sona erdirilebıleceği gibi iki temel konuda "söyleyecek sözleri" olduğunu ifade ediyordu. Nitekim bunların bir kısmını da söylemişti.

Verilen mücadelede stratejik ve taktik unsurlardan ziyade teorik-politik noksanlıkların bulunduğuna inanan Ahmet Cem Ersever, konuyu kamuoyunun gündeminde «tartışmaya açarak "kollektif bir aklın" oluşmasını amaçlıyordu. Bu sebeple de bir dizi kültürel faaliyetin başlangıcındaydı.

Ölümünden sonra yapılan değerlendirmeler ne olursa olsun, Ersever Türkiye'yi 10 yılda meşgul edcn terör konusunda her bakımdan uzmanlaşmış ve "söyleyecek daha çok sözü" olan birisiydi. Belki de bu konuyu bütün boyutlarıyla bilen tek kişiydi. Bundan dolayı da sahip olduğu formasyonu değerlendirmeyi de bu ülke için, bu toplum için değerlendirmeyi temel misyonu olarak görüyordu.

Bu toplumun senaryosunu, yeni bu toplumun yazması gerektiğine inanan Ersever, birikimlerini bütünüyle kullanamadan şehit edildi. Ersever'i "kimler"in şehit ettiği bir yanıyla adli bir meseledir. Fakat bir yanıyla da bizim toplum olarak, uzun yıllardır çektiğimiz sıkıntıların, uğradığımız ihanetlerin de adresini gösterir. Bu adresi de global olarak bilmemde mümkün değil. Dolayısıyfa Ersever'in varlığını ortadan kaldıranlar Onun bugüne kadar yaptıklarından ve yapacaklarından rahatsızlık duyanlardır.. Terörün kaynağı neresi, terörü önlemek istemeyen güçler kim, Türkiye'nin "kendi "başına kalmasını" istemeyenler kim? Bu soruların cevabı verildiği takdirde, Ersever'i şehit edenlerin adresi de bulunmuş olacaktır. Ersever'in kitapları bu soruların cevabının bulunmasında yeteri kadar ipucu verebilir.

"Söyleyecek çok sözü" olupta, ancak bir kısmını söyleyebilen, hayatında olduğu kadar, ölümüyle de bazı çıkmazları ve ihanetleri gündeme getiren Emekli Binbaşı Ahmet Cem Ersever'e Allah'tan rahmet, kederli ailesine, milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı diliyoruz.
Ruhu şad olsun.

Yazarın üçüncü kitabında buluşmak üzere;
Saygılarımızla...

Emin Emir
Kiyap Yayın-Dağıtım
Yönetim Kurulu üyesi



Giriş

Ortadoğu'nun Kont Drakula'sı Apo'nun yönetimindeki PKK isimli kukla cinayet şebekesini anlatan "Kürtler, PKK ve Abdullah Öcalan" isimli kitabımız yoğun bir ilgi gördü ve bir yıl içinde dört baskı yaptı.

Bu sıcak ilginin yanında Yeni Ülke Gazctesi’nin iltifatlarına da mazhar olabildik.(!) 8-14 Kasım 1992 tarihli adı geçen gazete, eseri "MİT'in Kültür Hizmeti" başlığıyla tanıtıyor ve kitaptan pasajlar alarak okuyucuya yorumlar getiriyor.

"Kitapta özetlenen Kürt tarihi bir yana PKK'nın ayrıntılı olarak incelenmesi, kitabın PKK uzmanı veya uzmanları tarafından yazıldığını ortaya koyuyor" diyen Yeni Ülke, ithaf edilenleri de "ilginç" bulmuş ve "Güneydoğuda şehit düşen, asker ve polislere ithaf edilen kitapta.." diyerek eser ile güvenlik kuvvetleri arasında bağlantı kurmaya çalışmış.

Baylar! sizlere birkaç sözüm olacak..

1. İthaf kısmının; "Bu kitap, Türkiye Cumhuriyeti'nin birliği için Türk ile Kürt kardeşliği uğrunda her türlü ihanete karşı dövüşerek şehit düşen tüm asker, polis ve hainlerce katledilen masum sivillere ithaf edilmiştir" olduğunu tam olarak yazmayı unutmuş olacaksınız.

2. Milliyetçi Çalışma Partisi Trabzon Milletvekili Koray Aydın'ın 10 Şubat 1992 tarihinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı konuşma, anladığımız kadarıyla kitabın Ocak 1992 Birinci baskısından alınmıştır, isteyen herkes eserden alıntılar yapabilir. Kitabın Mayıs 1992 tarihini taşıyan son söz bolümü bütün baskılarda kullanılmıştır. Şimdi merakınız zail oldu mu?..
Bu konuda fantaziler üretmekten vazgeçin.

3. Biz, kitabımızda "korku filmi" falan anlatmadık. Senaryosunu emperyalizmin yazdığı, geri zekalı Abdullah Öcalan'ın başrolü oynadığı, figüranlığını yönetim hataları ve yasadışı örgütlerin baskıları altında ne yapacağını şaşırıp ezilen Türk ile Kürt insanının yaptığı, 9 yıldır PKK adı altında; Kürt Ulusal Hareketi ismiyle de 65 yıldır oynanan "traji-komik" bir filmi daha iyi anlamaları için kamuoyuna yardımcı olduk.

4. "Anlaşılan MİT kültür hizmetlerine bundan sonra da devam edecek" diyorsunuz.
Nerede o günler?..
Başlangıçtan bugüne kadar MİT bu tür çalışma ile kamuoyunu aydınlatsaydı Türkiye'de bölücü masallarını kimse dinlemez, bunca insan ölmez, T.C. bütçesinin çok önemli bir bölümü PKK terörü ile mücadeleye ayrılmaz, yatırımlar gecikmezdi.

5. "Sayfa 132'de ise Öcalan'ın halkı topyekün savaşa çağıran sözlerinden duyulan korku histerik çığlıklara dönüşüyor." buyurmuşsunuz...

 




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues