VersionsTêkoșîn, n°1 [Türkçe, , ]
Têkoșîn, n°2 [Türkçe, , ]
Têkoșîn, n°3 [Türkçe, , ]
Têkoșîn, n°4 [Türkçe, Gaziantep, 1979]
Têkoșîn, n°5 [Türkçe, , 1980]
Têkoșîn, n°8 [Kurdî, Stockholm, 1986]
Têkoșîn, n°3
Têkoșîn
Kovara Têkoșîn
Kürdistan'ın sömürge niteliği üzerinde bugüne kadar çokça polemik yapıldı. Belirtelim ki biz bu polemiklere daha başından beri katıldık. Çünkü, bu tesbiti ilk olarak gündeme getiren taraflardan biriydik. Bu konudaki görüşlerimizi o dönemde «Kurtuluş Sosyalist Dergi»de ortaya koymuştuk. Bu noktaya işaret etmemiz yanlış yorumlara yol açmamalı. Vurgulamak istediğimiz nokta, hareket olarak yeni olduğumuz fakat bu görüşleri yeni savunmadığımızdır. Yoksa buradan hareketle kendimize bir paye çıkarmak niyetinde değiliz. Önemli olan doğru görüşleri benimsemek ve bu görüşleri egemen kılmaktır.
Sömürgecilik konusu üzerinde solda uzun zamandan beri yoğun tartışmalar yapıldı ve halen de bu tartışmalar sürmektedir. Ancak bugün gelinen noktada bu tartışmalar ne ölçüde yararlı olabilmiştir? Bu noktayı değerlendirdiğimizde «ilginç» denebilecek bir tablo ile karşılaşırız. Kavrayış farklılığını unutmamak kaydıyle, Kürt solunun bütün birimleri Kürdistan’ın sömürge statüsü içerisinde bulunduğu noktasında ...
Not : Tekoşia’in ikinci sayısında yer verdiğimiz
«Kürdistan Tarihi»’nin giriş bölümünü
konunun bütünlüğü açısından bu
sayıdada olduğu gibi yayınlıyoruz.
KÜRDİSTAN TARİHİ VE SÖMÜRGECİLİK
Giriş
Kürt ulusal sorunu, Kürdistan'ın, birinci emperyalist savaş sonrasındaki ikinci bölünmesini takiben dört parçalı bir statü içerisine sokulmasıyla daha karmaşık bir sorun yapıldı. Dört parçalı statüsü, hiçbir parçada salt siyasal düzeyde bile olsa bağımsız olamayışı (devletini kurmayışı), tüm parçalarda sömürge statüsü içerisinde bulunması, şiddeti ve sürekliliği itibariyle tarihte benzerine ender rastlanan bir milli baskı ve soykırıma hedef olması, uluslararası düzeyde güçlü bir sömürgeci ve emperyalist ittifakla yüzyüze olmasına karşın henüz ciddi bir destekten yoksun bulunması, bütün bu olumsuzlukları birlikte taşıması, Kürt ulusal sorununu çağın en büyük sorunlarından birisi yapan kendine özgü yanlarıdır. Kısaca Kürt sorunu herhangi bir ulusal sorun değildir. Bu özellikleri ile Ortadoğu devriminin «hassas» bir boyutunu oluşturmaktadır. Bu nedenle şu ya da bu ülkedeki çözüm şekillerini doğmatik bir anlayışla Kürt sorunu içinde geçerli sayıp rahatlıyanların sandığı gibi basit değildir. Sorunun doğru çözümü, Kürt toplunıunun tarihsel, toplumsal, ekonomik ve siyasal gerçeklerinin marksist tahlilinde yatmaktadır.
Yukarıdaki başlık altında bir dizi kitap ve yığınla yazı yayınlandı. Bizim amacımız bu konuda yazılanları derleyip aktarmak olmayacaktır. Soruna salt bir tarih merakı ile ilgi duyanlar varsa, bu konudaki kaynaklara başvurabilirler. Bizim amacımız kurtuluş hareketinin bugününe ışık tutacak dersleri marksist bir perspektifle yakın ve uzak geçmişin içerisinden bulup çıkarmaktır. Yakın ve uzak geçmişin pratiği doğru olarak değerlendirilirse bugünkü somut siyasal pratik açısından zengin bir deney birikiminin olduğu görülecektir. Bu konudaki yaklaşım hareketin birliğinin temel konularından biri olacaktır.
Soruna çeşitli boyutlarıyla eğileceğiz. Önce sömürgecilik sorununu ele alarak başlayalım.
Sömürgecilik ÜzerineKürdistan'ın sömürge niteliği üzerinde bugüne kadar çokça polemik yapıldı. Belirtelim ki biz bu polemiklere daha başından beri katıldık. Çünkü, bu tesbiti ilk olarak gündeme getiren taraflardan biriydik. Bu konudaki görüşlerimizi o dönemde «Kurtuluş Sosyalist Dergi»de ortaya koymuştuk. Bu noktaya işaret etmemiz yanlış yorumlara yol açmamalı. Vurgulamak istediğimiz nokta, hareket olarak yeni olduğumuz fakat bu görüşleri yeni savunmadığımızdır. Yoksa buradan hareketle kendimize bir paye çıkarmak niyetinde değiliz. Önemli olan doğru görüşleri benimsemek ve bu görüşleri egemen kılmaktır.
Sömürgecilik konusu üzerinde solda uzun zamandan beri yoğun tartışmalar yapıldı ve halen de bu tartışmalar sürmektedir. Ancak bugün gelinen noktada bu tartışmalar ne ölçüde yararlı olabilmiştir? Bu noktayı değerlendirdiğimizde «ilginç» denebilecek bir tablo ile karşılaşırız. Kavrayış farklılığını unutmamak kaydıyle, Kürt solunun bütün birimleri Kürdistan’ın sömürge statüsü içerisinde bulunduğu noktasında birleşmektedirler. Fakat Türk solunda durum farklıdır. Bildiğimiz kadarıyla «Kurtuluş» hariç tutulursa bütün diğer siyasi gruplar bu görüşü reddetmektedir. Yani solun heriki kesimi de bu noktada kendi içinde bir bütünlük göstermektedir. Benzer bir durum örgütlenme konusunda da sözkonusudur. Kürt devrimcileri bağımsız örgütlenmeyi, Türk devrimcileri ise «ortak» örgütlenmeyi savunmaktadır. Bu özgül durumu anlamak ve açıklamak önemlidir. Buralar kavranmadan, görülen odur ki, sorun ne ölçüde iknâ edici tarzda konulursa konulsun değişen pek birşey olmayacaktır.
.....
Têkoșîn, n°3
Têkoșîn
Kovara Têkoșîn
Kovara Têkoșîn
Têkoșîn, n°3
Têkoșîn