The Kurdish Digital Library (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları - I


Editor : San Matbaası Date & Place : 1996, Ankara
Preface : Pages : 376
Traduction : ISBN :
Language : TurkishFormat : 165x235 mm
FIKP's Code : Liv. Kur. Kl. Bey. Diy. N° 3944Theme : General

Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları - I

Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları - I [Türkçe, İstanbul, ]


Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları - I

Şevket Beysanoğlu


San Matbaası


Diyarbakır, tarih boyunca, Güney Doğu Anadolu’nun fikir ve san’at merkezi olmuştur. Büyük mıntıkaları birbirine bağlayan ana yolların kavşağında bulunması, bir zamanlar, Van, Erzurum, Sivas, Rakka ve Musul vilâyetlerinin çevirdiği geniş bir eyâletin merkezi oluşu; daha ilk çağlardan beri Müstahkem Şehir ve Ticaret Mevkii rolünü oynayan şehrimize bu imkânlaıı sağlamış bulunmaktadır.
Muazzam sûrları, çeşitli âbideleriyle bir Müze - Şehir, binbir medeniyetin izlerini taşıyan bir tarih kaynağı, özelliklerle dolu bir folklor yatağı olan Diyarbakır, maalesef bugüne kadar lâyıkiyle incelenmiş, tanıtılmış ve anlatılmış değildir. Bir Diyarbakırlı olarak yıllarca bunun üzüntüsünü duyduk ve bu sahada çalışmaya koyulduk. Bu eser, bu yoldaki faaliyetlerimizden bir kısmının mahsulü olarak meydana çıkmış bulunuyor.
Eser üç ciltten ibarettir: Birinci cilt, başlangıçtan Tanzimata kadar, ikinci cilt, Tanzimattan Cumhuriyete kadar ve üçüncü cilt ise Cumhuriyet devrinde yetişmiş fikir ve san’at adamlarına ayrılmıştır.
Kitapta yalnız, soyca Diyarbakırlı olanlar yeralrr.ıştır. Muslihiddin Lârî, Şeyh Aziz Mahmud ...


İçindekiler

Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları Üzerine / XIV
Önsöz / XVI
İkinci Baskı İçin Birkaç Söz / XVIII
Kısaltmalar / XXIII

Amidli İshak / 1
Amid Rahibi Dada / 1
Far kınlı Marutha / 1
Amid Mıtranı Mara / 2
Eğilli Rahip Musa / 2
Eğilli Yuhenna     / 3 .
Amidli Mar Yeşua / 4
Amidli İbrahim / 4
Amidli Yanurin Şanurin / 4
Amidli Torna / 4
Tıp Bilgini Mar Dimet / 5
Amidli Aetius / 5
Zukninli Rahip / 5
Âmidî / 8
SilvanlI Ebu’l Kasım Said / 7
İbn Nübâta / 7
Fazıl el Âmidî / 8
Aliyyü’l Âmidî / 8
İbn Erad il Farıkî / 8
Abdülvahid / 9
Silvanlı Hasan / 9
İbnül Ezrak / 9
Âmidî / 13
Âmidî / 13
Âmidî / 13
Seyfiiddin Âmidî / 13
Vezir Şerafeddin İsmail / 22
Amidli Yuhanna David / 22
Mıtran Yosef / 23
Ömer ül Fârıkî / 23
Âmidî / 23
Silvanlı Zehebî / 24
İbn Nübâta / 27
Nesimî     / 28
Zeynüddin Âmidî / 41
İshak İbrahim / 41
Yusuf Garipoğlu / 42
Halilî / 42
Patrik İbrahim / 53
Âmidli Alkas Şem’ûn / 53
Molla Gürânî / 53
Al Bardaklı Şeyh Ahmed / 56
İbrahim Gülşenî / 60
Muhammed el Farıkî / 77
Cemili / 77
Şerifi / 81
Za’fiî Gülşenî / 84
Şahî / 87
Veli / 88
Bîatî / 88
Mesihî / 88
Hayalî-i Gülşenî / 90
Halîfe / 95
Şühûdî / 100
Âmidî / 100
Hâletî-i Güşenî / 101
Diyarbekrî / 104
Ahmed Paşa / 105
Derviş Paşa / 106
Mehmed Paşa / 107
Humarî / 108
Ülfeti / 109
Safvetî-i Gülşenî / 110
Şöhreti / 110
Tufeyhlî / 110
Haşan Gülşenî / 111
Gubarî / 112
Nigâhî / 112
İncili Çavuş / 113
Naci / 130
Molla Çelebi / 130
Âhû / 131
Vahyî / 137
Vücudî / 137
Yesrî / 137
Ömrî / 138
İsmail Çelebi / 139
Resmî / 140
Fehmî / 142
Selâmî / 142.
Şehdî / 143
Şânî / 143
Receb-i Âmidî / 144
Nisbetî / 144
Hanilizâde Muhammed / 144
Ümnî / 145
Sıbgatullah / 238
Remzi / 238
Hafid Paşa / 241
Âşık Civân / 246
Hadidî / 249
Hasreti / 249
Yusuf Ziya / 250
Ferdî / 250
Şeref / 251
Kâmil / 252
Refi’ / 252
Mülhem / 260
Hamidî     / 261
Celâl Paşa / 262
Râgıb / 264
Cedidi / 268
Halil Hâmid / 269
Şeyhî / 274
Said / 274
Azmi /  276
Süleyman Nazif / 283
Bekri / 286
Şirin / 289
Muallim Hamdi / 290
Şevki / 290
İbrahim Bin Hüseyin / 291
Papuççular Şeyhi Figanî / 291
Sîret / 291
Muhib / 292
Râsim / 294
Nazmî / 296
Said / 298
Vecdi / 98
Lûtfî / 299
Safvet / 302
Safî / 302
Faik / 305
Müderris Hacı Ragıb / 306
Ali Rıza / 310
Râşid / 316
Sünnî / 320
Şuhûdî / 320
Fedaî / 320
Huban / 320
Osman Nuri Paşa / 321
İsmet / 326
Diriği / 327
Taib / 328
Mehmed / 329
Asaf / 329
Nigahî Baba / 330
İffet / 333
İsmail / 335
Cevdet / 336
Vasıf / 340
Avni / 343
Münib / 345
Sabri / 345
Kahtî / 345
Âşık Melûl / 346
Kul Mahmud / 347
Dercî / 347
Sırrî Hanım / 347
Sıdkî / 356
Kâmî / 358
Naim / 363
Hacı Civân / 365
Cazib / 367
Âkif / 368
Sabrî / 368
Feyzullah Râif / 369
Abdî / 370
Fatma Bacı / 371
Sıtkı / 375
Müderris Hacı Ragıp / 375
Mahir / 376

Düzeltmeler / 376


DİYARBAKIRLI FİKİR VE SANAT ADAMLARI ÜZERİNE

İçinde bulunduğumuz XX. yüzyılın ikinci yarısında bile, Türk fikir ve sanat tarihini, vesikaların ışığı altında, ilim metodlarının tam icaplarına göre hakkı ile yazabilecek durumda olduğumuzu kolayca söyleyemeyiz. Uzun çağlar boyunca, orta zaman metodlarına sadık kalarak, edebiyatımızı, sanatımızı tezkire usulü ile, orta malı deyimler, acele hükümler, mütemadi tekrarlarla anlattığımızı sanmışız. Sanat ve fikir adamının bizzat kaleminden çıkmış mahsullerdeki kayıtları bir tarafa bırakıp, dışardan gelme rivayetlere, menkıbelerle yapışmış, onları nakil ve mehaz göstermeden tekrar suretiyle vazifemizi, gûya, yerine getirmişiz.
Bu kabil ihmal ve kayıtsızlıklar bir tarafa, fikir ve sanat tarihinin genişlik ve güzellikle yazılabilmesine çok yardımı olacak monografiler de vücuda getirmek için yeter gayret göstermiş değiliz. Bilhassa Anadolu’da tarih boyunca ve Türk tarihi bakımından önemli kültür merkezleri mahiyetinde telakki edilmek gereken şehirlerimizden yetişmiş edebiyat ve fikir değerleri üzerinde ayrı ayrı durarak yapılmış tetkiklerimiz pek azdır. Konya, Kayseri, Diyarbakır, Sivas, Erzurum, Urfa vs. gibi muhitlerin mübarek topraklarından feyz almış yüzlerce ileri münevverimizin hayat ve eserleri ayrı ayrı incelenecek ve sağlam vesikalarla belirtilecek olursa, bu türlü hizmetler, umumî fikir ve kültür tarihimizin gelişme ve serpilme istikametlerini tâyin ve tesbite de çok yardım edecektir. Memnuniyetle müşahede etmekteyiz ki, az sayıda olmakla beraber, son yıllarda bu yolda oldukça ileri adımlar atılmaktadır. Bu hareketlerden bir başlıcası Güneydoğu Anadolu’nun en tanınmış şehri ve Anadolu tarihinin birkaç altın yaprağını göğsünde saklıyan Diyarbakır sahne olmakla bahtiyar sayılabilir.

1943 tarihinde neşrettiği Diyarbakır Folkloru isimli hacimli eseriyle Diyarbakır çevresinin halk âdetleri, gelenekleri, şiirleri üzerinde bize cidden istifadeli malzeme ve görüşler kazandıran değerli arkadaşım Avukat Şevket Beysanoğlu, şimdi, okuyucunun huzuruna sunduğu Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları monografisi ile de Dicle kıyılarının kültür ufuklarındaki bulutları aralamaya çalışmakta ve bize Amidli İshak’tan başlayarak bugüne kadar, on altı asır boyunca, kendi doğup büyüdüğü iklimin büyük inanlarını tanıtmaktadır. Beysanoğlu, İstanbul Kütüphanelerinin tozlu raflarında saklı birçok yazma mecmuayı taramış, birçok divan sayfası üzerine eğilmiş, birçok mesnevi yaprağını karıştırmış ve böylece evvelâ Diyarbakırlı kültür adamlarının bizzat kalem mahsullerini bulup çıkarmak için çırpınmıştır. Ayrıca bugüne kadar, başta rahmetli Ali Emirî olmak üzere Diyarbakır çevresinin edebiyat, tarih, sanat vs. alanlarında şöhret yapmış değerleri üzerine eğilip eser hazırlamış olan zatların mesaisinden de lâyıkı veçhile istifadeyi ihmal etmemiş ve bu faydalanmalarını hemen her adamın hayat ve eserleriyle ilgili bahsin sonunda belirtmiştir. Böylece Diyarbakırlı fikir ve sanat adamları, kendi sahasında, Anadolu’da son günlerde aynı konuda yazılıp yayımlanan eserler arasında özel bir mevki kazanmak hakkına sahiptir.

Bununla beraber sayın Beysanoğlu’nun dahi eserinin kusursuz olduğunu iddia edeceğini sanmıyoruz. Böylesine güç ve az işlenmiş bir konuda eksiklerin çokça bulunmasına tabiî gözle bakılmak icabeder. Diyarbakınn yetiştirdiği kültür adamları, yalnız bu kitapta yazılanlardan ibaret değillerdir. Fakat bununla kuvvetli bir hamle yapılmış olmaktadır. Gelecek nesiller, bundan hız alarak daha tamamlarını, daha metodlulannı, daha genişlerini elbette yazacaklardır. Bugünün Diyarbakırlı genci de Nesimî'yi, Halilî'yi Gülşenî’yi, Hâmî’yi okuyup anladığı vakit, kendi yetiştiği bölgenin, şiir ve fikir alanında' nasıl ileri ve heyecanlı insanların olgunlaşmasına elverişli olduğunu sezecek ve kendisi de daha çok içarzusu ile bir kültür ve sanat adamı olmanın şevkini ve zevkini duyacaktır ümidindeyiz. İşte Beysanoğlu’nu tebrik etmek evvelâ bunun- için zevkli bir içarzusudur.

