Evvelâ Sarı-Ali ağa ikiyüz adet tam silâhlı, seçme asker ile şah’a gitmeğe memur olup çıktı. Bu hakir dahi yüz adet temiz, müslim “Menem diğer nist” diyen şehbazlar ile bir katar katırımı çekib hareket ettim. Arkadaşımız olan Murtazâ paşa ağası Ali Ağa da tam yüz adet yiğit ile Van’dan çıktı. Yine arkadaşlarımızdan koyun şikâyetçileri olan Pinyaniş âyanları da yüz nefer adam ile Van'dan çıkmakla hepimiz beşyüz nefer adam ile büyük bir alay olduk. Yine paşa efendimizin veda’ yerinde hayır duasını alarak kaleden dışarı çıkıp doğu terefa yöneldik. Van’ın Erdemit bağları sağımızda kaldı. Üç saatte (Zekük gediği) denilen sarp belden geçip, (Zekük?) köyünde konakladık. Üçyüz evli bir kiliseli bir köydür. Haracı Van kulu kalemleridir ...
İçindekiler
5 / 1065 Zilhiccesinin 3 üncü günü Van’dan Elçilik ile Acem diyarına gittiğimiz 6 / Hoşap kalesi 7 / Aşağı varoş, Mahmûdî kültlerinin ahvali 8 / Hoşap nehri, Erecik kalesi 9 / Erecik gölü, Aöagay kalesi, Van Karahisarı 11 / Pinyaniş kalesi, garip bir hikmet ve temâşâ 12 / Pinyanişlerin ahvali 13 / Kotur kalesi 14 / Kotur kalesinin şekilleri 15 / Albak kalesi 16 / Karnıyarık kalesi, Berdük kalesi, Berdük kalesi şekilleri. 18 / Gazi - kıran kalesi, kale şekilleri 21 / Azarbaycan Rûmiyesi kalesi 25 / Ahitname sûreti 33 / Rûmiye kalesinin ahvali 34 / Rûmiye şehri 36 / Büyük Rûmiye’nin yiyecek ve içecekleri 37 / Rûmiye gölü 38 / Garib ve acâib şey, Rûmiye’deki evliyâ ve şehitlerin mezarları, Koçka Sultanının menkabeleri. 39 / Koçka Sultanın başka kerâmeti 41 / Yüz Ulu Sultanın ziyâret yeri, 42 / Demdemi kalesi 43 / Eşnuye şehri 44 / Dembuli kalesi 45 / Dembuli kalesinin şekilleri 46 / Dembuli ziyâret yeri 47 / Gazi Ramazan Paşa ziyâret yeri 48 / Korkunç görünüş.
51 / Rumîye’den Tebriz ve Yarıcihan İsfahan’a Gittiğimiz 52 / İmam Rıza makamı ziyâreti 53 / Selmas kalesi 54 / Tusuy kalesi 55 / Kumla kalesi 56 / Tebriz Şehrine Girişimiz 61 / Van ve Erciş tarafından korkunç haberlerin gelmesi 66 / Zilhicce ayında Azarbaycan ve Tebriz'den kalkıp İsfahan’dan geçip, Hemedan, Şehrizur, Musul ve Bağ-dad’ı seyir ve temâşâ ettiğimiz. 68 / Zülkadriye şehri evsafı, Karakan kalesi 69 / Meraga şehri, Nehrevan kalesi 70 / Büyük ve eski şehir Erdebil 73 / Serav şehri şekilleri, eski Erdebil kalesi 75 / Musula kalesi, Musula’nm acaiplikleri 76 / Sehend kalesi 77 / Nihâvend kalesi 80 / Kenkür kalesi, Sürh-bid kalesi 81 / Bisütün dağı 82 / Hemedan şehri 84 / Hemedan şehri tabib ve cerrahları, şâirleri, giyinişleri, erkeklerinin adları, kadınlarının adları. 85 / Câriyeleri, dilleri, renkleri, tahıl ve ürünleri, yiyecek, içecek ve meyveleri. 86 / Bağları ve bahçeleri. 87 / Hemedan şehrinin eski fetihleri. 89 / Hemedan ziyaretgâhları, Kermanşah kalesi 90 / Dergezin kalesi 91 / Dergezin kalesi dış varoş 92 / Nevruz ve aşura günü 93 / Dergezin şehrinin vasıfları 94 / Pilever Kalesi, Denaver kalesi 95 / Cemcenab kalesi, Destpol kalesi, Kasr-ı Şirin 96 / Eski Kazvin şehri 100 / Kazvin kalesi imâreti, Çarşısı, bilginleri, tabib ve cerrahları
