La bibliothèque numérique kurde (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Türkçe-Kürtçe Sözlük


Auteur :
Éditeur : Enstîtuya kurdî ya Stenbolê Date & Lieu : 2000-01-01, İstanbul
Préface : | Pages : 1280
Traduction : ISBN : 975-97101-2-9
Langue : Turc, KurdeFormat : 160x235 mm
Code FIKP : Liv. Tur. Kur. 7230Thème : Dictionnaires

Présentation
Table des Matières Introduction Identité PDF
Türkçe-Kürtçe Sözlük

Türkçe - Kürtçe Sözlük

Her şeyden önce bize göre bu sözlük, hırs ve ihtiraslarından dolayı bu güzel dile haksızlık yapanlara küçük bir cevaptır.
Bu sözlükten yararlanacak olanların "Neden önce Türkçe - Kürtçe sözlük?" sorusuna şöyle bir cevap verebiliriz: Birçok nedenlerden ötürü böyle bir kararı verdik. Fakat önemli iki neden var. Birincisi zamanımız daralmasın, bu arada bazı kelimeleri derleyip zengin bir Kürtçe-Türkçe sözlük oluşturalım diye. İkincisi de toplumumuzun özgül durumudur. Yıllardan beri halkımıza bir asimilasyon uygulanmakta. Bundan dolayı halkımızın önemli bir bölümü dilini unutmuş; kendi dilini unutmamış olanlar da birçok kelimeyi bilmemekte ya da Türkçesini bildiği birçok sözcüğün Kürtçe karşılıklarından habersiz. Sözünü ettiğimiz kişilerin sayısı azımsanmayacak kadar çok ve Türkçe - Kürtçe bir sözlüğe ihtiyaç duymaktalar. Bu sözlüğün temel amacı da Kürtçeyi öğretmektir. Deneyimler sonucu şöyle bir gerçekle karşılaştık: Dilini öğrenip geliştirmek isteyenler böyle bir sözlüğe daha çok önem vermekteler.

Bu sözlükte yer alan kelimelerin yüzde doksan dokuzu Kurmancî lehçesindendir. Kirmançkî (Zazaca) ve Soranca lehçesinden alınan kelimelerin sayısı çok azdır. Bu lehçeler hakkındaki görüşümüz şudur: İlk önce her lehçenin kendi içerisinde bir olgunlaşmaya gitmeleri gerekir. Her lehçenin dilbilimcileri, uzmanları yetişmeli, kendi sözlüklerini tam anlamıyla oluşturmalı, ondan sonra da lehçeleri standartlaşmak ve birbirine yaklaştırmak için çalışmalar yapılmalı. Bütün lehçelerden oluşan bir sözlük için daha erken. Zaten ortada uygun koşullar da yok. Zorlamalar ve doğal sürecin dışındaki şartları öne sürmekle, dil standartlaşmaz.

Fakat bundan, "her lehçede sözlükler çıkmadan, lehçeler kendi içerisinde standartlaşmadan lehçeler birbirinden yararlanmamalı" anlamı da çıkmasın. Lehçeleri birbirine yakınlaştırmak için çabalar ve çalışmalar yapılmalı. Bu da uygun yöntemlerle olmalı.

Türkçe-Kürtçe sözlükten sonra hedefimiz, Kırmançki (Zazaca) lehçesinden oluşan bir sözlük çalışmasıdır. Bunun sorumluluğu da Kırmançki alanında çalışmalar yürüten dilbilimcilere, uzmanlara düşmekte. Enstitü çatısı altında bu alanda çalışma yapacak güçlü bir komisyona gereksinim duyulmaktadır.

Soranî lehçesi bu alanda diğer iki lehçemizden daha şanslıdır. Hejar gibi bir aydın sözlük alanında bundan çok önceleri güzel bir çalışma yapmıştı. Aynı şekilde bu lehçe üzerine çok önemli eserler de verilmiştir.

Gerçekleşmesi uzun sürecek fakat bizce hayal olmayan bir hedefimiz var. O da bütün lehçelerden oluşan büyük Türkçe-Kürtçe sözlüktür. Umudumuz o ki, halkımız kendi kurumları aracılığıyla böyle bir projeyi gerçekleştirecektir.