Eserdeki transkripsiyon sistemi eksikliği, bazı has isimlerin okunu-şundaki küçük kusurlar, bir kaç şiir parçasındaki basit hata, onun umumî güzelliğini asla bozacak bir duruma sebep teşkil etmez. Müellifin, senelerce sabır, tahammül ve iştiyakla hazırladığı bu kitap, ümit ederiz ki, lâyık olduğu yüksek ilgiyi görecektir.

Anadolu’da Beysanoğlu gibi çalışkan araştırıcılar çoğaldıkça fikir, sanat ve edebiyatımızın meçhûl noktaları yavaş yavaş aydınlanacak ve kültür tarihimizin sıhhatle yazılabilmesi kolaylaşacaktır.

Son sözüm Diyarbakır’ı Tanıtma Derneği’nin giriştiği ve meyvala- rını vermekte olduğu yolda hergün yeni muvaffakiyetlerle ilerlemesi ve bu derneğin haşkanı Ş. Beysanoğlu’nun da böylece hızlı ve canlı hare¬ketlerin başında yürümesi dileğinden ve samimî tebriklerimi ifadeden ibarettiı.

Feneryolu Sitesi, 27/VIII/957
Doçent Dr. Abdülkadir Karahan

Önsöz

Diyarbakır, tarih boyunca, Güney Doğu Anadolu’nun fikir ve san’at merkezi olmuştur. Büyük mıntıkaları birbirine bağlayan ana yolların kavşağında bulunması, bir zamanlar, Van, Erzurum, Sivas, Rakka ve Musul vilâyetlerinin çevirdiği geniş bir eyâletin merkezi oluşu; daha ilk çağlardan beri Müstahkem Şehir ve Ticaret Mevkii rolünü oynayan şehrimize bu imkânlaıı sağlamış bulunmaktadır.

Muazzam sûrları, çeşitli âbideleriyle bir Müze - Şehir, binbir medeniyetin izlerini taşıyan bir tarih kaynağı, özelliklerle dolu bir folklor yatağı olan Diyarbakır, maalesef bugüne kadar lâyıkiyle incelenmiş, tanıtılmış ve anlatılmış değildir. Bir Diyarbakırlı olarak yıllarca bunun üzüntüsünü duyduk ve bu sahada çalışmaya koyulduk. Bu eser, bu yoldaki faaliyetlerimizden bir kısmının mahsulü olarak meydana çıkmış bulunuyor.
Eser üç ciltten ibarettir: Birinci cilt, başlangıçtan Tanzimata kadar, ikinci cilt, Tanzimattan Cumhuriyete kadar ve üçüncü cilt ise Cumhuriyet devrinde yetişmiş fikir ve san’at adamlarına ayrılmıştır.

Kitapta yalnız, soyca Diyarbakırlı olanlar yeralrr.ıştır. Muslihiddin Lârî, Şeyh Aziz Mahmud Ürmevî, Âgâh, Esad Muhlis Paşa vs. gibi Diyarbakır’da yerleşmiş, fikir ve san’at âlemine katılmış olanlar için ayrıca hazırlamakta olduğumuz «Diyarbakır’da Gömülü Meşhur Adamlar» isimli eserimizde yer verilmiştir.

Kitapta üçyüze yakın fikir ve san’at adamı mevcuttur. Bunların yazdıkları eserler ise başlı başına bir kütüphane teşkil edecek çoğunluktadır.
Eserin, eksiksiz olması için hiçbir gayret esirgenmemiştir. Bütün kaynaklar incelenmiş, hususî ve resmî kitaplıklardaki binden fazla mecmua taranmıştır. Buna rağmen, hayat ve eserleri hakkında geniş bilgi ve eserlerinden bol örnek verilemiyen fikir ve san’at adamlarımız çok olduğu gibi, haklarında hiçbir bilgi edinilemediğinden kitaba alınamamış olanlar da vardır. Bunlar için arartırinalarımıza devam edeceğiz.