101 / Kazvin şehri halkının elbisesi, erkek ve kadın adları köle ve câriyelerinin adları 102 / Ürünleri, gezinti yerleri, bağları, dilleri, acaiplikler 103 / Kazvin şehri zıyâretgâhları 104 / Elemut şehri, dış varoşu 105 / Deylem şehri 106 / Perviz kalesi 107 / Kasr-ı Lusus, Esedâbad kalesi, güzeller şehri Bağ-ı Cenan şehri 108 / Mihriban şehri 110 / Eski Sine şehri. Varoşu 112 / Kum şehri 113 / Kaşan şehri 116 / Cerbankan şehri 118 / Eski Sâve şehri 119 / Rey şehri 120 / Rey şehri hâkimleri, imâretleri 121 / Demavend dağı yaylası 122 / Akra dağı, Garip temâşâ, Rey şehri ziyareti 123 / Demâvend şehri 124 / Demâvend dağ; kalesinin şekilleri, Demâvend dağı 126 / Dertenek kalesi vasıfları ,Deme kalesi vasıfları 129 / Bağdad’ın kurucuları 131 / Bağdad’ın harab olmasının sebepleri . 138 / Bağdad destanının başlaması
151 / Bağdad kalesi ağaları ve kulları 154 / Sancak beylerinin hasları .Bağdad kalesinin yeri ve şekilleri 155 / Bağdad’ın mâmurluğunun sebebi 157 / Osmanlı mehterhanesi ve kûs-u Hâkanî 158 / Bağdad kalesi câmileri 159 / Bağdad Dârülkurrâları, tekkeleri, çeşmeleri, sebilleri 160 / Bağdad mahalleleri, eşraf ve âyânı. hanları, çarşı ve pazarı, ahalisinin renkleri. 161 / Bağdad güzellerinin medihleri, tabib ve cerrahları, kadın ve erkeklerinin elbiseleri 162 / Bağdad’ın su kuyuları, hamamları, imâretleri, kiliseleri, dilleri 163 / Bağdad’ın tahılları, meyvaları, içecekleri, eserleri 164 / Şattülarap köprüsü 165 / Kuşlar kalesi 166 / İmâm-ı âzam kalesi 167 / Bağdad toprağında, Medâyin ve Irak’ta akan nehirler 172 / Hurma ağacının medhi 173 / (Yazma Evliyâ Çelebi Seyâhatnâmesinin dördüncü cildinin sonu) 174 / Maruf kerhi ziyâret yeri 175 / Sömpeke kasabası 177 / Evliyâ’nın Musul’dan hareketi 179 / Tınaz kasabası 181 / Siird şehri vasıfları 184 / 1066 senesi Erzurum üzerinden ulaklıkla Rum’a gitğimiz 191 / Bitlis’ten Zeriki beyine gittiğimiz 194 / Hakir Evliyâ’nın Bitlis’te başından geçenler 197 / Başımızdan geçenlerin sonu
