La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Türk Siyasi Hayatında MSP Olayı


Auteur :
Éditeur : Selamet Date & Lieu : 1989, İstanbul
Préface : Pages : 266
Traduction : ISBN :
Langue : TurcFormat : 130x195 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Alb. Msp. N° 1942Thème : Politique

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Türk Siyasi Hayatında MSP Olayı

Türk Siyasi Hayatında: MSP Olayı

Sadık Albayrak

Selamet

Son 15 yıl içinde Türkiye'de siyasi hareketler değişik ve çelişik çizgiler göstermiştir. Çok partili döneme geçildikten sonra ekonomik ve siyasi alanda, sağda olduğu kadar solda da bir çok siyasi partileşme hareketleri görüldü. Fakat Türk siyasi hayatında çıktığı söylenen dini esaslara dayalı ve onları hayata hakim kılma iddiası ile ortaya çıktığı söylenen bir parti vardı, oda MSP (MNP)'dir. MSP değişik ve renkli bir siyasi görüntü içinde Türkiye'de politik bir ortam oluşturarak koalisyonlarda yer almış, kültürel, ekonomik ve politik bir çizginin yeni ve tartışmalı havasını gündeme getirmeyi başarmıştır.
MSP'nin en çok maruz kaldığı itham da "gericilik" olmuştur. Böylece Türkiye'de 80 yıldır süre gelen "irtica hareketleri" içinde MSP'de kendini böyle bir ithamın içinde bulmuştur. Bu eserde bunu açıkça görmek mümkündür. Yalnız bu eseri, hiç bir şey katmadan, sadece MSP'yi hazırlayan şartlar ile MSP'nin siyasi hayatta, hayatiyet gösterdiği dönemlerde hakkında söylenen ve yazılanları, bir tercihte bulunmadan olduğu gibi, kronolojik bir sıra içinde değerlendirmeye çalıştık.
Gerek sağ, gerekse sol cephelerde MSP'ye reva görülen suçlamalar kadar tenkitler de olumlu bir değerlendirmeye tabi tutulduğunda, Türk siyasi hayatında ve batılı demokratik arayışlar içinde bulunan, halkı Müslüman, yarı gelişmişlik sürecini yaşayan bir ülkede, toplum seviyesi ve demokratikleşmede, bir takım ip uçları bulmak mümkün olmakladır.

.....



ÖNSÖZ

Son 15 yıl içinde Türkiye'de siyasi hareketler değişik ve çelişik çizgiler göstermiştir. Çok partili döneme geçildikten sonra ekonomik ve siyasi alanda, sağda olduğu kadar solda da bir çok siyasi partileşme hareketleri görüldü. Fakat Türk siyasi hayatında çıktığı söylenen dini esaslara dayalı ve onları hayata hakim kılma iddiası ile ortaya çıktığı söylenen bir parti vardı, oda MSP (MNP)'dir. MSP değişik ve renkli bir siyasi görüntü içinde Türkiye'de politik bir ortam oluşturarak koalisyonlarda yer almış, kültürel, ekonomik ve politik bir çizginin yeni ve tartışmalı havasını gündeme getirmeyi başarmıştır.

MSP'nin en çok maruz kaldığı itham da "gericilik" olmuştur. Böylece Türkiye'de 80 yıldır süre gelen "irtica hareketleri" içinde MSP'de kendini böyle bir ithamın içinde bulmuştur. Bu eserde bunu açıkça görmek mümkündür. Yalnız bu eseri, hiç bir şey katmadan, sadece MSP'yi hazırlayan şartlar ile MSP'nin siyasi hayatta, hayatiyet gösterdiği dönemlerde hakkında söylenen ve yazılanları, bir tercihte bulunmadan olduğu gibi, kronolojik bir sıra içinde değerlendirmeye çalıştık.

Gerek sağ, gerekse sol cephelerde MSP'ye reva görülen suçlamalar kadar tenkitler de olumlu bir değerlendirmeye tabi tutulduğunda, Türk siyasi hayatında ve batılı demokratik arayışlar içinde bulunan, halkı Müslüman, yarı gelişmişlik sürecini yaşayan bir ülkede, toplum seviyesi ve demokratikleşmede, bir takım ip uçları bulmak mümkün olmakladır.

Ayrıca, MSP'nin laiklik-antilaisizm konulan ile "siyaset" konularında içinde bulunduğu ortamı da değerlendirmek mümkün olabilmektedir. Diğer taraftan rejime uyum sağlama ve İslam’i değerleri batılı kurumlara yansıtma konularında da değişik ve çelişik fikri gelişmeler MSP ile güncelliğini korumuş oldu. Bu bakımdan MSP batılı rejime mi yamandı, yoksa ayrıntılı ve sistemli bir "İslam'ı hareket"in "siyasi" misyonunu mu temsil etti? Bu soru hala ve tam olarak çözümlenmiş değildir.
Bu arada MSP, içinden bir başka siyasi akım doğurmuş ve bir bakıma Milli Nizan Partisi'nin ilk "hurucu" esasına dönüşen, benzer bir de "Nizam Partisi" gerçeği ile yüz yüze gelmiştir...