Dilimizin geliştirilmesi ve güçlü hale gelmesi için eserlerin derlenmesine, roman, hikâye, şiir ve nesrin yazılmasına ihtiyaç duyulmakla birlikte, deyimler ve atasözleri sözlüğüne de gereksinim vardır. Kürtçe için bir imla klavuzunu da unutmamamız gerekir. İmkânlar elverdiğinde, imla klavuzunu ve deyimler sözlüğünü hazırlamak, enstitümüzün boynunun borcudur.

Böylesi çalışmalar için normal koşullar olmalı. Yurt sathında insanlar çok rahat bir şekilde araştırmalar yapabilmeli, Hakkâri'nin köylerinden tutalım Dersim köylerine kadar her yörenin bu çorbada tuzu olmalı.

Biz bu sözlüğü hazırladığımızda bunun için uygun koşullar yoktu. Bugün de bu zor görünüyor.

Elbette bu çalışma belirtiğimiz şekilde yapılamadı. Fakat bu sözlük siz kullanıcıların eline ulaştığında, inanıyoruz ki büyük bir dikkatle üzerine yoğunlaşacaksınız. Bugünkü koşullarda araştırmacıların rolüne sahip olan kullanıcıların, sözlükte yer almamış kelimeleri enstitüye yollayacaklarına inanıyoruz. Aynı şekilde, anlamları yanlış veya eksik verilmiş kelimeler için de aynı yola başvuracaklarını umuyoruz.

Sonraki baskılarda yanlışların ve eksiklerin sayısını azaltmak mümkün olacaktır. Elbette Kürt toplumunun gelişmesiyle bu toplumun sözlüğünün içeriği de zenginleşecektir.

Her ne kadar enstitü yönetim kurulu üyesi ve çalışanı Sayın Zana Farqînî bu sözlüğün hazırlanmasına öncelik etmişse de, bu çalışmada İstanbul Kürt Enstitüsü'nün bütün üye ve çalışanlarının da katkısı vardır. Seydalarımızdan tutalım araştırmacılarımıza, çalışanlarımıza, organizasyon ve teknik işlerde yer alan arkadaşlarımızdan maddi katkıda bulananlara kadar hepsi övgüye değerdir; Mele Kerem, H. Mem, A. Cömert Balin, Aysel Çetin ve Eşref Doğaner... gibi.

Sorumluluk sahibi birçok kimse de eleştirilerde bulundu, kelime derleyip bize yolladı. Teker teker adlarını yazamadığımız katkıda bulunan tüm arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.

İstanbul Kürt Enstitüsü Başkanı
Hasan Kaya


Önsöz

Sözlük çalışması çetin ve serzenişi bol olan bir iştir. Buna rağmen kendimizi bu işten alıkoymadık. Üç yıl boyunca, geceli gündüzlü çalışarak bu çalışmayı meydana getirdik.

Yazının sonunda söyleyeceğimiz sözü şimdi söylemek bizce yerinde olacaktır. Eksiği ve yanlışı olmayan bir sözlükten bahsedildiği görülmemiştir. Bundan ötürü bu sözlüğün mükemmel olduğu gibi bir iddiaya sahip değiliz.

Bu çalışmanın bir özelliğini hatırlatmak istiyoruz: Bu sözlük iki dilli bir sözlüktür; yani Türkçe-Kürtçe olan bir sözlüktür. Türkçe kelimelerin karşısına Kürtçe karşılıklarını koyduk. Diğer bir deyişle sözcüklerin çevirisini yapmadık. Çünkü her dilin kendine özgü kalıpları ve anlatım yolları vardır. Elden geldiğince buna önem vermeye çalıştık.

Sözlüğü, genel ve büyük sözlüklerin kurallarını gözeterek hazırladık. Bugüne kadar Türkçe-Kürtçe olarak böylesi geniş bir sözlük çalışması yapılmamıştır. Bu özelliğinden ötürü bu sözlük kendi alanında bir ilktir.

Bu açıklamalardan sonra, sözlüklerin önemi üzerine durmak istiyoruz. Yazı dilinin oluşturulmasında sözlüklerin önemli bir yeri vardır. Yazı dilinin üç temel unsuru bulunmaktadır:

1) Alfabe
2) Gramer
3) Sözlük.

Sözlük, yazı dilini oluşturan önemli bir faktör olduğu için, ona ayrı bir önem verilmektedir.

Her ne kadar mükemmel ve o dilin bütün kelimelerini kapsayan bir sözlükten bahsedilemese de, yine sözlüklerin somut rolleri yadsınamamaktadır.

Sözlüklerin bir özelliği daha var. O da dilin değişkenlik özelliğinden kaynaklanmaktadır. İnsan yaşamında oluşan değişimler ve yaşanan olaylar dile etkide bulunmakta, bu değişim ve yaşanan olaylar sonucunda da hayatımıza yeni kelimeler katılmakta, bazı sözcükler 'eskimekte', bazı sözcüklerin anlamları genişlemeye ve bazılarının anlamları da daralmaya yüz tutmakta. Bununla beraber bazı sözcüklerin anlamları değişerek yeni anlamlar kazanmaya başlıyorlar. İşte bu saydığımız nedenlerden dolayı sözlükler de 'eskimekte' ve sözlüklerin de yenilenmeleri gerekmektedir.

Şimdi de bir halkın sözlüğü hazırlanırken, gözden kaçırılmaması gereken bazı noktalardan bahsetmemiz gerekecektir. İyi bir sözlüğün yapılabilmesi için özellikle başvurulacak üç tür çalışma var:

1) Yazılı eserlerin derlenip incelenmesi: Klasik eserlerden başlayarak modern olanlara kadar hepsinin derlenmesi ve kelime, deyim, atasözü çıkarmak için incelenmesi...

2) Sözlü edebiyatın incelenmesi: Destan, hikaye, masal, halk türküleri, maniler, bilmeceler, tekerlemeler gibi halk sözlü edebiyatının derlenmesi ve incelenmesi...

3) Alan araştırması: Bölge bölge, köy köy alan araştırması yapılması bu çalışmanın son halkasını oluşturuyor.
Ancak bu üç çalışma yapıldıktan sonra güzel bir sözlük ortaya çıkabilir. Elbette bu üç çalışma, bir halkın kendi sözlüğü için geçerlidir; iki veya çok dilli sözlükler için değil.

Bizde böylesi bir çalışma yapılmadığı için, biz de kendi çapımızda bu üç çalışmanın bazı kurumlarını yapmaya koyularak, daha geniş bir Türkçe-Kürtçe sözlük oluşsun diye çaba sarf ettik. Bunun için birçok yazılı eseri taradık, birçok kaynağa başvurduk ve onlardan yararlandık. Tabi bu kaynakların çoğu sözlük dışındaki kaynaklardı. Çünkü Kürtçe olarak hazırlanan sözlük sayısı o kadar fazla değil. Olanların büyük bir kısmı da bu coğrafyanın dışında ve değişik alfabelerle hazırlanmış idi.

Diğer taraftan, Kürtçe kelimelerin anlamları üzerine birçok insanın görüşlerine başvurduk.

Bu çalışma ve araştırmalarımız hakkında bir fikir oluşsun diye, bazı yazarların adlarını zikretmek istiyoruz.

Klasik şairlerimizden Ehmedê Xanî, Meleyê Cizîrî, Feqiyê Teyran, Mele Ehmedê Bateyî, Siyapûş, Selim; modern şairlerimizden Rojen Barnas, Ehmed Huseynî ve Jan Dost; romancılarımızdan Ereb Şemo, Îbrahîm Ehmed, Mehmet Uzun ve Medenî Ferho; öykücülerimizden Hesenê Metê, Helîm Yûsiv ve Hasan Kaya; araştırmacılarımızdan M. Emin Bozarslan, Mûrad Ciwan, Rohat Alakom, Celadet Çelîker, A. Varlı ve Ordîxanê Celîl, Celîlê Celîl, Roger Lescot, Feqî Huseyn Sağniç, Ahmed Aras, Zeynelabîdîn Zinar ve İ. İşler'in folklorik çalışmalarından yararlanılmıştır.

Bu yazarların dışında, elimizden geldiği kadar, değişik bölgelerimizden olan yazarlarımızın yazı, makalele ve eserlerini de takip etmeye çalışarak, onlardan da faydalandık. Tabi biz bunlarla da yetinmedik. Değişik bölgelerden olan birçok kişiden kelimeler de derledik.

Bazı dergilerden bahsetmeden geçemeyeceğiz. Özellikle Jiyana Rewşen, Nûbihar, Nûdem, Avaşîn ve Lêkolîn. Bunların da bize azımsanmayacak derecede yararları dokundu.
Kaynakça bölümünde bazı sözlük, kitap ve yayın adlarını verdik. Bunlar için de şunu söyleyelim: Sözlükler dışında bu kitap, dergi ve gazetelerin içlerinde ve sonlarında küçük sözlükçükler vardı. Onların bize büyük faydaları oldu. Bu yüzden kaynakça bölümünde onların adlarını vermeyi gerekli gördük.

Teşekkür

Bu sözlüğün hazırlanması aşamasında bazı kimseler kendi yörelerinde derlemiş oldukları kelimeleri bize yolladı. Bunların adlarını vererek şükranlarımızı sunmak istiyoruz:

Yunus Güneş, Celalettin Yöyler Muş / Malazgirt; Hatip Çaplık Mardin / Derik; Akif Arda Kiğı; Rênas Jiyan Mardin / Kızıltepe; Rafet Kılıçalp Konya / Kulu; Mehmed Erxenî Diyarbakır / Ergani; Ehmedê Neco Mardin; Cihan Roja Muş / Varto; Çiya Mazî Mardin; Şewqî Elbakî, Î. Omerî, Zinar Yıldırım Omeriya ile Ehmêd Dirih Urfa; ayrıca Hakkâri'den bir öğretmen.
Bu teşekkür bölümünde, Kürtçe deyimler konusunda bana büyük faydası olan annemin yardımlarına değinmeden edemiyeceğim. Türkçe deyimlerin Kürtçe karşılıkları söz konusu olduğunda ilk elden başvurduğum kişiydi. Çünkü annem Türkçe bilmiyordu ve deyimlerin Kürtçelerini, Türkçenin etkisinden uzak bir şekilde bana söylüyordu. O, beni büyük bir sabırla dinliyor ve sorularıma verdiği cevaplarla da yüreğimi ferahlatıyordu. İşte bundan dolayı annemin kişiliğinde bütün anaların önünde saygıyla eğiliyor ve diyorum ki; bir kere değil binlerce kere teşekkürler ey 'doğal Kurdolog'lar...

Sonsöz

Bizden önceki kuşaklar dilsel çalışmalar alanında gerçekten bize değerli çalışmalar bırakmışlar. Eğer bu çalışmalar olmasaydı, böylesi bir sözlük çalışması olmayabilirdi. Bu çalışmalar esnasında büyük emekler sarf etmişler, göz nuru dökmüşler; bunun için onlara da teşekkür etmek bizim boynumuzun borcudur.

Zana Farqînî
İstanbul, 2.05.2000

 


Pêşgotin

Ferheng, karekî dijwar û bilome ye. Ligel vê yekê me ev gotina bav û kalan a ku dibêje 'Ji aletan simtraş û ji mirovan jî kesê ku xwe nade paş" ji xwe re wekî rêber dît û me xwe li vê xebata hanê qirase kir. Di dawiya xebata bi şey û rojan a sê salê neşikandî de, me berhemeke wiha ani holê.

Gotina ku em dê di paşiya nivîsê de bibêjin, hema em di serî de bibêjin çêtir e. Tu ferhenga ku tê de şaşî û kêmasî nebin nehatiye dîtin. Ji lew re, tu angaşt ango îdiayeke me ya ku ev ferheng ji her aliyî ve ferhengeke têkûz e nîn e.

Me divê ku em taybetiyeke vê ferhengê bi bîra we bixin. Ev ferheng, ferhengeke du zimanî ye,

ango ferhenga zimanê Tirkî-Kurdî ye. Me li hemberî peyvên Tirkî peyvên Kurdî danîn. Gava me ev yek kir jî, me Kurdiya peyvan danî ber peyvên Tirkî. Bi gotineke din, me wergera peyvan nekir. Çimkî her zimanek xwedî riyên vegotin û qaliban e. Heta ji me hat me pûte da vê yekê û em jê averê nebûn.

Me ev ferhenga hanê, li gor, rêzikên ferhenga mezin û berfireh amade kir. Heta îro ferhengeke
welê mezin a Tirkî-Kurdî nehatiye çêkirin. Loma jî, ev ferheng di warê xwe de tekane ye.
Em piçekî li ser girîngiya ferhengan rawestin. Di pêkanîna zimanê nivîskî de cihekî xuya yê ferhengan heye. Ji lew re, dibêjin ku zimanê nivîskî li ser sê hêmanên bingehîn pêk tê:

1) Alfabe
2) Rêziman
3) Ferheng

Ji ber ku ferheng, hêmaneke girîng a zimanê nivîskî ye, gel pûte û rûmeteke mezin pê dide. Çendî ku ji ferhengeke tekûz û ya ku hemû peyvên zimanekî di xwe de vedihewîne neyê behskirin jî, ev rola wê ya berbiçav nayê înkarkirin.

Taybetiyeke ferhengan a din jî ev e; ku Ji ber guhêrbarbûna zimên diqewime. Guheran û qewamên ku di jîn û jiyana mirovan de çêdibin, bandora xwe li zimên jî dikin. Bi vê yekê re, hin peyv û bêjeyên nû derdikevin rastê. Hin peyv 'kevn' dibin, hin peyv ji hêla wateyê ve berfireh dibin û hin jî teng dibin. Ligel vê rewşê, hin peyv wateya wan diguhere û wateyinên din li wan bar dibin. A ji ber vê yekê, ferheng jî "kevn" dibin, loma pêwîst dike ku, ew li gorî demê bêne nûkirin.
Îcar em ji rê û rêzanên amadekirina ferhengê behs bikin. Ji bo ku ferhengeke pak û baş a zimanekî bê çêkirin, pêwîstî bi sê cure xebatan heye:

1) Vekolîna berhemên nivîskî: Hemû berhemên nivîskî çi klasîk û çi jî yên nûjen gerek bên vekolandin û peyv û biwêj ji wan bên derxistin.

2) Berhevkirina zargotinê: Divê zargotin ango wêjeya devkî bê berhevkirin û ji wan peyv û biwêj bên derxistin; wek destan, stran, çîrok, gotinên pêşiyan, mamik û çîvanokan.

3) Lêgerînên qadî: Xebata dawî divê ku mirov herêm bi herêm, gund bi gund bigere, lêgerîn û lêkolînên qadî (meydanî) pêk bîne.

Gava ku ev her sê xebat pêk bên, hîna mirov dikare ferhengeke pak a neteweyekê çêke, ne ku mirov dişê ferhengeke tekûz a neteweyekê amade bike. Ev her sê rêzik, ji bo pêkanîna ferhenga zimanê gelekî ne. Ne ji bo çêkirina ferhenga du zimanî an jî pirezimanî ye. Lê ji bo ku hîna xebateke wiha ji bo zimanê me li vê beşa welêt çênebûye, me xwest di çapana xwe de hin pêdiviyên van her sê xalan pêk bînin û ferhengeke berfirehtir a Tirkî-Kurdî çêkin. Ji bo vê yekê jî, me gelek berhemên nivîskî tev dan. Me serî li gelek çavkaniyan da û ji wan sûd wergirtin; ku piranî jê ne ferheng bûn. Em bi wan jî neman, bi taybetî me nivîsarên nivîskarên xwe (ango yên zimanê Kurdî) xwendin û ji wan peyv derxistin. Li ser wateyên peyvên Kurdî em bi gelek kesan şêwirîn da ku em şaşî û kêmasiyên xwe hindiktir bikin.

Ji bo ku, der barê van lêkolîn û lêgerînên me de bi we re hizir û raman çêbibin û hin wêne bên ber çavên we, em dixwazin navê hin nivîskaran bidin xuyakirin bê ka me berhemên kê vekolandine:

Ji helbestên şaîrên me yên klasîk û berhemên wan ên mîna Ehmedê Xanî, Meleyê Cizîrî, Feqiyê Teyran, Mele Ehmedê Bateyî, Siyapûş, Selîm heta bi yên nûjen ên mîna Rojen Barnas, Ehmed Huseynî û Jan Dost, ji romanên Ereb Şemo, Îbrahîm Ehmed heta bi yên Mehmet Uzun û Medenî Ferho, ji kurteçîrokên Hesenê Metê, Helîm Yûsiv heta bi yên Hasan Kaya, ji xebatên lêkolînî yên M. Emin Bozarslan, Mûrad Ciwan, Rohat Alakom heta bi yên Celadet Çelîker û A. Varlı, ji xebatên li ser zargotinê yên Ordîxanê Celîl û Celîlê Celil, Roger Lescot heta bi yên Ahmet Aras, Feqî Huseyn Sağniç, Zeynelabidîn Zinar û İ. İşler.... me ji gelekan havileke baş wergirt.

Bi kurtasî, me gelek berhemên peryodîk ên berê û yên ku hîna weşana wan berdewam e, tev dan û ji wan peyv, biwêj û gotinên pêşiyan berhev kirin. Ne gengaz e ku em navên hemû berhem û nivîskarên wan aşkera bikin. Di nav van berheman de, me divê ku em navên kovarên mîna Jiyana Rewşen, Nûbihar, Nûdem, Avaşîn û Lêkolînê jî derpêş bikin ku, ew jî bi kêrî vê xebatê hatine.

Ji bilî vekolînên li ser van berheman, heta ji me hat me ji kesên ku ji herêmên cuda cuda yên
welêt bûn, navên tiştan ji wan pirs kirin û em gelek tişt ji wan hîn bûn. Wekî din hin kesan ji me re peyv verê kirin, ku me nav û herêma wan di beşa "malavayî"yê de diyar kir.

Di beşa çavkaniyan de me navên hin ferheng, pirtûk û weşanan dan. Ji bo wan jî em vê bibêjin: Ji derî ferhengan, di nav û dawiya van pirtûk, rojname û kovaran de ferhengok hebûn. Sûdeke wan a mezin li me bû. Loma me pêwîst dît ku em wekî çavkanî di vê beşê de navên wan bi lêv bikin.

Malavayî

Di heyna amadekirina vê ferhengê de hin kesan ji me re peyvên ku berhev kiribûn şandin. Em dixwazin navên van kesan bi bîr binin û spasiyên xwe pêşkêşî wan bikin:
Yunus Güneş, Celalettîn Yöyler Mûş / Melazgir, Hatip Çaplik Mêrdîn / Dêrik, Akif Arda Gêxî, Rênas Jiyan Mêrdîn / Qoser, Rafet Kiliçalp Qonya / Qulu, Mehmed Erxenî Amed / Erxen, Ehmedê Neco Mêrdîn, Cîhan roj Mûş / Gimgim, Çiya Mazî Mêrdîn, Şewqî Elbakî, Î. Omerî, Zinar Yildirim Omeriya, Ehmêd Dirih Ruha û mamosteyek ji Culemêrgê.
Di vê beşa malavahiyê de, ez dixwazim balê bikişînim ser alîkariya dayika xwe ku di warê biwêjên Kurdî de bi min re kiriye. Bi taybetî, ji bo beranberiya biwêja Tirkî gava ku biwêja Kurdî pêwîst bikira serê pêşîn "çavkanî"ya min ew bû. Wê jî bi sebr û semaxeke mezin li min guhdarî dikir û bi bersîvên xwe dilê min rihet dikir. Ji ber ku bi Tirkî nizanibû, biwêjên ku digotin ji bin bandora zimanê Tirkî dûr bûn. Lewma ez dixwazim di kesatiya dayika xwe de serê xwe li ber hemû dayikan bitewînim û bibêjim carekê na lê hezar carî mala we ava ey "kurdîzanên me yên siruştî."

Gotina dawî

Pêşiyên me di warê xebatên zimanî de, bi rastî jî "du kevir danîne ser hev." Eger ne ji van "keviran" bûya, ferhengeke wiha çênedibû û nedihate himatê. Ji ber vî çendî hezar carî mala wan ava be ku xewên şevan li xwe herimandin, xwe ji roniya çavan kirin û xebatên wisa giranbuha afirandin.

Zana Farqînî
Stenbol, 2. 05. 2000




Fondation-Institut kurde de Paris © 2024
BIBLIOTHEQUE
Informations pratiques
Informations légales
PROJET
Historique
Partenaires
LISTE
Thèmes
Auteurs
Éditeurs
Langues
Revues