202 / Bâzı ibret alınacak menkabeler 213 / 1066 senesi, Erciş kalesinden İstanbul’a doğru yola düştüğümüz 214 / Malazgird kalesinin şekilleri 217 / Altın halkalı köprü 222 / Defterdar-zâde Mehmed paşanın güzel ahlâkı beyâ-nındadır 224 / Melek - Ahmed paşanın Hüseyin ağaya in’âmı 228 / Tokat kalesi 230 / Tokat kalesinin yeri ve şekilleri 232 / Tokad şehrinin hâkimleri, câmileri 233 / Mescitleri 234 / Medreseleri, Dârülkurrâları, tekkeleri 236 / Çeşmeleri, Mahalleleri 237 / Vezirler, büyükler sarayları, hanları 238 / Hamamları 241 / Tokad’m akar suları, kiliseleri 242 / Tokat halkının işi ve kazançları, mesireleri 243 / Tokad'm komşu şehirleri 245 / Tokad ziyâretgâhlan 248 Çağa gölü
251 / 1066 senesi İstanbul’dan özü eyâletine gittiğimiz 255 / Mlsivri kalesi 257 / Köprü kalesi, Kamçı suyu 258 / Melek - Ahmed paşanın sâlih rüyası 263 / Varna kalesi, varoşu, câmileri 264 / Paçavra Kadı’nm menkabeleri 266 / Varna’nın ziyâretleri 270 / Hakirin rüyâsı ve 272 / Melek - Ahmed paşanın tâbiri 279 / 1067 de Leh memleketine ve Rakoçi kral üzerine gittiğimiz 281 / İsmâil kalesi 283 / Akkerman 287 / Kamerülkum kalesi 289 / Yanıkhısar kalesi 291 / Bende kalesi 294 / » » varoşu, 295 / » » den Leh vilâyetine gittiğimiz 298 / Hotin kalesi vasıfları 300 / » » ziyâretgâhları
Evvelâ Sarı-Ali ağa ikiyüz adet tam silâhlı, seçme asker ile şah’a gitmeğe memur olup çıktı. Bu hakir dahi yüz adet temiz, müslim “Menem diğer nist” diyen şehbazlar ile bir katar katırımı çekib hareket ettim. Arkadaşımız olan Murtazâ paşa ağası Ali Ağa da tam yüz adet yiğit ile Van’dan çıktı. Yine arkadaşlarımızdan koyun şikâyetçileri olan Pinyaniş âyanları da yüz nefer adam ile Van'dan çıkmakla hepimiz beşyüz nefer adam ile büyük bir alay olduk. Yine paşa efendimizin veda’ yerinde hayır duasını alarak kaleden dışarı çıkıp doğu terefa yöneldik. Van’ın Erdemit bağları sağımızda kaldı. Üç saatte (Zekük gediği) denilen sarp belden geçip, (Zekük?) köyünde konakladık. Üçyüz evli bir kiliseli bir köydür. Haracı Van kulu kalemleridir ki, defterdar tarafından zaptolunur.
Oradan yine doğuya üç saat giderek (Verek) dağında (Venk Verek) adlı kiliseye geldik. Bu diyarda kiliseye (Venk) derler. Bu kilise Verek dağının tâ tepesinin altında bir ağaçlık gülistan içinde kârgir kubbeli kale gibi demir kapılı bir kilisedir ki, hiçbir eski kiliseye benzemez. İçinde üç-yüzden fazla keşiş ve rahipler vardır ki, herbiri bir işle meşguldür. O gece 500 nefer askerimize öyle hürmet ve itibar ittiler ki, tarif olunamaz. Sabahleyin arkadaşlarımıza ve hakire birer vaşak postu hediyeler verdiler.
Seher vakti bin güçlükle (Verek) dağı ormanını aşıp beş saatte (Hendusten) köyüne geldik. Van nahiyelerinden 300 evli, bağlı köy olup haracı Van kulunundur. Defterdar tarafından zaptolunur. Buradan kalkarak 5 saatte (Kulu çayırı) denilen çimenliğe geldik. Buradan da (Süleyman bey çayırı) adlı ayrıklı çayırı geçip, (Hoşab) kalesine geldik.
