Pirtûkxaneya dîjîtal a kurdî (BNK)
Retour au resultats
Imprimer cette page

Özgürlük yolu, n° 27


Weşan : Özgürlük Yolu Tarîx & Cîh : 1977, İstanbul
Pêşgotin : Rûpel : 80
Wergêr : ISBN :
Ziman : Kurdî, TirkîEbad : 140x215 mm
Hejmara FIKP : Liv. Tur. Kur. Ara Ozg. N°27 (Rev. 3)Mijar : Siyaset

Özgürlük yolu, n° 27
Versions

Özgürlük yolu, n° 15-16 [Türkçe, Ankara, 1976]

Özgürlük yolu, n° 17 [Türkçe, Ankara, 1976]

Özgürlük yolu, n° 18 [Türkçe, İstanbul, 1976]

Özgürlük yolu, n° 19 [Türkçe, İstanbul, 1976]

Özgürlük yolu, n° 20 [Türkçe, İstanbul, 1977]

Özgürlük yolu, n° 21 - 22 [Kurdî, İstanbul, 1977]

Özgürlük yolu, n° 23 [Kurdî, İstanbul, 1977]

Özgürlük yolu, n° 24 [Kurdî, İstanbul, 1977]

Özgürlük yolu, n° 25 [Kurdî, İstanbul, 1977]

Özgürlük yolu, n° 26 [Kurdî, İstanbul, 1977]

Özgürlük yolu, n° 27 [Kurdî, İstanbul, 1977]

Özgürlük yolu, n° 28 [Kurdî, İstanbul, 1977]

Özgürlük yolu, n° 29 [Kurdî, İstanbul, 1977]

Özgürlük yolu, n° 30 [Kurdî, İstanbul, 1977]

Özgürlük yolu, n° 31 - 32 [Kurdî, İstanbul, 1978]

Özgürlük yolu, n° 33 - 34 [Kurdî, İstanbul, 1978]

Özgürlük yolu, n° 35 [Kurdî, İstanbul, 1978]

Özgürlük yolu, n° 36 [Kurdî, İstanbul, 1978]

Özgürlük yolu, n° 37 - 38 [Kurdî, İstanbul, 1978]


Özgürlük yolu, n° 27

Faruk Aras
Mustafa Kaya

Özgürlük yolu


Ülkemizde, soldaki dağınıklığı gidermek, devrimci ve demokratik güçbirliğini oluşturmak ilerici güçlerin önünde duran önemli bir sorundur. Bu konuda sorumluluk duyan herkese görev düşer. Ancak bu hedefe ulaşmak, tartışmanın, diyalog kurmanın, kitleler arasında çalışmanın yanı sıra, zamana bağlı. Diğer yandan, uzun bir süreden beri, devrimci ve demokratik güçler, sol çizgiler arasında öylesine yöntemlere başvuruluyor ki, bu, diyalog ve tartışma ortamını yok ediyor, dayanışmaya ve güçbirliğine bile olanak tanımıyor. Bu, sözde etkinlik kurabilmek için diğer örgütlere, gruplara karşı zora baş vurma yöntemidir.

Devrimciler arasında zora başvurmayı «devrimci şiddet» diye niye niteleyip haklı göstermeye çalışan bu sakat tavrın örneklerine daha 12 Mart öncesinde rastlanır. Bu tür saldırılar, o dönemde özellikle Türkiye İşçi Partisi'nin kongrelerine karşı yapıldı ve TİP genel merkezinin basılıp yöneticilerin dövülmesine kadar vardırıldı. Şimdi de, çeşitli ...


İçindekiler


Demokratik - Yurtsever Saflarda Güçbirliği İçin Çalışalım / 3
Rızgari Dergisinin "Siyaset"i Üzerine / 6
Ecevit Kimden Yana? / 30
Sağlık Sorunu Ve Sosyalist Ülkelerdeki Çözümler - Hüseyin Toprak / 33
Malazgirt Olayları Ve Komando Baskınları / 55

Sanat - Edebiyat / 60
Olaylar - Yorumlar / 75


DEMOKRATİK-YURTSEVER SAFLARDA GÜÇBİRLİĞİ İÇİN ÇALIŞALIM


Ülkemizde, soldaki dağınıklığı gidermek, devrimci ve demokratik güçbirliğini oluşturmak ilerici güçlerin önünde duran önemli bir sorundur. Bu konuda sorumluluk duyan herkese görev düşer. Ancak bu hedefe ulaşmak, tartışmanın, diyalog kurmanın, kitleler arasında çalışmanın yanı sıra, zamana bağlı. Diğer yandan, uzun bir süreden beri, devrimci ve demokratik güçler, sol çizgiler arasında öylesine yöntemlere başvuruluyor ki, bu, diyalog ve tartışma ortamını yok ediyor, dayanışmaya ve güçbirliğine bile olanak tanımıyor. Bu, sözde etkinlik kurabilmek için diğer örgütlere, gruplara karşı zora baş vurma yöntemidir.

Devrimciler arasında zora başvurmayı «devrimci şiddet» diye niye niteleyip haklı göstermeye çalışan bu sakat tavrın örneklerine daha 12 Mart öncesinde rastlanır. Bu tür saldırılar, o dönemde özellikle Türkiye İşçi Partisi'nin kongrelerine karşı yapıldı ve TİP genel merkezinin basılıp yöneticilerin dövülmesine kadar vardırıldı. Şimdi de, çeşitli kesimler sık sık bu yola başvurmakta, hatta silah kullanacak kadar sorumsuz davranmaktadırlar.