Çalışmalarımızda en büyü'k yardımcımız, kıymetli hemşehrimiz Ali Emirî merhumun eserleri, notları ve Türk milletine armağan eylediği çok zengin kütüphanesi olmuştur.

Kitaba, bir tanıtma yazısı yazmak lûtfunda bulunan İstanbul Üni-versitesi Eski Türk Edebiyatı kürsüsü kıymetli Doçenti muhterem Dr. Abdülkadir Karahan’a ve gerek kaynakların incelenmesinde, gerense mec-muaların taranmasında yardımlarını esirgemiyen arkadaşım Fahrettin Kırzıoğlu’na burada teşekkürü bir borç bilirim.

Şevket Beysanoğlu
(Diyarbakır! Taeıtma Derneği Başkanı)

İkinci Baskı İçin Birkaç Söz

Üç ciltten oluşan bu kitabın I. cildi 1957, II. cildi 1959,- son cildi ise 1978 yılında basılmıştı. Umulmadık bir ilgi gördü ve kısa bir süre içinde tükendi Aranır oldu. Hakkında birçok yazı yayınlandı. Bunlardan Gazi Ünifersitesi Fen - Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. Mustafa isen, Yedi İklim dergisinin «Diyarbakır Özel Sayısı»nda (Sayı: 35, Şubat 1993, s. 51-53) yayınlanan «Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları Üzerine» başlıklı yazısında şöyle diyor:

«... Diyarbakır, Anadolu’da müslümanlar tarafından fethedilen ilk önemli merkezlerden biridir. Daha 639 yılında Elcezire fethiyle görevlendirilen İyaz kumandasındaki ordu bu şehri de kuşatmış ve ordunun sol kanadını yöneten Halid b. Velid tarafından ele geçirilmiştir. Bundan sonra de pek çok kez Bizans orduları tarafından kuşatılmış olmasına rağmen hiç bir zaman müslüman yönetimlerinin elinden çıkmamıştır. Şehir bu devrelerde de kültür merkezi vasfını korumuş ve XII. yüzyıl başlarına kadar İslâm dünyasının dördüncü önemli ilim ve edebiyat merkezi sayılmıştır.

Şehir, dinler ve mezhepler tarihi açısından da mühim bir merkezdir. Müslümanların dört büyük mezhebinin de bu bölgede farklı dönemlerde etkileri olmuş, fakat günümüze bunlardan sadece şafii ve hanefi mezheplerinin müntesibleri kalmıştır. XII. yüzyılda Diyarbakır’da dört sünni mezhep de bir arada yaşamaktaydı. Nitekim Mesudiye medresesi dört mezhep fakihinin tedrisi için kurulmuştu.