Kosab Kalesi:
Kalenin dibinden Hoşab nehri geçtiğinden adına Hoşab kalesi demişler. Eski adı (Erçik bâlâ) dır. Abbâsilerden (Hakâri) yapısıdır. 800 senesinde Mahmudîlerin eline girmekle, hâlâ Mahmudî beylerinin merkezidir. Sonra 1060 senesinde (Süley-mân-ı zaman) adlı, şânı büyük bir han bu kaleyi genişletip, doğu tarafında havâlesi olduğundan o havâleye karşı bir Süleyman kalesi yaptırmıştır ki, her taşı fil büyüklüğündedir. Her taşının uzunluğu yirmi ayak olup, uzunluğuna divara koyup, uçlarını dış divara çıkarmış... top darbesine dayansın diye kale divarını kabuklu bağa (Kaplumbağa) arkası gibi yapmış. Ne kadar top vursalar asla tesir etmeyüp kayar... Hattâ 1060 tarihinde Şemsi Paşa oğlu Mehmed Emin paşa 29 gün bu kaleyi dövdürüp, bir taşını bile koparamayarak, eli boş geri dönmüş'tür.
Osmanlı memleketinde kale kapıları hep ağaç üzerine demir kaplı kapılardır ki, ateş itsen ağacı yanar, demirleri dökülür. Ama bu Hoşab kalesi kapısının her kanadı 300 kantar Nahcivan çeliğındendir. Asla ağacı yok... yapan usta bu kapıyı, iki kule arasım gizlemiştir ki, asla görünmez. Ve kale içinde Mahmûdî İbrahim beyden başkası bilmez.
Gayet küçük kaledir. Etrafı 1200 adımdır. İçinde bir zaviyesi, Beye mahsus bir hamamcığazı. tahıl anbarları, yer altları, kâfi derecede cebhânesi. On parça şâhî topları vardır. Suyu yağmur sularından toplanan sarnıçları var. Bir kayası fil hortumu gibi dışarı uzamıştır. Merhum Süleyman bey o kayalar üzerine sanatlar ile demir çarklar yapıp, yüz kulaç demir zincir ile. aşağıda akan Hoşab nehrinden Dolap sanatı ile su çekildiğini aşağı varoş halkı çarşıdan seyrederler... seyri garip bir kaledir.
Hâkimi İbrahim beyle Bitlis hanı çenginde bulunduğumuzdan, kalede hakire ve arkadaşlarımıza ziyâfet verdi. Kaleyi de bir hoş temâşâ ettirdi. Dört tarafı gayyâ derecesi gibidir. Etrafında asla hendek yoktur. Ancak kuzeye bakan bir kapısı vardır. Kapısının iç tarafında., cehennem deresine benzer bir hendeği vardır ki, köprüsü top tahtalarındandır. Bu hendeğin içi ağız ağıza sarnıç suyudur.
Aşağı Varoş:
Bu diyarda Varoşa (Rıbat) derler. Bu da dört tarafı havaleli, bir dere içinde olup batı tarafı Hoşab nehridir. Alçak dıvarlı kırk kule, iki kapılı ve hendeksiz dört bin adım büyüklüğünde bir kaledir. İçinde 800 kadar evi, bir câmii, bir hamamı, birkaç dükkâncığı var. Başka bina yok...
Mahmûdî Kürdlerinin ahvâli:
955 tarihinde Sultan Süleyman’a itâat edip Tebriz, Nahcivan, Revan seferlerinde büyük hizmetleri geçmekle, ülkeleri kendilerine verilip o şekilde yurtluk ve ocaklık adiyle idarelerine bırakılmıştır. Hâlâ Van eyâletinde tabii ve alem sâhibi ocak beyi var. Ülkesi yazılmakla, Süleyman kanunu üzerine zeâmet ve timarları vardır. Beyinin hası, kendi diyârı...
Evliya Çelebi
Evliya Çelebi Seyahatnamesi
Zuhuri Danışman
Zuhuri Danışman Yayınevi Evliya Çelebi Seyahatnamesi - VII Mehmed Zıllî oğlu Evliyâ Çelebi Türkçeleştiren: Zuhuri Danışman
Altıncı Kitap
Zuhuri Danışman Yayınevi P.K. 458 Büyük Postane - İstanbul