Bazı kesimler, örneğin bir demokratik kitle örgütünün kongresinde kavga çıkarıyor, karşı gurubu sindirerek, ürküterek yönetimi zorla almaya kalkışıyorlar. Ve bu yöntemi seçtikleri için tartışmadan kaçınıyor, karşı görüşten olan konuşmacılara görüşlerini belirtme olanağını bile vermek istemiyorlar. Aynı yola kimi zaman rastgele bir toplantıda, seminerde de başvuruluyor. Böylece sözde, «yanlış görüşlerin» kitleyi etkilemesi önlenmiş ve kendi «devrimci» görüşlerinin hâkimiyeti kurulmuş oluyor. Birçok yerde diğer sol örgütlerin, grupların yayın organlarına ambargo konuyor, onların dağıtılması, okunması zorla engelleniyor. Bu sakat tavır, demokratik kitle gösterilerini sabota etmeye kadar varıyor.

Devrimci ve demokratik saflarda bu tür yöntemler kesinlikle yanlıştır, devrimcilikle ilişkisi olmayan anarşistçe, başıbozuk bir tutumdur. Bu saflarda, yanlış görüşlerle mücadele etmek, doğru olduğuna inanılan kendi görüşünü yaymak ancak demokratik tartışma ve ikna yoluyla mümkündür. Hiç kimse başkalarını zorla kendi görüşüne getiremez; zora dayanarak ilerici saflarda etkinlik kuramaz, kısa sürede etkinlik kurmuş gibi gözükse de bunu sürdüremez. Örneğin şiddet yoluyla bir kongrede başarı sağlansa bile bu aslında başarı değildir. Çünkü demokratik bir kitle örgütünde başarı, tabanda kitleyi etkilemek, kazanmak ve onun demokratik yoldan onayını alarak yönetime gelmektir. Zor yöntemleri tabanın tepkisini doğurur, kitle örgütünü dağıtır. Bu yola başvuranla); bir süre sonra, kendilerinden başka kimsenin kalmadığını görürler ve aynı yöntemi kaçınılmaz olarak birbirlerine karşı kullanma durumuna düşerler.

Devrimci ve demokratik saflarda zora başvurma, görüşlerine güveni olmayanların işidir. Böyleleri, tartışmadan ürktükleri, görüşlerinin sağlamlığına inanmadıkları için böyle yaparlar. Oysa bu yoldan başkalarının kazanılması daha da olanaksızdır. Böyleleri kitle içinde de tecrit olmaktan, yalnız kalmaktan kurtulamazlar. Devrimci hareket adına yapılan bu tür yanlışlar, yalnız devrimci ve demokratik güçler arasında diyalogu koparmakla, güçbirliğini baltalamakla kalmaz, hareketi kitlelerden tecrit eder, ona büyük zararlar verir. Çünkü gereğince politize olmamış kitleler, çoğu zaman doğru ile yanlışı birbirinden ayıramaz ve yapılan yanlış hareketleri devrimci ve demokratik hareketin tümüne malederler. Bunun en somut örneği Tunceli’de görülmektedir. Burada ortamı kendilerine uygun bulup oraya üşüşen ve kısa sürede ilerici gençlik hareketini bölük pörçük eden maocu ve goşist gruplar çok geçmeden birbirlerine düştüler. Bu hastalıklı guruplar, diğer sosyalist ve demokratik çizgilere ve birbirlerine karşı şiddete başvurmayı doğal bir alışkanlık haline getirmişlerdir. Bu yanlışlar ve yarattıkları anarşi onları emekçi halktan tecrit etmiştir. Kitleler bunların yaptıklarına tiksintiyle bakmakta ve bu durum, kaçınılmaz olarak tüm solun suçlanması gibi hatalı, kimi zaman kasıtlı yorumlara yol açmaktadır. Bu durumdan en çok yararlananlar ise gerici güçlerdir; çünkü onlar bizzat yapamadıklarını bu sorumsuzlara, başıbozuklara yaptırmaktadır.

Son .dönemde özellikle Diyarbakır'da göze çarpan bazı olaylar üstünde tüm sosyalistler, yurtseverler ve demokratlar uyanık olmalıdır. Faşistler ve gericiler, giremedikleri yerlerde devrimci ve yurtsever güçleri birbirlerine düşürerek parçalamak, zayıf düşürmek isterler. TÖB-DER kongresi sırasında kavga çıkması bu bakımdan olumsuz bir durumdu. Benzer bir gerilimin zaman zaman başka nedenlerle ortaya çıkması da aynı niteliktedir.

.....


Faruk Aras
Mustafa Kaya

Özgürlük yolu, n°27

Özgürlük yolu


Özgürlük yolu
Özgürlük yolu, aylık siyasi dergi
Ağustos 1977, Yıl: 3, Sayı: 27
Sahibi: Faruk Aras
Yazı İşleri Müdürü: Mustafa Kaya

Yönetim ve Haberleşme Adresi:
Dizdariye Medresesi Sok. Deniz Apt. No. 8-8
Çemberlitaş - İstanbul

Abone: Yıllık 100 Tl.
Altı Aylık 50 Tl.
Dış Ülkeler İçin İki Katıdır.

İstanbul Dağıtım:Tan-Da
Ankara Dağıtım: Ankara Büromuz
Sanlı Han 105 / 214 Kızılay - Ankara
İzmir: Ege Dağıtım

Dizgi : Evren Matbaası

Baskı: Ören Basımevi



Weqfa-Enstîtuya kurdî ya Parîsê © 2024
PIRTÛKXANE
Agahiyên bikêr
Agahiyên Hiqûqî
PROJE
Dîrok & agahî
Hevpar
LÎSTE
Mijar
Nivîskar
Weşan
Ziman
Kovar