Diyarbakır XI. yüzyıl sonlarından itibaren Türk yönetimine geçmiş. Bu tarihten itibaren de şehir çeşitli Türk boylarının hakimiyetinde kalmıştır. Bu dönemden itibaren şehir zaman zaman Türk boylarının başkenti de oldu. Diyarbakır bu dönemlerde daha ziyade gelişti ve Anadolu’nun türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinde de önemli bir geçiş noktası özelliği kazandı, özellikle Akkoyunlulann başkenti olması onu daha da kıymetlendirdi.
Diyarbakır’ın Türk tarihinde ehemmiyetini arttıran hususların başında atalarımızın Anadolu’ya gelirken bu topraklara Doğu Anadolu üzerinden değil de Güney - Doğu Anadolu üzerinden gelişlerinin büyük rolü olmuştur. Müslüman olunca Iran, Azerbaycan ve Bağdat çevresi Türkler için bir cazibe merkezi olmuş ve kitleler halinde Türk boyları Orta Asya’dan buralara doğru akmaya başlamışlardır. Bir süre sonra Moğol baskısının da tesiriyle bu kez Anadolu’ya doğru bir akış başlamış ve bu Göçler Anadolu’ya, o zaman müslüman olmayan milletlerin kontrolündeki Doğu Anadolu tarafından değil, çok erken devirlerden itibaren müslüman olmuş, Güney - Doğu Anadolu bölgesinden girmeye başlamıştır. Nitekim tarih bilgimizi şöyle bir yoklayacak olursak Hısn - Keyfa Artukları (1098 -1231), Mardin Artukluları (1104-1407), Harput Artuklular (1185 -1233), Meyyafarıkıyn Eyyubileri (1200 - 1259), Hısn - Keyfa Eyyubileri (1232-1524), Bitlis Atabeyleri (1084-1192), Ahlat Atabeyleri (1100 -1207), Diyarbekir Atabeyleri (1312 -1350) gibi çok sayıda Türk devletinin bu bölgede kurulduğu kolayca görülecektir. Osmanlı devletini kuran Kayı Boyu’nun da bir süre Halep dolaylarında dolaştığı ve büyük ataları Süleyman Şah’ın Rakka civarında Fırat nehrinde boğulduğu ve Caber kalesinde medfun olduğu düşünülürse Anadolu’ya başlangıçta bütün göçlerin bu bölge üzerinden yapıldığı anlaşılır. Bu göçlerin sonucundan Türkçe de belli oranlarda et kilenmiş ve XIII. yüzyıldan itibaren birbirinden belli ölçüler içinde farklılıklar taşıyan yazı dilleri teşekkül etmeye başlamıştır. İşte Diyarbakır ve çevresi, bu farklı yazı dilleri ya da Türkçe’nin tarihi açısından da önemli bir geçiş noktasıdır. Yazı dilinin ötesinde dilimizin ağız çalışmaları açısından da şehir aynı nitelikleri haizdir.
Denebilir ki Orta Asya’da ortaya çıkmış olan kültürel birikim Anadolu’ya taşınırken Diyarbakır adeta bir üs görevi üstlenmiş, bu önemli konumundan dolayı da bu bölgede meydana gelen ağız ve yazı dilleri belli oranda Orta Asya çevresine has hususiyetleri, bir oranda da Anadolu’ya has ağız ve Özellikleri taşımıştır. Bugün folklorumuzun, klâsik metinlerimizin, ağızlarımızın ve yazı dilimizin yayılma alanları sağlıklı haritalara dönüştürülebiise bu söyle¬diklerimin orada 'kalın çizgiler halinde ortaya çıkabileceği kanaatindeyim.

Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Savaşı (1514) sırasında OsmanlI topraklarına katılan şehir, bir süreden beri iç çekişmelere tanık olduğu için harap biı konumdaydı. Osmanlı yönetimi sırasında Diyarbakır, uzun bir süre iç ve dış tehlikelerden uzak kalması, devletin en büyük ve en önemli eyaletlerinden birinin merkezi yapılması ve İran’a karşı yapılan savaşlarda, üs ve 'kışlak olması dolayısıyla çok kısa süre içinde toparlanıp eski ihtişamını elde etti. Bu konumuna denk olarak mimari ve kültürel ...


Şevket Beysanoğlu

Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları – I

San

San Matbaası
Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları – I
Birinci Cilt
(Yeni İlavelerle 2. Basılış)
Şevket Beysanoğlu

Diyarbakır Tanıtma, Kültür ve
Yardımlaşma Vakfı Yayım : 5
1. baskı : 1957

Üç Ciltten Oluşan Bu Kitabın
Bütün Baskı Giderleri
Ekinciler ve Ortakları,
İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi
Tarafından Ödenmiş,
Tasarruf Hakkı Vakfımıza Verilmiştir.

Bu Kitap, Vakıf Üyelerine,
Vakfa Bağışta Bulunanlara,
Üniversiteler ve İller Kitaplıklarına
Armağan Olarak Verilir, Satılmaz.

PDF
Downloading this document is not permitted.


Foundation-Kurdish Institute of Paris © 2024
LIBRARY
Practical Information
Legal Informations
PROJECT
History & notes
Partenaires
LIST
Themas
Authors
Editors
Languages
Journals