Sanırız gelecekte, MSP hakkında daha çok şey yazılacak, daha çok üzerinde durulup, siyasi fonksiyonu, siyasi tarih içinde değerlendirilmiş olacaktır...

Sadık Albayrak
1 Şubat 1989



I. Bölüm

Demokratikleşme Sürecinde Partilerin Laiklik Anlayışı Ve İslam Demokrat Partisi

Dinin toplumdaki yeri ve unutulmuş fonksiyonu giderek 1948'lerde hatırlanır hale gelmiş, mevcut iktidarında dizginleri elden bırakması sonucunda CHP'ye karşı siyasi hareketler başlamıştı.
Bunun din, haliyle İslâmiyet alanındaki açmazı da ister istemez gündeme gelmesi yakındı. 22 yıl susmaya mecbur kalan Eşref Edib, içinde bulunulan haleti ruhiyeyi, dergisinin ilk çıkışında şöyle belirtiyordu:

"Sebilürreşad kapanalı tam 22 sene oldu. Bu müddet içinde nice hadiseler cereyan etti. Dine karşı o günden itibaren başlayan baskı hareketi zaman oldu ki en şiddetli dereceyi buldu.
Farmasonluğun dine ve din ehline karşı açtığı harb, manevi sahayı bir harabezara çevirdi. Bütün din müesseselerinin kapılarına zincirler vuruldu. Bütün mekteblerden din dersleri kaldırıldı. Bütün halkevlerine din kitapları girmesi men edildi. İntikam ateşiyle ruhları yanan, gözleri kıpkızıl bir hale gelen Farmasonluk, azgınlığını o dereceye getirdi ki, din kitaplarından ayetleri kaldırdı, camilerde Kur’an hıfzı ile meşgul olanları cürmümeşhutla suçlandırdı. Laiklik nikahına bürünerek Komünizmin temellerini kurmaya kalkıştı. Dalalet düzgarlan bir semmi katil gibi ortalığı kastı kavurdu. (...)"

"Din hürriyetine, vicdan hürriyetine, demokrasiye ve laik son bulmuştu.

"Millete mal olmuş inkîlâblarm mahfuz tutulacağı" esprisi içinde okunan yeni hükümetin programında, ezanın değiştirilip, "Arapça ezan" olarak aslına döndürülme isteğinin bizzat Başbakan tarafından açıklanması, eski iktidar partisi CHP kadar, basının yaygaracı takımını da ayağa kaldırmıştır. Bir dönem ki, "antidemokratik kanunlar"dan bahs ediliyor, inkilaplar üzerinde "Ulus"ta yazıldığı gibi "Hangi inkîlâblar?" şeklinde bir sürü sorular, açıklık isteyen meseleler ortaya çıkıyordu.

Yalnız, iktidar partisinin hiç bir zahmet çekmeden üçüncü Cumhurbaşkanı yaptığı Celal Bayar, Diyanet İşleri Reisi merhum Ahmet Hamdi Akseki ile Rum Patrikhanesi Lideri Athenagoras"ı sağına alarak, metropolitler arasında resim çektirdiği ve laikliği şekillendirdiği bir dönemde, bir başbakanın "ezan" meselesinden dolayı karşısına çıkan hücumlarla hükümet olmanın uğraşını veriyordu...

İktidar partisinin yayın organı olan "Zafer"in başyazarının bir sorusuna Adnan Menderes şöyle cevap veriyordu:

"Ezanın Türkçe okunmasına mukabil cami içinde bütün ibadet ve duaların din dilinde olması garip bir tezat teşkil eder gibi görünür. Bunun izahı arzettiğim gibi, geçmişteki hadiselerin hatırlanmasına ve taassup zihniyetine karşı içinde bütün ibadet ve duaların din dilinde olması garip bir tezat teşkil eder gibi görünür. Bunun izahı arzettiğim gibi, geçmişteki hadiselerin hatırlanmasına ve taassup zihniyetine karşı mücadele zaruretinin kabul olunmasına bağlıdır. Aradan bunca yıl geçtikten ve vaktiyle zaruri görülen tedbire artık ihtiyaç kalmadıktan sonra bunda ısrar bu sefer vicdan hürriyetine karşı bir taassup teşkil eder."

Bu beyanat, CHP enkazı arasında bir bomba tesiri yaptı. "İnkılâbın temelleri yıkılıyor, diye yaygaraya başladılar"... CHP'nin yayın organı "Ulus"ta, Osman

 




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues