Éditeur : Doz | Date & Lieu : 1991-01-01, İstanbul |
Préface : | Pages : 190 |
Traduction : | ISBN : |
Langue : Turc | Format : 160x235 mm |
Code FIKP : Liv. Tr. 2337 | Thème : Politique |
Présentation
|
Table des Matières | Introduction | Identité | ||
Stockholm kürt konferansı, 15-17 Mart 1991 |
I. Bölüm Türkiye'deki Kürtler'in durumu Maria Leissner Kürt sorunu, Türkiye'nin iç politikasında sürekli olarak merkezi önemde bir rol oynadı. Kürtler'in bulunduğu Güneydoğu bölgesindeki gerilimin, 1990'da Kürt bölgesinin askeri kanunların uygulandığı bir ceza yeri olması gibi, 1960, 1971 ve 1980'de yapılan askeri darbelerde oynadığı rol yadsınamaz bir gerçektir. Bağımsız kaynaklarca, 55 ila 60 milyonluk toplam Türkiye nüfusunun 12 ila 15 milyonluk kesimini oluşturduğu tahmin edilen Kürtler, Türkiye nüfusunun %20'sidirler. Azınlık sorunlarıyla uğraşan ülkelerde açık ayrımcılık ve ırkçılık yaygın bir fenomen değildir. Bununla birlikte Türkiye'de, tüm nüfusun Türk olarak kabul edilmesi anlayışına göre bir tür tersyüz edilmiş ırkçılık hüküm sürmektedir. Kendilerine Türk diyen Kürtler'e karşı bir ayrım yapılmazken, kendi Kürt etnik özelliklerini sürdüren veya Kürtlüğünü savunanlar Türk toplumu dışına itilmekte ve Türk adalet sistemine karşı sorumlu konumuna düşmektedirler. Türkiye Kürt sorununu, kökleri modern Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk günlerine kadar uzanan geleneksel bir davranışla, onların varolduğu gerçeğini değiştirmeye çalışarak çözdü. Bununla birlikte, ilk başlarda, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden hemen sonra yeni parlemento kurulduğu zaman, Kürtler'in self-determinasyon hakkı üzerine hızlı bir tartışma vardı. Parlemento'da kullanılan ifadeyle "Kürt ulusu" ve "Kürdistan" demek, Türkiye'den ve Türkler'den bahsediliyormuş kadar doğaldı. 10 Şubat 1922'de Türk parlemantosunda 373'e karşı 64 oyla otonom Kürdistan'la ilgili aşağıdaki sözleri veren bir kanun geçti: "Türkiye Büyük Millet Meclisi, uygarlık talepleri uyarınca Türk ulusunun ilerlemesini garanti etme hedefini gözönünde tutarak Kürt ulusuna kendi geleneklerine uygun bir idare kurulmasına başlar..."¹ Genç Türk generali Mustafa Kemal (daha sonra "Türkler'in babası" anlamına gelen Atatürk adıyla başkan oldu) Kürtler'e gelecekte, Müslümanlar olarak ... |